Röportaj: GÜLÇİN İŞLER FIRAT
Fotoğraflar: CANAN YETİŞTİ SATKIN
Ülkemizde olduğu kadar uluslararası alanda katıldığı fuarlarla da ülkemizi başarılı bir şekilde temsil eden ünlü modacı Dilek Hanif ile Nişantaşı'ndaki showroom'unda buluştuk. Hanif bu yıl 8. kez gerçekleşen Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul'a bir sergi yaparak yer alıyor. Dilek Hanım, röportaj için buluştuğumuzda her zamanki gibi enerjik ve pozitifti. Üstelik sabah uçağıyla Paris'te gerçekleşen Paris Fashion Week'te katıldığı fuardan dönmüştü. Fuarın çok güzel ve başarılı geçtiğini söyleyen ünlü modacının bu mutluluğunu paylaşırken gözlerinin içi parlıyordu. Hanif, İstanbul'daki moda haftasında, 2017 ilkbahar-yaz hazır giyim koleksiyonunda yer alan 35 parçayı görücüye çıkaracak.
Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul kapsamında sergi yaparak yer alıyorsunuz. Neden defile yapmıyorsunuz?
Dilek Hanif: İstanbul'daki moda haftası, bizim Paris Moda Haftası'ndaki fuarımızla çok üst üste geliyor zamanlama olarak... Dolayısıyla biz Paris'e hazırlanmış oluyoruz ve vaktim olmuyor hazırlanmaya. Hal böyle olunca benim defile yapmam mümkün olmadı, biz de sergi yaparak yer alıyoruz. Biliyorsunuz ki ben ilk sene katıldım, sonra katılmadım. Ama bu sene İTKİP'ten "Neden Fashion Week'e katılmıyorsunuz?" diye sitem gelince, biz de Paris'ten geldiğimiz gibi hazırlıklara başladık. Bundan sonrakilerde inşallah daha hazırlıklı oluruz ve defile yaparak katılırız.
Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul'a katılmama nedeniniz neydi?
Hanif: Moda haftasının düzenlendiği ilk sene defile yaparak katıldım. Sonra benim açımdan şöyle bir durum oldu: Haute couture ile hazır giyim arasındaki ayrım yapılamadı. Yaptığım defileyi couture gibi algıladı birçok insan. Mesela Paris'te couture ile hazır giyim defileleri ayrı haftalarda yapılır ve bu defileler birbirine karışmaz. Ama Türkiye'de tek bir moda haftamız olduğu için bazı tasarımcı arkadaşlar couture koleksiyonu gösterirken, bazıları hazır giyim koleksiyonu sundu. Ben ikisini de yapan bir marka olduğum için karışıklık oldu. Dolayısıyla hazır giyim koleksiyonumun couture gibi algılanması benim açımdan doğru değil. Onun için de bu kargaşada olmak istedim.
Bu yıl 8. sezon. Gidişatı nasıl buluyorsunuz? Biraz da talihsizliklere denk geldi moda haftası geçtiğimiz yıllarda...
Hanif: Maalesef kötü zamanlara denk geldi ve iptaller oldu filan. Bu sene güzel bir ışık var ve o ışığın önümüzdeki yıllarda daha da parlayacağını düşünüyorum. Bu moda haftalarının Türkiye'de olması çok önemli, hem satış hem ülkemizin tanıtımı vs. açısından... Bu anlamda da herkese bir görev düşüyor destek olmamız için. Bu bir moda şovu olmasının çok da ötesinde önemli bir sektör. Fashion Week'in daha güçlü hale gelmesi için tasarımcılar, modacılar olarak bize de büyük iş düşüyor. El birliğiyle bu haftayı daha aktif hale getirmemiz gerekiyor.
Burada sunacağınız Dilek Hanif Hazır Giyim İlkbahar-Yaz koleksiyonunuzun teması nedir?
Hanif: Üç ayrı temamız var. Birincisi 'Zamansız' diye adlandırdığım Dilek Hanif imzası olan, zamansız tasarımlar ki bunlar bizim klasiklerimiz ve bence her kadının dolabında olması gerektiğini düşündüğüm parçalar... 'Ottoman' dediğim bir grubum var. Osmanlı'dan esinlenilerek hazırlanan, mesela kaftanların olduğu ama çok modernize edilmiş günümüze uyarlanmış filan. Paris'teki fuarda da bunları çok iyi satıyoruz, çok beğeniliyor. Bir de romantik/futuristik dediğim şifonların, tüllerin olduğu üçüncü temamız var. Geçmişten aldığımız ilhamla geleceği yorumladığımız, her parçada ayrı hikayelerin olduğu masalsı ve gösterişli detaylarla hazırlanmış bir koleksiyon oldu.
Koleksiyon kaç parçadan oluşuyor ve öne çıkan renkler neler?
