Şerif ERCAN
Fas'ta, Atlas Dağları'nın eteğinde yer alan Marakeş'in tarihi, 1000'li yıllara kadar uzanıyor. Endülüs kültürü ile çöl kültürünü harmanlayan Marakeş, 1912'de Fas'ın Fransız yönetimine geçmesiyle birlikte modern bir şehir olmuş. Ancak eski görüntüsünü de korumayı başarmış. Marakeş'te, ev yaşamında en önemli unsurlardan biri mahremiyet... Bu yüzden binaların genelinde, dış cephede pencere ya da balkon yer almıyor. Ancak, binaları çevreleyen dümdüz duvarlardan içeri girince oldukça ince bir zevkle inşa edildiğini görüyorsunuz. Evlerin neredeyse tamamı, çiçeklerle bezenmiş ve terasların açıldığı muhteşem bir avluya sahip. Bu evlere 'riad' deniliyor. Yabancılar, özellikle de Fransız sosyetesi, bu riad'ları satın alarak kendilerine yazlık yapıyor. Bu riad'ların bazılarında da butik oteller hizmet veriyor. Marakeş'te mutlaka görmeniz gereken yerlerin başında Menara Köşkü geliyor. 16. yüzyılda inşa edilen köşkün önünde yer alan büyük havuz, bugün Marakeş'in en önemli mesirelerinden birisi. Şehrin simgesi olarak kabul edilen Koutubia (Kutubiye) Camii, 11. yüzyıldan kalma eski caminin yıkılmasıyla, 12. yüzyılda yapılmış. Göz kamaştırıcı bir yapı olan Kutubiye Cami'nin minaresi 70 metre yüksekliğinde. Marakeş'in Yahudi Mahallesi'ni (Mellah) geçtikten hemen sonra karşınıza Bahia Sarayı çıkıyor. 19. yüzyılda yapılan saray da şehrin önemli tarihi yapıları arasında bulunuyor. Marakeş'in en ünlü ve en canlı yerlerinden bir tanesi Jemaa el Fnaa Meydanı. Meydan gündüzleri, yılan oynatıcılarının, fal bakıcıların, geleneksel dansçıların, hikaye anlatıcıların, su satıcılarının, faytoncuların bulunduğu bir yerken gece dünyanın en büyük açıkhava restoranına dönüşüyor. Fas'ın geleneksel tüm yemeklerini burada tadabilirsiniz. Jemaa El Fnaa Meydanı'nın hemen yanı başında, girdiğiniz kadar kolay çıkamayacağınız 'Suk' adı verilen çarşı bulunuyor. Fas'a özgü ne ararsanız burada bulabilirsiniz. Ancak pazarlık yapmayı sakın unutmayın...
