Türk kadın yöneticileri, artık dünyanın dört bir yanında görmek mümkün. Esra Parin de onlardan biri. Esra Hanım, 10 yıl Dubai'de çeşitli otellerde yöneticilik yaptıktan sonra inşaat aşamasındayken W Amman'a genel müdür olmuş. Daha açılalı 7 ay olan oteli, kısa sürede bölgenin en iyileri arasına sokan Esra Hanım'a, İstanbul'dan Körfez ülkelerine uzanan kariyerini sorduk. Ayrıca W Amman Genel Müdürü Esra Parin'den Amman ve çevresinde nerelerin görülmesi ve neler yapılması gerektiği konusunda tavsiyeler aldık.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Bu meslek sizin seçiminiz miydi, yoksa tesadüfler mi sizi bu mesleğe sürükledi?
Otelciliğe; Marmara Üniversitesi'nde okurken çok ilgimi çektiği için 9 kere kapısını aşındırdığım bugün The Marmara olarak bilinen, 80'li yılların Pullman Etap Marmara'sında çikolata, pasta paketleyerek başladım. 1984 sonrası dönemde yapılan yeni yatırımlarla turizm sektörü, parlamaya başlamıştı, beni çekense bir gün bu mesleği yaparak seyahat edebilmekti. Binlerce kutu çikolata paketledikten sonra, işe aynı otelde krupiyerlikle devam ettim. Sonra o zamanlar yeni açılan Çırağan Palace Kempinski'de çalıştıktan sonra, nihayet seyahat hayalime ulaşıp Karayip Adaları, Bahamalar, Bermuda ve Kaliforniya'da sefer yapan çeşitli Royal Caribbean yolcu gemilerinde çalıştım. Türkiye'ye döndükten sonra ilk yöneticilik görevimi aldığım Four Seasons'dan sonra The Ritz-Carlton, İstanbul'da çalıştım. Ardından Mehmet Gürs'ün açmakta olduğu Mikla'da genel müdürlük ve aynı grupta yöneticilik yaptıktan sonra, bir tesadüf sonucu kendimi tam da "Her şey bu kadar mı?" dediğim noktada Dubai'de buldum.
Körfez ülkelerinde uzmanlaşmış gibi görünüyorsunuz, bu sizin tercihiniz miydi?
Aslında Dubai, hiç aklımda yoktu. Üstelik de 2008 krizinin tüm dünyayı etkilediği bir sırada, bir dostumun, bir otelci olarak benim Dubai'yi henüz görmemiş olmamı pek yadırgaması ve eleştirmesiyle gerçekleşti. Bir iş görüşmesi için gittiğim Maldivler'den dönerken bir günlüğüne görmek için uğradığım Dubai'de aynı gün, öğleden sonra yeni görevim için el sıkıştım. Kısa bir süre çalıştığım Media One isimli butik otelde bir iş arkadaşımın bana verdiği bir başka başarılı Türk otelciye ait kart, benim Starwood Hotels grubunda şimdi Marriott olarak devam eden 10 yıllık serüvenimi başlattı. Westin ve Le Meridien Mina Seyahi Dubai'den sonra, 6 aylık bir Yunanistan projesi, derken harikulade başarılı bir otel olan W Doha'dan sonra, W Amman'ı açmak üzere Ürdün'e geldim. Körfez ülkeleri, bir kez buralara gelerek çalışma hayatını deneyimleyenlerde bir nevi bağımlılık yapar. Çünkü öncelikle 50-60 milletten insanla bir arada çalışmak ve Birleşmiş Milletler gibi belki 100'den fazla milletin bir arada hoşgörüyle yaşadığı temiz, güvenli, renkli, herkesin kabul gördüğü ve birbirine her gün zenginlik kattığı bir ortamda çalışmak kadar insanı heyecanlandıracak sanırım az şey vardır.
W Amman'a transferiniz nasıl oldu?
5 yıldan fazla çalıştığım çok başarılı olan ve çok iyi bilinen W Doha'dan sonra, Amman'ı açmak üzere genel müdür olarak çalışma imkanı doğunca, gözlerim kapalı buraya geldim ve bir senelik bir hazırlık sürecinden sonra 7 ay önce oteli, başarıyla açtık. Operasyonumuzun ilk ayında sürpriz biçimde Conde Nast, bizi HOT List dedikleri yeni açılan en heyecan verici oteller arasında gösterdi.
