Prof. Dr. Halil Bahçecioğlu anlatıyor

Halil Bahçecioğlu, Excimer Laser alanındaki yeni gelişmeyi ve lazer ameliyatları hakkında merak edilen her şeyi anlattı

Prof. Dr. Halil Bahçecioğlu anlatıyor
azer uygulaması 25 yıllık bir geçmişe sahip ancak artık yeni bir yazılımla aynı anda birçok kırma problemi de çözülebiliyor. Yani sadece uzağı değil yakını görmeme sorunu da bu ameliyatla ortadan kalkıyor.

1983 yılında Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra aynı üniversitede göz ihtisasını yapmaya başlayan Prof. Dr. Halil Bahçecioğlu, 1987 yılında uzman göz doktoru olarak Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ndeki eğitimini tamamladı. İstanbul Üniversitesi tarafından önce 1986 yılında okuloplasti (göz estetik cerrahisi) dalında çalışmalar yapmak üzere Viyana Tıp Fakültesi Göz Kliniği'ne, daha sonra 1989'da vitrektomi konusu üzerinde çalışmalar için Londra Moorfields Göz Kliniği'ne görevli olarak gönderildi. 1991 yılında doçent olan, 1992'de Amerika'daki LSU Eye Centre'da 'Vitrektomi ve Exemer Laser' ile ilgili çalışmalarda bulunan Bahçecioğlu, 2000 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı'nda profesör oldu. 1994'ten beri aralıksız olarak her yıl Sedat Simavi Vakfı Tıp Bilimleri Seçici Kurulu'nda yer alan Prof. Dr. Halil Bahçecioğlu, Florence Nightingale Hastaneler Grubu Göz Bölümü Başkanı olarak görev yapıyor.

Şişli Florence Nightingale Hastanesi'nde buluştuğumuz Prof. Dr. Halil Bahçecioğlu, lazer alanındaki yeni yazılım sayesinde tüm dünyada uygulanmaya başlayan yakın görme lazer ameliyatlarını, hangi durumlarda lazer ameliyatının yapılamayacağını, bu ameliyatların gözlük ve konkakt lense oranla ne kadar sağlıklı olduğunu Şamdan Plus'a anlattı.

Öncelikle lazer uygulamalarından söz edelim, halk arasında 'çizdirme' de denilen Excimer Laser uygulamasından söz eder misiniz?
Excimer Laser, saniyenin 12 milyonda biri kadar bir sürede 1inch'in (2.51 cm) 39 milyonda biri kadar bir dokuyu keserek ayırır. Lazer ile kornea dokusu yani gözün ön kısmındaki saat camı şeklindeki saydam tabaka hastanın kullandığı gözlük numarasına uygun şekilde yeniden şekillendirilir ve bir bakıma korneası kendi gözlükleri görevini de görür. Refraktif kusurların düzeltilmesi için korneanın laser ablasyonu ile yeniden şekillendirilmesi işlemine laser keratomilözis denir.

Excimer Laser alanında kullandığınız yenilik ve bu yeniliğin özellikleri neler?
Lazer uygulaması aslında eski bir olay bizin açımızdan yani 25 yıllık bir geçmisi var. Bugün kullandıgımız lazer de 25 yıl önce kullandıgımız lazerin aynısı, sadece yazılım degisti. Bu su demek: Biz bu lazeri bir törpü gibi kullanıyoruz, bu bir ısık. Bu ısıgı ilk kez 25 sene önce kullandıgımız zaman sadece miyop olan hastaların gözlerini törpüleyebiliyorduk. Seneler içinde astigmatlar da yapılmaya basladı. Aradan üç, bes sene geçti, hipermetroplar da yapılmaya basladı fakat 20 senedir yapamadıgımız bir sey vardı, o da yakını görmeydi. Daha dogrusu yine yapabiliyorduk ama sadece belli bir gruba yapabiliyorduk yani belli bir yası olacak, belli bir numarası olacak; kısıtlı kisilere yapabiliyorduk. Simdi bu durum ortadan kalktı. Simdi kullandıgımız lazerin özelligi yakın görme için de yazılmıs olması.

Yakın görme için yazılan bu uygulama hiç gözlük kullanmayan kisiler için de geçerli mi?
Tabii, diyelim ki insan 50'li yaslarda uzagı pırıl pırıl görüyor ama -herkesin ortak derdi tabii- telefondaki yazıyı göremiyor, mesajı göremiyor, restorandaki mönüyü göremiyor, hesabı göremiyor. Bu yeni uygulamayla bunları artık görebilir hale geliyor. Burada hastalara özellikle vurguladıgım hadise; bu uygulamanın yüzde 90'lık bir gözlüksüzlük demek oldugu. Bu şu demek: Bu kişiler "Ben artık hem karanlıkta kitap okuyacagım, hem uzagı iyi görecegim" demeyecek.

