Haber: Gülçin İşler Fırat
Fotoğraflar: Didem Cıvınoğlu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu dolayısıyla ABD'de bulunan Emine Erdoğan, New York'taki Türkevi'nde Olgunlaşma Enstitüleri tarafından düzenlenen "Gelin Hazineleri: Osmanlı ve Anadolu Çeyizlerinde Bir Yolculuk" programına ev sahipliği yaptı.
Programa, Nijerya Devlet Başkanının eşi Oluremi Tinubu, Kosova Cumhurbaşkanının eşi Prindon Sadriu, Mauritius Cumhurbaşkanının eşi Sayukta Roopun, Fiji Cumhurbaşkanının Eşi Filomena Katonivere, Guatemala Cumhurbaşkanının eşi Lucrecia Peinado, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanının eşi Mirela Becirovic, Yunanistan Başbakanının Eşi Mareva Grabowski Mitsotakis, Arnavutluk Başbakanının eşi Linda Rama ile Esvatini Başbakanının eşi Philile Dlamini, Bakanlar, milletvekilleri, genel yayın yönetmenleri ve uluslararası kuruluşların üst düzey temsilcileri katıldı.
Programda konuklarına hitap eden Erdoğan, Türk kadınının el emeği göz nuru eserlerinden oluşan, Osmanlı ve Anadolu çeyizlerinin keşfedileceği özel etkinlik vesilesiyle misafirlerini Türkevi'nde ağırlamaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan: "Tarihte örnek medeniyetler kurmuş, dünyaya yön vermiş toplumlar, geçmişiyle öz kimliğiyle kültürel hafızasıyla bağını güçlü tutmuş olanlardır. Doğup büyüdüğüm Anadolu medeniyeti başta olmak üzere dünyanın kadim kültürlerinin değerler müktesebatını, günümüzün bilgi ve imkanlarıyla harmanlayarak geleceğe taşımayı bir insanlık meselesi olarak ele almalıyız." dedi.
Erdoğan, geleneksel el sanatlarının, bir kültürün satır satır okunabileceği yaşayan belgeler mahiyetinde olduğunu belirterek, "Kültür havzası Asya'dan Afrika'ya geniş bir coğrafyayı kapsayan Anadolu, bu anlamda köklü bir hafızaya sahiptir. Tarih boyunca bölgenin insanları, hayatın her yüzünü hünerli elleriyle eşyaya işlemiş, yaşadığı mekanı ince dokunuşlarla güzelleştirmiştir." diye konuştu ve geleneklerimizi korumanın önemine değinerek sözlerini bu cümlelerle sürdürdü: "Çeyiz geleneğimize dair bütün bu kültürel mirası paylaşırken tarihe yapılan sade bir övgüden öte bir çabamız olduğunu vurgulamak isterim. Otomasyon ve dijitalleşmenin her yanımızı sararak, emeği ve özgünlüğü günden güne yok ettiği bir dönemde yaşıyoruz. Kültürel mirasların doğru değerlendirildiğinde insanlık olarak sürüklendiğimiz bunalımlara çözüm sunacak potansiyeli barındırdığına yürekten inanıyorum"
Yeni bir yuvanın kurulması anlamına gelen düğün merasimlerinin bu zengin kültürün kapsamlı bir sunumu gibi olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Gelin hamamından kına gecesine, gelin bohçasından çeyiz sandığına birçok ritüeli barındıran Türk düğünleri, geleneksel el sanatlarımızın birçok yönüyle ortaya çıktığı eşsiz törenlerdir. Bu merasimler arasında, bilhassa çeyiz geleneğinin kültürümüzde özel bir yeri vardır. Çeyiz, bir evi yuva yapan değerlerin, sabrın, özenin ve sevginin eşyaya ve mekana yansıtılmasıdır. Özel dokuma kilim ve örtülerden giyim kuşama, hatta kozmetiğe dek bir insanın evinde ihtiyaç duyabileceği her çeşit ürün, çeyiz sandıklarında yer bulur." ifadelerini kullandı.
