RÖPORTAJ: BADE ÇAKAR bade.cakar@sabah.com.tr
FOTOĞRAFLAR: KUTUP DALGAKIRAN
FOTOĞRAF ASİSTANI: CEYDA KARABABA
Ece Çiftçi'nin 14 yaşında kurduğu hayali; başkaları için bir şeyler yapabilmek, onların hayatlarına dokunabilmekti. Bunu 22 yaşında SosyalBen Vakfı'nı kurarak gerçekleştirdi. Şimdi ise 9 toplulukta 500 gönüllüyle birlikte çalışan ve 6 yıldır birçok yerde yaşayan çocukları yetenekleriyle buluşturan bir vakfın başkanı... "Çocuklarda mutluluğu görmek her şeye değer" diyen Ece Çiftçi, bu yolda yalnız ilerlemiyor. Birçok destekçisi var. En büyük destekçisi ise, cemiyet hayatının genç jenerasyon temsilcilerinden Hakan Sabancı... Kuzeni Melisa Tapan sayesinde vakıf ile bir araya gelen Hakan Sabancı, Ece Çiftçi'nin yaptıklarından ve çocukların hayatlarına dokunabilmekten çok etkilenmiş. Daha önce saha çalışmaları için çocuklarla bir araya gelen Hakan Sabancı, göz önünde olan ve örnek alınan bir isim olarak sorumluluğunun farkında, "Ece gibi insanların daha fazla elini taşın altına koyması lazım. Benim gibi insanların da daha fazla duyarlı olması gerekiyor" diyerek, daha birçok projeye imza atacaklarını belirtiyor. Hakan Sabancı, bu sefer vakfın 6. yaşına özel bir kupa tasarladı. Satışından elde edilen gelir ile daha çok saha çalışmaları yapılacak ve çocukların hayatına daha çok dokunulacak. 'Hayal Gücüne Güven' sloganı ile yaratılan kupa ile hem çocuklara umut hem de kupayı alacaklara ilham olmak isteyen Hakan Sabancı ve Ece Çiftçi ile projeyi konuşmak için bir araya geldik.
Ece Hanım, 26 yaşında genç bir girişimci olarak, çok başarılı bir projeye imza attınız. 14 yaşında kurduğunuz hayalinizi, 22 yaşında SosyalBen ile gerçekleştirmişsiniz. Çok genç yaşlarda atılan güçlü adımlar bunlar... Hayatınızı bu yönde ilerletmeye nasıl karar verdiniz?
Ece Çiftçi: Aslında 22 yaşında SosyalBen'e resmiyet kazandırdık. Ben 14 yaşımdan beri sahada ve çocuklarla olmayı çok seviyorum. Fark ettiğim şey, benim eksikliğimden yola çıkan bir şeydi. Akıllı olmak kavramını, sayısal derslere göre değerlendiren çok kişi var. Yargı bu şekilde ne yazık ki. Hiçbir zaman matematik konusunda başarılı olan bir öğrenci olamadım. Ama çok iyi keman çalıyordum, müzik ile ilgileniyordum. Bunları fark edebilmem şu anki sistemde bir lüks. Ben bunu hiç fark edemeyebilirdim. İyi bir okulda burslu eğitim görmesem ve bu şansım olmasa, ben o matematiği yapmak zorundaydım. O dönem benim kendimi fark ettiğim bir dönemdi. Aynı dönemlerde okula gelen bir öğretmenimiz sayesinde sosyal sorumluluk konusundaki algım gelişti. Çok etkilendim çünkü hayatımda ilk defa birisinin başkaları için ne kadar çok şey yapabileceğini gördüm. Bunu paylaşmamız gerektiğini anladım ve okuldaki atölyelerimizi çocuklara götürmeye karar verdim. Ve o yaz tatilinde ilk sahamı Urfa'daki çocuklarla yaptım.
