Röportajlar: Gülçin İşler FIRAT
Fotoğraflar: Betül YAZICIOĞLU
Koç Üniversitesi Tarih Bölümü mezunu, genç mücevher tasarımcısı Nida Bulut Bozkurt, tarihten, tasavvuftan esinlenerek hazırladığı mücevherleriyle sadece Türkiye'de değil yurtdışında da ilgi uyandırmaya başladı. Bu Jewels adını verdiği mücevher markasını 2014 yılında hayata geçiren Bozkurt'un tutkulu yolculuğu yurtdışında büyüme atılımlarıyla emin adımlarla ilerliyor. Türkiye'nin önemli iş kadınlarından biri olan Nilüfer Bulut'un kızı olması ise iş hayatındaki başarılı duruşunu gösteren en büyük örneği oluşturuyor. Nida Hanım ile İtalya'da katıldıkları başarılı geçen fuar sonrası Hilton Bomonti'de buluşarak markası, yeni projeleri ve evliliği hakkında keyifli bir röportaj yaptık.
Nida Hanım, en son İtalya'da mücevher fuarına katıldınız ve çok ses getirdiniz. Nasıl geçti fuar; bir de sizden dinleyelim.
Beklediğimden daha başarılı ve verimli geçti. Tasarımlarımız dünyanın her yerinden gelen mücevherseverlerin ilgisini ve beğenisini topladı. Yalnızca uluslararası önemli markalar için ayrılmış olan salonda Türk markası olarak ilk defa markamız yer almayı başardı ve gelecek vadeden marka olarak yatırımcıların ilgi odağı oldu. 2015 yılında tasarlamış olduğum Mevlana 'Aşk' yüzük, uluslararası basının ilgisini çekti. İtalyan editör köşesinde "Bu şovda benim için en dikkat çeken Türk markası 'Bu Jewels'tı. Genç tasarımcı Nida Bulut ve onun 'Aşk' yüzüğü..." diye köşesinde yazdı.
Ne kadar güzel, yüreklendirici bir yorum...
Evet, hem kendim hem de ülkem adına büyük gurur kaynağı oldu. Ayrıca, aldığımız corner teklifleriyle Milano, Londra, İsviçre ve Romanya'da ilk işbirliklerine adım atarak hedeflediğimiz uluslararası marka olma yolunda ilk adımları atmış olduk.
Uluslararası bir marka olmak hep planlarınız arasında mı yer alıyordu?
Markamı kurduğum 2014 yılında yola çıkış amaçlarımdan biri de çeşitli ülkelerde geleneksel Türk mücevherini markamızla birlikte tanıtmaktı. İtalya Vicenza'da katıldığımız bu fuar amacımın ilk adımı oldu.
İtalya'da hangi koleksiyonları tanıttınız?
İtalya'da 5 farklı koleksiyon tanıttık; Pusula, Pitonun Zarafeti, Renklerin Rüyası, Talis, ve Sevgi. Ancak, bunların arasında 2015 yılında hazırladığım 'Talis' koleksiyonundaki 'Aşk' yüzük en çok dikkat çeken parça oldu.
Nedir bu 'Aşk' yüzüğünün hikayesi?
Bu yüzüğün hikayesinde Mevlana'nın öğretilerinden yola çıkarak, Aşık'ın (kulun) Maşuk'a (Allah'a) olan sonsuz sevgisini anlatmaya çalıştık. Bir çeşit hicrandan vuslata şeklinde cereyan eden hayat serüveninin, daha doğrusu yaratılış mantığının olmazsa olmazıdır ilahi aşk. Her insan sever ve aşık olur. Ama en değerli ve geçerli aşk, Allah'a duyulan aşktır. "Aşk her yerdedir, ama hiçbir şeyde görünmez." Bir zamanlar okuduğum Mevlana'nın bu sözü beni çok etkilemişti ve kendi yorumumla 'Aşk', yüzük tasarımıma dönüştü.
Markanızın yurtdışı konumlanması nasıl olacak?
Öncelikle belli satış noktalarında yer alarak başlayacağız. Bunun için İtalya, İsviçre ve Romanya ile görüşüyoruz. Sonrasında daha büyük yatırımlar yaparak mağazamızı açmayı planlıyoruz. Mağaza içinde Almanya, Finlandiya ve New York'u düşünüyoruz.
