
'Hem annelik hem ilk çanta müzayedesi heyecanını yaşıyorum'

'Hem annelik hem ilk çanta müzayedesi heyecanını yaşıyorum'

Röportaj: Gülçin İŞLER FIRAT
Fotoğraflar: Serkan ŞENTÜRK
Türkiye'de sanata olan katkılarıyla tanınan Portakal Ailesi'nin 4. kuşak temsilcisi Maya Portakal Bitargil, şu sıralar büyük bir heyecan içinde. Babası, ünlü müzayedeci Raffi Portakal ile birlikte çok sayıda önemli müzayedeye ev sahipliği yapsa da, bu sefer heyecanı çok başka. Yurtdışında Sotheby's, Christie's gibi dünyaca ünlü müzayedelerin düzenlediği ve oldukça ilgi gören 'Çanta Müzayedesi', Türkiye'de ilk defa 28 Kasım'da St. Regis Hotel'de gerçekleşecek. 6.5 aylık hamile olan Bitargil ile müzayede öncesinde, Portakal Sanat Evi'nde ünlü markaların çantalarının arasında son derece keyifli geçen bir söyleşi gerçekleştirdik. Maya Hanım, hamile olmasına hiç aldırmadan üç saat süren çekimimizde çok güzel pozlar verdi ve çantaları teker teker anlattı.
Maya Hanım'a, çantaların hikayesini, müzayededeki sürprizleri, babasıyla ilişkilerini ve hamilelik heyecanını sorduk, o da samimi bir dille yanıtladı...
Çanta Müzayedesi ile Türkiye'de bir ilki gerçekleştireceksiniz. Nasıl karar verdiniz?
Maya Portakal Bitargil: Türkiye'de ilk defa 'Çanta Müzayedesi' yapacağız. Neredeyse 170 parçadan oluşan büyük ve dünya çapında bir koleksiyon denebilir. Özellikle son yıllarda Londra, Hong Kong ve Paris başta olmak üzere ikinci el marka çantalar, 'second hand luxury bag' dedikleri hikaye çok önemli bir mesele haline geldi. Dünyanın başkentlerinde yapılan bu ikinci el çanta müzayedeleri çanta tutkunu kadınların ve beyleri, koleksiyoner ruhu olanların, ince eleyip sık dokuyan meraklı ve ilgili gözlerin ortak gözdesi haline dönüştü. Zevk ve imkan sahibi meraklıların bile almak için özel çaba sarf ettiği Hermes, Chanel, Louis Vuitton gibi çantaların 'limited' edisyon çantaları sayesinde şaha kalkan bu tarz müzayedeler ile meraklılara ciddi bir imkan yaratılıyor.
Bir Hermes satın alabilmek için insanların kaç ay beklemek zorunda olduğunu göz önüne alırsak...
Bitargil: Bir Hermes ya da Chanel'in limited edisyonlarından bir parçaya sahip olmak çoğu zaman kolay bir iş değil. Bekleme listelerinin dilek listelerine dönüştüğü meşhur listeler var. Sonuçta Hermes başta olmak üzere Chanel, Louis Vuitton gibi 'blue chip' efsaneleşmiş markalardan bahsedince işin içine birçok kriter giriyor.
Heyecanlı mısınız?
Bitargil: Tabii ki. Hem de çok... Her müzayede öncesinde heyecanlanırım. Ama bu bir ilk ve heyecanı çok farklı. Adrenalini yüksek bir müzayede olur diye düşlüyorum..
'Hem annelik hem ilk çanta müzayedesi heyecanını yaşıyorum'

