Bir süredir sesi soluğu çıkmıyordu Helin Avşar'ın. Gazetedeki röportajlarına devam ediyordu ama onu ne gece hayatında, ne de başka projelerde görüyordum. Bu işin altında bir şeyler olduğunu hissetmiştim ki nitekim yanılmamışım. Helin Avşar şimdi yeni bir iş koluyla karşımıza çıkmaya hazırlanıyormuş meğer. İnternet üzerinden satış yapacağı 'Hell-in' adını taşıyan ev tekstili ürünleri için harıl harıl çalışıyor. Yeni evlenecek çiftler için çeyiz setleri, evde giyilecek rahat ama şık kıyafetler, iç çamaşırları gibi ürünlerle müşterileriyle buluşacak olan Avşar, bizim için gerçekleştirdiği fotoğraf çekiminde de sevgilisiyle buluşmak için akşama hazırlanan bir kadını canlandırdı.
Uzun süredir sessizdin ancak şimdi karşımıza bambaşka bir iş koluyla çıkıyorsun. Ev tekstili işine girmek nereden çıktı, biraz anlatır mısınız?
Biliyorsun ben değişik işler yapmayı seviyorum. Doğru zamanda doğru bir işle başlamak istedim. Uzun süren bir araştırma döneminden sonra bu işin doğru bir iş olduğuna karar verdim. Evime çok önem veriyorum. Ev, insanın en özel yeri ve oraya alınacak her şey çok değerli benim için. Bu kadar önemsediğim bir konuyu neden herkesle paylaşmıyorum diye düşündüm ve başladım çalışmalara.
Röportaj yapmaktan ve gazetecilikten sıkıldınız mı ki bu işe başladınız?
Kesinlikle sıkılmadım. O benim hiç vazgeçemeyeceğim bir tutku. Ancak bu dönemde herkes gazeteci oldu bu doğru, ama ben bu işi yıllardır yapıyorum. Şimdi de yeni bir sürprizim var. Dediğim gibi değişik şeyler yapmayı seviyorum. Bu alanda da daha önce yapılmamış, yepyeni bir konseptle okurlarla buluşacağız. Çok heyecanlıyım.
Biraz ipucu verir misiniz?
Peki şöyle söyleyeyim; yeme içme üzerine güzel bir sayfa olacak.
Kendinizi artık iyi bir röportajcı ve gazeteci olarak görüyor musunuz?
Tabii ki görüyorum. Ben başarılı bir gazeteci olabilmek için bu işi yıllardır yapıyorum ve çok emek veriyorum. Şu an gazeteciyim diyen birçok kişiyi cebimden çıkarırım.
Şöyle bir durum gözlemliyorum; röportajlarınız eskisi kadar ses getirmiyor, bunu neye bağlıyorsunuz?
Eskiden daha az kişi röportaj yapıyordu, şimdi herkes gazeteci! Herkes herkese rahatlıkla ulaşıyor. Ama ben doğru işlerin diğerlerinden sıyrıldığını düşünüyorum.
Yeni işinizde tek başınıza mı olacaksınız yoksa ablanız ya da başka bir ortağınız olacak mı?
Bu sefer tek başınayım ama çok iyi bir ekiple çalışıyoruz. Çok uzun süren bir hazırlanma aşamasından sonra buralara geldik. En ufak detayla bile ben uğraşıyorum. Eskiden daha az önemsediğim konuları şimdi daha çok irdeliyorum. İnsan zamanla olgunlaşıyor ve ne istediğini yaşadıkça görüyor. Artık kendimi daha farklı görüyorum.
Sıfırdan bir marka mı yaratıyorsunuz, yoksa var olan bir markayı mı getiriyorsunuz? Türkiye'de bu alanda eksiklik mi var?
Benim markam vardı ama şimdi farklı bir iç çamaşırı koleksiyonuyla çıkıyorum. Markayı bu alanda canlandıracağım. Dünya çapında bir marka olmasını istiyorum. Eskiden iddialı olmaktan korkuyordum, artık "Neden olmasın" diyorum. Türkiye tekstilde çok ileride ama pazarlamada sıkıntımız var. Birçok marka Türkiye'de üretiliyor. İşçiligimiz çok kaliteli. Sadece ürünlerimizi doğru paketleyemiyoruz. İşte bütün bu detayları atlamadan, dünya standartlarına uygun bir koleksiyon geliyor.
İşin hangi kısımlarında yer alacaksınız yani ürün çizimleri, kumaş seçimleri mi, ne gibi detaylarla ilgileneceksiniz?
A'dan Z'ye her şeyle ilgileniyorum. Çok heyecanlıyım bu kadar emek verdim, olgunlaştım. Artık bunun meyvesini yeme vaktim geldi. Bu işe çok güveniyorum. İşin mutfağından, pazarlamasına kadar, kısacası her türlü detayıyla ilgileniyorum. Aceleci bir yapım var, hemen her şey olsun bitsin istiyorum. Ama bu işte çok sabırlıyım. Bu işle beraber herkes Helin Avşar'ı farklı yönüyle görecek.
Kadınların yanı sıra erkekler için de ürünler olacak mı?
Evet, öncelikle kadınlara yönelik olmakla beraber, erkeklere de yapacağım ürünler olacak. Acele etmiyorum. Önce kadınlarla başlayıp, zamanla erkeklere de yöneleceğim. Zaten erkeklere de beğendirmemiz gerekiyor ki eşlerine, sevgililerine alsınlar.
Biraz detay verir misiniz, ev tekstili derken neler ön plana çıkıyor?
