Emre Ergani Şamdan Plus'a anlattı

Ergani, Bebek’te açılan yeni Biber Bar’ı, yaz için planladığı yeni projelerini ve eğlence dünyasının yeni trendlerini anlattı.

Emre Ergani Şamdan Plus'a anlattı
Türkiye'de eğlence dünyası denilince akla gelen ilk isimlerden biri olan Emre Ergani, 25 yıllık markası Biber'i şimdi de Bebek semtine taşıdı. Nişantaşı, Uludağ derken şimdi de Bebek'te hizmet vermeye başlayan Biber Bar, hem lokasyonu hem de kaliteli hizmet anlayışı ile bu yaz sezonunun en çok konuşulan mekanlarından biri olacağa benziyor. Emre Ergani, yenilenen yüzü ile Bebek Biber'i, bu yaz Çeşme ve Bodrum'da yapacağı yeni projelerini ve eğlence dünyasının değişen trenlerini Samdan Plus'a anlattı.

Sizin adınızın geçtigi ya da sizin adınızla anılan her mekan artık açılır açılmaz popüler hale geliyor, siz bu başarıyı neye baglıyorsunuz?

Bu işe başladığım ilk günden beri söylediğim tek bir cümle var; ben bu işin çok ciddi bir iş olduğuna, bu işin bir sektör olduğuna inanıyorum. ilk günden beri bunu ciddi bir iş olarak yaptım, bundan 25 yıl önce başladığımda bu iş barcılık olarak görülüyordu ama ben bunun bir endüstri olduğuna inanıyordum. Hep de bu ciddiyetle gittim, özellikle ilk başladığım yıllarda bu ise kimse bir endüstri olacak gözüyle bakmıyordu. Ben finansçı bir aileden geliyorum, finans eğitimi alarak büyüdüm. Babam endişeliydi; ben bu işe girince, "Oğlum barcı oldu" diye dert yanardı fakat yıllar beni haklı çıkardı. Su anda bu sektör,dünyada üçüncü büyüyen sektör olarak görülüyor ve hızla büyümeye devam ediyor. Eğlence sektörü özellikle Türkiye'de çok ciddi bir ivme kazandı. Her işte olduğu gibi bence en önemlisi işini çok sevmek size başarı getiriyor. Ben sabahları uyandığımda işimi çok severek uyanıyorum. 25 yıldır da bu durum hiç degişmedi. Sevkimi ve ciddiyetimi hiç kaybettim.

Ekip işine çok inanırım, yıllar içinde benimle birlikte yetişen bir ekip oluştu. Bu kemikleşmiş ekiple birlikte çalışıyor olmak da çok önemli. Geçmiş yıllarda alt aşamalarda çalışan arkadaşlarım bugün dükkanları idare etmeye başladılar. Biz okuldan personel almıyoruz, biz bir okuluz, kendi içimizde bir okul kurduk. Bir de hep bu benzetmeyi yaparım, bir insan kendi üzerine olan ceketle mutlu olur. Üzerine olmayan, yakışmayan bir ceketle mutlu olmaz. Ben açtığım tüm konsept yerlerde o ceketi giyeceğime yüzde 100 emin oldum. "Ben oraya gider miyim?" sorusunu sordum hep. Bir de bu iş çok dinamik bir iş, zaman hızla değişiyor. Bizden bir önceki nesil gazino kültürüyle eğleniyordu, yıllar içinde underground kulüpler ortalığı kasıp kavurdu. Devamlı devinim içinde bir iş yapıyoruz. Bu yüzden kokuyu takip etmek çok önemli. Bizim hep çekirdek bir kitlemiz oldu, müdavimlerimiz oldu.

Bu insanlar bizi yaz-kış nereye gitsek yalnız bırakmadı. Artık müşteriden öte dostlarım oldu hepsi. Bu da çok önemli bir nokta bu sektörde. Çok enteresan şeyler oluyor bazen, mesela dün akşam beni bir müşterim aradı, "Ben Nişantaşı Biber'deyim, burası çok iyi sen merak etme Bebek'e bak" dedi. Böyle bir ilişki oluştu artık aramızda. Artık aile gibi olduk hepsiyle. İnsan ilişkimize hep çok dikkat ettik ve bunun sonuçlarını alıyoruz. Bu işte her bir kişi dört kişinin referansıdır, bir mutsuz müşteri size dört müşteri kaybettirir ama mutlu müşteri de 16 müşteri kazandırır.

