Röportaj: BADE ÇAKAR
Fotoğraflar: CANAN YETİŞTİ SATKIN
Mike Dargas, her an size göz kırpacakmış gibi gerçekçi portrelerin yaratıcısı... Resimleri o kadar gerçekçi ki, uzaktan onların fotoğraf mı, yoksa resim mi olduğunu anlamanız mümkün değil. Hyper-realist tekniği ile sanat camiasını kendisine hayran bırakan ünlü sanatçı Mike Dargas, Maide-Emre Kurttepeli çiftinin sahibi olduğu C24 Gallery ile Contemporary Istanbul'a katıldı. 11 yaşında keşfedilen Mike Dargas, üstün yeteneğine rağmen sempatik ve mütavazılığıyla dikkat çeken bir sanatçı. "Mükemmelliyetçilik benim için önemli" diyen Dargas'ın tek hedefi ise her zaman bir sonraki noktaya gelebilmek... Böyle başarılı bir sanatçıyla bir araya gelince biz de kendisiyle hem Contemporary Istanbul heyecanını hem çocukluğuna dönerek, yeteneğini ilk keşfettiği zamanları konuştuk hem de eserlerinin yaratım sürecini dinledik. Mike Dargas'ın yanı sıra her sene birbirinden başarılı yabancı sanatçıları İstanbullu sanatseverlerle buluşturan C24 Gallery'nin sahiplerinden Maide Kurtepeli'yle de, Dargas ile bir araya gelişini konuştuk.
Önce İstanbul'a hoşgeldiniz. Bu ilk gelişiniz mi? Şehrimizi gezme şansınız oldu mu?
Mike Dargas: Daha önce gelmemiştim. Bu seferlik pek gezme şansım olmayacakmış gibi görünüyor ancak geri döneceğime eminim. Daha geniş bir zamanda gelip, şehri bol bol gezmek istiyorum. Daha önceden Kapadokya'ya gelmiştim. Balonlar, o atmosfer... Gerçekten harika bir yer.
İstanbul'u da beğeneceğinize eminim...
Dargas: İstanbul çok güzel bir yer, her şey var. Özellikle insanları çok içten... Hamamı gördüm ama (gülüyor). İstanbul'da bence her şeyi bulmanız mümkün, bu kadar büyük bir şehir gerçekten görmedim. Asıl dikkatimi çeken herkesin çok şık olması. Hepiniz gerçekten çok stil sahibi kişilersiniz. Yemekleriniz de gerçekten çok başarılı... Diğer özelliklerini zamanla çözmem gerekecek. Yeniden gelmemiz gerekiyor.
Contemporary Istanbul'da C24 Gallery ile yer aldınız. Serginizden bahsedebilir misiniz? Anladığım kadarıyla iki eserle katıldınız?
Dargas: Aslında dört eser ile İstanbul'a geldim ama iki tanesi Contemporary Istanbul başlamadan satıldı. Bu yüzden iki eserimizi sergiledik. Gerçekten çok heyecanlıyım burada olmaktan.
C24 Gallery ile bir araya gelişiniz nasıl oldu?
Dargas: İlk olarak Maide ile tanıştım. Köln'ne gelerek, beni stüdyomda ziyaret etti. Benim için çok gurur verici ve heyecanlı bir andı çünkü New York'tan çok uzun bir yoldan beni ve eserlerimi görmek için gelmişlerdi. Beni Instagram'dan fark etmişti sanırım. Tanıştık, çok tatlı ve otantik insanlar... Şimdi artık daha yakınız ve onlarla çalışmaktan çok memnun ve rahatım. Galeri ile sanatçının arasında iyi bir iletişim ve bağ olmalı, çünkü bu sadece iş değil. Evet, işin işleyişi önemli ama öncelik aradaki bağ.
11 yaşında, büyükler için olan bir sanat okuluna kabul edilmişsiniz. Yani aslında yeteneğiniz çok küçük yaşlarda belli olmuş. Resim yapmaya dair hatırladığınız ilk hatıra neydi?
