RÖPORTAJ: ÖZGE ZEKİ
FOTOĞRAF: BETÜL YAZICIOĞLU
Sektöre 21 sene önce, lise son sınıfta okurken adım atan Eyüp Üstün, işe yönetmen olan abisinin setlerinde asistan ve prodüksiyon elemanı olarak başlamış. 2008 yılında ilk belgesel projesini hayata geçirince yapımcılık serüveni de başlamış. Reklam sektörü diğer emek verdiği alanlardan. Honda Motorsikletleri için hazırladıkları reklam kampanyası Türkiye birincisi olmuş. Türk Hava Yolları'nın Kevin Costner'lı kampanyasının prodüksiyonunu yönetti. Staff Film çatısı altında Kalk Gidelim adlı televizyon dizisi halen devam ediyor. Tüm Türkiye'nin izlediği Aileler Yarışıyor yarışma formatı da öne çıkan işlerinden.
Reklamdan televizyonculuğa geçişte zorluk yaşadınız mı? İki sektörün dinamiklerini karşılaştırabilir misiniz?
Bana göre yapımcılık en temel anlamda "prodüksiyonun dizayn edilmesi" ile başlar. Şöyle ki, bir reklam filmi projesi geldiğinde, proje için en uygun olan yönetmen seçiminden başlamak üzere piramitin en altına kadar reklam konusunda uzman ekibi kurduğunuzda o projenin prodüksiyonunu da temel hatlarıyla dizayn etmiş oluyorsunuz. Aynı şekilde drama projeleri için de bu şekilde. Reklamlar doğrudan satış kaygılı ve tüketiciyi harekete geçirmesi gereken ticari filmler. Tekrarlanması ve mümkün olduğunca fazla tüketiciye ulaşması gerekiyor ki satışa etkisi yüksek olsun. Bu da ciddi medya maliyeti getiren bir durum. Dolayısıyla çok kısa sürede mesajı eksiksiz ve anlaşılabilir bir şekilde vermesi gerekiyor. Filmin her saniyesi çok kıymetli. Bu nedenle çok daha ince bir işçilik gerekiyor diyebilirim. 30 saniyelik bir reklam için ilk toplantıdan yayına kadar ortalama 3 hafta mesai harcıyoruz. Diziler ise çok daha farklı. Her bölüm ortalama 3000-3500 görüntü parçasından oluşuyor ve ortalama 145 dakika sürüyor. Her şey dahil bir haftada çekmek ve bir hafta içerisinde de yayına hazır hale getirmek durumundayız. İkisinin hem ihtiyaçları hem de metodolojisi çok farklı.
Yurtdışından format ya da proje araştırmalarınızı nasıl yapıyorsunuz?
Şirket bünyemizde proje geliştirme departmanımız var. Arkadaşlarımızla tv programları, sinema ve diziler olarak farklı kategorilerde proje çalışıyoruz. TV formatı seçimlerimde, aynı anda tüm aile bireylerinin bir arada keyifle izleyebilecekleri işleri tercih etmeye çalışıyoruz. Dizi projelerinde ise bizlere çok yabancı olmayan, kültür olarak benzeştiğimiz ülkelerin projelerini daha yakından takip ediyoruz. Projede inandırıcılığı sağlamak önemli. İnsanlar kendi yaşadıklarından veya etraflarında yaşanan olaylardan bir şeyler görmek istiyorlar.
Aileler Yarışıyor çok ilgi gören bir formattı. Neler söyleyeceksiniz?
Aileler Yarışıyor dünyada en çok izlenen ve uzun yıllardır devam eden üç fenomen formattan biri olma özelliği taşıyor. Staff Film olarak çektiğimiz 245 gündüz kuşağı ve 20 prime time bölümlerimiz TRT1 ekranlarında yayınlandı ve çok beğenildi.
Şu anda üzerinde çalıştığınız projeden bahseder misiniz?
Dünyada ses getiren ve Türkiye'de daha önce hiç yapılmamış bir formatın hazırlığı içerisindeyiz. Kalabalık bir ekiple yoğun çalışma tempomuz devam ediyor. Sunucumuz ve kanalımızla anlaşmalarımız tamamladı. İzleyiciyi hem heyecanlandıracak hem de duygulandıracak türden bir program olduğunu söyleyebilirim. Tabii ki pozitif bir duygusu olacak.