Gaya&Alpay Başaran
Gaya&Alpay Başaran
Röportaj:Fuat ÇAĞDAŞ
Fotoğraflar:Haydar ERÇİN
Cemiyet hayatının renkli isimlerinden Alpay Başaran ile Yaban TV'nin sahibi Gaya Başaran, yedi aylık flörtün ardından 2012'de evlenmiş ve ilk röportajlarını da Şamdan Plus'a vermişti. Evliliklerinin üçüncü yılına giren çiftle Sevgililer Günü öncesi tekrar bir araya geldik. Bizi evlerinde ağırlayan çiftle, sevgi ve aşk ağırlıklı olmak üzere her şeyi konuştuk. Çok mutlu oldukları her hallerinden belli olan Başaran çifti, işlerini, işin dışında neler yaptıklarını ve gelecek planlarını da anlattı. Başaran çifti ile aşk yuvalarında çok özel fotoğraf çekimi de gerçekleştirdik. İşte Gaya-Alpay Başaran çiftinin aşk kokan fotoğrafları ve aşklarını anlatan sözleri...
Gaya&Alpay Başaran
Yedi aylık bir flört döneminin ardından yanılmıyorsam Mayıs 2012'de evlendiniz, öncelikle evlilik nasıl gidiyor, bu üç yıl nasıl geçti, özetler misiniz?
Gaya Başaran: Evlilik gayet iyi gidiyor. Düzen, üç yılda daha iyi oturuyor. Bu her ikimiz için de öyle oldu sanırım. Aynı çatı altına iki farklı karakteri, iki farklı hayatı koyuyorsunuz ve "Hadi bakalım beraber yaşayın" diyorsunuz. Düzeni oturtmak mutlaka zaman alıyor. Ama başardığınızda da yakaladığınız huzur ve mutluluğa paha biçilemez. Düzeni oturttuğumuzu düşünüyorum. Başka bir şey dememe gerek yok sanırım.
Evlendikten hemen sonra yaptığımız röportajda, birbirinizi keşfetmekle meşgul olduğunuzu, hatta birbiriniz için sürpriz olduğunuzu söylemiştiniz. Artık keşifler sona erdi mi? Birbirinizde neleri keşfettiniz?
G. Başaran: Bana göre keşifler asla bitmemeli. Bitmez de... Tabii ki bu kişiden kişiye fark eder. Ben zaten mesleğimden de kalan bir huy olarak meraklı bir yapıya sahibim. Söz konusu kocam olunca bu merak daha da aktifleşiyor. Bu "Nereye gitti", "Ne yapıyor"dan ziyade hayata nasıl bakıyor merakı; yanlış anlaşılmasına mahal vermek istemem. Alpay ticaretle uğraşıyor. Ticaret benim çok uzak olduğum bir mecra. Örneğin anlattıklarını can kulağıyla dinliyorum ki hem onun duruşunu anlıyorum hem de yeni bir şeyler öğreniyorum. Bunun yanı sıra, olaylara bakışını, ailelerimizle geçirdiğimiz vakitlerdeki halini, hayvanlara olan sevgisini... Benim nazarımda hepsi ayrı ayrı keşiftir. Alpay'da bugüne kadar yaptığım bütün keşifler beni mutlu etti. Doğaya olan büyük sevgisini ve heyecanını keşfetmek ise hem mutlu etti hem şaşırttı.
Alpay Başaran: Çok iyi tanımak kavramına pek inanan biri değilimdir. Bence karşınızdaki size ne kadar göstermek isterse o kadar bilirsiniz. Tabii işin püf noktası orada başlıyor. "Acaba bir tık ötesi nasıl?" diye merak ettiğiniz anda keşifler peşisıra birbirini takip edebilir de. Dolayısıyla karı-koca arasında sürprizler hep olmalı. Bu da yine kişinin zekasıyla ilgili bir durum sanırım. Biz Gaya ile şu ana kadar birbirimizi iyi tanıdık. Keşifler biraz da anlık yaşanan olayların karşısında alınan tavırlardan elde edilir. Henüz üç yıllık evliyiz önümüzdeki yıllarda mutlaka karşılıklı keşiflerimiz devam edecektir.
Evliliğin aşkı öldürmeyeceğini düşünüyordunuz, hala bu düşüncede misiniz?
