"Aksesuar tasarlamamızın zamanı gelmişti"

Dice Kayek markası ile büyük başarılara imza atan Ayşe ve Ece Ege kardeşler Machka markası için ilk kez tasarladıkları aksesuar koleksiyonu ile bizlere yine bir sürpriz yaptı.

"Aksesuar tasarlamamızın zamanı gelmişti"

Kendi markalarının başarısının yanı sıra dokuz yıldır Machka markası için birbirinden güzel tasarımlara imza atan Ayşe ve Ece Ege kardeşler, bu sefer uzun zamandır istedikleri bir ise imza attı. Aksesuara düşkün olduklarını dile getiren iki kardeş, Machka için ayakkabı ve çantanın yanı sıra Swarovsky taslarla bezeli kolye ve bileklikler tasarladı. Tamamen kendi zevklerine uygun bir koleksiyon ortaya çıkardıklarını söyleyen ikili, küpeyi kendileri de kullanmadığı için koleksiyona eklememiş. Bir araya geldiğimiz Ayşe ve Ece Ege'den hem takı koleksiyonunu, hem yakın bir zamanda 'İstanbul Contrast' koleksiyonundan üç parçayla aday oldukları dünyanın en prestijli ödüllerinden biri olan Jameel ödülünü, hem de Dice Kayek markasını dinledik.

Bu sene bizlere bir sürpriz yaparak Machka için bir aksesuar koleksiyonu hazırladınız. Bu fikir nasıl ortaya çıktı?

AYSE EGE: Machka ile dokuzuncu yılımıza girdik bu sene. Bizim isimizde en önemli sey zaten aksesuar. hem günlük hayatımızda hem de kendi koleksiyonumuzda aksesuar kullanmayı çok seven insanlarız. Bu sene de zamanının geldiğine karar verdik.

ECE EGE: Evet, uzun bir süredir böyle bir koleksiyon hazırlamayı düsünüyorduk. Bir de Dice Kayek için çalıştığımız ve çok uzun zamandır tanıdığımız İtalyan bir firma var. İtalya'nın en eski düğme ve aksesuarlarını yapan bir aile. Chanel, Louis Vuitton gibi dünyaca ünlü markalara hizmet veriyorlar. Her şey el yapımı. Kendileriyle daha önce Dice Kayek için çalışmıştık ve bu sezon ise Machka için çalıştık.

Bu koleksiyonu hazırlarken nelere dikkat ettiniz? Türk kadınını mı baz aldınız örneğin?

A.E: Hayır, hiç oraya girmedik, her zamanki gibi kendimiz ne beğeniyorsak onu yaptık. Machka'da sadece Türk kadınlarına değil dünyadan her kesime hitap ediyor zaten.

E.E: Evet, Machka'nın müşterilerinin de yüzde 60'a yakını yabancı. Avrupa'dan hafta sonu gidip alışverişini yapan, keza yine buraya gelen bir sürü müşteri var. Bu nedenle biz ne hoşumuza gidiyorsa onu tasarladık.

Tam olarak koleksiyonu anlatır mısınız? Neydi sizin beğenileriniz?

A.E: Aksesuar koleksiyonunu hazırlamaya karar verdiğimizde Paris'te VanCleef & Arpel's'in bir sergisi vardı. 40'lı ve 50'li yıllarda yaptığı mücevherlerle ilgiliydi. Muhteşem bir sergiydi, inanılmaz tasarımlar vardı ve "Böyle bir şeyler yapalım" dedik birbirimize yani bu kelepçe seklindeki bilekliklerin üzerinde bulunan taslı desenler o mücevherleri anımsatıyor.

Bu koleksiyonda bileklikler ve kolyeler bulunuyor ama küpe göremiyorum. Bunun bir nedeni var mı?

E.E: Kendimiz küpe sevmediğimiz için küpe tasarlamadık. Dediğimiz gibi biz neyi seviyorsak onu tasarlıyoruz aslında.

A.E: En sevdiğimiz şey genelde bilezik ve kolye, küpeyi çok nadir takarım.

Renklerden de biraz bahseder misiniz?