Peki, çantaları seçerken nelere dikkat ettiniz?
Bitargil: Hepsinin ortak özelliği gördüğünüz gibi kondisyonlarının olağanüstü iyi oluşları. Tabii ikinci el çanta denilince akla ilk gelen mesele kondisyon. Biz de buna öncelik vererek, kendi gardırobumuza alır gibi dikkatli, hata gören gözlerle bakarak eleyerek aldık. Diğer müzayedelere hazırlandığımız gibi çok titiz davrandık. Yurtdışındaki experlerle de çok sıkı çalıştık. İşin mutfağı çok önemli. Türk kadının zevkini göz önünde bulundurarak 170 çantayı seçtik.
Müzayedede neler olacak?
Bitargil: Ağırlıklı olarak Chanel var. Çanta dünyasındaki hiyerarşik düzene göre sıralarsak Hermes, Chanel, Louis Vuitton, Christian Dior, Prada, Balenciaga, Bottega Veneta, Fendi bulunuyor. Bu çantaların içinde 15-20 tane 'vintage' diyebileceğimiz çanta var. Limited edisyonlar egzotik deriler müzayedemize renk katıyor, zenginleştiriyor. Bu markaların hem vintage, hem özel hem de güncel modelleri bulunuyor. Louis Vuitton'un muazzam bir trunk bavul koleksiyonu olacak. 28 Kasım'da aramızda olacakları çok güzel çantalar ve olağanüstü iyi fiyatlar bekliyor.
Fiyat aralıkları nedir?
Bitargil:Mesela özel koleksiyonların, krokodillerin fiyatları 8 bin, 12 bin 500 TL'den açılacak. Aşağı yukarı mağaza değerinin, 3'te birine denk geliyor. Hermes çantalar, 2 bin 500 TL açılış fiyatına sahip; bir Piano modeli ile 1958 Paris çıkışlı Crocodile'in çıkış fiyatı 28 bin TL. Louis Vuitton'un sihirli trunkları 3 bin-12 bin arasında. Louis Vuitton'un 1000 TL açılış fiyatına sahip küçük bir çantası var. En pahalı çantamızın açılış fiyatı 32 bin TL; olağanüstü güzel nar çiçeği Chanel Crocodile. Onu 2014 model Etopue bir Hermes takip ediyor 23 bin TL ile. Christian Dior'un vatoz clutch'ları ise 3 bin 200 TL ile açılacak. Chaneller ise 2 bin-15 bin TL arasında.
Çantaların sahipleri kim?
Bitargil: Tabii ki isim veremeyeceğim (gülüyor)... Altı aileden topladık; hepsi Türk aile ve İstanbul'da yaşıyor. Sadece bir tanesi Paris-İsviçre arası mekik dokuyan bir aile. İki tanesi dışında, diğerleri dedemin müşterileriydi. Dedemin müşterileriyle böyle bir sıcacık ilişkiye birdenbire sahip olmak çok anlamlı oldu.
'Hem annelik hem ilk çanta müzayedesi heyecanını yaşıyorum'

Çantalarını vermeye nasıl ikna oldular?
Bitargil: Çok heyecanlandılar ve mutlu oldular. "Sonunda Türkiye'de de böyle bir şey yapılıyor" dediler. Bir aileden 72 tane Chanel aldım. Güzel ve uğurlu aileler... Bu çantaları vermeyi çok istediler, onların çantalarla olan ilişkisi bitmişti ve şimdi yeni sahiplerini bekliyor.
Bir çanta, müzayede düzenlenerek satışa çıktığına göre bir kadın için sanat eseri niteliği taşıyor diyebilir miyiz?
Bitargil: Çanta bir kadının özeli. Minik bir sır kutusu esasında. Yüzyıllarca onu taşıyan kadınların sır kutusu olmuş ve her zaman gerekli bir araçtan çok estetik zevke hitap etmiş, kadının duruşunu simgeleyen tasarım harikaları... Siz de bana hak verirsiniz diye düşünüyorum çanta bugün bir arzu nesnesi...
Bunların el değiştirmesi sanat eserlerinin el değiştirmesinden farklı olmalı...
Bitargil: İngilizlerin sanat eserleri satımı için söylediği şöyle bir kanun vardır: 3D kuralı. (Dead: Ölüm, Divorce: Boşanma, Dept: Borç.) Tabii yatırım gibi başka faktörler de olabilir. Ama çanta söz konusu olunca esas sebep doyum noktası. Birçok kadın için belli bir yaştan sonra başka şeyler öncelik kazanmış olabilir.
İkinci el diyoruz ama bakıyorum çantalar daha dün alınmış gibi...
Bitargil: Kesinlikle, bazılarına ikinci el demem haksızlık esasında. İçlerinde o kadar iyileri var ki... Mesela bir Hermes Etoupe var ki yalnızca bir kere kullanılmış. Sahipleri kıymet bilen insanlarmış, çantaları çok güzel korumuşlar.
'Hem annelik hem ilk çanta müzayedesi heyecanını yaşıyorum'