Uzun süredir eğlence sektörünün içinde bir isim olarak, Türkiye'de bir mekanın popüler hale gelmesi için sizce ne gerekiyor?

ݐyi lokasyon, iyi dekorasyon ve iyi müzik için iyi para verirseniz hepsini bir yerde toplarsınız ve o mekan başarılı olur ama bunları geçelim. Önemli olan o açılan kulübün sürekliligi. Onu da kim sağlayacak, insanlar ve onların memnuniyeti. Biz aslında eğlence satmıyoruz, insan ilişkisi satıyoruz. Şu çok önemli; biz gelen insana günün tatlı zamanlarını yaşatmakla mükellefiz. Çünkü bana gelen insan zaten rahatlamaya geliyor, bu mekanda yasayacağı en ufak bir stres onun ruh halini ikiye katlayıp bozar. Bizim yapmamız gereken doğru fiyat politikası ile kaliteli hizmet sunup insanların buradan güleryüzle ayrılmasını sağlamak. Bunu becerdiğiniz zaman mekanlarınız başarılı olur ve devamı gelir. Ben devamlı tarz değiştiren mekanlara karşıyım.

Biz 'Biber' diye bir konsept yarattık 25 yıl önce ve hala bu konsept sürüyor. 25 yıl önce çaldıgım müzigi çalıyorum, barımın dizaynı yıllardır aynı. Günün çağdaş şartlarına uyum sağlıyorum, yenilikler ekliyorum, mesela şimdi dünyada bir tapas trendi var onu içine ekledik. Bugün kokteyller ön plana çıktı, onunla ilgili doğru eğitimler vermeye başladık. Bir de ben şuna çok gülerim, tabelada kafe-restoran-bar yazar. Hatta yeni başlayan arkadaşlarıma hayırlı olsuna gittiğimde eğer böyle bir tabela görürsem sorarım "Sen hangisisin?" diye. Bir mekan hem bar, hem kafe hem de restoran olamaz. Ben hem Besiktaşlı, hem Galatasaraylı hem de Fenerbahçeli olamam. Mesela burası iyi bir bar, ben buradan sizi aç bırakmadan yollarım ama size "Ben çok iyi bir restoranım, garsonum size en iyi şarapları sunacak. Fransız aşçı içeride yemekler hazırlayacak" gibi şeyleri vaat edemem. Ben size en iyi kokteyli vereceğim, buranın istediği müziği vereceğim ve sizi de aç bırakmayacağım çünkü ben iyi bir barım. Nişantaşı'ndaki Biber için beni bazen eleştiriyorlar; Abdi İpekçi çok hareketli bir yer oldu ve Biber'in önünde bir alan var, gündüzleri kafe olarak kullanabilirim ama ben yapmıyorum. Saat 15.00'da açıyorum çünkü ben iyi bir bar olarak hizmet veriyorum. Ben kimliğimi her zaman ortaya doğru koyuyorum ama tabii ki lokasyonlar ve ihtiyaçlar bazen transformasyonları da beraberinde getiriyor.

"İNANMADIĞIM İŞE GİRMEM"

Biber'in Bebek'e geliş süreci nasıl gelişti?

Açıkçası Bebek'te yeni bir yer arayışı içinde değildim çok ama yazın Nişantası dışında yeni bir yer olur mu diye düşünüyordum, zaten kışın Uludağ'daydım. Bir mekana aşık olmak vardır ya, ben burayı görünce resmen aşık oldum. İki yıldır kapalı olan bu mekanı görünce hemen kafamda buraya Biber'i oturttum. Burada da "Ben barım ve bar olarak kalacagım" söylemim de yumuşadı çünkü burada sağım solum hep restoran ve burada bir kafe kültürü var. Buna ayak uydurmak zorundayım sonuçta, çok fazla kafeye adım atmadan, manzaranın da güzelliginden faydalanarak, sabahları erken açarak buranın iyi bir lounge olmasını istedim. Bu yönleriyle Bebek Biber, Nişantaşı Biber'den farklı.

