“Hayat felsefem köle gibi çalış, kraliçe gibi yaşa”

Yılmabaşar ile Beylerbeyi’deki atölyesinde buluştuk, hem 50 yılın özetini çıkardık hem de rengarenk tablolar içinde çok keyifli bir söyleşi yaptık

“Hayat felsefem köle gibi çalış, kraliçe gibi yaşa”

Yaşam enerjisine, mesleğine duyduğu aska ve çalışma azmine şapka çıkaracağınız kadınlardan biri Jale Yılmabasar.İnsan bir ömre bu kadar çok şey sığdırabilir mi diyorsunuz ister istemez. Türkiye'de seramik denince ilk akla gelen isim kuskusuz o. Dile kolay, dünyanın dört bir kösesinde sanatla geçen yarım asır. Türkiye'nin ilk kadın seramik profesörü olmak da öyle her babayiğidin harcı değil elbette...

Jale Yılmabasar sanat hayatı boyunca Türkiye'yi dünyaya tanıtmayı misyon edinmiş. Yasam felsefesi ise "Köle gibi çalış, kraliçe gibi yasa." Fransızlar tarafından 'Ateşin ustası' olarak nitelendirilen Yılmabasar ile Beylerbeyi'ndeki atölyesinde 50 yıllık sanat yasamı üzerine keyifli bir söyleşi yaptık.

Türkiye'de seramik denince ilk akla gelen isim olmak herkesin harcı değil. Bu süreci anlatır mısınız biraz?

Seramik çalışmalarıma ilk olarak Amerika'da başladım. 1958 senesinde Türkiye'ye dönüşümde Tatbiki Güzel Sanatlar Fakültesi'nin giriş sınavlarını kazandım. 1968 senesinde İtalya'da altın madalya kazandım. Picasso Müzesi'nde yapılan Vallauris bienallerine dört defa jüri olarak davet edildim.

1969 senesinde Münih'de uluslararası seramik yarışmasında altın madalya kazandım. Türkiye'nin ilk kadın seramik profesörü oluncaya kadar iki altın madalya, 23 diploma kazanıp, Paris, Avustralya, New York, Mexico City, Peru ve İsviçre'de sergiler açtıktan sonra üç seramik kitabı yazıp bütün bu aşamalardan sonra profesör oldum.

Bir de 'Devlet Sanatçısı' unvanı aldınız...

Evet, yurtdışındaki porselen firmalarınca desenlerimin kullanılması, açtığım sergilerle, profesör unvanını ve devlet sanatçısı unvanını hak ettim. Amerika'da 10 günde dokuz ayrı üniversitede konferans verdim. Sonraki yıllarda Avustralya Camberra Üniversitesi, The George Washington Univercity Washington D.C., Avustralya hükümetinin davetlisi olarak Melbourn Üniversitesinde resim dersleri verdim. Tabii kolay değil 50 seneden fazla sanatla her gün beraber olmak. Hedefim, Türkiye'yi, sanatımızı, bütün ülkelerde tanıtmak. Köle gibi çalışıp kraliçe gibi yasamak.

Türk gazetelerinde isminizin ilk duyulması nasıl oldu, o günü hatırlıyor musunuz?

AFS bursu ile gittiğim Amerika'da high school kraliçesi seçildim; 'Home Coming Queen'. Türk gazetelerinde ismimin ilk duyulması 1958 senesinde oldu; "Jale Yılmabasar adında bir Türk kızı Amerika'da kraliçe seçildi" diye...

1958 yılında seramik ile bale bölümünü kazanmış ve ikisine de aynı anda devam etmişsiniz, baleye olan ilginiz sonraları da devam etti mi?

Amerika dönüsü İstanbul Konservatuarı Bale Bölümü'nü kazandım. Her gün 09.00-17.00 saatleri arası Tatbiki Güzel Sanatlar, aksam 17.00-21.00 saatleri arası bale çalışmalarına konservatuara gidiyordum.

Seramikte kaba kuvvetle çamur yoğurmak, aksam nazik el hareketleri ve duruşla bale yapmak çok zıt ve yorucuydu ama çok çalışkan ve azimliydim. Konservatuardan diploma alıp mezun olunca üç sene konservatuarda bale öğretmenliği yaptım, ileride bale okulu açmak istiyordum. Bale benim her şeyimdi. Simdi torunum Yağmur'cuğumun doğuştan baleye yeteneği var. Vücut yapısı çok uygun. Kızım Sedef'in de çocukluğunda bale yapması beni çok mutlu etmişti.