Bu kadar çantanın içinde kendinize ayırdığınız, "Bu benim olmalı" dediğiniz bir çanta oldu mu?
Bitargil: Bu işi yaptığım için; yani müzayedeci olduğum için, çok iyi bir eseri, bugün çantayı, iyi ve doğru şekilde önceki sahibinden alıp yeni sahibiyle buluşturmak beni almaktan daha fazla tatmin ediyor. Yani kişinin buraya gelip beğendiği ürünü alarak buradan yüzü gülerek ayrılması -biliyorum ki alan kişi ona çok iyi bakacak- beni çok daha fazla mutlu ediyor ve tatmin ediyor. Benim hedefim her zaman olduğu gibi en iyi, en doğru ve en dürüst şekilde bu köprüyü kurmak. Bu duygu bir şeye sahip olma hissine eşdeğer...
Müzayede yerinin St. Regis olmasına nasıl karar verdiniz?
Bitargil: Bu müzayedenin oraya çok yakışacağını düşündüm. Yepyeni bir otel. Demet Hanım (Demet Sabancı Çetindoğan) ve Cengiz Bey (Cengiz Çetindoğan) çok sevdiğimiz koleksiyoner aile dostlarımz. Sanata çok meraklılar. Dolayısıyla işin doğrusu ilk aklıma orası geldi. Onlar da mutlulukla karşıladılar ve kucak açtılar.
Bu müzayedenin devamı gelir mi?
Bitargil: Bu iyi geçerse bir sonrakini ekimde yapmayı planlıyoruz. 2016 Ekim. Türkiye'de sanata büyük emek vermiş Portakal Ailesi'nin 4. kuşak temsilcisi sizsiniz. Bu sorumluluğu almak nasıl bir duygu? Bitargil: Ağır ve çok güzel... En büyük sorumluluğum, tabii şimdilik. İşin içine çoluk çocuk girince nasıl olur bilmiyorum (gülüyor). Muhtemelen çocuğumun da bu işi yapmasını, 5. kuşak olarak devam etmesini isterim. Tabii ki kendi kararı olacak, ama bugün babamı çok daha iyi anlıyorum. Bir şeyin sürdürülebilirliği çok çok önemli...
Babanız çocukluğunuzdan bu yana içinize işlemiş olmalı sanatı...
Bitargil: Kesinlikle. Babam beni mücevher gibi işledi. Hiçbir zaman çok üstüme gelmeden,
ama bazen baskı yaparak -belki farkına varmadan- ama çok güzel ve doğru şekilde işledi. İşin en keyifli taraflarıyla benim kanıma girdi sanat. Bütün okul hayatın boyunca ve çocukluğumdan itibaren, hep galeri, müzayede- diğer ismiyle dükkan- gezmek annemle, babamla beraber en uğrak yerimizdi.
'Hem annelik hem ilk çanta müzayedesi heyecanını yaşıyorum'

Portakal Ailesi'nin 4. kuşak temsilcisi olarak siz neler yaptınız?
Bitargil: Bir işin doğru bir şekilde sürdürülebilir oluşu, her neslin yeni bir şey katabilmesi, çağa uyak uydurması, öncü olabilmesi çok önemli. Babamla 7-8 senedir çalışıyorum. Ben de yenilikler getirmeyi seviyorum. Yapılmayanı yapmaya, Türkiye'ye yeni değerler katmaya ve öncü olmaya özen gösteriyorum. Uluslararası isimlerin iyi örneklerini Türk koleksiyonerlerle buluşturmak için çok önemli bir misyon.
Türkiye'de son yıllarda sanatın geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bitargil: Çok kısa sürede olağanüstü bir yol kat ettik, insanlar sanatla ilgili. Sanat da spor gibi bir köprü.
Evin tek kızı olarak büyümüşsünüz. Nasıl bir çocukluktu sizin ki?
Bitargil: Anneme yapışık bir çocuktum ben. Babam daha otoriterdi. Çocukluğumda arkadaş
gibi büyümedim. Biraz büyüdükçe babam da daha rahat ve kolay diyalog kurmaya başladı benimle. Mutlu bir çocukluğum oldu. Bana çocuk gibi davranılmasını sevmezdim. Büyük insan yerine konulmayı çok önemserdim. Bugün niye öyle yapmışım diyorum. Hep annemle babamın arkadaş çevresinin içindeydim. Geceleri yemeklere, davetlere giderlerdi, arkadaşlarıyla gezerlerdi. Ben de o hikayenin içinde olmayı isterdim. Beni yanlarına almazlarsa çok bozulurdum. Niye ben gidemedim diyordum. Mutlu anılarımın ağırlıkta olduğu bir çocukluk yaşadım.
Babanızla ilişkileriniz nasıl? Babanızdan çekinir misiniz?
Bitargil: Bugün çekinmiyorum. Elbette çok saygı duyuyorum. Buna ne der bilmiyorum, ama 8-10 yaşına kadar hem de çok çekinirdim. Oldukça otoriter bir yapısı vardı. Çok disiplinliydi. Her şeyin onun istediği gibi olmasını isterdi. Sonuçta ben de bir çocuğum... Çocuk olarak ondan çok etkilenirdim. Annem yumuşacıktı. Aradaki köprüyü ve yumuşaklığı tamamen anneme borçluyum. Sonrasında babamla en yakın dost olduk, ortak olduk. Bir nevi hayat ortaklığı yaşıyoruz. İlişkimiz çok yoğun, hep beraberiz. Büyük bir şans tabii böyle olması çok mutluyum.
'Hem annelik hem ilk çanta müzayedesi heyecanını yaşıyorum'