Dargas: Ben anaokulundayken sürekli resim yapardım, bulabildiğim her yere, her şeye ve farklı her materyalle... Resimlerimde farklı bir şey vardı. Ebeveynlerim, resimlerimi gördüklerinde bu kadar detaylı olarak nasıl çizdiğime şaşırdılar ve yeteneğimi fark ettiler. Aslında bu benim için çok normal bir şeydi, şaşırtıcı bir şey değildi. Arkadaşlarım oyunlar oynarken ben resim yapmayı tercih ediyordum. O yaşımda bile realizm ilgimi çekiyordu. O zaman denizaltını çizerken bile bütün o balonları, detayları resmetmeyi severdim. Bu sürede de kendi tekniğimi, planımı buldum.
Sokak resmi de yapmışsınız hatta...
Dargas: Evet, katedralin orada resimler yapmıştım. Benim için çok yararlıydı. Bütün malzemeleri nasıl kullanacağımı deneyimleyebilmiştim. Farklı materyalleri... Sokakta, tebeşir ile resimler yapılıyordu. Ben bu dönemde kendi tekniğimi geliştirmeyi öğrendim. Ben tebeşiri direkt alıp boyamayı tercih etmebamiştim. Pudra pigmentleri suyla birleştirerek, fırça ile resim yapmayı tercih ettim. Pudra pigmentler tebeşir ile aynı materyale sahip, yani size aynı sonucu veriyor. O zaman bana herkes bunu yapamazsın demişti ama onları dinlemedim ve yapabileceğimi söyledim. Yaptım da... O zaman 11 yaşındaydım ve benden yaşça büyük ve önemli sanatçılar sokaklarda resimler yapıyorlardı.
Sizin için üstün bir yetenek denmesi o zaman kesinlikle yanlış olmaz.
Dargas: Hayır, hayır (gülüyor). Üstün bir zeka değilim sadece yaptığım işte iyiyim. Benim için bu şekilde davranmak normal, içten gelen bir şey bu. Yeni materyallerle yeni bir şeyler yapmaya ve her zaman kendimi geliştirmeye çalışıyordum. Aslında sokakta resim yaparken herkes beni fakir zannediyor ve para vermeye çalışıyordu (gülüyor). Ben fakir değilim sadece resim yapmayı seviyorum diyordum, çok şaşırıyorlardı.
Akademiye gitmeyi tercih etmemişsiniz. Bu isteyerek yaptığınız bir seçim miydi?
Dargas: Aslında çocukken akademiye gitmek istiyorum ama yapmak istediğim sadece resimdi ve ona odaklandım. Eğer akademiye gitmek istiyorsanız, akademi öncesindeki eğitiminizde bütün matematik ve diğer derslerde de iyi olmanız lazım, akademiye girebilmek için. Ben orada sadece resimle ilgilenmeyi tercih ettim. Benim sorunum da buydu. Akademiye girmedim ama bu yüzden her zaman kendi kendime geliştirmeye çalıştım.
14 sene boyunca dövme sanatçısı olarak çalışmışsınız ve o zaman da portre konusunda iddialıymışsınız. Dövme sanatçısı olma fikri nasıl ortaya çıktı, farklı bir teknik değil mi?
Dargas: Evet, uzun bir zamandı. Aslında, farklı bir şey değil. Kendinizi geliştiğinizde her şeyi yapabilirsiniz. Ben kendime ve tekniğime güveniyordum ve bunu yapabileceğime inandım, çok da uzun yıllar dövme sanatçısı olarak çalıştım. Her zaman çok da düşünmemek lazım... Daha sonra sadece kendim için resim yapmaya karar verdim ve bıraktım.
Birisinin vücudunda eserinizi taşıması nasıl bir his? Daha farklı olsa gerek...
Dargas: Mükemmel bir şey ama aynı zamanda farklı bir şey. Çünkü sonuçta orada kendi istediğinizi değil, müşterinin istediğini yapıyorsunuz. Çok da sizinle alakalı olmuyor, daha çok iş yani... Ama son yıllarda daha sanatsal olmaya başladı. Kendimi daha çok sanatçı gibi hissettim çünkü sonunda sadece kendi istediğimi çizmeye başladım.
Peki, neden insan portresi? Özellikle sizi bu tekniğe çeken neydi?