4 yılda markanın geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Markamla ilgili 4 yıl için hazırlamış olduğumuz iş planı ve hedeflerin daha ilerisine ulaştık. Geldiğimiz noktada Bu Jewels markası, Türkiye'nin farklı şehirlerinde, son yıllarda daha trend hale gelen kişiye özel mücevher tercih edenlerle buluşuyor. Her geçen gün 'bespoke jewelry' alanında bilinirliğini arttırmaya hem yurtiçi hem de yurtdışında devam ediyor.
Mücevherlerinizin size göre diğer mücevherlerden farkları nelerdir?
Mücevher benim için anıları hayatta tutabilmenin bir yoludur. Bu Jewels tasarımlarıyla mücevherin ötesine geçiyor ve herkese hitap etmeyi başarıyor. 'Bu' markası altında oluşturduğumuz Bu Slvr mücevheri gümüş ve pırlanta ile kullanmayı sevenlere, Bu Gents şıklığını mücevher ile tamamlamak isteyen centilmenlere, Bu Baby ise bebeğine manevi değer taşıyacak olan ilk mücevherini hediye etmek isteyenlere hitap ediyor. Tasarımlarımın tarihi çizgiler ve hikayelere sahip olmalarının da markamı özgünleştirdiğine inanıyorum. En çok Osmanlı tarihi ve Yunan mitolojisinde yer almış hikayelerden esinleniyorum. O çağlarda, dönemlerde yaşanmış hikaye ve efsaneleri günümüze yorumlayarak mücevhere taşıyorum. Bir diğer konu da markamın hikayesi ve köklü oluşudur. Benim logom, dedemin imzasıdır. Onun yıllar önce birçok başarının altına atmış olduğu imzasının bana da en büyük şansı ve başarıyı getireceğine inanıyorum.
Koleksiyonlarınızı oluştururken esin kaynaklarınızı neler oluşturuyor?
Tarih mezunu olduğum için en çok tarihten, tarihteki efsanelerden çok besleniyorum. Bunun yanı sıra tasavvufla ilgiliyim. Tasavvufta yer alan hikayeleri tasarımlarıma yansıtmaya çalışıyorum. Bu şekilde insanların bu tarz mücevherler kullandıkları zaman günlük yaşamlarında kendilerini rahat ve enerjik hissedeceklerini düşünüyorum. Zaten, tarihten ilham alarak bu serüvene başlamaya karar verdim. Bu nedenle ilk koleksiyonlarımda, tarihi hikayeleri olan parçalara rastlamanız mümkün. Örneğin, Vav, Hz. Fatma'nın Eli, Mevlana, nazar boncukları... Tarihte insanlar sevdiklerini kaybettiklerinde, sevdikleriyle aralarındaki bağı sürdürmek için onları deniz kabukları, hayvan dişleri gibi takılarla gömerlermiş. Bunlar 35 bin yıl önce kullanılan ilk takılar olmuş. Nitekim bugün de nazar boncuğu ya da çeşitli figürlerdeki takılara yüklediğimiz yaklaşımlar bu ilk takılardan geliyor.
Tarihe bu kadar ilgili olduğunuz için sormak istiyorum. Hangi dönemde yaşamak isterdiniz?
Sultan Süleyman döneminde yaşamak isterdim diye düşünüyorum. Kanuni Sultan Süleyman başyapıt niteliğinde mücevherler tasarlayıp, işlemiş. Aynı zamanda, Batı dünyasında 'Muhteşem' unvanıyla anılır. Bunun sebeplerinden biri de özel olarak birbirinden güzel pırlanta, zümrüt, safir taşlarla yaptırmış olduğu tacıdır. O dönemde, o denli görkemli taç takan bir Avrupa kralı dahi olmamıştır. Mücevhere bu denli önem verilen bir dönemde yaşayarak bu ihtişamın içinde bulunmak isterdim.
Şu an hangi koleksiyon hazırlığı içindesiniz?
2017 yılında hazırladığım ve Vicenza fuarında da beğeni toplayan koleksiyonumuzdan biri 'Pusula'yı farklı taşlar ve madenlerle varyasyonlar tasarlıyoruz. Bununla birlikte 2018 yaz koleksiyonunda benim için manevi anlamı çok değerli olan renkli taş ve mine kullanarak ürettiğimiz, adını hazır olunca duyuracağım çok farklı bir koleksiyon geliyor.
Aileniz markanızı hayata geçirirken size hangi alanlarda destek oldu?