G. Başaran: Kesinlikle hala aynı fikirdeyim. Daha evvel de söylediğim gibi evlilik sevginin pik noktasıdır. Evlilikte aşkı ya da aşktan ziyade sevgiyi doz doz artırmak çiftin elindedir. Saygıyı eksik etmemek bana göre evlilik kurumunun birinci kuralıdır. Bence Türkiye'de kadın da erkek de evlendiği zaman birbirini değiştirme yarışına giriyor. Ve bu zaman içinde sıkıntıları ve bahsettiğiniz durumları beraberinde getiriyor. Çiftler birbirini olduğu gibi kabul edebilse bana göre evlilik çok keyifli hale gelir. Erkeğin karısı, kadının kocası oluyor çiftler evlenince, birbirinin kölesi değil. Birbirini böyle gören çiftler arasında aşkın biteceğini düşünmüyorum. Tabii tekrar saygıyı cümlemin başına ekleyerek de ekstrem durumları bunun dışında tutuyorum.
A. Başaran: Yani evdeki aşkla yetinmeyip dışarıda da aşkı arayan karakterler için zaten söyleyecek bir sözümüz yok. Onlar aşkı kendi elleriyle toprağa gömenlerdir bizim nazarımızda.
Peki ilk günlerdeki heyecanınızı korumayı başardınız mı? Başardıysanız, bunu nasıl yaptınız?
G. Başaran: Açık konuşmak gerekirse üç yıldır evli olduğumu düşününce zaman ne de çabuk geçiyor diyorum. Heyecan derken Alpay da ben de birbirimizi bulduğumuzda belli bir yaşa gelmiş bireylerdik. Alpay'la yaşamak; çok keyifli, eğlenceli ve huzur verici. Bu da benim için yeterince heyecanlı. Bunu da sanırım Alpay yapıyor. Hep ona diyorum zaten "Sen hep gaza bas ben zaten fren görevimi yerine getiriyorum" diye... Bu hayatımızın her alanında böyle. Yapımızdan olsa gerek. Her gün hayata birlikte uyandığım kocamı gün be gün keşfedebilmek beni zaten müthiş heyecanlandırıyor.
A. Başaran: Her şeyi paylaşmasını bilmek paylaşarak büyütmek en büyük heyecandır. Bir erkeğin karısı; hem sevgili hem en yakın dostu olmalıdır. Gaya bunu başardı. Karımla geçirdiğim zaman ve aramızdaki diyalog, evliliğimizi daha da perçinliyor.
Aşkın ve heyecanın devam etmesi için eşlerin birbirlerine sürprizler yapmasının gerektiği söylenir, siz birbirinize sürpriz yapar mısınız?
G. Başaran: Baki olan ve devam eden sevgidir. Hayatta tabii ki sürprizler büyük önem taşır. Ben çok sürpriz kovalayan biri değilimdir. Zaten bu konuda çok da başarılı olduğumu söyleyemem. Kimileri neler neler yapıyor hayranlıkla izliyorum. Benimkiler ufak tefektir. Biz çok sürprizci karı-koca değiliz açıkçası. Bu konuda da birbirimize benziyoruz belki aynı burçtan olmamızın etkileşimi; kim bilir...
A. Başaran: Ben önceki cümlemi tekrar etmek istiyorum; biz zaten birbirimiz için sürpriz olduk...
Bazı evliliklerde ise zaman geçtikçe aşk büyür, sevgi artar, sizde böyle bir durum oldu mu?
G. Başaran: Çok şükür benim açımdan öyle oldu. Bir insanla evleniyorsunuz, eh işte artık tanıdım diyorsunuz ona göre de içinizde bir sevgi besliyorsunuz. İşte o sevgi, o kişiyi tanıdıkça ya büyür ya da yok olur. Alpay benim hayatıma girdiği vakit, gün be gün ona olan duygularımı arttırmayı başardı ve ben şimdi onu tanıdıkça sevgimin her gün daha da arttığını hissediyorum. Zaten sevginin eriyip bittiği evliliğin de ne anlamı kalır ki!
A. Başaran: Gaya'ya katılıyorum. Biz 20-30 yaşımızda evlenmedik. Kişinin kendi duygularını keşfedip anlaması da inanın belli bir yaşı ve olgunluğu bekliyor.
Gaya&Alpay Başaran
Çocuk sizin için ne ifade ediyor, sizce çocuk evliliğe ne kadar?
G. Başaran: Çocuk sahibi olmak tabii ki çok önemli çok değerli. Ama nasıl çocukla aile olunuyorsa, çocuksuz da aile olunur. Evlilik demek, aile demek değil midir? Çocuk evliliğe çok şey katar mutlaka. Şimdi çocuk sahibi olmadığımız için bu konuda çok fazla konuşmak haddimize değil.
Sevgililer Günü yaklaşıyor, özel bir programınız var mı?