Dargas: Benim için portre, her zaman sanatta yapılan en önemli disiplin olmuştur. Bana göre ne kadar gerçekçi olursa o kadar iyi. Ne kadar fotoğraf gibi durursa o kadar başarılısın demek. Aslında değil belki ama ben böyle hissediyorum. Mükemmeliyetçilik benim için çok önemli. Bu yüzden her defasında kendimi daha da geliştirmeye çalışıyorum. Her zaman daha üstüne koymaya çalışıyorum. Artık kendi tekniğimi biliyorum. Artık tekniğimle değil, resimlerimin içerikleriyle ne hissettiklerimi anlatamaya çalışıyorum.
Eserleriniz, uzaktan aynen bir fotoğrafa benziyor. Aslında özellikleri de bu, uzaktan fotoğraf olarak görünse de yaklaştıkça onun mükemmel bir eser olduğunu görebiliyorsunuz. Hyper-realist bir stil tercih etmenizdeki neden neydi? İnsanları biraz şaşırtmak hoşunuza gidiyor olabilir mi?
Dargas: Bu gerçekten çok güzel bir şey. İçinizden gelen bir şey... Bu benim çocukluğumdan geliyor. İnsanlara bu tekniğin ne kadar iyi olduğunu, ne kadar iyi olabileceğini göstermeyi seviyorum. Ben her zaman daha iyi olmaya çalışıyorum. Eksi ustaların medya teknikleri ve yardım edebilecek araçları yoktu ama gerçekten çok güzel realistik resimler yaparlardı. Benim için gerçekten motive edici bir şey bu.
Eski ustaların sizin için önemli olduğu belli. Özellikle Dali ve Caravaggio, sizi en çok etkileyen sanatçılar. Bu isimlerin sizin için bu kadar önemli olmasının nedeni nedir?
Dargas: Onların eserleri gerçekten çok güçlü... O zamanlarda yardımcı olacak hiçbir destekleri yoktu. Bugün baktığınızda o kadar gerçekçi eserleri var ki... Gölge ve ışık, özellikle Caravaggio, bu iki özelliği çok başarılı yansıtıyor. Caravaggio gibi yapmak istediğime karar verdim ve karanlık resimler yapmak istedim ilk başlarda, daha sonra kendi tekniğimi geliştirdim çünkü onun gibi yapmam imkansız.
Yeni bir seri hazırlamaya başlamadan önce, belli bir hazırlığınız veya riteliniz var mı?
Dargas: İlk olarak kafamda bir fikir ortaya çıkıyor, bir his doğuyor. Daha sonra bunu nasıl anlatacağım hakkında düşünüyorum. Bunun için özel insanlar arıyorum, hisli ve farklı ifadeli... Onlarla iletişime geçip, çekimlere başlıyorum. Çünkü çoğu zaman o anı çekmek önemli. Resmetmek istediğim o anı bulmak. Fotoğraf olmadan onu resmetmem mümkün değil, çünkü likitlerle çalıştığım için saatlerce onun aynı kalmasını bekleyemeyiz. Fotoğraf tekniğimi geliştirdim. Geleneksel ve modern teknikleri birleştiriyorum. Sanatımda eskilerden örnek aldıklarım olduğu gibi yeni medyanın da etkisinin yararını görüyorum. Fotoğraf ve sosyal medya, resmetme anımda kullandığım şeyler.
Sosyal medyayı kullanmayı sevenlerdensiniz. Hayranlarınızla bu kadar temasta olmak nasıl bir his?
Dargas: Evet, Instagram'ı seviyorum. Bir sanatçı olarak eserlerimin arkasındaki gelişimi de görmelerini istiyorum... Aynı zamanda kendini tanıtmak ve insanlarla iletişim kurabilmek için mükemmel bir araç.
Yaptığınız eserlerde insanlara vermek istediğiniz mesaj nedir?
Dargas: Buna cevap vermek gerçekten zor. Çünkü her seride bu mesajım değişiyor. Yeni yaptığım eserde aslında gelişimimden ilham alıyorum diyebilirim, aslında daha sır şu an... Güzel şeyleri resmetmek beni mutlu ediyor diyebilirim. Ben de iyileştirici bir etki yaratıyor. Nasıl hissettiğime göre değişiyor hepsi...