A.E: Renklerin de koleksiyona uyan renkler olmasına dikkat ettik. Machka'nın her sezonunda siyahlar vardır mesela ayrıca benim favorim fusya rengi de aksesuarlarımızda mevcut. Yine sezonun öne çıkan rengi sülfür sarısı ancak görüntü olarak hoşumuza giden renkleri de kullanmayı ihmal etmedik.

E.E: Ayşe genelde siyah giyer ama tek sevdiği renk fusyadır. Ben ise lacivert ve mavi renklerini de giymeyi severim.

Bir de sürpriz olarak kemerler bulunacak koleksiyonda değil mi?

E.E: Evet, yılan seklinde bileklikler vardır bilirsin, onları kemer haline getirdik ancak kıs sezonuna hazırlayacağız.

Takıların yanı sıra çanta ve ayakkabı tasarımlarınız da bulunuyor Machka için. Bu da bir ilk mi sizin için?

E.E: Bundan dört, beş sene evvel bir çanta koleksiyonu yapmıştık ama o çok deneysel bir şeydi. Simdi ise tamamen bizim hoşumuza giden çantaları tasarladık.

A.E: Çanta artık bir statü sembolü oldu ve satmak gerçekten de çok zorlaştı. Bizim yapmaya çalışacağımız çantaların da bireyselliği, esprisi olsun istedik. Machka'nın sembolü olan kediyi tamamen Swarovsky taslarla kapladık ve bir aksam denemek için bir davete onunla katıldım. O gece çok iyi tepkiler aldım ve yapmaya karar verdik.

E.E: Yaz sezonu olduğu için renkli babetlerimiz var. Hem günlük hem de abiye elbiselerle kullanabileceğiniz babetler yaptık. Krep kumasında kullandığımız tonlara ağırlık verdik. Turuncu, saks mavisi, siyah da var.

A.E: Biz zaten ayakkabı hastayısıyız. Hiç giymeyeceğimi bilsem bile çok hoşuma giden bir ayakkabıyı alırım ben. Her gittigimiz yerde oranın yerel markalarını araştırırırz, gezeriz. Ayağım da 35 numara olduğu için çok şanslıyım.

Kıyafet mi yoksa aksesuar tasarlamak mı daha zor ya da daha keyifli?

A.E: Yeni olduğu için aksesuar tasarlamak beni daha çok heyecanlandırıyor. Zaten aksesuar kullanmayı da çok seviyorum. Yalnız aksusarda çok limitlisin, düşünüldüğü gibi kolay bir şey değil. Yine de ayakkabı tasarlamak çok istediğimiz bir şeydi zaten.

Kendi koleksiyonunuz Dice Kayek için de aksesuar yapmaya devam edecek misiniz?

A.E: Bundan 10 sene falan önce el yapımı ayakkabı yaptık Dice Kayek için. O zaman çok beğenilmişti bu ayakkabılar. Ancak çok büyük vakit alıyordu ve bir, iki sezon sonra bırakmıştık. Simdi de onu yapacak bir zamanımız ve ekibimiz yok. Simdi hiç olmazsa Machka'da bu duygumuzu tatmin edebiliyoruz.

Biraz da Machka'nın yaz sezonu kıyafetlerinden bahsedelim öyleyse...

E.E: Bu sezon özellikle romantik v e 60'lı yıllarıdan etkilendik. Audrey Hepburn, Jacqueline Kennedy tarzı var.

A.E: Bir Capri seyehatimiz esnasında ortaya çıktı aslında. Orası çok hoşumuza gitti, çünkü çok enteresan bir yer. Hala o 60'lı yılların ruhunu taşıyor. 12 yasımızdayken de gitmiştik ve hala o havanın bozulmadığını gördük. Her aksam üzeri dısarı çıktıgımızda günümüz kadınlarından çok farklı tarzda giyinen, oldukça sık kadınlar vardı. Maaselef artık kadınlar rahatlığa alıştı. Capri'de ise zor yürünen yollarda bile kadınlar stiletto'lar, ipek kumaştan tasarlanmış elbiseler, en güzel mücevherler ile geziyorlardı. Biz de dedik ki bu koleksiyonumuz 'Capri' olsun.

