Röportaj: Bade ÇAKAR
Fotoğraflar: Canan YETİŞTİ SATKIN
2011 yılında JK Mimarlık adıyla kendi iç mimarlık ofisini kuran Joyce Kohen Goldenberg, beş yıldan beri Miami ile İstanbul arası mekik dokuyarak, başarılı projelere imza atıyor. "Her zaman mimar olacağımı biliyordum" diyen Goldenberg, sanatla iç içe bir çocukluk geçirmiş ve iç mimar olmaya karar vermiş. Goldenberg, hem Miami'de hem de İstanbul'da yaşıyor. İki farklı şehirde yaşamanın kendisine farklı tecrübeler kazandırdığını dile getiren Joyce Kohen Goldenberg ile İstanbul'daki evinde bir araya geldik. Mimarlık projelerinin yanı sıra iki farklı şehirdeki özel yaşamını da konuştuğumuz Joyce Hanım ile keyifli bir çekim de gerçekleştirdik.
2011 yılından beri kendi iç mimarlık ve dekorasyon firmanız JK Mimarlık ile birçok başarılı işe imza atıyorsunuz. Peki, ilk başa dönersek, iç mimariyle bir araya gelişiniz, kariyer olarak seçiminiz nasıl oldu?
Joyce Kohen Goldenberg: Ne istediğimi bilememek gibi bir kararsızlığı hiçbir zaman yaşamadım. Ben her zaman bir mimar olacaktım. Bunu hep söylerim (gülüyor). Kendimi bildim bileli her zaman resim yapmak veya tasarlamak beni hep çok heyecanlandırmıştır. Kendi kendime bir şeyler yarattığımda kendime ait bir dünya yaratırdım ve mutlu olduğumun her zaman farkındaydım... Dokuz senedir mimarlık mesleğini yapıyorum son dört senedir ise İstanbul-Miami arasında bunu devam ettiriyorum ve mesleğim ile gerçek bir aşk yaşıyorum. Bu konu hakkında çok şanslı olduğumu her zaman kendime hatırlatıyorum çünkü hiçbir zaman bu bana yapmak zorunda olduğum bir işmiş gibi gelmiyor. Aksine her projede başka bir dünyaya giriyorum ve farklı tasarımlar yaratıyorum ve bu benim ruhuma gerçekten çok iyi geliyor...
Peki, iç mimar olmasaydınız, yine sanatla iç içe olur muydunuz?
Goldenberg: Kesinlikle! Muhakkak sanatla iç içe olurdum. Sanat bağlantılı yaşamadan ve kreatif olmadan bir yaşam hayal bile edemiyorum. İlkokul 3. sınıftayken İstanbul ilkokulları arasında gerçekleşen bir sanat yarışmasında ikincilik almış olmam sanata olan tutkumu arttırdı ve bu konu üzerine gitmemi sağladı. Dokuz yaşında resim ile başlayan sanat tutkum daha sonraki yıllarda hayalimdeki mekanları yaratmaya ve sonucunda hep idealim olan mimarlık branşı yolunda adımlar atmaya itti. Dünyada kendi yarattığım, geride bırakacağım bana ait kalıcı bir şeyler olsun hep istedim. Bir şey yaratmadan yaşamanın anlamsız olduğunu düşünüyorum. Soyuttan somuta, hayalden gerçeğe...
Başarılı bir eğitim hayatınız var. JK Mimarlık'ı kurma süreciniz nasıl oldu?
Goldenberg: 2002-2006 yılları arasında Avrupa'nın en başarılı sanat okulu olan ve Londra'da bulunan Central Saint Martins College of Art and Design'da iç mimarlık ve alan tasarım lisans eğitimimi başarıyla tamamladım. 22 yaşında üniversitemden mezun olur olmaz Londra'dan Türkiye'ye geri dönüş yapıp, başarılı bir mimarlık firmasında iç mimar olarak çalışma hayatına atıldım ve beş yıl özel bir mimarlık firmasında çalışmalarıma devam ettim. Kasım 2011 itibari ile kendi iç mimarlık ve dekorasyon firmam olan JK Mimarlığı kurdum ve hala sanki bu mesleğe yeni başlamışım gibi heyecanlıyım!
JK Mimarlık, ne gibi hizmetler sunuyor? Ne tür projelerde çalışıyorsunuz?
