“Kelebek bilekliklerle siz de farkındalık yaratın”

“Kelebek bilekliklerle siz de farkındalık yaratın”
Washington D.C National Museum Women in The Arts adlı galeride tek Türk takı sanatçısı unvanıyla koleksiyonları sergilenen Meral Saatçi'nin, Down sendromlu çocuklar için tasarladığı kelebek bileklikler Vakko'larda satışa sunuldu. Bileklikten elde edilen gelir ise Down Türkiye Derneği'ne bağışlanacak.

Her sezon iddialı tasarımlarıyla moda dünyasına farklı bir anlayış getiren Meral Saatçi, Down Türkiye Derneği'nin 'Gerçek Dostlar Kromozom Saymaz' sloganıyla düzenlediği sosyal sorumluluk projesine katkıda bulunmak amacıyla kelebekli bileklik tasarladı. Saatçi'nin down sendromlu çocuklar için yaptığı kelebek bileklikler Vakko'larda, diğer koleksiyonları ise Beymen Club ve Que mağazalarının yanı sıra İstanbul Modern ve Laundromat Tasarım Evi'nde satılıyor.

Down Türkiye Dernegi'nin "Gerçek Dostlar Kromozom Saymaz" sloganıyla Galata-Tünel arasında down sendromlu çocuklar için yaptığı yürüyüşün haberini okuduğu anda etkilenen Meral Saatçi; "Haber bende manşet etkisi yarattı. O an gözümün önünde yüzlerce gülen kelebek uçuştu ve kelebek bileklik tasarlamaya karar verdim. Kelebeğin bir kanadında sevgimizi, duyarlılığımızı temsil eden kalp var; diğer kanat boş ve down sendromluları temsil ediyor, o boşluğu biz maddi ve manevi dolduracağız. Duyarlılığımızla büyük bir adım atmış olacağız" diyor. Meral Saatçi ile bu özel bileklikleri ve koleksiyonlarını konuştuk.

"Prensibim çok çalışmak, kalıcı olmak, hep üretebilmek. Ben buna 'Hayal etmek+yaratmak= Mutluluk' diyorum. Takının aksesuarın çok ötesinde olduğunu düşünüyorum. Takı; tasarlayanın, takan kişilerin ruh hallerinin, kişiliklerinin ve stillerinin göstergesidir."


-Öncelikle tasarım yolculuğunuzun ilk günlerinden başlayalım...
Tasarım yolculuğum, zevkime uygun bir takı bulamayıp, kendi takımı yapmamla başladı. O zaman hiç düşünemezdim, o takının hayatımda bu kadar etkili olabileceğini, hatta değiştireceğini... Çok yakın bir arkadaşımın yemek davetinde, daha önce Beymen'de çalışmış ve tesadüfen uğrayan arkadaşlarının (Şu anda yakın dostum olan Türe Özer) takımı çok beğenmesi, Beymen'den benim için randevu almasıyla hayatımı değiştiren yola başladım. Beymen'e gittiğimde Tayfur Düzagaç ile görüştüm. Hazırladığım koleksiyonla, 1996 yılından bu yana Beymen Club'la çalışıyorum; büyük bir keyifle, her sezon farklı heyecanlarla... 2007 yılında aynı zamanda Que takı koleksiyonu için de çalışmaya basladım, yaz ve kış koleksiyonlarını hazırlıyorum. Markalarımı çok seviyorum çünkü farklı konseptlerde çalışmak çok eğlenceli.

-Down sendromlu çocuklar için hazırladığınız kelebekli bilezikler projesi nasıl başladı, nasıl tarzlar, malzemeler öne çıkıyor?
Bir sabah atölyeye gitmeden önce gazeteme göz atarken, iç sayfada gördüğüm kısacık bir Galata-Tünel arasında yapılan yürüyüş haberi ve 'Gerçek Dostlar Kromozom Saymaz' sloganı beni inanılmaz etkiledi. O an karar verdim; tek başıma bile olsam, mutlaka bir şeyler yapmaya... Haberi okurken gözümün önünde bir sürü rengarenk mutlu kelebekler uçuştu. O an karar verdim kelebek bileklik tasarlamaya. Kelebeğin bir kanadı boş, down sendromlu çocukları temsil ediyor. Diğer kanadı dolu ve bir kalp var, bizi temsil eden. Desteğimizle, sevgimizle, duyarlılığımızla boş kanadı dolduracağız. Siz de çevrenize daha farkında bakın, bir kanat da siz olun.

