"Biz hayatımızı çocuklarımız üzerine kurduk"

Cemiyet hayatının tanınmış simalarından Bahar-Ozan Şer çifti, evliliklerini, çocuklarını ve mutluluk sırlarını anlattı. Genç yaşta anne-baba olmalarının zor, fakat iyi bir şey olduğunu belirten ünlü çift, Uludağ’da romantik pozlar verdi.

"Biz hayatımızı çocuklarımız üzerine kurduk"

Çocuk yaşlardayken kışın Uludağ'da, yazın da Bodrum'daki tatillerde bir araya gelip arkadaş olan, büyüdüklerinde birbirlerine aşık olup, genç yaşta da evlenen Bahar Şer ile eşi Ozan Şer, 13 yıldır mutlu bir evlilik yaşıyor. Mutlu evliliklerini Ozan Can ve Hasan Hayri ile perçinleyen çift, yine her kış Uludağ'da ve yazın da Bodrum'da Bahar Şer'in ailesinin otellerinde tatillerine devam ediyor. Her kış olduğu gibi yine Uludağ'da karşılaştığımız çift ile karlar arasında sıcak ve sevgi dolu bir röportaj gerçekleştirdik. Bahar- Ozan Şer çifti, aralarındaki aşkı ve sevgiyi ortaya koyan romantik pozlar da verdi.

Önce biraz eski yıllara uzanalım; yanılmıyorsam siz çocukluk arkadaşısınız, arkadaşlığınız ne zaman ve nasıl aşka dönüştü?

BAHAR ŞER: Biz Ozan ile kışları Uludağ'a, yazları Bodrum'a otellerimize geldiğinde görüşürdük. Çok yakın iki arkadaş değildik. 2000 yılının yazında beraber daha çok zaman harcamaya başladık ve evlenmeye karar verdik.

Ozan Bey, Bahar Hanım'ın en çok hangi özelliği sizi etkiledi ve evlenmek istediniz?

OZAN ŞER: Bahar Hanım'ın güçlü karakteri, sert mizacının arkasındaki yumuşaklığı, iyiliksever oluşu ve dürüstlüğü benim için hayat arkadaşımın olmasına yeterli unsurlardı.

Bu aşkı aileleriniz ne zaman öğrendi ve nasıl karşıladı?

B.Ş: Biz kararımızı verdikten sonra hemen ailelerimizle paylaştık. Onların da olumlu karşılamaları ile kısa sürede evlendik.

Bahar Hanım, babanıza aşık olduğunuzu ve eşiniz Ozan Bey'in birçok huyunun babanıza benzediğini ve evlenmenizde bunun büyük etkisi olduğunu duydum. Gerçekten öyle mi, eşinizin hangi huyları babanıza benziyor?
B.Ş: Evet, doğru. Her kız çocuğunun ilk aşkı babası değil midir? Eşimin birçok huyu babama benzer. En başta ikisi de çok vicdanlı ve merhametlidir. Dürüstlük, bonkörlük ve ailelerine olan düşkünlükleri en önemli özellikleridir.

Birbirlerine benzediklerine göre babanızla eşinizin arası çok iyidir herhalde, öyle mi?

B.Ş: O kadar ki ben bazen eşimi, babamın oğlu, kendimi de onun gelini zannediyorum.

İnsanın çok iyi tanıdığı bir arkadaşıyla evlenmesi nasıl bir duygu, bu durumun avantaj veya dezavantajları oldu mu?

B.Ş: Daha önce de söylediğim gibi biz çok yakın arkadaş değildik ama tanıdığım, güvendiğim bir insandı Ozan. Avantajı şöyle oldu: Tanıdığım için çok kısa sürede evlilik kararını verebildim.

Çocuk yapmaya ne zaman karar verdiniz, ikiniz de hemen çocuk sahibi olmak istiyor muydunuz?

O.Ş: Biz hayatı planlayarak yaşamıyoruz. Dolayısı ile doğal hayat sürecimizi yaşamaya önem veriyoruz. Bu sebepten ötürü hayatımızı her daim bize geldiği gibi olumlu karşılayıp, mutlu olmak ve minnet etmek için çaba sarf ediyoruz. Tabii evliliğin ana sebebi çocuktur, çocuk da mutluluktur; planlamadık ama hiçbir zaman da biraz bekleyelim demedik.

Anne olduğunuzda neler hissettiniz?

B.Ş: Anne olduğumda ilk önceleri tecrübesiz ve endişeli idim. Doğal süreç ile birlikte anne olmanın Allah'ın biz kadınlara verdiği en büyük lütuf olduğunu anlayıp, anneliğin ne kadar kutsal ve güzel olduğunu hissettim.

Ozan Bey siz baba olduğunuzda neler hissetiniz?

O.Ş: Baba olduğum zaman ilişkimdeki mesuliyet bilincim ve hayata olan ciddiyetim çok daha fazlalaştı. Zaman geçip, tecrübe sahibi oldukça mesuliyet bilincim arttı. Heyecanımın fazlalaştırdığı ciddiyetim ise yerini, babalıktan zevk ve keyif alma duygularına bıraktı.

İki oğlunuz var, bir de kızınız olsun ister miydiniz?

B.Ş: Biz çocuklu ev, kalabalık aile kavramlarını seven, benimsemiş olan ve bu şekilde yaşayan bir çiftiz. Bu nedenle çocuklarımızın sağlıklı, huzurlu, bizlere ve memleketine hayırlı olması; cinsiyet ayrımı yapmayan bizler için çok daha önemli.