E.E: Koleksiyonun genelinde de o renkleri ve nüansları yansıttık.

Bu sene Dice Kayek 'Istanbul Contrast' koleksiyonunuzdan Kaftan, Kubbe ve Ayasofya tasarımlarıyla Londra'daki Victoria & Albert Müzesi'nin düzenlediği 2013 Jameel ödülleri adayları arasına seçilip ilk 10'a girdiniz. Bu sizin için sürpriz miydi?

A.E: Çok tesadüf oldu. Victoria & Albert'da çalısan biri bizim İstanbul Modern'de yaptığımız 'İstanbul Contrast' sergimizi görüyor ve beğeniyor. Sonra biz tesadüfen bir yerde karsılaştık ve bana hiç tanımadığım o kişi "Sergiden çok etkilendim" dedi. Ben de "Hayatta en istediğim şey Victoria & Albert'da o koleksiyonu sergileyebilmek" dedim. Çünkü dünyanın en önemli tasarım müzesi orası. O da dedi ki "Ben sizi aday olarak önerdim" çünkü birinin önermesi gerekiyor. Biz de çok sevindik. Sonra bir mail geldi. Orada da kabul edildiğimiz yazıyordu. Çok sevindik tabii.

E.E: 2009 yılında başlayan bu serüvenin 2013 yılında hala ilgi görüp, sergilenecek olması ve Jameel ödüllerine aday olması çok güzel bir duygu.

Üç parça sergilenecek yanılmıyorsam?

A.E: Evet, bütün sergiyle aday olamıyorsunuz. Herkes birer parçayla katılıyor. O ahengi bozmamak için bizim sergimizden de üç tane seçtiler. Simdi ilk 10'un içerisindesiniz, ödülü alıp almayacağınız ne zaman belli olacak?

E.E: 10 Aralık tarihinde ödülü kimin alıp almayacağı belli olacak, 11 Aralık'ta ise sergi başlayacak. Bu sergi iki sene sürecek.Bu gezen bir sergi ve dünyanın çeşitli yerlerinde sergilenecek olması çok güzel. Kazanıp kazanmamak çok önemli değil çünkü serginin bir parçası olacağız ve Türkiye'yi temsil edeceğiz.

Bu adaylık sürprizinizin yanı sıra Milano Tasarım Haftası'nda tasarladığınız mermer hamamla da büyük ses getirdiniz. Bizi şaşırtacak başka tasarımlarınız da olacak mı?

E.E: Bizi çok heyecanlandıran isler var, bu da onlardan biriydi. Öyle olduğumuz zaman daha sevkle yapıyoruz. Mermerden yaptığımız tasarımda da öyle oldu. Çok kısa bir sürede çok başarılı bir is çıkardı Türkiye'deki mermerciler.

Türkiye'de birçok genç modacı başarılı islere imza atıyor artık. Ne düşünüyorsunuz onlar hakkında?

A.E: Herkesin verdiği emeği takdir ediyorum. Gittikçe gençlerin daha çok yol aldığını görüyorum. Yurtdışında çok başarılı okullarda okumuş, burada stajlarını yapan gençler var. İleride her ne kadar tavsiye etmesek de onlar da kendi markalarını kurmak isteyecekler.

Neden tavsiye etmiyorsunuz?

A.E: Çünkü çok zor bir is. Dışarıdan güzel ve zevkli görünüyor ama içeriden baktığında kişinin büyük emek ve fedakarlık yapması gerekiyor.

Siz pişman mısınız?

A.E: Bunu sormak için artık çok geç çünkü 20. senemiz oldu. 10. senemizde böyle bir soruyu sormuştuk kendimize ama devam etme kararı almıştık. Birçok gence örnek olduğumuza inanıyorum çünkü iyi rol modellere ihtiyacı var bu gençlerin.

Özel hayatınızdan fedakarlık yaptınız değil mi?

A.E: Evet ama bu süre içinde bizimle yetişen kişilerin iyi yerlere geldiğini, iyi yerlerde çalıştığını görmek gurur veriyor. Kendi çocuğumuz olmadı ama birçok çocuğumuz var

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.