Şükran Güzeliş objektif karşısına geçti
Şükran Güzeliş objektif karşısına geçti
Röportaj:Bade ÇAKAR
Fotoğraflar:Cengiz DİKBAŞ
Cemiyet hayatının sevilen ismi ve Zen Diamond’un Yönetim Kurulu Üyesi Şükran Güzeliş, uzun yıllar televizyon gazeteciliği yaptıktan sonra pırlantanın ışıltılı dünyasına geçmiş. Koleksiyonlar ve markanın yönetimi ile ilgilenen Şükran Hanım, pırlanta ve kadın arasında çok tutkulu bir ilişki olduğuna inanıyor. Şükran Güzeliş ile Shangri-La Bosphorus Hotel’de bir araya gelerek hem keyifli bir çekim gerçekleştirdik hem de yeni yıl beklentilerini ve planlarını konuştuk.
Şükran Güzeliş objektif karşısına geçti
2014 yılı hem aile hem de Zen Diamond olarak sizin için nasıl geçti?
Şükran Güzeliş: 2014 yılı hem iş, hem de aile açısından çok güzel geçti. Büyük oğlumuz İlyas Ata artık 7. sınıf öğrencisi ve lise sınavları için yoğun bir tempoya girdi. Küçük oğlumuz Emil Ata ise 1. sınıfa başladı. Bu nedenle ders programları ile yoğun bir gündemi var evimizin. Bu yoğun tempoda hep birlikte üç günlük hafta sonu tatil kaçamakları yapmak, hepimiz için büyük keyif oluyor. Zen Diamond ise çok önemli bir işbirliğine imza attı. De Beers Grubu’nun pırlanta markası Forevermark’ın Türkiye’deki tek lisans ortağı oldu. Bu durum markamızın pırlanta konusundaki konumunu çok daha güçlendirdi.
Forevermark ile olan anlaşmanız nasıl oldu?
Güzeliş: De Beers Grubu, birçoğumuzun bildiği gibi dünyanın lider pırlanta şirketi. Forevermark ise De Beers Grubu’nun pırlanta markası. Forevermark pırlantaları dünyada yalnızca özenle seçilmiş mücevhercide satışa sunuluyor. Diğer pazarlarda birden fazla markayla çalışırken, Türkiye’de sadece Zen Diamond ile lisans ortağı olarak çalışmaya karar vermeleri gerçekten gurur ve mutluluk verici. Forevermark pırlantalarını diğer pırlantalardan ayıran en önemli özellik, dünyanın en özenle seçilmiş, en seçkin pırlantaları olmaları. Her Forevermark pırlantası özel bir kimlik numarasıyla mühürlü. Bu mühür, onun dünyanın en güzel ve en nadir pırlantalarından biri olduğunu gösteriyor.
Pırlantada bu yıl öne çıkan parçalar, trendler neydi? 2015’te neler olacak?
Güzeliş: Trendlerle ilgili olarak, bundan birkaç yıl önce başlayan pırlanta ve pembe altın birlikteliği bu yıl da tüm hızıyla devam etti. Siyah ve beyaz pırlantalar özellikle iri yüzüklerde çok hoş duruyor. Elmasta klasiklerin yanı sıra modern ve daha yalın çizgilere rastlıyoruz ve bazı modelleri küçük parmakta kullanma gibi farklı kullanım şekilleri öneriyoruz. Yine pırlantanın smoky topaz, tanzanit gibi farklı renkli taşlarla buluştuğu modeller dikkat çekici. Bir de farklı parmaklara çoklu takılabilen yüzükler de, kendi kombininizi yaratma açısından çok eğlenceli.
Yılbaşına özel bir koleksiyonunuz veya o gün için tercih edilen belirli parçalarınız var mı?
Güzeliş: Yılbaşının ışıltısına en uygun mücevherlerin Forevermark pırlantalarıyla hazırladığımız modellerimiz olduğunu düşünüyorum. Çünkü mükemmel kesimleri sayesinde parlaklıklarıyla ön plana çıkıyorlar. Bunun dışında birçok farklı tarza uygun çok geniş bir koleksiyonumuz var. Pembe altın ve irili ufaklı pırlantaların kombinlendiği iri yüzükler, pırlantalarla değerli renkli taşların birlikte kullanıldığı anturaj tasarımlar, elmaslar tercih edilen modeller arasında öne çıkıyor.
Size göre yılbaşı stili ile ne tarz mücevherler takılmalı?
Güzeliş: Yılbaşı çok ışıltılı bir dönem. Bu sebeple kişinin tarzına yakışacak pırlantalı bir mücevherin çok uygun olduğunu düşünüyorum. Pırlanta ve safir, yakut, zümrüt gibi renkli taşların kombinlendiği tasarımlar da bu ışıltıya farklı bir renk katacaktır.
Sürekli mücevherlerle iç içesiniz, sizin hayatınızda mücevherlerin yeri ne?