Genç yaşta anne-baba oldunuz, zorlandınız mı?

B.Ş: Tabii ki de kolay değildi. Biz yaşantımızı tamamen çocuklarımızın üzerine kurduğumuz ve bundan keyif aldığımız için çok zorlanmadık ve zorlanmıyoruz. Aslında her güzel şey zordur.

Ozan Can'ın doğumu evliliğinize ne kattı, yaşamınızı değiştirdi mi?

O.Ş: Büyük oğlumuz Ozan Can'ın doğumu ailemizi daha da pekiştirdi ve birleştirdi. Yaşamımızı ise tabii ki olumlu yönde değiştirdi.

Dört yıl sonra Hasan Hayri dünyaya geldi ve iki çocuklu bir aile oldunuz, biraz da bu durumdan söz eder misiniz, iki çocuk birden büyütmek sizi zorladı mı?

B.Ş: Evet zorlukları oldu ama mutluluğumuz da çoğaldı, daha önce de söylediğim gibi her güzel şey zordur.

Erkek çocuklarının daha zor olduğunu söylerler, sizin oğullarınız zor mu?

O.Ş: Çocuk ilgi verilirse zorlamayı aza indirger, biz bu zorlanmayı pek yaşamıyoruz. Çünkü çocuklarımızın temel eğitimini iyi verdiğimize inanıyorum. Bu sebepten çocuklarımız bize meselelerini saygı ve sevgi ile gösterdikleri için bizler de olgunluk ve anlayışla karşılıyor, hayatlarımızdan da memnun kalıyoruz.

Çocuklarınız, huy ve davranış olarak daha çok kime benziyor?

B.Ş: Büyük oğlum Ozan Can babam Hayri Bey'e ve Ozan'a, küçük oğlum Hasan Hayri ise kayınpederim Hasan Bey'e çok benzer.

13 yıldır evlisiniz ve çok mutlu görünüyorsunuz; sizin mutluluk sırlarınız neler?

O.Ş: Saygımız, sevgimiz, birbirimize olan hoşgörümüz ve iyi niyetimiz...

Birbirinizin en sevdiğiniz ve en sevmediğiniz huyları neler?

B.Ş: Eşimin vicdanlı, dürüst, esprili olması sevdiğim özellikleri, kendisinin beni rahatsız edecek boyutta sevmediğim bir özelliği yok.

O.Ş: Bahar Hanım, temiz kalplidir ve çabuk inanır, fazla sık eleyip ince dokumaz, pratiktir, bu yönlerini severim. Erken sinirlenmesi dışında ki bu bana karşı değil beni rahatsız eden bir huyu yoktur.

Birbirinizi hiç değiştirmeye çalıştınız mı, yoksa birbirinizi olduğu gibi mi kabullendiniz?

B.Ş: Karakter olarak çok benzediğimiz için birbirimizi değiştirmeye çalışmak gibi bir isteğimiz hiç olmadı.

Birbirinize sürprizleriniz olur mu, hiç unutamadığınız sürprizleri bizimle paylaşabilir misiniz?

B.Ş: Tabii ki de olur, müsadenizle o da bize kalsın.

Bahar Hanım, sizi kışın Uludağ'da ailenizin otelinde, yazın da Bodrum'da yine ailenizin otelinde görüyoruz. Sadece tatil için mi ailenizin otelindesiniz yoksa otellerinizde çalışıyor musunuz, bir göreviniz var mı?

B.Ş: Evet, çalışıyorum. Şirketlerin yönetim kurulunda başkan yardımcısıyım ve otellerimizle aktif olarak ilgileniyorum. Ayrıca otelde olduğum sürelerde daha da detaylı ilgilenebilme şansına sahip oluyorum.

Ozan Bey, hep eşinizin ailesinin otellerinde tatil yapmaktan memnun musunuz, yoksa bu durumdan şikayetçi olduğunuz oluyor mu?

O.Ş: Ben Bahar Hanım ile evlenmeden önce de, kendi konumunda çok iyi olan Uludağ Grand Yazıcı Otel'de tatil yapıyordum. Yazın da teknede Bodrum'da tatil yapardım. Tek değişiklik, çocukların olması sebebiyle Bodrum'da tekneden çok otelde ailece tatil yapıyor olmamız.

Gerek kış, gerekse yaz tatilleri için başka yerlere veya ülkelere tatile gidiyor musunuz, daha çok nereleri tercih ediyorsunuz?

B.Ş: Biz çocuklarımızla senenin bir ayını Miami'de geçiririz. Ayrıca çocuklarımızın görmediği, ilgilerini çekecek ülkelere sık sık kısa seyahatler yaparız.

Uludağ'da günleriniz nasıl geçiyor, burada en çok ne yapmaktan keyif alıyorsunuz?

B.Ş: Ailemizle ve dostlarımızla beraber Uludağ'da vaktimiz gayet keyifli ve güzel geçiyor. Bir de buna güzel sohbetler ve yemekler dahil olunca, insan daha fazlasına ihtiyaç duymuyor.

Son olarak kayakta hanginiz daha iyi, yarış yaptığınız oluyor mu?

B.Ş: Tabii ki de ben, yarışları hep ben kazanırım.

Mehmet ÜSTÜNDAĞ

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.