Goldenberg: Çeşitli mağaza, ofis, yaşam gelişim merkezi, restoran alanlarından evlere, köşke, hatta yalılara uzanan çeşitli sayıda ve alanda yürüttüğüm projeleri portföyüme eklemeyi başardım. Bugün itibari ile JK Mimarlık'ta mimari proje tasarımı ve uygulamaları çalışmalarına devam etmekteyim. Son 3.5 yıldır ise Miami-İstanbul arasında projelerim sıklaşmaya başladığından dolayı mesleğimi her iki şehir arasında da sürdürüyorum.
Miami'de daha çok ne tür projeler yapıyorsunuz?
Goldenberg: Miami'dek iş hayatım, dört sene önce yaşadığım binadaki bir komşumun evini tasarlayıp uygulamasını yapmam ile başladı. Onun peşini diğer sekiz adet farklı proje takip etti. İçlerinde başta konut olmak üzere, ofis, mağaza ve tekne dekorasyonu var.
Tamamen referansla başladı yani...
Goldenberg: Kulaktan kulağa yayılarak yaşadığım bina içerisinde birçok eve kendi JK Design imzasını atabildim. Hatta daha önce projesini yapmış olduğum ve çalışmış olduğum müşterilerim ile tekrardan çalışma fırsatım oldu. Örneğin, 4.5 aylık hamile olduğum dönemde New York'da dört odalı bir apartman dairesinin tüm dekorasyon işi ile ilgili bir teklif geldi ve kısa süreli New York'a gidip bunu gerçekleştirme fırsatım oldu.
Bu yeni mekan yaratma, kurgulamada ilhamınızı nelerden alıyorsunuz?
Goldenberg: Yaptığım işlerde mekanı öncelikle tanıyarak ve içerisinde bulunduğu çevreyle olan ilişkisini kavrayıp, o mekan ile ilgili kendimi kısıtlamadan kafamda canlandırdığım şekildeki hayali kurmakla başlıyor. Tabii ki mekan sahibini net bir şekilde tüm ihtiyaçlarını gözlemleyip anladıktan sonra bu soyut olan hayalim tasarlama ve ilişkileri kurgulama sürecine giriyor.
Projelerin her detayıyla birebir ilgileniyor musunuz?
Goldenberg: Proje çizimleri bizzat kendim yapıyorum aynı zamanda sürekli çalıştığım bir ekibim de bulunuyor. Şantiyede bizzat kendim başında duruyorum. Teslim edilmeden önceki son dokunuşlardan, aksesuarlar seçimlerine uzanan son şantiye temizliğine kadar projeyi bütünüyle ele alıp kullanıcıya teslim ediyorum. İnşaat, iç-dış, cephe, A'dan Z'ye her konuda yardımcı oluyorum. Benim için işin asıl keyifli kısmı tüm bu aşamaları birebir tecrübe edip yaşamak... Bunu tıpkı hayalimde kurduğum bir illüzyonun adım adım yolculuğuna benzetiyorum. Mekan sahiplerini tanımak, onlarla konuşmak, yaşam tarzlarını ve ihtiyaçlarını tümüyle anlamak, zevklerini keşfettikten sonra projeye başlıyorum. Onları en iyi şekilde algıladığıma inandığım vakit kendi yaratıcılığımı işin içine katıp onlara ulaşabiliyorum.
Bir yeri tasarlarken müşterinin talepleri mi ön plandadır, yoksa siz bu talepleri yönlendirir misiniz?
Goldenberg: Bana göre en önemli birinci kural önce mekanın kullanıcısını dinlemek ve onu anlamaktır. Sonrasında ise yaratıcılığımı en uç noktalara doğru sergileyerek hem farklı hem de kullanıcıya da uygun çözümler bulmaktır.
Kendi mimari çizginizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Goldenberg: Benim için 'yaşanabilirlik' hissiyatını mekan içerisinde yakalayabilmek işlerin en başında geliyor; mümkün olabildiğince doğal malzeme kullanımını tercih ediyorum. Modernizmin içinde muhakkak yaşanmışlığa yer verilmesini ve gerektiğinde aksesuarlar ile bunun desteklenebileceğini düşünüyorum. İçinde yaşandığı sürece mekanın geliştiğini görüyorum. Doğal ahşap ve taş uygulamalarını kullanmaktan zevk alıyorum. Ahşap atölyelerini ziyaret etmek, oradaki iş gücünün yaratıcılığına tanık olmak hobilerim arasında yer alıyor. Renk seçimlerim genelde sıcak toprak tonlarından yana kullanıyor; vizon, gri ve beyaz renklerini çok seviyorum. Renkler tabii ki mekana ve kişinin zevklerine göre değişebilir.
