Röportaj: Gülçin İşler Fırat, Fotoğraf: Betül Yazıcıoğlu
Güneş Mutlu Mavituncalılar, Mehry Mu markasıyla ünü kraliyetin, Hollywood starlarının radarına takılan, rüştünü hem yurtdışında hem de ülkemizde kanıtlamış markanın yaratıcısı. Four Seasons Sultanahmet'in mistik atmosferinde Divarese ile işbirliğinden doğan yeni heyecanı 'Villa Mu' koleksiyonunu konuşmak için bir araya geldiğimiz Mutlu, tüm naifliği ve içtenliğiyle sorularımızı yanıtladı.
Güneş Hanım öncelikle işbirliğiniz hayırlı olsun, nasıl karar verdiniz?
Haziran ayına girerken tasarımlarını sevdiğim ve duygusal bir bağım olan marka Divarese'den bana işbirliği teklifi geldi. Tabii ki çok heyecan duydum. Marka ile duygusal bağım ise şöyle; 14 yaşındayken ilk kez topuklu ayakkabılarımı aldığım mağaza... O zamanlar o yaşlarda topuklu ayakkabı giyinmek bir dönüm noktasıydı. Uzun bir bekleyiş sürecinden sonra bana da alınmıştı ve ben de ilk giydiğimde heyecanlanmıştım. Onun dışında okul ayakkabılarımı da oradan alırdım ve hayatımda hep bir anlamı vardı Divarese'nin. Yıllar içinde de hep beğendiğim ve saygı duyduğum bir marka oldu. Tabii ki markadan da böyle bir teklif gelince mutlu oldum, kabul ettim.
Koleksiyonu hazırlarken çıkış noktanız ne oldu?
Divarese müşterisine ve Mehry Mu'dan Divarese'ye gelecek olan müşteriye de saygı duyarak yepyeni bir konsept yaratmalıyız diye düşündük. Mehry Mu'nun DNA'sını koruyarak, yepyeni bir şey yaratmamız ve bunun aynı zamanda Divarese ile birleştiği bir doku olması gerekiyordu. Markanın adı bir İtalyan kasabasından geldiği için İtalya'ya yöneldik. Mehry Mu zaten yapısı itibariyle değişik kültürlere, coğrafyalara çok yakın bir marka ve oralarda gördüğüm dokuları markama taşımayı seviyorum. Dolayısıyla işim çok kolaydı.
'Villa Mu' koleksiyonu İtalya'daki Toskana bölgesindeki villa yaşantısından esinlenilerek hazırlandı, değil mi?
Evet, İtalya'nın Toskana bölgesindeki villa yaşantısındaki, saksılardan fışkırmış çiçekler, masalardaki çiçekler, seramik vazolar, yerdeki, mutfak duvarlarındaki fayanslardan esinlendik. Renkli bir fayans hissi verdiğimiz ama bizim markamızın hazeran deseninin de örtüştüğü bir koleksiyon ortaya çıktı. Hazeran deseni Mehry Mu'nun alamet-i farikası gibi bir şey zaten onun da etkisini tasarımlarda göstermek istedim.
Nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz?
Bu içerikler sonrasında moodboard hazırladım. Tasarım ve konsept yaratımı bende, üretim kısmı ise Divarese'de idi. Çeşitli toplantılarla hızlı, keyifli ve yumuşak bir süreç sonucunda koleksiyonu sunduk.
Böylece markanız farklı bir alıcı kitlesiyle de buluşacak. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Bu benim uzun zamandır istediğim bir şeydi, marka olarak işbirliklerimizde çok seçiciyiz. Mehry Mu müşterisinin de böyle bir talebi vardı daha ulaşılabilir olması açısından. Bu işbirliği ile ilgili mutlu olduğum bir durum daha var ve paylaşmak istiyorum. Bu koleksiyonda hiç deri kullanılmadı ve bu benim çok hoşuma gidiyor. Dünyada biliyorsunuz ki veganlık önem kazandı ve bu anlamda da tasarım çanta olarak pazarda ciddi bir boşluk olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla biz de şıklığımızdan ödün vermeden, deri kullanmadan yepyeni bir konseptte çok şık çantalar yarattık.
Markayı ilk kurduğunuz yıllara dönersek, nasıl başladı Mehry Mu hikayesi?