Her Bir Sandık, İçinde Bir Tarih Taşır
Emine Erdoğan, çeyiz ürünlerinin günlük hayattaki ihtiyaçları karşılamasının yanı sıra kadınların duygularını, dileklerini ve hayallerini sembollerle ortaya koyan özel birer mektup gibi olduğunu anlatarak, şöyle devam etti: "İster Osmanlı saray çeyizi olsun, ister geleneksel Anadolu çeyizi olsun, her bir sandık, içinde bir tarih taşır. Ürünlerdeki her işlemenin bir mesajı, kullanılan motiften seçilen renge kadar her detayın bir manası vardır. Evlenmek veya anne olmak isteyen genç bir kız, el işine saç bağı motifini işlerken, kötü gözleri yuvasından uzaklaştırmak isteyen pıtrak motifini nakşeder. Muradı olan kuş, bereket isteyen nar, sıhhat duası eden papatya motifini, yaptığı el işine ekler. Ördüğü halının köşesine saçından bir tutam koyan, dokuduğu kumaşa elbisesinden parça ilave eden kadınlar, aslında çeyiz ürününü, kulak verenin duyacağı özgün bir hikayeye dönüştürür. Üretilmesindeki rikkat ve zarafet ile el işi ürünler, bulunduğu evin mensuplarına, hayata ve dünyaya bu incelikle yaklaşmanın güzelliklerini öğretirken, aile arasındaki muhabbeti derinleştirir."
Erdoğan, yalnızca geline ve yeni kuracağı eve yönelik özel bir hazırlık gibi gözükse de çeyizin aslında kalabalık bir aile ve dost çevresini de içeren toplumsal bir faaliyet olduğunu vurgulayarak, hazırlık sürecinden gelin sandığının yeni eve taşınmasına kadar her aşamanın sosyal bir birliktelik ve dayanışma içerdiğini anlattı.
Bu birlikteliğin Osmanlı saraylarına has çeyiz kültüründe farklı bir boyut aldığını aktaran Erdoğan, özgün işlemeleri ve kıymetli materyalleri ile Osmanlı sultanları için özel hazırlanmış çeyiz ürünleri, halkın katıldığı büyük bir törenle gelinin yeni evine taşındığını dile getirdi.
Çeyiz Geleneği Hepimizi Ortaklaştıran Bir Kültür
Erdoğan, "gelin alayı" olarak da bilinen bu törenin, Türk çeyiz kültürüne dair benzersiz bir şölen sunduğunun altını çizerek şöyle konuştu:
"Merasimi izlemek için İstanbul'a akın eden Batılı seyyahların, geçit töreni güzergahı üzerinde iyi bir yer tutmak ve seyahatnamelerini zenginleştirmek için birbiriyle yarıştıkları kaydedilir. Bu kervanda, bugün sergide de gördüğünüz Nahıl Ağacı figürü başı çeker. Altın ve gümüş toplar, şekerlemeler, mücevherler, billur ve sedeflerle süslenen Nahıl ağaçlarının muhteşem örneklerini, günümüze ulaşan minyatürlerde görebiliyoruz. Yerel farklılıklar barındırsa da Türkiye'deki gibi, dünyanın çeşitli bölgelerinde benzer uygulamaların olduğu biliniyor. Çeyiz geleneği, aslında Asya'dan Avrupa'ya, Orta Doğu'dan Afrika'ya hepimizi birleştiren, ortaklaştıran bir kültürdür."
Sanatsal boyutu kadar toplumsal hafızayı da ortaya koyan bu müşterek hazinelerin, bütün bereketiyle yaşaması ve çoğalması temennisinde bulunan Erdoğan, "Çeyiz geleneğimize dair bütün bu kültürel mirası paylaşırken tarihe yapılan sade bir övgüden öte bir çabamız olduğunu vurgulamak isterim. Otomasyon ve dijitalleşmenin her yanımızı sararak, emeği ve özgünlüğü günden güne yok ettiği bir dönemde yaşıyoruz. Kültürel mirasların doğru değerlendirildiğinde insanlık olarak sürüklendiğimiz bunalımlara çözüm sunacak potansiyeli barındırdığına yürekten inanıyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Emine Erdoğan, kültürlerin insanın kendisini ve çevresini keşfetme sürecinde yol gösterici anlam haritaları olduğunu dile getirerek, "Tarihte örnek medeniyetler kurmuş, dünyaya yön vermiş toplumlar, geçmişiyle öz kimliğiyle kültürel hafızasıyla bağını güçlü tutmuş olanlardır. Yeryüzünde kaybolmaya yüz tutmuş her kültür, insanlığın zihninin daha da çoraklaşması, değer yargılarında yolunu kaybetmesi anlamına gelir. Doğup büyüdüğüm Anadolu medeniyeti başta olmak üzere dünyanın kadim kültürlerinin değerler müktesebatını, günümüzün bilgi ve imkanlarıyla harmanlayarak geleceğe taşımayı bir insanlık meselesi olarak ele almalıyız." şeklinde konuştu.