İlk projenizi gerçekleştirmek sizde nasıl bir etki bıraktı?
Ece Ç: Ben de çocuktum o dönem. İki çocuk grubu birbirlerine bir şeyler anlatmaya çalıyordu. Ben hep şeyi söylüyorum; bazı şeyleri anlamak ve hissetmek için birebir yaşamak gerekmiyor, empati burada devreye giriyor. Ben hep empatisi yüksek biriydim, çocukken de öyle. İlk sahaya gittiğim zaman çok etkilendim. İlk sahamızda ilk defa belli şeyleri deneyimleyen bir sürü çocuk vardı. Hem arkadaş gibi olduk hem ben farklı bir dünya tanıdım. Ben hep onlara bir şey öğreteceğim diyordum ama asıl ben onlardan çok şey aldım. En temeli ise ufak şeylerden mutlu olmak... Çocuklarda bu mutluluğu görmek her şeye değer.
SosyalBen Vakfı'ndaki işleyişten bahsedelim. Amacı ve misyonu tam olarak nedir?
Ece Ç: Taşımalı eğitimli çocuklarla çalışıyoruz. Taşımalı eğitim; kendi köyünde okul olmayan çocukların, yan köye gitmeleri. Bu yan köy meselesi sıkıntı olan. Yan köy 20 dakika da sürebilir, iki saat de... Dolayısıyla buradaki çocukların herhangi bir sosyal aktivitede kendilerini güçlendirmeleri mümkün olmuyor. SosyalBen'in amacı ekonomik anlamda dezavantajlı çocukların yeteneklerini keşfetmelerini, güçlendirmelerini ve sonra da yönlendirmelerini sağlamak. Klasik gördüğü rol modellerini ve meslek grupları dışında farklı alanları da tanıması... Biz 8 temel atölye çalışması üzerine eğiliyoruz. Resim, müzik, dans, yaratıcı yazarlık, kısa film, icat, spor, oyun gibi klasiklerin dışında başka dalların da olabileceğini gösteriyoruz. Spor sadece sporcu olarak değil, antrenör ne yapıyor, bu işin arka tarafı nasıl bir ilerleyişe sahip gibi... En temelde büyük bir meslek tanıtımı yapıyoruz. Sonrasında da yeteneği keşfedip, güçlendirdikten sonra destekçilerimiz üzerinden yönlendiriyoruz. Şu an Türk Hava Yolları'nın altyapısında olan 12 kişilik bir voleybol kız takımımız var. Tan Sağtürk Akademi'de üç yıldır dans eğitimi alan ve bir sürü ödüller almış bir öğrencimiz var. Aynı şekilde geçen aylarda gönüllü elçimizle birlikte konser veren bir çocuk grubumuz var. Derdiğimiz yeteneğin lüks bir şey olmadığını anlatmak. Diğer taraftan da bu 8 atölye ile sanatın biraz daha topluma ve taşraya konuşmasını sağlayabilmek.
SosyalBen, 6. yaşını kutluyor. Hayalinizin, bugün Türkiye ve dünyada birçok yere yayılan büyük bir proje olması, nasıl hissettiriyor?
Ece Ç: İnşallah 66'ları da görürüz. Girişimcilik kısmında SosyalBen daha bizim için bebek ve bu bebeğin belli dönemleri var. SosyalBen kendi ayakları üzerine yavaş yavaş durmaya başladı. Ben şimdi 6 yıl önceki SosyalBen'e ve 6 yıl önceki Ece'ye bakıyorum. Eş zamanlı büyümüşüz. 6 yıla dönüp baktığım zaman hep üstüne koyarak ilerlemişiz.
Vakfın 6. yılı için bir araya geldiniz, bir kupa tasarladınız. Nasıl bir süreçti?