Hem Miami'de hem de İstanbul'da yaşıyorsunuz. İki farklı şehir, size nasıl ilhamlar veriyor, nasıl etkiliyorlar?
Goldenberg: Her iki şehirde yaşama ve çalışma fırsatım olduğu için kendimi oldukça şanslı hissediyorum. Her iki şehirde de bambaşka tecrübeler kazanıyorum, gözlemler yapıyorum ve bu iki farklı kültürde yaşayarak kendimi her anlamda son derece geliştirdiğime inanıyorum... Bu iki farklı yaşamın projelerime de etkisini ve büyük ölçüde katkısı olduğunu görüyorum.
Miami ve İstanbul'da yaşamanın farklılıkları neler? Nerede kendinizi daha çok evinizde hissediyorsunuz?
Goldenberg: Her ikisi de evim oldu artık. Hepsinden ayrı bir tat alıyorum, hayatımın böyle iki yerde daha dinamik ve daha canlı geçtiğini düşünüyorum.
Çok enerjik ve güleryüzlü duran birisisiniz. Bu pozitifliği nereden alıyorsunuz?
Goldenberg: Öncelikle çok teşekkür ederim. Hem içimde mutlu ve heyecanlı biri olmamdan kaynaklı hem de bunun ailemden gelen genetik bağ olduğuna inanıyorum.
Aynı zamanda mutlu bir evliliğiniz var. Hem iş hayatınızı hem de özel hayatınızı nasıl dengeliyorsunuz?
Goldenberg: Dengeli yaşamaya dikkat ediyorum ve sanırım hareketli bir yaşamdan çok keyif alıyorum.
Biraz da aile hayatınızdan söz edelim, eşiniz Dani Goldenberg ile nasıl tanıştınız?
Goldenberg: Aslında uzun yıllar öncesine dayanıyor... Bizimki tam bir çocukluk aşkının yıllar sonra tekrardan ortaya çıkması diyebiliriz. Yazlıkta başlayan çocukluk aşkından sonra birbirimizi yıllar boyunca görmedik. Ben Londra'da, o ise Amerika'da eğitim aldığından dolayı çok uzun bir süre yollarımız kesişmedi. 2011'de benim Miami'ye tatile gelmem ile karşılaştıktan sonra ilişkimiz tekrardan başladı. 2012 Aralık ayında Miami'de resmi nikah ile evlendik. 2013 Aralık sonunda ise İstanbul'da düğünümüzü organize ettik.
İş hayatınızda oldukça kararlı görünüyorsunuz, aynısı özel hayatınız için de geçerli midir? Evde Joyce Goldenberg nasıl biri?
Goldenberg: İş hayatımda da, özel hayatımda da davranışlarım aynıdır. İşimi tutku ile yaptığım için özel hayatımda da hem tutkulu, canlı ve aktifimdir.
Başarılı kariyerinizin yanı sıra güzelliğinizle de dikkat çekiyorsunuz. Özel bir egzersiz programınız, bakımritüelleriniz var mı? Yoksa tamamen yapı meselesi mi?
Goldenberg: Her ikisi de bir arada diyebiliriz... Açıkçası bunun sırrının öncelikle sağlıklı beslenmek ve sporu hiçbir zaman bırakmamak olduğunu söyleyebilirim. Hem projelerden zaman buldukça spor ve hem de birazcık da yapısal diyebiliriz.
Gelecek için üzerinde çalıştığınız sizi heyecanlandıran başka planlarınız var mı?
Goldenberg: Şu anda Miami'de bir apartman dairesinin A'dan Z'ye mimari ve dekorasyon projesinin üzerinde çalışmaktayım. Aynı zamanda Tarabya'da üç katlı bir konut projesi ile İstinye'de dört odalı bir dairenin tüm iç mimari projelendirme uygulama ve dekorasyon projelerini aldım. Bu projeleri İstanbul'daki ortaklarımla birlikte yürütüyorum. Kış dönemimde bu projelere yoğunlaşacağım ve bir süre İstanbul-Miami arası gidip gelme gündemimde olacak.