Hanif: Koleksiyon 60 parçadan oluşuyor ama burada 35 parçasını sergiliyoruz. İtalyan krepler, taftanın kararlı duruşuyla bütünleşen şifonlar ve baştan aşağı duruluğu simgeleyen transparan ipekler var. Bizim tasarımlarımız her zaman yalın renklerden oluşuyor. İşleme ile renkliliği bir arada sevmiyorum. Eğer renkli bir tasarım olacaksa muhakkak sade olmalı. İşlemeli parçalarda da nude tonları, gümüşler, ekru, beyaz, siyah gibi renkleri kullanıyoruz. Pırıltılı ve güzel bir koleksiyon hazırladık.
Paris Moda Haftası'nda katıldığınız fuar nasıl geçti?
Hanif: Çok güzel geçti, koleksiyon inanılmaz beğenildi. Geçen senenin yüzde 35 artışıyla geri döndük, maşallah! Çok mutlu olduk. Yeni pazarlara girdik, Almanya'da çok iyi markalarla bir arada satılacağız. Bu bizi hem heyecanlandırıyor hem de mutlu ediyor. Yüzde 35 ciddi bir artış oldu. Ve dünya genelinde fuardan birçok insan mutsuz bir şekilde dönerken bizim artış ile dönmemiz çok iyi oldu.
Nasıl oldu peki sizce bu?
Hanif: Şöyle düşünüyorum ki biz artık bu işi çözdük; müşteri ne istiyor, ne satılıyor, Dilek Hanif markası altında görmek istedikleri parçalar neler? Bunları çözerek hazırlanıyoruz.
Heyecanlanıyor musunuz katıldığınız uluslararası fuarlarda?
Hanif: Ben her zaman heyecanlanıyorum. Heyecan ve işime olan tutkumu kaybetmediğim sürece bu heyecan da bitmeyecek. Mesela sergi yapıyoruz, o bile heyecanlandırıyor beni. Sergi için de beş duyuya hitap eden bir konsept hazırladık.
Haute houture dünyasında, gözlemlediğiniz yeni bir akım var mı?
Hanif: Dünya gittikçe daha rahat ve casual bir çizgiye doğru kayıyor. Bir gidişat var ama bir de gerçekten bunu tasarım olarak da giyinebiliyor olmak kısmı var. Tasarımcı olarak da bu çizgiyi iyi korumak lazım kanısındayım. Her ne kadar görsel olarak moda dünyasında daha rahat ve bol kesimli kıyafetler önerilse de üstünüze giydiğiniz zaman neyi nasıl taşıdığınız önemli. Hiçbirimiz manken ölçülerinde değiliz ve mankenlerin üzerinde duran şeyler bizim ölçülerimizdeki insanlarda iyi durmuyor. O yüzden bu gidişatı da doğru algılayıp ikisinin birleşimini doğru yapmanız lazım. Bu trendi Dilek Hanif çizgisine uyarlayarak yeni bir şeyler çıkartmak için çalışmalarım var.
Son birkaç yılınıza bakarsak müşteri profiliniz değişti mi?
Hanif: Benim değişmedi. Ortadoğu'dan müşterim benim hep vardı ama ben Uzakdoğu ve Avrupa ülkelerinden de sipariş alıyorum.
Nasıl bir çalışma temponuz var, dinlenmeye vakit kalıyor mu?
Hanif: Çok yoğun çalışıyoruz. Sadece pazar günleri dinleniyorum ve o gün neredeyse hiçbir şey yapmıyorum. Spor yapıyorum, spa'ya gidiyorum, kendime zaman ayırarak, kitap okuyarak dinleniyorum. Aslında ben çalışırken de dinleniyorum galiba. Kızlarım bana hep, "Anne sen eğer üretmezsen hasta olursun" diyor.
Ne güzel, maşallah diyelim. Yeni projeleriniz de oluyor, yavaşlamak yerine daha mı hızlanıyorsunuz?
Hanif: Evet, gittikçe de hızlanmaya başladım. Bu beni korkutuyor. Başka türlü yetişemiyorum. Hepsini bir arada kontrol edebilmek için birçok şeyi bir arada düşünmek zorundayım. Ve bu da istemeden hızımı arttıran bir şey oldu. İyi mi oldu, kötü mü oldu bilmiyorum ben de (gülüyor). Annem bazen arıyor beni, "Dilekcim çok yoruluyorsun, biraz yavaşlasan" diyor ama olmuyor işte...
Dilek Hanım modada emekliye ayrılmak olmaz ama ben yine de sorayım. "Artık bırakıyorum, biraz dinleneceğim" dediğiniz bir ruh hali geliyor mu size?
Hanif: Öyle bir noktada değilim ki tam tersi hazır giyimde daha yapmak istediğim şeyler var. Hazır giyime getirmek istediğim çok önemli projeler var. Onun için hiç öyle bir niyetim yok şimdilik...
Uzun yıllardır sizi uzun, bakımlı saçlarınızla biliyoruz. Saçlarını kestirmeye nasıl karar verdiniz?
Hanif: Evet, bir anda ani bir kararla kesmeye karar verdim, değişiklik olsun istedim. Geçen gün arkadaşım diyor ki "Dilek bu çok cesur bir karar" dedi. "Evet", dedim "Ben çok cesur bir kadınım" (gülüyor). Çok alıştım. Ve saçlarımın sağlıklı olması açısından da iyi oldu kestirmek...