Hakan Sabancı: Biz projeyi Ece ile 3 ay önce konuştuk. Bir şeyler tasarlayıp, bundan elde edeceğimiz gelirle de saha giderlerini karşılayabilelim istedik. Tasarlayacağımız parçanın ne olacağı konusunda çok düşündük. Çünkü satışını kolay yapabileceğimiz, insanların almak isteyebileceği ve tabii ki kullanışlı bir ürün tasarlamak istedik. Kupada karar kıldık, hem sade hem de günlük hayatta kullanılabilecek bir şey olduğu için... Üzerinde ufak bir mesaj olsun, hem insanlara hem de bizim dokunmak istediğimiz çocuklar için bir slogan olsun istedik. Herkesin hayal güçlerine güvenmelerini istediğimiz için 'Hayal Gücüne Güven' dedik. Sonuç çok güzel oldu.
Ece Ç: Vakıf olarak biz, destekçilerimizle çocuklarımızın buluşmasını çok önemsiyoruz. Bunlar rol model buluşmaları. Bu buluşmaların bizim yaş grubumuzla birlikte olması ise çok kıymetli. Bizim yaşlarımızda bu buluşmalar için çok seçenek ve doğru kişiyi bulmak zor. Biz bu konuda şanslıyız hem doğru kişiyi bulduk hem de bu doğru kişiyle uzun süredir birlikteyiz.
SosyalBen Vakfı ile ilk tanışmanız nasıl oldu?
Hakan S: Bir seneyi aşkın bir zamandır SosyalBen ile bir aradayız. Kuzenim Melisa Tapan, Ece ile yakın arkadaş ve beraber gerçekleştirdikleri bir projeleri vardı. Ben 2 yıl önce yurtdışından döndüğümde bana bu projeyi anlattı ve "Bir parçası olmak zorunda değilsin ama gelip görmeni isterim" dedi, ben de seve seve kabul ettim. Gerçekten çok güzel bir his. Melisa sayesinde SosyalBen'i ve Ece'yi tanıdım, vakfın yaptığı bu güzellikleri görüp, ortak oldum. Ben de çok mutluyum. Melisa'ya da çok teşekkür ediyorum.
SosyalBen Vakfı'yla ileride de farklı projelerde bir araya gelecek misiniz?
Hakan S: SosyalBen Vakfı benimle bir şeyler yapmak isterse ben her zaman varım. Herhalde daha da birçok proje geliştirip, beraber olacağız diye düşünüyorum.
Ece Ç: Hakan ile en son tekne buluşması yaptığımızda vakıf olarak şunu söyledik; Hakan bir şey yaptığı zaman bizim olmamıza gerek yok çünkü zaten bizim yaptıklarımızı o kadar gönülden yapıyor ki, müdahale etmeye gerek kalmıyor. Bu yüzden o da zaman ayırmak istediği süre zarfında onunla çocukları buluşturmaya ve desteğini almaya devam edeceğiz. Kupalardan sonra bir saha çalışmamız olacak umarım.
Hakan Bey, SosyalBen çocuklarıyla unutmadığınız bir anınızı var mı?
H.S: Biz iki saha çalışması yaptık İstanbul'da ve ikisi de aynı saha çalışmasıydı. İstanbul'da beraber tekne turu yaparak, şehri gösterdik. Çocuklar ilk defa İstanbul'a gelmiş, hatta bazıları ilk defa deniz gördü. İstanbul zaten inanılmaz bir şehir, bu şehri gözlemlemeleri çok hoşuma gitti. Biz burada yaşıyoruz ve bu güzelliklerin farkındayız ama her gün gördüğümüz bu güzellikleri her zaman anlayamıyoruz. Küçük yaşta bunu, ilk defa deneyimlemelerine eşlik etmek çok güzeldi. Çocukların hep kafalarında hayal ettikleri İstanbul resmini gerçekten görmelerine tanık olduk.
SosyalBen Vakfı, birçok ödül kazanan bir vakıf. Ayrıca siz de Amerika'da 'Gelişmekte Olan Genç Liderler' ödülüne layık görüldünüz...