İlk kişisel serginiz 'Jale'nin Horozları'nı hatırlıyor musunuz, neler hissetmiştiniz o gün?

1 Mart 1963'te Beyoğlu'nda Olgunlaşma Galerisi'nde açtığım ilk sergiydi. Sanatseverler, halk, sergimi kuyruklar oluşturmuş şekilde izledi. Bebeğini çocuk arabasına koyan anne, elinde süpürgesi ile temizlik emekçisi, entelektüeller, sanatseverler, koleksiyonerler, herkes sergime geliyordu. Dört sene talebelikten sonra bütün kabiliyet ve geliştirdiğim teknikleri uyguladığım özel bir sergiydi. İlk sergimde sanat eleştirmeni Zahir Güvemli'nin Yeni Sabah gazetesine yazdığı yarım sayfalık güzel yazı ve manşet 'Jale'nin Horozları'ydı. Bu sergiden sonra horozlar benim sembolüm ve amblemim oldu.

İlk sergimde davetiyemi seramikten yapmıştım. Sümerlerin tabletleri gibi, çok orijinal bulundu. 1963 ilk sergi, simdi 2013... Sanat hayatımda tam 50 yıl olmuş. Ne çabuk geçti... Çok yoruldum.

Fransızlar seramiği pişirmedeki ve islemedeki ustalığınızdan dolayı sizi 'Ateşin ustası' olarak anıyor. Bu hikaye nasıl gerçekleşti?

Seramikte önce eskizle başlayacağınız motifleri uzun uğraşlarla hazırladığınız çamura uygularsınız. Yine boyama ve fırınlamadan sonra teknik bilgilerle desteklemeniz gerekir. Zahmetli bir sanattır. İstediğiniz renklere ulaşmak da çok büyük ustalık ister. Çünkü rengi bastan göremiyorsunuz, fırında belli bir derecede piştikten sonra renk oluşuyor. Bu bağlamda duygularımı yansıttığım eserlerimde o kadar canlı ve güzel renkler oluşur ki seramik sanatından anlayan bunun ne büyük bir ustalık olduğunu bilir. Bu yüzden Fransızlar bana 'Ateşin ustası' diyor.

25 Nisan'da 50. sanat yılınız şerefine yeni bir sergi açacaksınız. Bu sergide yer alacak çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Bu sergide, 50 yıl içinde yaptığım, satmaya kıyamadığım resimler de yer alacak. Galeriye sığmayan 16 metre uzunluğundaki 'Nazenin Nerede?' isimli yelkenli resminin fotoğrafını koyacağım. Galeride yeterli vitrin ve güvenlik olmadığı için seramiklerimi burada sergileyemiyorum.

Ekim ayında bir de retrospektif açacağınızı söylediniz...

Evet, seramiklerimi 1 Ekim'de Ankara Cermodern'de açacağım retrospektifte sergileyeceğim. Horozlar, Çatalhöyük, idoller, kurdeleli kızlar... Ayrıca UNICEF için resimlediğim iki metre boyundaki yıldızı da sergileyeceğim. Son yıllarda günlerce çalıştığım, 120x70 cm. boyutlarındaki kurdeleli kızlar ve Horozlu kızlar benim favorilerim. Ufak boyutlu horoz çalışmalarım da yer alacak. Alman basınında çok beğenilen patchwork'ler... Kızkuleli İstanbul, Köprü ve Yıkılan Evim tabloları gibi birçok eserimi galeri duvarlarının elverdiği ölçüde sergileyeceğim.

Resimlerinizde renkler en canlı halleriyle tuvalinize yansıyor. Renklerin, dokuların, simgelerin resimlerinizdeki yeri nedir?

Seramikte istediğim renkleri tutturabildikten sonra resimde bu daha kolay oldu. Resimde istediğim rengi yarattım. Hayallerimi tuvale döktüm. Duygularımı tuvale dökerken renkler, figürler benim için önem taşır. Kültürümüzde, örf ve adetlerimizde, nazara, uğura genelde göz boncuğu kullanıldığı bilinen bir gerçektir. Ben de göz ve diğer birçok motifi bu etkilenmeden dolayı kullandım.

"TEKNEDE, VAPURDA, YOLDA HER AN ESKİZ DEFTERİNE DESEN ÇİZERİM"

Resim yapmadığınız zamanlarda da kafanızda sürekli kompozisyon kurar mısınız?