Güzeliş: Pırlanta benim için anlamını, duygusunu hep koruyor tabii. Ayrıca, bence bir kadın için pırlantalı mücevher sadece takı ya da süs aracı değil, çok daha fazla bir anlamı var. Pırlanta ve kadın arasında çok tutkulu bir ilişkiden söz edebiliriz. Bir kadına mücevher hediye ettiğinizde hangi vesileyle bu hediyenin verildiğini, ne zaman verildiğini, nasıl bir sunumla verildiğini, kısacası o anı ve tüm detaylarını unutmaz. Bir pırlanta markasının yönetiminde yer alan biri olarak, aslında gençlik yıllarımda mücevher tutkunu olmamama rağmen, zamanla ışıltısına ben de kapıldım. Yıllar içinde çok farklı tasarımlar görüp, kullanarak bu konudaki bilgimin ve beğenimin de geliştiğini düşünüyorum. Bugün, Zen Pırlanta koleksiyonlarının belirlenmesinde bu bilgi birikimi ve beğenimin büyük rol oynadığına inanıyorum.
Şükran Güzeliş objektif karşısına geçti
Türkiye’de takı dendiğinde akla ilk altın gelir, pırlanta daha lükstü. Bu durum şu an nasıl?
Güzeliş: Pırlanta hikayesi, simgeledikleri ve büyüleyici ışıltısı ile bir kadına verilebilecek en anlamlı, en değerli, en özel hediyelerin başında geliyor. Yaptırdığımız birçok araştırmada Türkiye’de kadın ve pırlanta arasındaki ilişkiye baktığımızda pırlantanın her şeyden önce birden çok anlamı üzerinde toplama gücüne sahip bir sembol olduğunu görüyoruz. Altın kültürünün hakim olduğu Türkiye’de, altın herhangi olumsuz bir durumla karşılaşıldığında paraya çevrilecek bir araç olarak görülüyor, dolayısıyla ‘aileye ait’ olarak algılanıyor. Yatırım, kendini güvende hissetme ve ileriyi düşünme gibi nosyonlarla ilişkilendiriliyor. Pırlanta ise, taşıdığı anlamlar nedeniyle sahipleniliyor ve ‘kadına ait’ olarak algılanıyor. Dolayısıyla kadınlar bir şekilde özellikle tektaş ile pırlanta dünyasına giriyorlar, bu dünyada yer almak istiyorlar. Farklı tasarımlar, yapılan kampanyalar ve ödeme kolaylığıyla da pırlanta artık ulaşılabilir bir lüks oldu. Ancak prestijinden de hiçbir şey kaybetmedi.
Birçok yeni takı tasarımcısı da pırlanta ve değerli taşlarla çalışmayı seviyor. Pırlantanın bu kadar öne çıkmasının nedeni nedir? Genç tasarımcılar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Güzeliş: Pırlanta çok özel olduğu için tasarımcıların da zevkle çalıştığını düşünüyorum. Pırlantaya talep arttıkça pırlanta, tasarımcılar için de vazgeçilmez oluyor. Pırlanta ve değerli taşlar, kağıda dökülen hayallerin ve yaratıcılığın en görkemli şekilde hayata geçmesini sağlıyor. Türkiye’de özellikle mücevher tasarımı konusunun çok desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Biz de kendi tasarımcılarımızın yanı sıra zaman zaman farklı tasarımcılarla özel çalışmalar yapıyoruz ve çok keyif alıyoruz.
Aynı zamanda stil olarak da çok beğenilen bir isimsiniz. Stilinizi nasıl tanımlarsınız? Nelere dikkat ediyorsunuz?
Güzeliş: Çok teşekkür ederim. Aslında kıyafet alışverişi için çok zaman harcamam, seçtiğim parçayı mutlaka kendime, tarzıma yakıştırmam gerek, özgün bulduğum kıyafetleri satın alıyorum. Modayı takip ediyorum, diğer taraftan trend olan parçalara sahip olmayı da seviyorum. Birçok kadın gibi ayakkabı tutkum var. Mücevherde ise hikayesi olan tasarımlar ilgimi çekiyor. Vintage mücevherler hem çizgileri, hem de yaşanmışlıklarıyla etkiliyor beni.
Size göre ‘şık kadın’ nasıl olmalı?
Güzeliş: Duruşuyla çok beğendiğimiz bir kadının, güzelliğinin ve güçlü ifadesinin nedeninin sadece giydiği kıyafetler, taktığı takılar olduğunu düşünmüyorum. Kadının hayata bakışı, deneyimleri ve entelektüel birikimi önemli. Bir kıyafetin ya da takının kadının tarzını belirlediğini değil, tersi olarak kişiliğin tercihleri belirlediği kanısındayım. Özgün olduğu sürece her kadının bir bütün olarak güzel olduğunu düşünüyorum.
Şükran Güzeliş objektif karşısına geçti
Mücevherde kıyafetler gibi yanlış kombinleme durumu var mı?
Güzeliş: Aynı kıyafette olduğu gibi mücevherde de kişinin yaşam tarzı, stili, kişiliği ve fiziksel özellikleri kullandığı mücevherle uyumlu değilse orada ‘yanlış kombinleme’ olduğuna inanıyorum.