Bize biraz W Amman'ı anlatır mısınız, bölgedeki otellerden ayrılan yönleri neler?
W Amman, şehrin yeniden yapılandırılan ve yeni kent merkezi olarak bilinen modern Abdali projesinin içinde yer alıyor. Yürüyüş mesafesinde alışveriş merkezi, bulvar dediğimiz açık hava alışverişi imkanı sağlayan mağazalar ve yiyecek, içecek alternatiflerinin bulunduğu bir kompleksin içinde ve 37 katlı bir otel, rezidans ve ofis binasında yer alıyor. 280 oda ve 44 süitin bulunduğu otel, W markasının meşhur New York'u yansıtan 7/24 hiç durmayan enerjisini, canlılığını Amman'a ait modernize edilmiş kültürel elementleri de içine alarak getiriyor. W otelleri, her destinasyonda etnik ve mimari öğeleri, eğlenceli ve alışılmadık bir biçimde yeniden yorumlayarak genç ve her zaman kalbi genç olanlara keyifle vakit geçirecekleri, güzel müzik dinleyebilecekleri ortak yaşam alanları sunmayı hedefliyor. Otele girişte önce çöldeki zorlu iklim koşullarına dayanarak 1400 yıldır ayakta kalabilmiş Sahabi ağacına atfen bedevi kumaşlarından yapılmış Hayat Ağacı'nı görüp, Petra'daki hazineye gitmeden önce geçilen dar ve görkemli Al Siq kanyonunun modern bir adaptasyonundan geçerek lobiye varılıyor. Diğer otellerin lobi, bizim de sosyal alan olarak gördüğümüz 'Salon ya da oturma odası'ndan geçerek odalara çıkılıyor. Lobi, yedi tepe üzerine konumlanmış Amman ve kübist mimari tarzıyla portakal rengi gün batımlarına ait detaylarla süslenmiş bedevi usulü modern oturma gruplarıyla başka hiç bir otelde görülemeyecek etnik ve modern bir stil sahibi. W Amman'ı en özel kılan şey ise, servis felsefesi: "Ne isterseniz ve ne zaman isterseniz (yasal olduğu sürece)". Ayrıca size tüm W otellerinde olduğu gibi şehrin gizli saklı ve enteresan yanlarını herkesten iyi bilerek tanımanızı sağlayacak, yapılacak şeyler ya da görülecek her yerle ilgili türlü bilgiye ulaşmanızı sağlayacak olan 'Insider'.
Oteldeki müşteri profiliniz nedir, daha çok hangi ülkelerden misafirleriniz geliyor?
Ürdün için en yüksek iş potansiyeli, en çok yurtdışında yaşayan Ürdün vatandaşlarından geliyor. Bunun dışında en yüksek sayıda ziyaretçi ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve diğer AB ülkeleri ile Körfez ülkelerinden alıyor.
Otelde en çok hangi hizmetlerinizden faydalanılıyor?
Yaz aylarında antik Roma tiyatrosundan esinlenerek kat kat teraslar şeklinde yerleşimi bulunan Wet Deck, en popüler mekan. Kış aylarında ise Güneydoğu Asya yemekleri sunan Enso ile Akdeniz mutfağından harika seçenekler sunan Mesh, misafirlerimiz tarafından yoğun olarak kullanılıyor. Ayrıca spa'mızda birbirinden harika terapi ve masajlar, çok popüler...
Körfez ülkelerindeki otellerde kadın genel müdüre çok rastlanmıyor, Amman'da bir kadın olarak bir oteli yönetmenin zorlukları veya avantajları var mı?
Marriott otelleri, fırsat eşitliğine inanan bir şirket ve kadın genel müdürlerin sayısı da giderek artıyor. Ben, şimdiye dek hiç kadın olmanın bir dezavantaj olduğunu düşünmedim, sadece hep çok çalıştım ve hedefime odaklandım. Bana 30 yıl önce, otelciliğe başladığımda "yapamazsın" diyenlere inat, kafama koyduğumu yaptım. Herkese, özellikle tüm kadınlara da tavsiyem, "yapamazsın" diyenlere kulak asmasınlar ve yapabileceklerine inansınlar!
