Değerli taş uzmanı aynı zamanda mücevher tasarımcısı Esra Moreno... Annesinin yarattığı Tina markasını şimdilere taşıyor, 2. kuşak dokunuşuyla özünden ayrılmadan zamana ayak uyduruyor. Esra Moreno ile bir araya geldik ve keyifli bir sohbet ettik.
Tina 45 yıllık bir marka... Hikayesi nasıl başladı?
1992 yılında oluşan Tina markasının temelleri aslında 1972 yılında atıldı. 1972'de Nuruosmaniye'de bir mücevher mağazasında çalışmaya başlayan annem Tina Christa Sezer, işinde başarıyı yakalamak amacıyla taşlar hakkında kitaplar okudu, yurtdışı mücevher fuarlarına katıldı ve en önemlisi de vaktinin çoğunu işin mutfağında mesleğin tozunu yutmuş ustaların atölyelerinde geçirdi. Edindiği deneyim ve bilginin ışığında, 1992 yılında bugün birbirinden özgü tasarımlara imza atan Tina markasını oluşturdu. Ben o yıllarda Almanya İdar-Oberstein'da gemoloji üzerine eğitim alıyordum. Türkiye'ye geldiğimde vaktimin tamamını annemin yanında geçirip, bir yandan akademik eğitim alarak diğer yandan işin mutfağını öğrendim, sonra zaten annemle çalışmaya başladım. Annem, Kapalıçarşı'daki ilk mücevher mağaza sahibi kadındır. Bunun yanı sıra renkli doğal taşlarla yaptığı tasarımlarla da bir öncü... Benim de katılımımla bir ivme kazanan markamız, doğal renkli taşlara ağırlık veren modelleriyle alışılagelmiş kuyumculuk anlayışının dışına çıktı ve sektöre yeni bir renk getirdi.
Tina özellikle doğal renkli taşlardan oluşan koleksiyonlarıyla dikkat çekiyor: ametist, aquamarin, topaz, turmalin... Renkli taşlara ilginiz nasıl başladı?
Renkli taşlara olan ilgim annem Tina'nın bu taşlara duyduğu sevgi ve ilgisinden dolayı bende de merak uyandırdı. Biz Tina olarak 20 yıl önce mücevher sektöründe renkli taşlarla yaptığımız tasarımlarla öncü olduk, bunu rahatlıkla söyleyebilirim. O zamanlar Türkiye'de renkli taşlar mücevherciler tarafından bile tanınmıyordu ve birçoğu bizim yaptığımız ametist, aquamarin, lapis gibi doğada nadir bulunan renkli taşlar ile tasarladığımız mücevherlerimize şaşkınlık ve hayretle bakıyorlardı. Kimi zaman paranın gücünün yetmediği güzellikler vardır, işte ben de bazı Tina parçaları için bunu düşünüyorum. Çünkü doğada nadiren rastladığınız bu taşlar, bir benzeri yapılamayacak ve bulunamayacak parçalar.
Sizin katılımınız markaya nasıl bir ivme kazandırdı?
Yılların annem Tina'ya kazandırdığı tecrübe tartışmasız çok büyüktür ancak benim aldığım Gemoloji, yanı değerli taş bilimi eğitimi ile firmamızın renkli doğal taşlar hakkındaki engin bilgisi çok daha artmış oldu. Bunun yanı sıra müşterilerimize verdiğimiz bilimsel bilgiler onların bize duyduğu güveni çok perçinlemiştir. Doğada adını bile bilmediğimiz yüzlerce taş var ve inanın bazen bir taşın karsısında soluğumuzun kesildiği oluyor, doğanın bize sunduğu mucizeler, güzellikler hayallerimizin çok ötesinde.
Taşların insan ruhu ve psikolojisi üzerindeki olumlu etkileri nedir? Bize kısaca bahsedebilir misiniz?
Her atomun enerjisini düşündüğümüzde taşların enerjisini yadsımak anlamsız olur. Ama tabii ki her şeyin başında inanmak geliyor; size iyi geleceğine, yardım edeceğine inanmak. Özellikle Lapis annemin uğur taşı, ona iş hayatında, bana okul dönemlerinde zihnimi toparlamamda çok yardımcı olduğuna inandık. Bebek sahibi olmak isteyen bir arkadaşım bir süre taktığı ametist bilezik sayesinde uzun süredir beklediği bebeğine kısa bir süre içinde kavuştuğunu düşünüyor.