Aslında biraz tesadüfi oldu. E-ticaret sitem vardı ve sitede satacak aradığım gibi çantalar bulamadım. Tasarıma da merakım ve evimde de Kapalıçarşı'dan satın aldığım birkaç metre ikat kumaşım vardı. O kumaşlardan çanta yaptırdım. Markalaşmaya çok önem verdiğim için hemen ismini koydum, logosunu tasarladım ve böylece o zamandan onun bir kimliği olmuş oldu.
Size göre Mehry Mu'nun diğer tasarım çantalardan farkı nedir?
Samimi olmak ve müşterilerimize çok değer vermek bizim en büyük farkımız diyebilirim. Müşterilerimle her zaman birebir konuşma, buluşma şansım olmasa da bir koleksiyon çıkarırken her zaman müşteriyi düşünüyorum ve onları mutlu edecek, sıcak, samimi hisler uyandıran çantalar olmasına özen gösteriyorum. Lüks segmentte anılan bir marka olsak da o segmentte en uygun fiyat skalasına sahip bir markayız.
Mehry Mu tasarımları hem etnik kökenlerine bağlı hem de lüks. Bu ikisini nasıl bir araya getiriyorsunuz?
Çok doğru bir soru. Yaptığım her iş için her zaman bir filtrem vardır. O yüzden etnik bir şey yaptığım zaman insanların "Bu ne kadar bohem, etnik" diyecekleri bir şey yapmıyorum. Mutlaka onu harmanlıyorum, filtreden geçiriyorum ve ticari bir hale getiriyorum. Günümüz modern batılı kadının kullanabileceği bir etnik doku oluyor, hiçbir zaman 'buram buram bohem' bir durum olmuyor markada. Mesela Divarese koleksiyonu İtalya'ya yönelikti. Benim markamın yaz koleksiyonunda İspanya'da Sevilla'dan esinlenmiştik. Mehry Mu ile dünyayı geziyoruz kısacası (gülüşmeler)...
Evet, çantalarınız da geziyor hem Hollywood ünlüleriyle hem de kraliyet ailesiyle... Bu ne hissettiriyor size?
Çok mutlu oluyorum ama sadece buna odaklı biri değilim. Her müşterimin çantalarımı takması bana ayrı keyif veriyor; tabii ki ünlü isimler takınca etkileyici oluyor. Özellikle Prenses Beatrice'in takması bana çok sürpriz oldu.
Kraliyet dünyasına girdiniz, gerçekten harika bir şey!
Evet, inanılmaz! Ben de kendi kendime dedim ki "Nasıl yani şimdi benim çantamı Elizabeth'in torunu mu takıyor!" (gülüyor)... Bir de dünya basınında 'Prensesin B çantası' diye çıktı. Tabii ki şok oldum bu haberi okuyunca ve tamamen tesadüfi bir şekilde Londra'da yaşayan bir tanıdığımın haberi göndermesiyle öğrendim. Prenses Beatrice, markamın Londra'daki satış noktasından almış. Çok gurur verici ve keyifli bir şey...
Markanızın geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Web sitesi için tasarladığım zamanı saymaksak, Mehry Mu'nun tek başına varoluşunun 8. yılı. Çok mutluyum ve bu anların keyfini çıkarıyorum. Tabii ki daha markamın gidecek çok yolu var. Bir yolculuk olarak tanımlıyorum ve "Tamam ben buraya geldim çok başarılı oldum, ben tamamım" demiyorum. Hem anın keyfini çıkartıyorum hem de çalışmaya devam ediyorum.
Hırslı mısınız?
Biraz hırslıyım sanırım ama köşeli hırslılardan değilim. Sağduyulu bir hırs benimki. Azimliyim, daha doğru kelime olacak benim için...
Markanızın başarılı grafiğini neye borçlusunuz?
Birincisi başarıyı çok istemek, buna ulaşmak için çok çalışmak, insan ilişkilerini sıcak tutmak, kimseyi kırmamak ve etik olmak.
Mehry Mu'nun kulağa hoş gelen çok güzel bir tınısı var hem de Farsça 'güneş' anlamına geliyor ve global olarak da kabul görmesi kolay. Marka adına karar verirken bunların hepsini düşünerek mi karar verdiniz?
Evet, genellikle yaratıcı bir karar verirken önce içgüdülerimle hareket ederim. Sonrasında bunu çeşitli filtrelerden geçiririm. Kolay söylenebilir olması, yurtdışında global bir çağrışım yapması gibi faktörlerden dolayı karar verdim.