Çok bakımlıydı uzun haliyle de. Nedir cildinizin, saçınızın sırrı?
Hanif: İçten bakım çok önemli. Sağlıklı beslenmek, iyi bir uyku... Akşamları çok erken yatarım; 22.00 ya da en geç 23.00'da uyurum. Sigara hiç içmem. İş ile ilgili özel bir durum yoksa genel yaşantımda çok düzenliyimdir. Ev hayatını çok severim ve sağlıklı beslenirim. Belli aralıklarla detoks yapıyorum, aç kalma değil de çiğ beslenme gibi şeyler yapıyorum. Haftada üç gün spora gidiyorum. Bir de kendin mutlu olursan, sevdiğin işi yaparsan ve sevdiğin insanlarla beraber vakit geçirirsen bu görüntünüze yansıyor. İlişkilerinizin arkadaş, iş vs. sağlıklı olması çok önemli... Mutlu ve pozitif olduğunuz zaman bu size de olumlu dönüyor.
25 yıldır moda dünyasındasınız ve bu dünyanın duayen isimlerinden birisiniz. Nedir başarınızın sırrı?
Hanif: Hakikaten öyle oldu. Farkına varmadan nasıl geçti o yıllar (gülüyor)... Tabii ki çok klasik olacak ama çok çalışmak ve düzenli çalışmak. Çalışma hayatındaki disipline çok önem veriyorum. Disiplinli ve özveriyle, inanarak çalışmak çok önemli... Siz inanırsanız sizinle beraber etrafınızdakiler inanıyor ve sonra inandığınız şeyler gerçek oluyor.
Dilek Hanım koleksiyonlarınızda hep güçlü kadınlara vurgu yapıyorsunuz. Kendinizi güçlü buluyor musunuz?
Hanif: Galiba öyleyim. Dışarıdan bakınca yani evet güçlüyüm. Bugüne kadar tabii ki hayat her zaman tozpembe değildi. Çok zor zamanlar da geçirdim, hem çocuk büyüttüm hem yoğun tempoda çalıştım. Evliliğim oldu, kendime ait özel durumlarım da oldu yaşantımda. Ama hiç yansıtDilek Hanım koleksiyonlarınızda hep güçlü kadınlara vurgu yapıyorsunuz. Kendinizi güçlü buluyor musunuz? Hanif: Galiba öyleyim. Dışarıdan bakınca yani evet güçlüyüm. Bugüne kadar tabii ki hayat her zaman tozpembe değildi. Çok zor zamanlar da geçirdim, hem çocuk büyüttüm hem yoğun tempoda çalıştım. Evliliğim oldu, kendime ait özel durumlarım da oldu yaşantımda. Ama hiç yansıtmadım. Bir şekilde hep güçlüydüm, altından kalkmayı başardım. Ve bunu etrafımdaki insanları hırpalamadan yaptığımı düşünüyorum ve bu anlamda güçlü olduğumu düşünüyorum. Ağlayıp sızlamadan kimseye problem olmadan kendim çözüyorum sorunlarımı... Tanrı bana böyle bir şey nasip etti, birçok konuda altından kalkabilme gücünü...
Güçlü kadın tanımı nedir size göre?
Hanif: Güçlü kadın bence hayatta tek başına her şeyin üstesinden gelebilen, sızlanmadan olduğu gibi hayatı kabul edip altından kalkabilen kadındır. Çünkü şartlarımız bugün böyle olur yarın başka... Her şey değişebilir. İşte asıl güç burada ortaya çıkıyor. O dengeler bozulduğu zaman siz hala ayaktaysanız ve kendi kendinizden mutluysanız; kendinizle barışıksanız güçlüsünüzdür. Her şartta ayakta kalabilmeyi bilmek... Hayatın döngüsü bu zaten...
Dilek Hanım kızlarınız da büyüdü. Neler yapıyorlar?
Hanif: Beraberiz, okulu bitirdiler. Onların kendi çalışma alanları var. Dilhan 29 yaşında, bizimle de çalışıyor, belli günlerde kreatif bölümde ve sosyal medyamızda. Aynı zamanda heykel yapıyor ve takı koleksiyonu çıkartıyor. Heykel yapması için çok teşvik ediyorum, sanatsal yönü kuvvetli ve kendine ait planları var. Bu beni çok mutlu ediyor. Küçük kızım Hande 27 yaşında, Designer Management okudu, bir müddet beraber çalıştık. Yapmak istediği başka projeler var.
Maşallah size, hem müthiş kariyer çizginiz olmuş hem de 2 tane çocuk yetiştirmişsiniz...
Hanif: Tabii ki hiç kolay olmadı hepsini bir arada yapmak... Ama çok keyifli ve güzel... Bugün baktığımda diyorum ki; bir hayat yaşadım bugüne kadar ama hiç boşa bir şey yaşamamışım. Bugün iki tane kocaman kızım, güzel bir işim var. Arkanıza baktığınızda ne yaptığınızı görebiliyorsanız ve elle tutulur şeyler varsa bence bu çok güzel bir mutluluk...