Olgunlaşma Enstitülerini Yeniden Canlandırıyoruz
Türk el işi geleneğini korumak ve geleceğe aktarmak üzere 1945'te kurulan Olgunlaşma Enstitülerini yeniden canlandırma hedefiyle "Türk İğnesinin Mucizesi" projesini hayata geçirdiklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti: "Olgunlaşma Enstitülerimiz, büyüklerimizin sandıklarında özenle sakladığı gelin hazinelerini yeniden canlandırarak çağdaş tasarımlarla buluşturmayı hedefliyor. Türk geleneksel el sanatlarının kültürel temsilcileri olarak Türkiye'yi uluslararası alanda tanıtırken, sürdürülebilir üretim sistemiyle dünyaya ilham verici bir model de sunuyor. Nesilden nesile aktarılan sevgi ve bağlılığın sembolü çeyizlerimizin modern yorumlarının giyimden ev tekstiline birçok sektöre yeni bir vizyon getireceğinden şüphem yok. Ruhunu kaybetmiş, kısa ömürlülükle malul fabrikasyon ürünlerden oluşan küresel pazara, kalite ve zarafet aşılayacağına yürekten inanıyorum. Dünyayı saran tek tipleşme ve kültürel çoraklaşma tehdidi karşısında, Anadolu kadınının zamanı aşan işleme dilinin ve emeğinin tüm dünya için bir ilham olmasını ve unuttuğumuz değerleri yeniden hatırlatmasını diliyorum."
Emine Erdoğan, program kapsamında hazırlanan sergi ve defile etkinliğinde başta Olgunlaşma Enstitülerinin çalışanları olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ederek "Asırlar boyu bu ince dokunuşlarla sevgi ve hürmeti ailelerinin hayatına işlemiş, alın teri emeğiyle insanlığa zarif ve latif bir miras bırakmış tüm kadınlarımızı saygıyla anıyorum." dedi.
Defile Büyük Beğeni Topladı
Erdoğan'ın konuşmasının ardından Osmanlı ve Anadolu dönemi geleneksel gelinlikleri defileyle tanıtıldı. Erdoğan, defile esnasında kıyafetlerle ilgili başkan eşlerine bilgi verdi, nakışların özelliklerini anlattı. Katılımcılar tarafından büyük beğeni toplayan defileden sonra aile fotoğrafı çekildi. “ Gelin Hazineleri: Osmanlı ve Anadolu Çeyizlerinde Bir Yolculuk" sergisine devlet başkanı eşleri hayran kaldı
Program kapsamında Türkevi'nin bir katında, Osmanlı ve Anadolu kültürüne ait çeyiz motiflerle işlenmiş çeyizler, düğün kostümleri, el işi halılar ve Türk kültürünü yansıtan objelerin yer aldığı sergi alanı oluşturuldu. Emine Erdoğan'ın, tek tek karşıladığı devlet başkanı eşlerine geleneksel Türk kahvesi ve şerbet ikramında bulunulduktan sonra sergi alanı gezildi.
Erdoğan, çeyizin gelinlik kızlar tarafından nasıl hazırlandığını, ürünlere işledikleri motiflerin her birinin anlamı olduğunu ve el emeği ürünlerin gelecek kuşaklara bırakılmasının kıymetini birebir ilgilendiği konuklarına anlattı.
Sergi alanında kına gecesinin Türk kültüründeki yerinin önemine değinen Erdoğan, dekorlarla geleneksel Türk hamamı görüntüsü verilen bölümde ise gelin hamamının anlamını aktardı. Erdoğan, Anadoludaki nahıl ağacı kültürünü sergi alanındaki ağaç görüntüsü verilen bölümde konuklarıyla paylaşırken, bazı misafirler bu ağaca dileklerini astı.
Bosna Hersek, Kosova ve Guatemala Devlet Başkanları eşlerinden “Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı”’na imza programın ardından, Kosova Cumhurbaşkanının eşi Prindon Sadriu, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanının eşi Mirela Becirovic ile Guatemala Cumhurbaşkanının eşi Lucrecia Peinado Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı'nı imzaladı.