Kararlarınıza karışır mıydı?
Bitargil: Hem de çok. Okul, iş, her şeyime karışırdı.
Şimdi geçmişe döndüğünüzde "İyi ki karışmış" diyor musunuz?
Bitargil: Yüzde 100 diyorum; iyi ki karışmış. Tabii o zamanlar babama çok başkaldırdım, rahatsız oldum. Ama bugün, üzerinden zaman geçtiğinde görüyorum ve "İyi ki öyle yapmış" diyorum. Çünkü o formasyonu o zaman alıyorsunuz. Çocuk bir hamur gibi... Kişinin karakteri önemli ama aileniz nasıl şekil veriyorsa aşağı yukarı öyle oluyorsunuz.
Önemli bir ailede büyüyen bir kız çocuğu olarak hakkınızda çıkabilecek kötü bir haber için aileniz ekstra üstünüze düşmüş olabilir...
Bitargil: Bu çok önemli bir şey. Gençken, yani 20'li yaşlarda böyle düşünemiyor insan. Babamın beni her anlamda ne kadar özen ve titizlikle koruduğunu bugün çok daha net bir şekilde görebiliyorum. Sağ olsun iyi ki böyle yapmış...
Hamilelik nasıl gidiyor?
Bitargil: 6.5 aylık hamileyim. İlk kez hamile kalıyorum ve çok heyecanlıyım. O kıpırtıyı hissetmek tarif edilemez bir his. Bütün isteyenlerin darısı başına...
Hamileliğinizi ilk duyduğunuzda ne hissettiniz? Planlı bir gebelik miydi, sürpriz mi oldu?
Bitargil: Anne olmak, istediğim bir şeydi ama beklediğimden daha hızlı gelişti. Biraz sürpriz gibi oldu ama istiyorduk. Beklenen sürpriz diyebiliriz (gülüyor). Tabii ki öğrendiğim an uçtum... Çok mutlu oldum.
'Hem annelik hem ilk çanta müzayedesi heyecanını yaşıyorum'

İbrahim Bey ne yaptı duyunca?
Bitargil: O da şaşırdı ve çok mutlu oldu. Öğrendiğimizde beraberdik.
Hazırlık yapıyor musunuz?
Bitargil: Yavaş yavaş kızımızın odasını düşünmeye başladık.
Nasıl bir anne olacağınızı öngörüyor musunuz?
Bitargil: Bilmiyorum. Doğsun, kucağıma sağlıkla alayım, o zaman anlayacağım.
Evlilik nasıl gidiyor?
Bitargil: Eylülde bir yıl oldu. Çok güzel gidiyor, keyfimiz çok şükür çok yerinde. Bebek de gelince evimiz şenlenecek. Evliliğimizin çok başındayız, birbirimizden besleniyoruz. Birbirimizden heyecan ve zevk duyuyoruz. Çok şanslıyım.
'Hem annelik hem ilk çanta müzayedesi heyecanını yaşıyorum'

Birlikte neler yapıyorsunuz?
Bitargil: Seyahat etmeyi çok seviyoruz. Birlikte müze, sergi, fuar geziyoruz. Yurtdışında mutlaka gittiğimiz, takip ettiğimiz fuarlar var. Şu an ara verdik gerçi hamilelikle birlikte. Güzel yemek yemekten çok keyif alıyoruz. İkimiz de yemek yemeyle çok ilgiliyiz.
Eşiniz İbrahim Bey, Antakyalı. Oldukça zengin bir mutfakları vardır.
Bitargil: Hem de çok... Eşim İbrahim'in ailesi o kadar olağanüstü bir mutfağa sahip ki... Yemekte çok iddialılar. Ben de yemek kısmına bayılıyorum.