Sanko, 120’nci yılında, sahre geleneğinin ruhundan beslenerek kurumun aile, bağlılık, kolektif çalışma, sürdürülebilirlik gibi ortak değerlerini kutladığı, geleneği çağdaş sanatla buluşturan Ayça Okay küratörlüğündeki, Leyla Emadi, Fırat Engin, Murat Germen, Jennifer İpekel, Nergiz Yeşil ve Hakan Yılmaz’ın davet edildiği Sahre başlıklı sergiye ev sahipliği yapıyor.
Sanatçılar, Sanko’dan aldıkları ilhamla 120 yıllık hafızadan esinlenerek sanat üretimlerini gerçekleştirdiler. Sanko’nun faaliyet alanlarıyla bağlantılı çeşitli materyaller ve üretim süreçleri çağdaş sanatçılar tarafından yorumlanarak sanat üretimine dönüştü.
Serginin temasını oluşturan ‘Sahre’ sözcüğü, Gaziantep ve bölgesinde geçmişten günümüze uzanan bir geleneği anlatıyor. “6 gün çalış, bir gün dinlen” felsefesiyle Gaziantep halkının bir araya gelip vakit geçirdikleri, birlikte sofralarını, dertlerini paylaşarak çözüm aradığı, güzel gelişmeleri kutladığı ve müşterek geleceklerini planladıkları zamanlara işaret ediyor. Bu gelenek, dayanışmanın ve toplumsal bağları güçlendirmenin de önemini anlatıyor.
Sergi, Sanayi ve Sanat Üretimi Arasında Yeni Bir Önerme Oluşturuyor
Serginin küratörlüğünü Üstelenen Ayça Okay, sergiyle ilgili şöyle konuştu: “Sanko Holding’in 120 yıllık görkemli kurumsal yolculuğunu onurlandırmak üzere ‘Sahre’ başlıklı sergimizi izleyiciye sunmak üzere 7 ay gibi bir sürede hazırlandık. Bu değerleriyle samimi kadim şehre pek çok kez keşif ve araştırma gezileri düzenledik. Şunu söylemeliyim ki bu sergi köklü bir endüstri kuruluşu olan Sanko’nun altı değerli çağdaş sanatçıyla kurduğu güçlü iş birliğini tüm varlığıyla yansıtıyor. Ülkemizin daha iyi bir geleceğe sahip olması için 120 yıldır kaynak oluşturan ve bunu durmadan yorulmadan her gün sistematik biçimde yapan binlerce kişinin emeğinin tek çatı altında buluştuğu Sanko’nun yaratıcılığa açtığı alan; Sanayi ve sanat üretimi arasında yeni bir önerme oluşturuyor.
Leyla Emadi, Fırat Engin, Murat Germen, Jennifer İpekel, Nergiz Yeşil ve Hakan Yılmaz’ın yapıtlarının yer aldığı sergide, Sanko Holding’in gelişim serüveninde benimsediği gibi, geleneksel üretim yöntemlerinin ve düşünce biçimlerinin ötesine geçildi. Yaratıcı düşüncenin normlarını sarsan, alışılmışın dışında bir bakış açısına sahip sanatçılar, mevcut sistemleri ve süreçleri dönüştüren yenilikçi fikirlerini izleyiciyle buluşturuyor. Sanatçıların yıllara yayılan pratikleri, teknolojik üretimle birleşerek estetik ve işlevselliği bir araya getiren özgün yaratıcı ifadeler oluşturdu. Emeği geçen herkese teşekkür ederim.”
Sergide Altı Çağdaş Sanatçının Yapıtları Yer Alıyor
Sahre başlıklı sergide Sanko Holding’in varlık gösterdiği farklı sektörlerdeki üretimleri çağdaş sanatçıların yorumlayabileceği deneysel bir biçimde buluşturuyor. Ayrıca sergide izleyiciye bu köklü kurumsal tarihin yolculuğunu anlatan Hakan Yılmaz’a ait ‘Zamanın İlmekleri’ başlıklı dijital deneyim alanı konvansiyonel ve dijital sanat arasında bir bağ oluşturarak Sanko Holding’in 120 yıllık hikayesini anlatıyor. Makine ve endüstri estetiği üzerine yoğunlaşan pratiği ile Murat Germen ise Sanko Holding’in dinamik, disiplinli ve profesyonel üretim tesislerini lensinden yorumlarken Sanko Holding çalışanlarının katıldığı atölye çalışması ile kolektif bir projeye dönüştürüyor. Bu görsel anlatım, holdingin Anadolu topraklarından global arenaya uzanan yolculuğunda uzun yıllar boyu nasıl sağlam ve dimdik ayakta durabildiğini gözler önüne seriyor.
Leyla Emadi, beton ve kökleri iç içe kullanarak aile bağlarını, kuşaklararası güç birliğini yücelten bir çalışma sunuyor. Eser, Sanko’nun sağlamlık, bağlılık, dayanıklılık değerlerini yansıtırken, holdingin bölgesel kalkınma ve topluma kök salmış mirasını da hatırlatıyor. Avlunun orta yerinde konumlandırılan eser, toplumsal yararlara odaklanan Sanko’nun sosyo-ekonomik katkılarına da işaret ediyor. Sahrenin ‘paylaşım’ teması burada ‘hafıza paylaşımı’ olarak öne çıkıyor.
Fırat Engin, neon tipografilerle Sahre geleneğine atıfta bulunan ‘Rafık’, ‘Hasbihal’, ‘Elden Ele’, ‘Vuslat’ sözcüklerini eserine taşıyor. Süper Film’in ambalaj filmlerini kullandığı eserinde Sanko’nun geçmişini ve değerlerini korumayı ve gelecek nesillere aktarmayı amaç edinirken Sanko'nun kültürel mirası koruma konusundaki kararlılığına da işaret ediyor.
Jennifer İpekel, geri dönüşümlü kumaşlar ve batik, dikiş ve kırkyama gibi geleneksel tekniklerle bölgenin efsane/destan, gelenek ve öğretilerini soyut bir biçimde yeniden canlandırıyor. Eseri, Sanko’nun enerji yatırımları ve sürdürülebilirlik vizyonuyla paralellik gösteriyor. Doğa ve insan arasındaki dengeyi yansıtan bu çalışma, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma uğraşını kavramsal olarak anlatıyor. Ayrıca eser, unutulmakta olan geleneksel bir üretim biçimini yeniden sahneye taşıyarak Kilis’teki yorgan ustası Aziz Akkaya’nın iş birliğiyle gerçekleştirildi.
Nergiz Yeşil, bio sanat çalışmalarıyla doğa ve sürdürülebilirliği bir araya getiriyor. Sanko’nun geri dönüştürülmüş elyafları kombucha mantarlarıyla dönüştürerek sergilediği eseri, hem ekolojik döngüye vurgu yapıyor hem de toplumsal fayda sağlama hedefine uyum sağlıyor. Deneysel olarak gözlemlenebilecek olan yeni türün gelişimi sergi boyunca izlenebilecek. Bu eser, yaşamaya ve gelişmeye devam eden Sanko'nun çevreye duyarlı yaklaşımını somut bir şekilde ortaya koyuyor.
Hakan Yılmaz ise, ilmek ve düğüm metaforlarıyla Sanko'nun tarihini dijital bir deneyim alanında sunuyor. Bu eser, her ilmeğin bir dönemi, her düğümün ise kritik bir başarıyı simgelediği uzun yolculuğu temsil ediyor. Yılmaz’ın çalışması, holdingin istikrarlı büyümesini ve sürdürülebilirlik odağını dijital bir hikâye ile izleyiciye aktarıyor.