Peki, bu sırrınızdan biraz bahsetsek, küçük bir ipucu verseniz bize...
Dargas: Şimdiden yeni serime başladım. Kendi gelişimimle ilgili ve çok kişisel bir sergi olacak. Tamamen kendi gelişimimle ilgili, şu anla ilgili... New York'ta C24 Gallery ile sunacağım bu serimi de... Çok heyecanlıyım çünkü bu benim için bir sonraki adım olacak.
Maide Kurttepeli
"DARGAS'IN ESERLERİ HYPER-REALİSTLERİN EN İYİLERİNDEN"
Mike Dargas, fotoğraflara benzeyen resimleriyle meşhur. Onunla iletişime ilk siz geçmişsiniz. Bu hikayeyi bir de sizden dinleyebilir miyiz?
Maide Kurttepeli: O, Instagram'dan fark ettim diye hatırlıyor ama aslında ben Mike'ı üç senedir sanat sayfalarından takip ediyorum. Dünyada değişik birçok sanat sayfaları var ve oralarda onunla ilgili haberlere çok rastladım. Çok beğendiğim bir sanatçıydı. Instagram sayfasını daha sonradan keşfettim. Ben, hyper-realist resimleri çok seviyorum ama gördüğüm bir sürü hyper-realist resmin içinde en iyilerinden biri Mike'ın eserleri diyebilirim.
C24 Gallery, birçok farklı teknikteki sanatçıyı barındırıyor. Mike Dargas gibi bir ismin de size dahil olması nasıl bir önem kazandırdı galeriye?
Kurttepeli: Son günlerde hyper-realist birçok ressam ve heykeltıraş görebiliyorsunuz. Bir de bizim Mike gibi hyper-realist çalışan Carole Feuerman sanatçımız var. Kendisi heykeltıraşımız. Onun da eserlerini birkaç senedir getiriyoruz Contemporary Istanbul'a... Mike gibi Carole'nin heykelleri de çok gerçekçi. Tırnaklarından ojelerine, kirpiklerinden kaşlarına kadar her şey çok önemli detaylarla yapılıyor. Hyper-realist eserler bir kere insanların çok ilgisini çekiyor. Bu kadar gerçekçi olması, gerçekçi bir yaklaşımla resmi veya heykeli seyircinin önüne çıkarması... Mike da zaten bir tabloyu çok uzun zamanda hazırlıyor, bir tablo 3-4 ay sürüyor.
Contemporary Istanbul'a çok uzun zamandır katılıyorsunuz ve önemli sanatçıları ağırlıyorsunuz. Contemporary Istanbul algısı yurtdışında ne durumda?
Kurttepeli: Contemporary Istanbul her zaman önemliydi. Biz yurtdışında Amerika'da bir galeri olarak birçok fuara katılıyoruz. Yurtdışındaki bütün fuarlar, Contemporary Istanbul'u, Istanbul Bienali'ni ve Istanbul Modern'i çok iyi biliyor.
Contemporary Istanbul'da başka hangi sanatçılarınızın eserleri yer aldı?
Kurttepeli: Carole Feuerman'ın eserleri vardı. İki Türk sanatçımız vardı. Seçkin Pirim, bu sene bizim aramıza yeni katıldı. Seçkin dışında İrfan Önürmen'in eserleri de vardı. Aynı zamanda Dil Hildebrand adında Kanadalı bir sanatçımız vardı. Katja Loher'in video-art-sculpture eseri yer aldı. Önümüzdeki ay Katja'nın solo sergisi açılacak. Ocak ayında da Mike'ın solo sergisi olacak.
Gelecek için başka projeleriniz, bir araya geleceğiniz yeni sanatçılar var mı?
Kurttepeli: Her zaman var. Biz global bir galeriyiz. Evet, sahibi Türk ama kendimizi bir Türk galerisi olarak konumlandırmak istemiyoruz açıkçası. Sanatçılarımız, dünyanın her bir yanından -Hintli de, Çinli de, Japon da- olabilir, bizim için hiç fark etmiyor. Sanatın evrensel bir dili olduğuna inanıyoruz biz, bu yüzden de bizim programımıza uygun bir sanatçı bulursak mutlaka onunla ilerlemeyi düşünürüz.