Resim yapmadığım hiçbir gün yoktur. Benim için yemek yemek, su içmek kadar önemlidir. Hiçbir gün desen çizmeden, resim yapmadan uyumaya hakkım yoktur. Bu benim çalışma disiplinim. Herkes bana "Sen bu resimleri ne zaman yaptın? Hiç uyumadın mı?" diyor... Evet, çok az uyuyorum. Zevklerimden fedakarlık ederek günde 17 saat çalışıyorum. Bu sergimde de her gün çok uzun saatler çalıştım.

Pişman olup "Bana artık sergi açtırmayın" diyorum kızım Sedef'e. Almanya Devlet Müzesi'nde bir sene müddetle açtığım resim sergisinde "Artık bu sergi Almanya'daki son sergim, beni davet etmeyin" dedim. Münih Süddeutsche Zeitung gazetesi ve Münchener Merkur gazetesi, 2008 yılında "Gelecekte sanatçının resimlerini görmek isteyenler Boğaziçi'ne seyahat etmek zorunda kalacaklar" yazdı.

Yıllar boyunca öğrencilerinize verdiğin en önemli öğüt neydi?

Tek başıma sergi düzenlemek, asistansız çalışmak, organizasyon vs. çok yorucu oluyor! Yılıyorum ama "Yılmadan başarmalıyım" diyerek gayret ediyorum.

Vapurda, teknede, yolda her an elimde eskiz defterine desen çizerim. Talebelerime de aynı disiplinle "Her gece yatmadan evvel dişinizi fırçalarken karalama bile olsa bir desen çizin ama mutlaka tarih ve imzanızı atın" derim.

Resim ve seramik gibi hayatınızın vazgeçilmez parçaları neler?

Kızım 'Kedici Ressam' Sedef Yılmabaşar ve dört yaşındaki torunum Yağmur benim vazgeçilmez parçalarımdır. Bale, müzik, tiyatro, edebiyat ve sinema da vazgeçilmezlerim arasındadır.

Sanat hayatınızı boyunca en önemli dönüm noktanızın ne olduğunu düşünüyorsunuz?

Sanata kendini adamış bir insan olarak her sergi açışım önemli bir dönüm noktamdır. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün yapımında atölyemin istimlak edilişi, seramik duvar panolarımın yıkımda yok olması da bir anlamda hayatımın dönüm noktasıdır. Üzüntümü sanatla telafi etmek için 1985 yılında Münih Akademisi'nin sınavlarını kazanarak diploma aldım.

UNICEF'in tebrik kartlarında desenleriniz kullanılmıştı, benzer çalışmalar yaptınız mı?

2002 yılında UNICEF İsviçre'den gelen teklifle dört adet resmim UNICEF kartlarına basılarak yine yardıma muhtaç çocuklar yararına tüm dünyada satışa sunuldu. 'Ford Transit Connect' arabayı da boyarken fırça darbelerini ve renk geçişlerini Mozart dinleyerek, hız ve ritm ile uyum sağlayarak çalıştım. Fırça ile direkt boyanmış Türkiye'deki ilk arabaydı. Resimlediğim UNICEF yıldızı ve arabanın satış geliri ile Türkiye'de imkanları kısıtlı yüzlerce çocuğa okuma imkanı sağlandı.

'Mimaride Seramik' adlı kitabınız New York, Washington D.C., Avustralya üniversitelerinde kaynak kitap olarak okutuluyor. Bir sanatçı için çok gurur verici bir şey, yeni bir kitap yazmayı düşünüyor musunuz?

Seramik tekniklerini ve sırlarını, önceki senelerde hiç kimse yazmadığı için, ben bildiğim bütün seramik tekniklerini, püf noktalarını, kendi imkanlarımla yazdım. 'Jale Yılmabaşar Seramik Yöntemleri' ismi ile basılan bu kitabım bütün Türkiye'de ve Güzel Sanatlar Akademisi öğrencileri tarafından okunmuş ve faydalı olmuştur. Doçentlik tezimde de 'Seramikte Reform İmkanları'nı yazdım. 'Ateşin Ustası Jale Yılmabaşar' kitabımda ise resim, heykel, tekstil, halı, cam çalışmalarım, bale, gazetecilik (1964 yılında Milliyet'deki sanat köşesi yazılarım), seramik pano montajlarım ve sergilerim yer alıyor. 'Mimaride Seramik' isimli kitabım da sanat dünyasında ders kitabı olarak faydalanılmaktadır. Yeni kitabımın çalışmaları da devam etmekte, sponsor araştırması sonuçlandığında basım aşamasına geçilecek.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.