Çok geniş bir yelpazemiz var. Bir kere yeni evlenen çiftler için çeyiz setleri var. Evde giyilecek rahat ama şık kıyafetler, iç çamaşırları vs. Ev içerisinde kadınların kendilerini çok daha özel hissedecekleri bir koleksiyon aslında. Bu işin güzel tarafı, satışlar sadece internet üzerinden olacak. Son yıllarda her şey internetten yapılıyor. Dünya bu yöne kayıyor. Yakın zamanda mağazacılık da bitecek. Ancak işler planladığımız şekilde giderse yurtdışında bir mağaza neden olmasın?
Peki siz ev içinde nasıl kıyafetler giymekten hoşlanırsınız, çok özenli ve bakımlı mısındır yoksa salaş mı?
Benim ev içerisinde rahat hissetmem çok önemli, ama rahatlıkla beraber şıklığa da dikkat ederim. Kendi üzerimde beğenmediğim ya da giymeyeceğim hiçbir şey yok bu koleksiyonda. Tamamen beni yansıtıyor diyebilirim.
Hülya Avşar'ın bir tişört markası var internet üzerinden satılan. İleride birlikte bir koleksiyon hazırlamak gibi fikirleriniz var mı? Ya da ablanızla ortak bir çalışma yapmak istiyor musunuz?
Hülya'ya danışmadan zaten bir şey yapmıyorum. Onun hislerine çok güvenirim. Her zaman beraberiz ama bu iş daha bana ait bir şey oldu. Hülya'nın eylül ayında kozmetik alanında güzel bir projesi var. O zaman internet adresimizde onun ürünleri de olacak.
Evet kozmetik işine gireceği konuşuluyordu Hülya Hanım'ın, detayları belli oldu mu?
Tamamen doğal ürünlerle hazırlanan bir krem serisi bu. Bizim yıllardır kullandığımız bu kremleri şimdi Türk kadınlarına ulaştırıyoruz. Sağlık Bakanlığı'ndan onaylı, tene ipeksi bir yumuşaklık veriyor. Bunun üzerinde de çok uzun zamandır çalışılıyor.
Bugüne kadar birçok iş kolu denediniz, ancak çok uzun soluklu olmadı. Maymun iştahlı mısınız, şanssız mısınız ya da neye bağlıyorsunuz bunları?
Bence fazla göze çarpıyorum. Maymun iştahlı olduğumu düşünmüyorum. İnsan deneme yanılma yoluyla neyi ne kadar istediğine karar veriyor. Ben her şeyi deneyebilirim. Bu maymun iştahlı olduğumu göstermez. Tam tersine istikrarlı görüyorum kendimi. Yıllardır gazetede röportaj yapıyorum. Şimdi ise daha güçlü bir şekilde geri dönüyorum.
Anlaşması çok kolay, dışarıdan çok saf ve iyi niyetli ama oldukça özgüvenli biri olduğunuzu biliyorum. 'Aptal sarışın' yakıştırmalarına ne diyorsunuz?
Araştırmalar aptal muamelesi gören sarışınların hiç de öyle olmadığını ortaya koyuyor. Hatta esmerlere nazaran daha zekilermiş. Ben de öyleyim; esmerlerden daha zekiyim. Akıllı kadın ister sarışın, ister esmer olsun işini bilir. Ben de her türlü durumu yönetebilen bir kadınım.
Gece hayatında artık sizi hiç görmüyoruz. Bu konuda ablanızdan uyarılar aldığınız konuşuluyordu. Artık gece hayatı keyif vermiyor mu yoksa bilerek, görüntülenmemek için yaptığınız bir seçim mi bu?
Ben gezmeyi, eğlenmeyi, arkadaşlarımla vakit geçirmeyi çok seviyorum. Hiçbir zaman bundan vazgeçmem. Artık daha çok yurtdışında vakit geçiriyorum. Oradaki eğlence hayatı bana daha yakın. Burada da çok huzur bulduğum bir evim var. Daha çok evimde dostlarımla vakit geçiriyorum.
Gelelim aşk meşk konularına... Hayatınızda biri var mı?
Yabancı bir erkek arkadaşım var.İşi dolayısıyla yurtdışında, ama benim için sürekli Türkiye'ye geliyor. Yabancılarla kendimi daha rahat hissediyorum. Uzun süredir huzurlu hissettiğim bir ilişki. Özgüveni yüksek bir adam ve beni besliyor. Son dönem iş hayatına yöneldim. Ama Marilyn Monroe'nun dediği gibi; "Kariyer yapmak harikadır ama soğuk kış gecelerinde kariyerinize sarılıp yatamazsınız."
2014 yılında sizden evlilik haberi alır mıyız acaba?
Bu sene evlenmek istiyorum. Evlenmeyi bu zamana kadar gerçekten isteseydim illa ki olurdu ama doğru insan çok önemli. Ben kendine has kuralları olan bir kadınım. Herkesle bu uyumu yakalamak kolay değil, evlilik başka bir şey. Evlenmiş olmak için evlenmek istemedim ama bu sene bir sürpriz olabilir.
Son olarak; geçtiğimiz günlerde eski enişteniz Kaya Çilingiroğlu bar çıkışı bir kadınla görüntülendi ve bu olaya 'İkinci Feraye vakası' denildi. Siz bir yorum yapmak ister misiniz bu konuyla ilgili?
Tarih tekerrürden ibaret Öykü'cüğüm. Kimse bu duruma düşmek istemez; klasik bir söz ama ne ekersek onu biçiyoruz bu hayatta!
Röportaj:Öykü YAZICIOĞLU Fotoğraflar:ECE OĞULTÜRK