Hangi tip hastaları tercih etmiyorsunuz?
Bu kisi gün içinde yüzde 90 gözlük kullanmayacak ama karanlıkta kitap okumak istiyorsa ya da mesleki olarak çok okuması gerekiyorsa onlara tavsiye etmiyorum; bu nedenle biz kisilerin beklentisi dogrultusunda seçiyoruz hastaları. "Lazer olacagım, kocam bana yeniden dönecek", "Sevgilim beni affedecek" gibi bir durum yok. Biz göze reel bir sekilde dokunuyoruz ve kisiyi günlük hayatta gözlüksüz yasama döndürüyoruz ama dedigim gibi; hastalar bu yüzde 90'lık oranı bilirlerse mutlu olurlar, bunu böyle kabul etmeyen hastaları kabul etmiyorum. Hastanın beklentileri benimle örtüsecek. Dünyada asagı yukarı son bir buçuk senedir bu yeni yazılımla lazer yapıyoruz hastalara. Zaten 'gözlük' bir numaradır, bir konfeksiyon numarası gibidir. Diyelim ki 38 beden giyiyorsunuz, bu sizin hasta oldugunuzu göstermez, iki numara dört numaradan daha iyidir gibi bir durum söz konusu degil. Bu tamamen vücuda uyan ayakkabı numarası gibidir. Ayak numaranız 45 ise , "Bu 42'den daha iyidir" diyemeyiz. Buradaki önemli konu; size yönelik numarayı bulmaktır. Kisi 42 giyiyorsa 45 giyerse de rahat etmez, 40 giyerse de.

Gözlük de bunun benzeridir. Lazer ameliyatı hangi durumlarda yapılmıyor?
Sadece Amerika'da lazer asagı yukarı yılda 1 milyon kisiye yapılıyor. Bütün dünyada tek bir göz kaybı yoktur lazer yüzünden. Çünkü biz zaten bozuk olmayan gözlere lazer yapıyoruz. Gözünüz tamamen saglıklıysa yani göz tansiyonunuz, kataraktınız, tembel göz durumunuz yoksa, gözünüzün sadece belli bir numarası varsa lazer yapılır. Tabii korneanın da belli bir kalınlıkta olması gerekiyor. Lazer yapılabilmesi için gözünüz saglam olması sart. Lazer, kontak lens ve gözlüge karsı her zaman daha güvenlidir.

Ameliyat ne kadar sürüyor?
Aslında islem çok hızlı yapılıyor ama hastanın hazırlanmasını da hesaba katarsak ortalama 10-15 dakika sürebiliyor. Sonrasında ortalama dört saat batma olabilir ve ama bu durum da hastadan hastaya degisir. Böyle durumlarda hastalara karanlık bir odada yatmasını tavsiye ediyorum.

"GÖZLÜK SADECE KISININ PERFORMANSINI ARTIRIR"

Halk arasında gözlük kullanımının mevcut numarayı artırması ya da geriletmesi gibi bir sehir efsanesi var, nasıl degerlendiriyorsunuz bu durumu, dogrusu nedir?
Bazen hastalarımız der ki; "Gözlügü taktım, göz numaram ilerledi, takmasaydım daha iyi olurdu." Bunlar dediginiz gibi sehir efsaneleri, yalan, öyle bir sey yok.

Siz gözlügü taksanız da takmasanız da göz numaranız neyse o, tabii bu durum dört yasın üzeri için geçerli, dört yasın altında degisir. Bir de göz tembelligi var, bu nedir, nasıl anlasılır?
Bebekler görmeyi bilmez örnegin, yürümeyi nasıl ögrenirse görmeyi de ögrenir. Bu esnada gözlük numarası 0'a yakınsa o bebek her iki gözünde de net görüntüyü elde edecegi için o dört yasa kadar olan bölümde bunu beyine ileterek görme kapasitesini olusturur. Diyelim ki bebegin bir gözü bozuk ama sasılıgı yok, diger gözü de + 3, + 3 olan göz ögrenme periyodunda bulanık görecegi için fakat bebek de bunu ayırt edemeyecegi için o bulanık gören gözün kapasitesi hep düsük olacak. Bunu fotograf makinesindeki piksel sayısına da benzetebilirsiniz. Diyelim ki normal bir gözün piksel sayısı 100 ise bulanık gören gözün piksel sayısı 10, gözlerde herhangi bir bozukluk yok, sadece netlik ayarından dolayı görmeyi ögrenmemis gözler. Bunlara tembel göz deriz yani herhangi bir hastalık yok, tamamen saglam göz ama kapasitesi yüzde 10'da kalmıs çünkü ögrenme çagı dört yasında tamamlanıyor. Okula giden çocugun gözünü daha fazla çalıstırması ve kapasitesini artırması gibi bir durum söz konusu degil. Bunu okul çagından önce yapmak gerekir. Yazıktır ki, teknoloji bu kadar ilerledigi halde bu tembel gözler hiç bozuklulukları olmadıgı için tamirleri de yok.

Peki, bu kapasite düsüklügü toplumda sık rastlanılan bir durum mu?

