HABER NAZAN ORTAÇ nazan.ortac@sabah.com.tr
Folkart Gallery, 2020 yılının ilk sergisinde Paris Ekolü'nün özgür ve özgün paleti Fikret Mualla'ya ev sahipliği yapacak. 'Yalnız ve Yaralı Bir Hayat: Fikret Mualla' isimli sergide sanatçının 55 eseri yer alacak. Sergide sanatçıya ait mektup, kitap ve kişisel eşyalar; kişisel ve kurumsal koleksiyonlardan derlenen eserleriyle buluşacak. Proje direktörlüğünü Fahri Özdemir'in yaptığı sergi, 28 Şubat-17 Mayıs tarihleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek.
SIRA DIŞI BİR ÖMÜR
Türkiye sanat tarihinde Paris Ekolü olarak nitelenen dönemin sıra dışı fırçası Fikret Mualla, İzmir Folkart Gallery'de yeni yılda açılacak ilk sergi ile sanatseverlerin karşısında olacak. Fikret Mualla; Avni Arbaş, Hakkı Anlı, Albert Bitran, Hale Asaf, Abidin Dino, Nejad Melih Devrim, Remzi Paşa, Mübin Orhon gibi imzalar ile aynı ekolde anılıyor. Bohem, sıra dışı ömrü ile de kayıtlara geçen Fikret Mualla Saygı, tümü kayıtlı ve sertifikalı 55 özgün çalışması ile sanatseverlerle buluşacak. Sergi için özel olarak 400 sayfalık bir albüm de hazırlandı.
MÜHENDİSLİK YERİNE SANATI SEÇTİ
Genç yaşta annesinin ölümü üzerine, üvey annesiyle sorunlar yaşayan Fikret Mualla, Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra mühendislik okumak üzere İsviçre'ye gönderildi. Ancak mühendislik yerine sanata, özellikle resme daha meyilli olduğunu görmesiyle dönemin konsolosu Rıza Bey'in desteğiyle resim eğitimi almak için Almanya'ya geçti. Münih ve Berlin'de güzel sanatlar eğitim aldıktan sonra tekrar İstanbul'a dönen ve burada sahne kostümleri çizerek hayatını geçindiren ünlü ressam, babasının vefatının ardından onun mirasıyla Paris'e taşınarak, İkinci Dünya Savaşı öncesi bohem hayatın etkisi altına girdi.
Bu nedenle Fikret Mualla resimlerinin konularını, çoğunlukla kahveler, sirkler ve sokaklar gibi, Paris yaşamının gündelik ayrıntıları oluşturuyor. İçinde yaşadığı bohem çevrenin insanını resmine konu olarak alan Mualla, daha çok guvaş tekniğine yakınlık duyup, bu teknikle çok hızlı çalışabilmiş olmakla birlikte, yağlıboyayı da suluboya ve guvaşı kullandığı ustalıkla kullanmasıyla tanınıyor. Akademik ve eleştirel çevrelerde ise, resmin kuramsal sorunları üzerine çalışmalar gerçekleştirmeyen sanatçının, çağdaş akımlara katılmadığı görüşü, ağır basıyor.