Kişiye özel tasarımlarınız da oluyor sanırım... Eski tasarımlara da hayat verdiğiniz oluyor mu?
"Kişiye özel tasarım" deyimi son zamanlarda çok kullanılmaya başlandı, ama bizim kendimizi tanımlarken çok rahatlıkla bunu söylemeyi hak ettiğimizi düşünüyorum. Çünkü kullandığımız taşlar öyle nadir ve özel ki zaten istesek de bir ikincisini bulamıyoruz. Herkesin yaptığını yapmayı ve belli bir standarda bağlı kalmaktan hoşlanmıyoruz. Daha özeli ve farklı olanı yapmayı seviyoruz. Kullandığımız renkli doğal taşlar hem kalite olarak hem kesim olarak yüksek kalitede ve farklılar. Eski tasarımlara hayat vermek, bizim çok yaptığımız bir şey. Müşterilerimizin aile yadigârı olan veya önceden almış olup artık kullanmadıkları mücevherlerini, onların taşımaktan zevk alacakları mücevherler haline getiriyoruz.
Kolye, yüzük, küpe, broş... Hepsi şık birer aksesuar ancak gece şık bir davete giderken hepsi bir arada kullanılmamalı... Sizin bu konudaki tavsiyeniz nedir?
Çok kalabalık mücevher kullanımına karşıyız, hepsi iddialı birkaç parça bir arada takıldığında yorucu bir görüntü ortaya çıkıyor ve mücevherler hak ettikleri etkiyi yansıtamıyor. Mücevher kişiyi yansıtmalı ve kişi ile uyumlu olmalı. Sadece dikkat çekmesi değil ,göze hoş görünmesi önemli çünkü bazen bir şey çok aykırı veya garip olduğunda da gözümüz takılır. Kimi zaman birinin taktığı ışıl ışıl parlayan küpelere hayranlıkla bakarız kimi zamansa birinin incecik bir zincir üzerine taktığı bir inciden gözlerimizi alamayız. İşte bu tamamen kişinin mücevherle uyumuyla ilgilidir.
Mücevherler kadınlar için en değerli objelerdendir. Sizce mücevher kadınlara ne hissettirir?
Mücevher öncelikle değerli bir nesne olduğundan ona sahip olmak isteyen kişiye bir şeye sahip olma hissini ve gücünü verir. Mücevher zarafeti, parıltısı ile dişiliğin önemli bir sembolü olarak kadını tamamlayan güzel bir ayrıntıdır. Mücevher, kendini gösterebilmesi için, onu gerçekten severek takan bir beden ister. Bir kadın mücevher ile bütünleşmişse o ikiliden kimse gözlerini kolay kolay alamaz.
Taşlar arasında uyum yakalamak zor mudur? Birbiriyle en çok uyan taşlar hangisi sizce?
Kullandığımız taşların ne kadar nadir ve özel olduklarını bildiğinizde onlara hayran kalmamak mümkün değil. Farklı taşları bir arada kullandığınızda çok daha cesur ve nadir parçalar ortaya çıkıyor. Mesela aquamarin ve pembe turmalini bir arada kullandığımızda çok neşeli, insanı eğlendiren ve mutluluk veren mücevherler ortaya çıkıyor. Citrin ve onixi bir arada kullandığınızda daha cool, sofistike mücevherler ortaya çıkıyor. Moonstone ve Quartzın tüm tonları birbirine çok yakışıyor.
Sizce trendlere göre tasarım mı, zamansızlık mı önemli?
Zamansızlık tasarımda vazgeçilmezdir. Elinizdeki taşın size hissettirdikleri ile doğal bir tasarım süreci gerçekleşir. Fakat güncel olmak ve trendleri takip etmek de vazgeçilmez bir gerçek. Ama ne trendler, ne de başka bir şey, bir mücevherin ona sahip olan kişi ile uyumu kadar önemli olamaz.