Ece Ç: Çok heyecanlanıyorum ve mutlu oluyorum ama aynı zamanda da büyük bir sorumluluk. Orada yapacağım söyleyeceğim her şey sadece kendim ve kurumumu değil, Türkiye'yi de temsil ediyor. Amerika onlardan biriydi. State Departmant 'Gelecek Vaat Eden Genç Lider' olarak dünyadan 10 kişiyi seçti ve bunlardan biri bendim. Ödül alan ilk Türk ben oldum. Bakanlıkta yaptığım konuşma anımı asla unutmuyorum. Amerikan basını, Bakanlık üyeleri, diğer ödül alanların hepsi karşımda! Çok heyecanlanmıştım. Ama ilk olarak orada şunu gördüm; insan gerçekten hayallerine inanırsa dünyaya konuşabilir. Ama benim için en büyük ödül çocuklarla o buluşma anı. Herkesin de o buluşma anını yaşayabilmesini çok istiyorum tarifi yok...
SosyalBen Store ve SosyalBen Akademi'den biraz bahsedebilir miyiz?
Ece Ç: Store ve akademi, SosyalBen'i en farklı kılan yapılardan... Biz hem gönüllü anlamındaki hem de fon anlamındaki sürdürülebilirliği önemsiyoruz. Store'da bizim ürünlerimiz var. Bu ürünler hem perakende de Mudo mağazalarında hem de internette satılıyor. 72 Mudo mağazasında varız şu an ve burada da destekçilerimizle birlikte imzalı ürünler yapıyoruz. Hakan ile olduğu gibi... Store karının yüzde 35'ini vakfa koyuyor. Bir de akademimiz var. Gönüllülük dediğimiz şey; öğretilmesi gerekiyor ki düzenli bir sorumluluk olsun. Genelde belli dönemlerde yapıyor insanlar. Emekliyken ya da üniversitedeyken... Önceleri ve sonraları boş. Bizim akademideki derdimiz biraz vatandaşlık sorumluluğu haline getirebilmek. O yüzden de çalıştığımız üç firma var; kurumsal firmalar, okullar ve yurtdışına hazırlanan lise öğrencilerine sosyal sorumluluk danışmanlığı veriyoruz. Akademinin bir de Avusturalyalı bir ortağı var, onunla gönüllü değişim programları yapıyoruz. Akademinin de yüzde 45'ini vakfa koyuyoruz. Yani yüzde 80'lik dilimi içerden fonlamayı tercih ediyoruz.
SosyalBen Vakfı'nın liseli ve üniversiteli gruplardan oluşan bir gönüllü kitlesi mevcut. Bu ilginin kaynağı nedir?
Ece Ç: Bizim temel gönüllülerimiz 18-25 yaş aralığında. 9 toplulukta 500 gönüllüyle birlikte vakıfta çalışıyoruz. Lise kısmı, benim hikayemi duyan, SosyalBen yolculuğuyla bir yerde karşılaşıp, ilham alanlar... Onları biz vakfa dahil edemiyoruz ama onlara destek veriyoruz. Onlara deneyimlerimi anlatıyorum ve mentörlük yapıyorum kendimce ufacık. Ama liselilerin ilgisi çok yoğun aynı şekilde üniversitelerin de. Bizim eylül ve ocak başlarında başvurularımız oluyor. Geçen sene 6 saatte tüm Türkiye doldu. Bundan çok mutluyuz. Umarım bunların devam geliyor.
Hakan Bey, Türkiye'de birçok vakıf bulunmakta özellikle SosyalBen ile kendinizi bu kadar bütünleşmenizin altında yatan sebepler neler?