Bazen mekanın dokusu "Ben degişiklik istiyorum" diyor. Uludağ'da da aynı şeyler söz konusu oldu, Uludağ'da insanlar gün boyu enerji harcıyor ve bir şeyler yemek istiyorlar. Orada da Biber kimliği Biber Chalet ile değişti.İçinde çok ciddi anlamda yemek olan, asla bar kimliğini kaybetmeyen bir yer oldu. Üç yıldır da W Lounge'u işletiyoruz. Orada ilk kez Serdar Bilgili ile el sıkıştığımız zaman ben sunu hayal ettim, dünyadaki birçok W Otel'i ziyaret ettim, W Otel özel davetleri ile ünlülerin çok ünlülerin çok uğradığı ve çok güzel müzik çalınan, sofistike bir dekorun olduğu bir yer. Mustafa Toner ile tamamen o kurguyu burada yakaladık. Bu mekanı da önemli davetlerin mekanı haline gelsin istedik ve üç yıldır da bunu başarıyoruz, bugün baktığınız zaman önemli her event'in galası ya da after party'si W Otel'de yapılıyor. Önemli bir sanatçı geldiği zaman mutlaka gecenin sonunu W Otel'deki Lounge'ta bitiriyor. Bugün benden benim tarzım olmayan bir restoran ya da barı yapmamı isteyin, ben yapamam, mümkün değil. Benim yaptığım işe mutlaka inanmam gerekiyor yoksa cesaret edemem.

Nişantaşı'nın kemikleşmiş müdavimleri var, Bebek'in açılması orayı etkiler mi ya da nasıl etkiler?

Sonuçta Biber'in kimliğinde bir kalabalık endişesi yok, biz çok az sayıda insanla da mutlu olabiliriz. Yurtdışında bir quality-quantity (nitelik- nicelik) anlayışı vardır ya, bizim için ilk planda nitelik geliyor nicelik değil dolayısıyla mutlaka Bebek Biber Nişantaşı'ndan müşteri alacaktır ama Nisantaşı'nın kemik kitlesini kitlesini etkilemez ama yaz aylarında burada hareketin daha yoğun olacagı lokasyon itibarıyla belli. Yine de daha birinci haftamızı doldurmadan Nişantaşı'na gelen müşterilerimizi burada görüyoruz.

Lucca'nın yakınında açıldınız, herkes burada rekabetin kızıştığını söylüyor. Siz bu durum için neler söyleyeceksiniz?

Kuyumcular Çarşısı Kuyumcular Çarsısı lafı benim çok inandığım bir laftır, Kapalıçarşı'da tüm kuyumcular yan yanadır, altın almak isterseniz gideceğiniz adres orasıdır ve hiçbirinin varlığını bir ötekini olumsuz etkilemez. Bebek semti de bu anlamda bir Kuyumcular Çarşısı'dır. Lucca ile rekabete gelince, biz iki ayrı kulvardayız; hem çaldığımız müzik olarak, hem de müşteri profili olarak ama ben bunu hep söylüyorum; ben Lucca'ya çok faydalıyım, Lucca da bana çok faydalıdır. Bizler birkaç mekanı gün içerisinde tüketmeyi seviyoruz. Mesela sabah burada kahvaltımı edip manzara eşliğinde akşamüstü Lucca çok daha heyecanlı olacağı için günü orada tamamlamak isteyebilirim. Gece yeri itibarıyla daha rahat müzik yaptığımız için yine Biber'e gelebilirim. Biz Bebek mozaiğini tamamlıyoruz. Ben Cem (Mihrap) ile çok iyi dostum, her ikimizin de ortak fikri birbirimizi tamamladığımız yönünde. Bulunduğum her semtte kalitesine inandığım, benim tarzımı taşıyan yerlerin yanıma gelmesi beni çok heyecanlandırır. Mesela Poseidon'da yemek yiyen çok kaliteli bir kitle var, o dostlarımız yemek öncesi veya sonrası aperitifte bizi tercih ediyor. Bunu bir puzzle gibi görürsek hepimiz birer parçasıyız bu işin.

"BİBER OTEL'I AÇIYORUZ"

Bu yaz Bodrum ve Çeşme ile ilgili yeni projelerinizden bahsedebilir miyiz?