Esasında insanların yüzde 10'una yakınında tembel göz durumu var ve bu çok ciddi bir rakam. Bu durumu çogu insan askere gittiginde ya da ehliyet aldıgında anlıyor. Bir de bazen gazetelerde üç boyutlu resimler olur, hani dikkatlice bakınca bir resim göreceginiz söylenir, bunu da ancak kisilerin yüzde 60'ı becerebiliyor, geri kalan yüzde 40'ı üç boyutlu görme dedigimiz bu olaya sahip degil. Görme bu nedenle kisiden kisiye farklıdır. Biri vardır, gözleri -5, 35 yasına gelmis, hiç gözlük takmamıs, bununla yasayabilmis, etrafı bulanık görmek onun için dünyanın sonu degildir. Digerinin gözleri de 0.50 ama dünyasının karardıgını söylüyor, siz herkesi aynı degerlendiremezsiniz.

Gözlük, kontakt lens ya da lazer tercihleri belirlenirken mesleki statünün ya da egitim düzeyinin etkileri neler sizce?
Köylerimizde çogu kadın gözlük takmaz çünkü bu bir defolu olma isaretidir. Avrupa'da insanların yüzde 60'ında kırma kusuru vardır, bu yüzde 60 kisinin Türkiye'de ancak yarısından asagısı gözlük takar, oysa ileri ülkelerde bu yüzde 60'ın hemen hemen hepsi gözlük takar. Bazı ülkelerde de kırma kusuru daha yüksek, örnegin Çin ve Japonya gibi ülkelerde kırma kusuru asagı yukarı yüzde 80'leri, 90'ları buluyor. Gözlük sadece kisinin performansını artırır. Örnegin sporda gözlük takana çok sık rastlayamazsınız ama belki lens takıyordur, normal hayatta gözlük takıyordur. Bunlar büyük paralarla oynayan insanlar, böyle bir durumu varken görmesi yüzde 80 ise, o düzeydeki kisilerde yüzde 20'lik fark bile son derece önemli çünkü bir gece maçı var, ısıklandırma var, o durumda göz kusurunuz daha fazla ortaya çıkar. Bir Formula 1 pilotunu düsünün, yarım salise gecikse ciddi bir kazaya neden olur. Örnegin Tiger Woods dünyada spor alanında milyon doları kazanmıs tek isim. Tiger Woods önceden kontakt lens takardı, 10 sene önce lazer oldu. Golf oynayanlar bilir, yarım metreden kaçıracagınız top size o günkü turnuvaya mal olur. Woods da performansını yüzde 100 kullanmak için lazer oldu çünkü lens bile onun performansını etkiler.

Eminim çogu hastanız bir takım endiselerle geliyordur lazer olmadan önce, nasıl endiseler tasıyorlar agırlıklı olarak?
"Acaba kör olur muyum?" endiseleri yasıyor bazı hastalar ama tabii öyle bir sey yok. Kör olabilme riski asıl gözlük ve kontakt lens kullanımında var. Türkiye'de her yıl asagı yukarı 20 kisi gözlük kullanımından dolayı kör oluyor. Örnegin trafik kazasında, arabanızda airbag varsa, bir kaza durumunda gözlük kırılıp gözünüzün içine cam parçaları girebilir. Genele baktıgımız zaman çok fazla bir rakam olmamakla birlikte bu kisilerin göz kayıpları gözlük yüzünden oluyor. Aynı sekilde kontakt lens yüzünden de yüzde 30-40 göz kaybı var Türkiye'de çünkü bunda da enfeksiyon tehlikesi var.

Son olarak çok üzerinde durdugunuz göz check-up'ından bahsedelim isterseniz, bu yöntemle olası hastalıklar nasıl anlasılıyor, hangi hastalıkların belirtilerini görebiliyorsunuz?
Gözümüzden birçok rahatsızlık anlasılabilir. Biz gözün içine bakınca vücudun içini görüyoruz aslında, yani göz dibinin içinden damarları oldugu gibi görüyoruz. Bu damarlara bir ısık vererek damarın genislemesini saglamaya çalısırız, eger bu damarlar genislemiyorsa damar yapınızda bir bozukluk var demektir. Bu sayede çesitli kan hastalıkları, çesitli beyin hastalıkları, tümörler basit bir göz check-up'ıyla görülebilir.

"Göz check-up'ı sayesinde gözümüzden birçok rahatsızlık anlasılabilir. Biz, göz dibinin içinden damarları oldugu gibi görüyoruz. Bu damarlara bir ısık vererek damarın genislemesini saglamaya çalısırız, eger bu damarlar genislemiyorsa damar yapınızda bir bozukluk var demektir. Bu sayede çesitli kan hastalıkları, beyin hastalıkları, tümörler görülebilir."

"Bazı hastalar 'Acaba kör olur muyum?' endisesi yasar ama tabii öyle bir sey yok. Kör olabilme sansı asıl gözlük ve kontak lens kullanımında var. Türkiye'de her yıl asagı yukarı 20 kisi gözlük kullanımından dolayı kör oluyor. Aynı sekilde kontakt lens yüzünden de yüzde 30-40 göz kaybı var Türkiye'de, çünkü bunda da enfeksiyon tehlikesi var."
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.