Hakan S: Birçok sosyal sorumluluk projeleri var, aileme de bana da geliyorlar. Ama özellikle SosyalBen ile bu kadar içli olmamın sebebi; çocuklara dokunuyor olması... Gerçekten Ece'nin de anlattığı gibi saha deneyimi bambaşka bir şey. Ben başka şehre gidip o saha deneyimini yaşamadım daha ama İstanbul'da yaptığımız iki tane günümüz vardı ve orada gerçekten çocukların yüzündeki o mutluluğu, saf, temiz duyguları gördüm. Onların mutluluğu beni çok etkiledi ve o yüzden çok hoşuma gidiyor. SosyalBen'de Ece'nin ve gönüllülerin bütün bunları ne kadar içten yaptıklarını biliyorum. Elimden geldiğince de bunun bir parçası olmak istiyorum. Çünkü çocukların suratındaki o mutluluğu görmek apayrı bir mutluluk...
Birçok insan tarafından yakından takip edilen bir isim olarak, yer alacağınız projelerde nelere dikkat ediyorsunuz?
Hakan S: Benim için tek önemli olan şey; içten olmaları... Açıkçası şöyle söyleyeyim; yapılan iyiliklerin, yardımların günümüzde çok da gösterilmesi taraftarı değilim. Bunu tabii ki doğru veya yanlış olarak söylemiyorum ama insanların bir iyilik yaptık, bunun karşılığında bir rant sağlayacağım tarzında yaklaşımlarını doğru bulmuyorum. Ben bu kafada bir insan olmadığım için tek önem verdiğim içten olması. Bir şey yaptık, bunu da gösteriyoruz, alkış alalım değil. Çocuklara ve insanlara gerçekten bir etkisi var mı? Önemli olan bu. Hakikaten SosyalBen'in yaptıklarını görüyorum ve gelecekte yapacaklarını, bu altı senenin üzerine daha çok fazla şey koyacaklarını biliyorum. İçten ve samimiyet ile yapıldıkça ve karşı tarafa dokunuldukça ben her zaman bu tür projelere varım. Benim için en önemli kriter bu.
Sizin için sosyal sorumluluğun önemi nedir? Bu algı ülkemizde yeterince gelişmiş mi?
Hakan S: Bence gelişmemiş. Sosyal sorumluluk herkesin içinde olan, bildiği bir şey değil. Daha fazla yapılıp, gösterilip, öğretilmesi gerekiyor. Daha fazla insana dokunulduğu sürece herkesin içinde bir ışık uyandıracaktır diye düşünüyorum. Kesinlikle daha çok SosyalBen gibi vakfın olması lazım. Tabii ki var çalışan vakıflar ama Ece gibi insanların daha fazla elini taşın altına koyması lazım. Benim gibi insanların da daha fazla duyarlı olması lazım. Zamanla sosyal sorumluluk algısını daha fazla pekiştireceğimize inanıyorum.
Gelecek için SosyalBen Vakfı olarak üstünde çalıştığınız projeler neler?
Ece Ç: Amerika'dan döndükten sonra şunu gördüm; gönüllük denilen şey ne kadar çok görünür olursa o kadar çok katılımı ve desteği oluyor. Ben gönüllülüğün Türkiye'deki görünen yüzü olmak istiyorum. İnsanlar katılsın, katıldıkça da fayda yaratsın. Çünkü sürekli bir şeylerden şikayet ediyoruz ama değiştirmek için ufacık adımlar atabiliriz. Bunun dışındaki en büyük hayalim çalıştığım çocukların yetenekleriyle tam anlamıyla bir şeyler yaptıklarını görebilmek. SosyalBen için hedefim 6 ülkede olması, Türkiye bunlardan bir tanesi. Uluslararası bir STK olmasını istiyorum. Bunların 3 tanesi saha, 3 tanesi de kapasite geliştirme üzerine ülkeler olsun istiyorum. Ocak 2020 itibaren uluslararası alanda SosyalBen konumlandırması yapmak çok istiyoruz.
MEKAN İÇİN ST. REGIS İSTANBUL'A TEŞEKKÜR EDERİZ.