Amman'da yaşamak nasıl, zorlanıyor musunuz, boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz, hava şartları sizi nasıl etkiliyor?
Amman, harika havası olan bir şehir. Kent, yaklaşık 1000 mt civarı rakımda olduğu için hava kuru, rutubet çok az, ilkbahar-yaz-sonbahar boyunca hava bir şerbet kadar güzel. Ammanlı pek çok arkadaşımla görüşmek, zaman zaman şifalı etkisi olduğu düşünülen Ölü Deniz'e gitmek suya kendimi
bırakmak ya da sessizliğin keyfini çıkarmak için Wadi Rum 'da çölde kamp yapmaya ve yıldızları seyretmeye gitmek, en büyük zevkim.
Hedeflerinizi öğrenebilir miyiz, kariyer planlarınız arasında Türkiye'ye dönmek var mı?
Bir gün ya kendi otelimi açmak isterim, ya da bir grubun CEO'su olmak isterim. Türkiye'ye dönmek mi? Uygun bir proje olursa tabii ki düşünürüm.
"Vadi Rum'u görmeden dönmeyin"
Son olarak sizden turist olarak Amman'a gelecekler için tavsiyeler rica ediyoruz. Amman'da mutlaka görmemiz ve yapmamız gereken neler var ve neden bu yerleri görmeliyiz veya yapmalıyız?
Amman'a gelenlerin mutlaka görmesi gereken yerler, eski kent merkezi, antik Roma tiyatrosu, Citadel, Rainbow Street dedikleri Gökkuşağı Caddesi, yeni kent merkezi dedikleri Abdali.
Gökkuşağı Caddesi'nde Sufra'da birbirinden lezzetli Ürdün mezeleri ve milli yemekleri Mansaf'ı yemeli, ya da aceleniz varsa Kral Abdallah'ın eşiyle uğrak yerleri olan Al Quds'da falafel yemeliler. Eski kent merkezinde Habiba'da künefe yemeli, baharat çarşısında dolaşarak değişik baharatlar almalılar. Ayrıca Levanten mutfağının en iyi örneği olan Fakhreldin'e gitmeliler. Mevsim yazsa hem Sufra, hem Fakhreldin bir çok başka örnek gibi harika bahçelere sahip, bol yeşillik ve yasemin kokularıyla yemek yemek çok keyifli olur. Amman ayrıca Ölü Deniz'e çok yakın, bir saatlik bir yolculukla Ölü Deniz'e varıp günübirlik Marriott ya da başka bir tesise gitmelerini ve -400 metre rakım ile dünyanın en alçak noktası ve en tuzlu denizine girerek hacıyatmaz gibi kendilerini suya bırakmalarını, 20 dakika kadar suda kalıp çamur banyosu yaptıktan sonra bir 20 dakika daha suda kalmalarını tavsiye ederim. Hem eşsiz bir deneyim ve hem de insanı çok rahatlatıyor ve stresten arındırıyor. Bir başka gün de yine bir saat mesafedeki dünyanın en önemli 10 Antik Roma kentinden biri olan Jerash'ı görmeye gitmelerini tavsiye ederim. Yine kısa mesafede Mount Nebo, Madaba ve baharda Ajloun kalesi ve Um Qays da diğer ilginç alternatifler.
Ama tabii ki Ürdün'e gelmişken yapılması gereken en önemli şeyler, Indiana Jones şapkasıyla kırbacı alıp Petra'ya gitmek ve ardından güneşi Wadi Rum denilen ve Marslı, Star Wars, Aladdin gibi pek çok filme ev sahipliği yapmış olan çölde geçirmek ve sabah gün doğumunu seyredip safari yapmak ve gece ise yıldız saymak...
En son nokta ise, güney uçta Kızıldeniz'e açılan Akabe ziyareti... Hele dalış yapmayı bilen ve sevenler için harika mercan resifleriyle inanılmaz güzel bir yer.