G. Başaran: Hayır özel bir programımız yok. Daha evvel de olmadı. Şahsen benim için en özel gün doğum günleridir. Çünkü doğduk anne ve babamız bizlerin birey olmamızı sağladı. Kader de bizi bir araya getirdi. Yani illaki ticari gün olarak da bakmıyorum yanlış anlaşılmasın. Ama sıralamada benim için biraz altlarda yer alıyor. Benim Alpay'la baş başa geçirdiğim her gün zaten sevgililer günü.
A. Başaran: Sevgililer Günü şu anda bir 'muamma'... Belki bir sürpriz olabilir.
Sevgililer Günü'nde birbirinize nasıl hediyeler alırsınız? En özel hediye neydi?
G. Başaran: Hediye almak için özel gün beklemem. O an içimden geldiyse hemen alırım. Ama en özel hediye gerçekten evlilik yıldönümümüze denk geldi. Babamın 65 yıldır taktığı bir yüzüğü vardı. Geçen bahar bana hediye etti. Hiç çıkarmam parmağımdan. Alpay yüzüğü görünce çok beğendi haliyle maskülen bir yüzük. Ben de yüzüğün birebir aynısını yaptırdım ve hediye ettim. Ona gerçekten sağlam bir sürpriz oldu.. O da şimdi parmağından hiç çıkarmıyor. Bir nevi aile yüzüğümüz.
A. Başaran: Gaya'ya takıyı çok yakıştırıyorum. Beğendiğim bir şey gördüğümde ona hediye etmekten keyif alıyorum. En son bir yüzük beğenmiş ama bana söylememişti. Tesadüfen kuyumcu arkadaşımla bir araya geldiğimde arkadaşım kulağıma fısıldadı. Akşam o yüzüğü ona hediye ettiğimdeki suratının halini görmeliydiniz. İşte keyif bu...
Gaya&Alpay Başaran
Sizce sevgili olmakla eş olmak arasında fark var mı, varsa bu farklar nelerdir?
G. Başaran: Mutlaka vardır; bunu nasıl anlatabilirim bilemiyorum ama adı üstünde 'eş'... Yani 'her şeyi'... Sevgili 'her şeyin' olmasının bir tık öncesi.
A. Başaran: Tabii ki var... Kısaca söylersem; daha ciddi davranmak. Çünkü iki kişilik hayata başlıyorsunuz mesuliyetleriniz artıyor.
Eşlerin sevgili olarak kalmasının zor olduğu söylenir, siz sevgili kalabildiyseniz, bunu nasıl başardınız?
G. Başaran: Bana göre evlilikte zaten keyfin ve heyecanın sürmesi bu sorunun cevabında saklanıyor. Kimi zaman kanka oluyorsunuz, fısır fısır konuşup gülüşüyorsunuz, o gülüşme yerini eşinizle flörte bırakıyor. Sonra sevgili olarak onun gözlerinin derinliklerinde kayboluyorsunuz, aynı duyguları ona da yaşattığınız vakit bana göre her şey yolunda demektir.
A. Başaran: Bahçede baş başa yaptığınız keyifli bir barbekü veya şömine önünde kıyasıya bir tavla mücadelesi üstelik iddialı olacak... Bilmiyorum belki çok basite indirgiyorum ama hayat ne kadar sade o kadar güzel değil midir?
Birlikte neler yaparsınız, en çok neleri yapmaktan keyif alırsınız?
G. Başaran: Biz Alpay'la pek çok şeyi birlikte yapmaktan hoşlanırız. Tabii ki sabahtan işine gider akşama buluşuruz. Ama mesela mutlaka sabah kahvaltımızı birlikte yaparız. Sabah 07.00, bazen 08.00 hiç fark etmez. Mutlaka birlikte yaparız kahvaltımızı. Sinema birlikte, aile ziyaretlerimiz birlikte... O haftada 1-2 arkadaşlarıyla balık yemeğe gider tek başına. Ama hafta sonları asla bağımsız program yapmayız. Hafta sonları önemlidir. Pazar günleri mutlaka balık keyfimiz vardır.
Gaya&Alpay Başaran
Ortak hobileriniz var mı, bu hobilerinize yeterince zaman ayırabiliyor musunuz?
G. Başaran: Tabii ki var. Zaten öbür türlü birbirimizle o kadar uzun vakit geçiremezdik. Mümkün mertebe zaman ayırmaya çalışıyoruz. İkimizin de sinema düşkünlüğü vardır. Film konusunda ara sıra fikir ayrılığına düşsek de evde de dışarıda da film keyfini yaşamayı seviyoruz. Doğaya ve hayvanlara olan düşkünlüğümüz aynı derecede. Seyahat etmek istediğimiz bölgeler aynı. Ara ara gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Tabii her şey bu kadar motomot olamayabiliyor. Yani böyle gıcık yapışık itici çiftlerden olmadığımızı düşünüyorum. Zaman zaman o başka ben başka bir şey isteyebiliyoruz. Yani ikimizin de kendine ait dünyası var ve biz bunu birbirine entegre etmekte çok şükür sıkıntı yaşamıyoruz.
