Yeni dönem evlilik sözleşmesi

Avukat Selin Kırhan, son yıllarda çiftlerin sıklıkla talepte bulunduğu, hukukçuların da hayata geçirdiği “evlilik sözleşmesi” konusunun detaylarını anlattı.

Yeni dönem evlilik sözleşmesi

Evlilik kurumuna adım atmaya hazırlanan bazı çiftlerin olmazsa olmazı, bazı çiftlerin ise korkulu rüyası olan evlilik sözleşmesi, sanıldığı gibi korkulu bir rüya mı, yoksa çiftlerin haklarını koruyan ve gelecekte olası bir durumda herhangi bir mağduriyet yaşamalarını önleyen son derece önemli olan bir sözleşme mi? Avukat Selin Kırhan, konuyu tüm detaylarıyla anlatıyor.


EVLİLİK SÖZLEŞMESİ YALNIZCA EVLENMEDEN ÖNCE Mİ YAPILMALI?

Öncelikle belirtmeliyim ki, toplumda evlilik sözleşmesi olarak bilinen bu sözleşmenin kanundaki karşılığı “Mal Rejimi Sözleşmesi”dir. Bu sözleşme, evlenmeden önce yapılabileceği gibi, sonradan evlilik birliği içerisinde de yapılabilir veya önceden yapılan sözleşme değiştirilebilir. Aslında bu sözleşme türü, bir aile hukuku sözleşmesidir. Yeni Medeni Kanun’da; eşler arasındaki yasal mal rejimi “edinilmiş mallara katılma” olmuştur. Yani, 2002 yılı öncesinde, mal kimin adına kayıtlı ise onun kabul edilip diğer eşin bu mal üzerinde herhangi bir hukuken hakkı yokken, 2002 yılı itibariyle malın kimin adına kayıtlı olduğu önemini kaybetmiş olup malın nasıl edinildiğine bakılarak mal paylaşımına gidileceği düzenlenmiştir. Özetle, mal rejimi sözleşmesi ile bizler, çiftlerin talepleri doğrultusunda, mal varlıklarını nasıl yöneteceklerini, mal rejimi konusunda iki tarafın da hak ve yükümlülüklerinin neler olacağını ve evlilik birliklerinin sona ermesi durumunda mallarını ne şekilde tasfiye edeceklerini hukukun izin verdiği ölçüde düzenleriz. Kaldı ki; çiftler, yaptıkları sözleşmeyi diledikleri zaman ortadan kaldırabilirler. Eşlerden birinin ölmesi veya başka bir mal rejimi sözleşmesine geçmeleriyle de işbu sözleşme sona erebilir.


EVLİLİK SÖZLEŞMESİ EVLİLİĞE GÖLGE DÜŞÜRMEMELİ

Bu tür sözleşmelerde, çiftlerin evlilik birliği içerisinde birbirlerine karşı yükümlülüklerine yer verildiği düşüncesi, bir şehir efsanesidir. Şöyle ki; “eşim bana sadık kalacak, beni aldatmayacak. Aldattığı takdirde bana yüklü bir tazminat ödeyecek” , “evlendikten sonra, çocuk sahibi olunmayacak” ,”özel günleri, yıl dönümlerini hatırlamayan taraf, para cezası ödeyecek” , “olası bir boşanma durumunda taraflar birbirlerine nafaka vermeyecek” , “evlilik sırasında aldatma olursa aldatılan eş tazminat istemeyecek” taraflar 1 (bir) çocuk sahibi olacak.” gibi örnekleri çoğaltılabilecek talepleri içeren bir sözleşme yapılamaz. Yapılsa dahi, bizim hukukumuzda, Yargıtay nezdinde böyle bir sözleşmenin geçerliliği yoktur.


MUTSUZ BİR EVLİLİK HİÇ KİMSENIN KADERİ OLMAMALI

Hukuken bakıldığında, eşler arasında boşanmak da ihtimal dahilinde olduğundan, olası bir boşanma halinde, tarafların haklarını koruma altına alan bir sözleşme, bir nevi hayat kurtarır.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.