Çeşme'de geçen sene açtığımız Bobou bu yıl da devam ediyor, Bobou geçen sene yeni doğmuş bir bebekti, kıs boyu ders çalıştık şimdi yeni sezonda orada yenilikler yapıyoruz. Dünya çapında isimlerle konser anlasmaları yaptık, onların hazırlıklarıyla ilgileniyoruz. Deniz kıyısındaki ihtiyaçlarımızı gördük, o eksikleri tamamlayacağız. Orayı çok sevdik ve basarılı bir sezon geçirdik. Bodrum ilk aşkım oldu, Çesme ikinci aşkım. Birkaç yıldır ilk askımdan ayrıydım, bu yıl tekrar Türkbükü'ne dönüyoruz. Mavi Otel artık Biber Otel olacak ve 19 Mayıs gibi açmayı planlıyoruz. Otelin işletmeciliğini üstleniyoruz ve otelin ön bahçesinde bir Biber Bar yapacagız. Bodrum'un meşhur et lokantası Tango ile bir işbirliği yaptık, onun hemen önünde bir et restoranı açıyoruz. Ship A Hoy yenilenecek ve Arnavutköy Balıkçısı'nı getiriyor. Türkbükü bu yıl komple yenileniyor diyebiliriz. Mavi Otel'in ilerisine Sess Bar açacagız. Sess'in önündeki iskelede de sürpriz bir konseptimiz olacak. Bu yeniliklerle Türkbükü'ne dönmüş olacağız.

Bu yaz içkide, müzikte ve partide trendler neler olacak?


Bizim sektörde trendden söz etmek artık çok zorlaştı. Bizim yelpazemize baktığınızda da markalarımızın arasında fark olduğunu görüyorsunuz. Eğlenceyi müşteri kendi isteğine göre seçiyor dolayısıyla eğlencede net bir trendin varlığından söz etmek çok mümkün değil. Ben ister istemez Ciroc Vodka'nın yüzü olarak taraf olacağım, Ciroc Vodka çok enteresan kokteyllerle geliyor. Ben bu yaz beyaz içkilerin öne çıkacağını düşünüyorum. Beyaz içeceklerle yapılan kokteyller öne çıkacak. Viski kültürü devam edecektir ama votka ve türevi içkiler öne çıkacaktır.

Ciroc Vodka ile yeni çalışmalarınız olacak mı?

Ciroc Votka ile ilgili yaza yönelik çalışmalarımız var,yurtdışına özel bazı projelerimiz var. Önümüzdeki günlerde birincisi Bebek'te olmak üzere Ciroc'un dünyadaki mottosu 'art of celebration' yani eğlence sanatı başlığında etkinlikler düzenleyeceğiz. Bebek'in ardından Nişantaşı, Çeşme'de de etkinlikler yapacağız.

"HAYAT ARKADAŞIMI BULDUM"

Dubai'de açtığınız Salt isimli restorandan bahsedelim, Dubai'ye rakı-balık'ı taşıma fikri nasıl doğdu? Endişeleriniz var mıydı?


Dubai'de iki restoran projesinde danışmanlık verdim Rixos grubuyla beraber. Rixos çok güçlü bir marka olduğu için arkasında çok güçlü durabildik. Dubai'ye Konuya çok inandık ve karşılığını da aldık. Rixos grubu oranın kokusunu iyi almış, Salt isimli restoranı çok sevildi, bir de İtalyan restoranı açtık. Şimdi bir aya kalmadan Biber Bar'ı Dubai'ye taşıyoruz, yurtdışındaki ilk Biber Bar olacak. İnançlıyız, bizim için yeni bir pazar ama kültürlerimiz çok yakın o nedenle endişeli değiliz.

Evlilik nasıl gidiyor? Tüm bu yoğun tempo içerisinde günlük hayatınıza nasıl zaman ayırıyorsunuz?

Dışarıdan bakıldığındaki algıyla benim yaşantım arasındaki algı çok farklı. Özellikle belli bir yaşı geçtikten ve son evliligimden sonra gece hayatı benim için artık 24.00'a kadar sürüyor. Evliliğim son derece iyi gidiyor, iyi bir hayat arkadaşı buldum. Birbirimizi çok iyi tamamlıyoruz ve eşim bana her isimde çok destek oluyor. Biz evde çok vakit harcayabilen bir çiftiz, gece geç saatleri evimizde geçirmeyi seviyoruz. Onlar bizim özel saatlerimiz, biz birçok çiftten daha fazla bir aradayız.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.