Asıl mesleğiniz televizyon gazeteciliği ama şu an Zen Diamond’un yönetim kurulundasınız. Eski mesleğinizi özlüyor musunuz?
Güzeliş: Uzun yıllar Star TV haber merkezinde birçok değerli yayın yönetmeniyle çalıştım. Editör olarak, muhabir olarak çok değerli arkadaşlarım oldu. Televizyonlarda haber merkezlerinin temposu çok yüksektir. Gerçekten çok yoğun ve yorucu bir hızda çalıştım. Çok severek yaptığım mesleğimi elbette çok özlüyorum. Ancak Zen Diamond çocuğumuz gibi. Perakende sektörünün içinde olmak da, çok dinamik bir ortamın içinde olmak demek. Ben daha çok koleksiyonların belirlenmesi, marka yönetimi, iletişim ve sosyal sorumluluk projeleri yönetimini üstleniyorum. Bu konular detay gerektiren ancak çok zevkli konular.
Sizi tekrar televizyonda görebilir miyiz?
Güzeliş: Aslında yaklaşık 1.5 sene kadar önce deneme çekimlerini yaptığımız, fakat bir türlü hayata geçiremediğimiz ‘Gelecek, Nasıl Gelecek?’ isimli bir TV projesi var benim de içinde olduğum. Belli başlıklar altında geleceğin öngörüldüğü bir program. Sadece teknoloji açısından değil, sosyal bilimler açısından da gelecekle ilgili birçok başlığın konuşulduğu bir program olacak. Benim çok inandığım ve severek ekranlara dönmemi sağlayacak bir proje. Diğer işlerimdeki yoğunluklarım, çocuklarla ilgili yoğunluklarım, farklı projelerin başlamış olması, bu projeyi biraz ötelememe sebep oluyor.
Aynı zamanda iki çocuk annesisiniz, hem çalışma hayatı hem de aile hayatını nasıl dengeliyorsunuz?
Güzeliş: Biz eşimle gerekli olmadığı sürece evde iş konuşmayız. Zaten gün içinde bu konuda gayet yoğun bir tempomuz var. Evde olma vakti, çocuklarımızın keyfini sürme vakti bizim için. İş, çocuklar, sosyal yaşam bir araya gelince elbette bir yoğunluk oluyor. Ancak bu durum günlük hayatın olağan temposu... Ben de tüm çalışan kadınlar gibi her şeye yetmeye çalışıyorum. Çocuklarımın okuldan dönüş saatlerinde evde olmak konusunda titizim.
Şükran Güzeliş objektif karşısına geçti
Eşinizle çalışmanın avantajları, dezavantajları var mı?
Güzeliş: Biz birlikte çalışmaktan mutluyuz. Mücevher sektöründe, kadınların varlığı bir ihtiyaç aslında. Aynı fikirde olmadığımız konular oluyor elbette. Ancak bu durum daha sağlıklı sonuçların çıkmasına olanak sağlıyor.
Şükran Güzeliş objektif karşısına geçti
İş hayatında nasıl birisisiniz? Ev ile ofis arasında farklılıklar var mı?
Güzeliş: Her ikisinde de büyük bir yoğunluk içindeyim. Ancak bu benim tercihim. Tüm çalışan kadınlar gibi her şeye yetmeye çalışıyorum. Bir şekilde tekerleği doğru döndürdüğüme inanıyorum. Çalışmak, üretmek, hayatın anlamı bana göre. ‘Do More, Be More’ (Daha fazla yap, daha fazla ol) benim felsefem.
Şükran Güzeliş objektif karşısına geçti
Sizi sosyal sorumluluk projelerinde de çok sık görüyoruz, aktif olarak hangi derneklerde çalışıyorsunuz?
Güzeliş: Kadınların her konuda desteklenmesini çok önemli ve gerekli buluyorum. Hem kişisel olarak hem de Zen Pırlanta olarak kadınlara yönelik projeleri destekliyoruz. Bizim zamanlamamıza ve çalışma şeklimize uygun olan bütün projelerin yanındayız. Bunun yanında çevre ve sanata karşı duyarlıyız. Özellikle ‘Turmepa’ ile yaptığımız çalışmalar sekiz yıldır devam ediyor. Hem her yıl Turmepa’nın düzenlediği baloların, hem de Mavi Dalga, Büyülü Mavi gibi projelerin destekçisiyiz.
Şükran Güzeliş objektif karşısına geçti
2015 yılında beklentileriniz neler? Zen Diamond’ın yeni işbirlikleri veya yeni projeleri var mı?
Güzeliş: 2015 yılında, bu yıl lansmanını yaptığımız Forevermark koleksiyonumuza hız vereceğiz. Önemli bir işbirliği; Forevermark’ın Türkiye’ye gelmesinin sektörümüz için de önemli bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Sosyal sorumluluk projelerimiz devam edecek. Yeni yılın herkes için umutların gerçekleşeceği, farkındalığımızın artacağı, barış dolu bir yıl olmasını diliyorum.