Tasarımlarınızı yaratırken nerelerden besleniyorsunuz?
Mehry Mu'da etnik dokular, çağrışımlar hep vardı ve her zaman olacak. İlk başladığım yıllarda Doğu kültürüne odaklanıyordum ve onu artık en alt katmana oturttum. Onun üstüne artık her türlü coğrafya, kültür benim için ilham kaynağı olabiliyor. Seyahat etmeyi çok seviyorum. Tasarım okumadım, psikoloji okudum ama 10 senedir bu işi yapıyorum. Alaylı da olsam bu işi birazcık öğrendiğimi düşünüyorum.
Peki, merak ediyorum kendi markanız dışında çanta takıyor musunuz? Varsa beğendiğiniz marka öğrenmek isteriz.
Ne yazık ki Mehry Mu dışında çanta takamıyorum (gülüyor). Takabiliyor olsaydım, Gabriela Hearst'ü çok beğeniyorum ve The Row tasarımlarını. Markamı yaratmadan önce çok ciddi bir Fendi Baguette hayranlığım vardı. Hatta markamı yaratmamda beni etkilediğini düşünüyorum.
Çanta sizin için ne ifade ediyor?
Mücevherleri çok seviyorum ve çantalarımı yaparken ulaşılmaz bir mücevher gibi değil, ama o hassasiyette ve titizlikte hazırlıyorum. Mücevher nasıl özel ise ve insanlar mücevherleriyle duygusal bağ kuruyorsa, çantalara da bu hissiyatla yaklaşıyorum. İçime sinmeyen hiçbir çantayı da piyasaya sunmam.
Mehry Mu'nun 2018/2019 sonbahar-kış koleksiyonunda neler göreceğiz?
Sonbahar-kış koleksiyonunu yaratırken İskoçya'da Dük ve Düşes'in şık hayatından esinlendim. Mücevherler, leoparlar, ekoseler, kadifeler hepsini kullanıyorlar kıyafetlerinde ve eklektik tarzları bana ilham oldu. Ben de buradan hareketle zengin dokular kullanarak sanki İskoçya'da bir şatoda yaşıyormuşuz izlenimi veren bir hayat hayal ettim. Altın sarısı, zümrüt yeşili, küllü pembe, bordo, lacivert renklerini kullandım. Ama tabii ki hepsi kullanışlı çantalar ve insana bu çağrışımıyla da sıcak bir his veriyor.
Özlem İkiışık Barutçu
(Divarese Genel Müdür Yardımcısı)
"İki markanın da ihtiyacına uydu"
Divarese olarak, Mehry Mu ile işbirliğine nasıl karar verdiniz?
Uzun zamandır bir tasarımcıyla işbirliği yapmak istiyorduk ve arayış içindeydik. Divarese, algıda erkek markası olarak daha çok oturduğu için, biz de bir kadın içeriği yaratmanın isteği ve arzusundaydık. Tasarımları beğenilen örnek bir kadın tasarımcı arayışındayken, yollarımız Güneş Mutlu ile kesişti. Sohbet ettiğimiz birgün bu proje çıktı ve karşılıklı olarak projeyi hayata geçirmeye karar verdik. Güneş'in markasıyla yarattığı özgün, örnek alınan, yurtdışında da başarılarıyla ses getirmiş bir isim olması bizim için çok doğru bir noktaydı. Güneş ise daha çok büyük bir kitleye ve daha fazla satış noktasıyla ve ekonomik bir fiyat gamıyla ulaşacaktı. İki markanın da ihtiyacına çok uydu ve 'Villa Mu' koleksiyonu hayata geçti. 30'a yakın Divarese mağazasında müşterileri ile buluşacak.
Villa Mu koleksiyonu nelerden oluşuyor?
Toplamda 16 model ve 36 renk ve desenden oluşuyor. Toskana villalarındaki renk ve geometri oyunları, Güneş'in hazeran deseniyle birleşerek 'Villa Mu' ile yeniden yorumlandı. Clutch, el çantası, hem gece hem de gündüz kullanılabilecek bel çantası, sırt çantası, kol çantası var koleksiyonda. Çok heyecanla çalıştık, Güneş ile birlikte koleksiyon hazırlamak çok keyifliydi.