Günleriniz nasıl geçiyor, biraz anlatır mısınız?
G. Başaran: Faal olarak artık çalışmıyorum. Haberciliğimi evde kendi kendime yapıyorum. Sabah Alpay'la erken uyanırım, o işe ben yürüyüşe... Haftada dört gün 8 km yürürüm sahilde. Eve dönüş gazeteler, haberler derken o da birkaç saatimi alır. Bu rutinim... Daha sonra o günün ajandası ne ise ona koyulurum. Kısacası bu yaşa kadar hep yapmak istediğim ama işlerimden fırsat bulamadığım ne varsa onu yapmaya çalışıyorum.
Sizi son zamanlarda hiç davetlerde, mekanlarda görmüyoruz, neden? eğlenmek için nereleri, nasıl mekanları tercih edersiniz?
G. Başaran: Yok, hayır, aslında biz dostlarımızla olmaktan büyük keyif alıyoruz. Ancak bu kış maalesef Alpay şansız bir durum yaşadı. Spor yaparken aşil tendonu koptu, ekim sonuydu. Üç saatlik bir ameliyatın ardından ayağı iki ay alçıda kaldı. Koltuk değneklerinden daha yeni kurtuldu. E hal böyleyken bir yere gitmek biraz hayal oldu. 1-2 kez ısrar üzerine çıktık ancak çok keyifli olmadı doğal olarak. Bu yüzden ortalarda yokuz. Yoksa ben de Alpay da dışarıda vakit geçirmekten keyif alırız.
A. Başaran: Sade ve şık yerleri tercih ediyoruz. Arkadaşlarımızla güzel vakit geçireceğimiz yerler bizim için eğlencelidir.
Gaya&Alpay Başaran
Bu arada işlerinizden de biraz bahseder misiniz?
A. Başaran: Rutin ticaret hayatım devam ediyor. Dünyada ara toptancılık yapan birkaç ülkeden biri Türkiye. Bunu yürütmek günden günezorlaşıyor. Tabii ki aklımda belli açılımlar var ancak şu anda piyasayı çok net göremediğimden mevcut durumumu güçlendirme çabasındayım.
Gaya Hanım, sizin Antakyalı olduğunuzu bildiğim için son olarak size 'Antakyalı sevgili modası'nı sormak istiyorum. Sizce cemiyet ve sanat hayatından ünlü kadınların son zamanlarda Antakyalı erkeklerle aşk yaşamasının nedeni nedir?
G. Başaran: Evet Antakyalıyım ve gerçekten bunu hep gururlanarak söylerim. Antakya gerçek mozaik şehridir. Tüm renklerini, güzelliklerini içinde barındırır. Son derece medeni bir yerdir. Boşuna değil Medeniyetler Korosu'nun dünya çapında adından söz ettirmesi. İşte buradan yola çıkarak diyorum ki, bu medeniyet Antakyalıların ruhuna işlemiştir. Antakya'nın kadını da erkeği de iyi huyludur. Şimdi kendimi övmek gibi olacak ama söylemem lazım affedin. Erkeğin iyi huylu beyefendi olmasının yanı sıra medeni olması da çok önemlidir. Antakya zaten dünyanın en eski kentlerinden biri olarak medeniyetini her kum zerresine işlemiştir. Üzerinde yaşadığınız toprak benliğinize işler sizi kendiyle yoğurur. Bence işin büyüsü de burada.
Ünlülerle aşk yaşayan Antakyalıları sanırım tanıyorsunuz, onlarla ve sevgilileriyle görüşür müsünüz, İstanbul'da Antakyalılar buluşması oluyor mu?
G. Başaran: Evet, tabii ki tanıyorum. Görüştüğüm de olmuştur. İstanbul'da Antakyalılar buluşması zaman zaman oluyor. Örneğin yakın zamanda lise arkadaşlarımla bir buluşma organizasyonu yapıyoruz. Çok heyecanlıyım çünkü sınıf arkadaşlarımla, mezun olduktan sonra görüşemedim. İş, güç, hayat... Şimdi yaklaşık 30 kişi İstanbul programı yapıyoruz. Antakya'dan, İstanbul'dan, İzmir'den... Bakalım neler olacak.