-Bu projenin sizin için öneminden söz eder misiniz?
Bu proje benim için çok önemli, çünkü down sendromu genlerle geçmeyen, herkesin başına gelebilen bir durum. Bebeğin düzenli sağlık kontrollerinin yapılması ve verilecek eğitim çok önemli. Eğitim bu aşamada başlıyor ki, yetişkin olunca sosyal hayatında yerini alabilsin, çevresine bağımlılığı minimuma insin, daha mutlu yaşasın diye... Lidyana.com'dan ve Vakko'lardan satın alınabilen kelebek bileklikle siz de farkındalık yaratacak ve 'Hoşgeldin Bebek' projesine katkıda bulunarak kelebeklerimize kanat olacaksınız.

-Daha önce de Boyner Grup'un 'Nar Taneleri: Güçlü Kadınlar, Mutlu Yarınlar' projesine destek vermiştiniz. Sanatçıların sosyal sorumluluk projelerindeki önemi üzerine neler söylemek istersiniz?
Sanatçıların, işadamlarının, insan sevgisi olan, çevre bilinci gelişmiş herkesin sosyal sorumluluk projelerinde yapabildikleri her şey çok önemli. "Ne yapabilirim ki?" değil, "Ne yapabilirim?" demeli. "En az, çoktur" çok sevdiğim bir söz. İnsanların daha farkında bir hayat yaşama eğilimi ya da ihtiyaçlarından, çevre bilinçlerinin gelişmesinden dolayı sosyal sorumluluk projelerine daha çok önem veriliyor. Büyük ya da küçük şirketler, hayırsever işadamları, şirketlerinin büyüme programları arasında sosyal sorumluluk projelerine mutlaka yer veriyorlar.

-Washington D.C International Museum'da takıları olan tek Türk sanatçısısınız. Nasıl oldu bu sergileme süreci?
Çalışmalarımı inceleyip çok beğendiklerini ve müzede sergilemek istediklerini belirttiler. Ürünlerimi gönderdim. Benim için çok heyecan verici ve keyifliydi.

-Takılarınız sürekli olarak Washington D.C National Museum Women in The Arts galerisinde sergileniyor mu yoksa dönemsel mi?
Bu çalışma, sergi olduğu için dönemseldi ama takılarım çok beğenildiği için, müze dükkanında satılmaya devam etti.

-Konseptlerinizi hazırlarken tamamen özgür müsünüz yoksa tasarımlarınızın satılacağı markanın yöneticileriyle karşılıklı mı karar veriyorsunuz?
Takı koleksiyonlarımı hazırlarken, çalışmalarımı iki gruba ayırıyorum. Kendi koleksiyonum; içimden gelenler, yapmak istediklerim ve diğeri de markalarım için hazırladıklarım. Önce belirledikleri konsept doğrultusunda çizgimize, o sezon öne çıkan renklere, kullanılan kumaşlara bakıyoruz. Bu doğrultuda koleksiyonumu hazırlıyorum. Birlikte seçiyoruz ve üretim aşamasına geçiyorum.

-Başka hangi firmalarla çalışıyorsunuz, takılarınızı nerelerde görebiliriz?
Kelebek bileklik dışındaki takılarım Beymen Club ve Que mağazalarında, İstanbul Modern ve Laundromat Tasarım Evi'nde satışa sunuluyor

-Hangi malzemeleri kullanıyorsunuz ağırlıklı olarak?
Gümüş ana malzemem olmakla birlikte bütün doğal malzemeleri kullanıyorum. Gümüşle çalışmayı çok seviyorum. Gümüşle altını, gümüşle bakırı birlikte kullanmayı da seviyorum, farklı bir boyut kazandırıyor çalışmalarıma. Doğal taşlar, yarı değerli taşlar, ilginç gelen bütün malzemeleri takılarımda kullanıyorum.

-Bir takı tasarımcısı olarak siz nasıl takılar tercih edersiniz, tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz?
Kuşkusuz moda sürekli değişiyor, takılar da buna bağlı olarak etkileniyor ama ben bundan çok etkilendiğimi düşünmüyorum. Takılarımı zamansız takılar olarak adlandırıyorum: Modaya bağımlı olmayan, içimden gelen, hissettiklerimi sınırlamadan gümüşle şekil verdiğim, yaşayan takılar. Dolayısıyla modanın ne içinde ne de dışında... Prensibim çok çalışmak, kendim olmak, kalıcı olmak, hep üretebilmek. Ben buna 'Hayal etmek+yaratmak= Mutluluk' diyorum.

"Sanatçıların, işadamlarının, insan sevgisi olan, çevre bilinci gelişmiş herkesin sosyal sorumluluk projelerinde yapabildikleri her şey çok önemli. 'Ne yapabilirim ki' değil, 'Ne yapabilirim' demelisiniz."
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.