En başta annem beni çok cesaretlendirdi ve bana inanarak en büyük desteği verdi. Kardeşim Dila Bulut, verdiği farklı koleksiyon fikirleriyle bana hala destek oluyor. Kendisi şu an yönetmenlik eğitimi için New York'ta yaşıyor. Aynı zamanda markamızın cornerları için pazar araştırması yapıyor.
Anneniz Nilüfer Bulut. Çok önemli bir iş kadını, TİKAD Başkanı. Çok şanslı hissediyor olmalısınız kendinizi... Anneniz sizi nasıl yetiştirdi?
Annem bana disiplinli olmayı, sevdiğin işi yapmayı ve başarı yolunda ilerlerken karşılaştığım güçlüklerle yılmadan savaşmayı iş hayatından canlı örnekleriyle öğretti. Başarılı bir anneye sahip olmam öncelikle beni çok gururlandırıyor. İş hayatında başarılı bir annenin kızı olmanın bence hem olumlu hem de olumsuz yanları var. Olumlu yanı tecrübelerinden yararlanmak, örnek almak ve hissettiğiniz gurur. Olumsuz yanı sizinle ilgili fazla beklentiye girilmesi ve yaptığınız işlerin arkasında hep onun desteğinin olduğunun düşünülmesi.
Anneniz öncü girişimci kadınlardan biri. Siz de onu örnek alarak hayat yönünüzü seçtiğiniz düşünüyor musunuz?
Tabii ki, annem benim hayatımdaki rol modelim... Onun tecrübelerini yakından takip ederek kendi iş hayatımda uygulamaya çalışıyorum. Kararsız olduğum konularda annemin görüşlerine mutlaka başvuruyorum. Hiçbir şey emek ve sabır olmadan kazanılmıyormuş, annem hep söylerdi. Ben de bunu iş hayatında yaşayarak öğrendim.
İş hayatında genç yaşta yakaladığınız başarının yanı sıra geçen sene evlendiniz. Evlilik nasıl gidiyor?
Güzel gidiyor. Mutlu bir birlikteliğin sırrının birlikte olduğun kişiye duyduğun aşk, sevgi ve dostluk olduğunu düşünüyorum. Bence bunlardan biri eksik olduğunda mutlu birliktelik uzun sürmüyor.
Evlenip Ankara'ya yerleştiniz. Ankara-İstanbul arasında mekik dokurken nasıl bir hayatınız var?
Evet, şu an Ankara'da yaşıyoruz. Biz eşimle İstanbul'da tanıştık. O da uzun yıllar İstanbul'da yaşadığı için kendisinin de takip ettiği işleri ve sevdiği arkadaşları var. Bu nedenle zaman zaman İstanbul'a birlikte gidip, geliyoruz. Ben yoğunluğu ve koşturmayı sevenlerdenim. İşim gereği her hafta düzenli olarak İstanbul'a gidiyorum ve bu beni daha da verimli yapıyor.
Eşiniz, işinize, iş temponuza nasıl destek oluyor?
Eşim aynı zamanda benim en iyi arkadaşımdır. Tanıştığımız ilk günden beri işimle ilgili bana her zaman destek olmuştur. Hatta eşimle tanıştıktan bir ay sonra markamın lansmanını yapmıştık. Markamı kurduğum yıl eşimle de tanışmamın güzel bir tesadüf olduğunu düşünüyorum.
Markanız kurulduğu günden bu yana sosyal sorumluluk projelerinde de yer alıyor. Bu sizin için ne ifade ediyor?
Sosyal sorumluluk projeleri markamız için çok önemli. Elimizden geldiği kadarıyla katıldığımız kermeslerle ve farklı projelerle destek olmaya çalışıyoruz. Maalesef Türkiye'de sosyal sorumluluk gerektiren çok fazla konu var. O nedenle imkanlarımızı sadece kendi başarımız ve refahımız için kullanmamalıyız diye düşünüyorum.
Gelecek planlarınız arasında neler var?
Vicenza fuarı bize farklı ülkelerde gerçekleşen birçok mücevher fuarının kapılarını açmış oldu. Önümüzdeki dönemlerde Las Vegas Couture Show, Vicenzaoro Dubai ve yine İtalya'da Vicenzaoro 2019 fuarlarına katılmayı hedefliyoruz. Heyecanla yeni koleksiyonumuzu tamamlayıp, mücevher severlerin beğenisine sunmayı ve yurtdışında halihazırdaki çalışmalarımızla ilgili güzel haberler vermeyi planlıyoruz.