RÖPORTAJ ÖZGE ZEKIİ
FOTOĞRAF İSA ARSLAN
Ebru Erberdi, sıcacık gülümsemesiyle kapıda karşılıyor bizi. Catering firması olduğundan her an organizasyona hazırmış gibi bir havası var. Kahvelerimiz eşliğinde hemen sohbetimize başlıyoruz. Eşiyle birlikte tam bir seyahat tutkunu olduğunu anlatıyor, yurtdşından seyahatlerden topladığı özel objelerin bulunduğu dolabın, evinin en özel köşesi olduğunu söylüyor. Merkezi konumundan ötürü evini çok sevdiğini belirtip "Her yere ulaşımı rahat olduğu için evimizi değiştirme gereği duymadık. Eşim gustosu yüksek biridir. Kendisi buraya yerleşmeden önce gerekli değişiklikleri yaparak yaşam alanlarımızı, mümkün olduğunca konforlu hale getirmişti. Süreç içinde oğlumuz dünyaya gelince evde değişiklikler yaptık" diyor.
Evinize sık sık yeni objeler, mobilyalar ekler misiniz?
Ben ve eşim seyahati çok seven bir çiftiz. Hayatımızın her evresinde farklı şeyleri görüp gözlemleyip birçok şeyi yaşam alanlarımıza uygulayabiliyoruz. Bu da bizlerin enerjisini hep yükseltiyor. Evinize eklediğiniz her farklı obje, mobilya veya döşemede kullandığınız renkle aslında kendi hayatınıza da güzellikler getirmiş oluyorsunuz. Tabii 6 yaşında bir çocuğum olduğunu unutmayalım, çok hareketli bir çocuk, bir anda salonda top koşturup, kaykayı ile dolaşabiliyor. Uzun bir müddet kırılacak bir parça salonumuza sokmadık. Neyse ki büyüdü ve şimdi rahatça evimizi daha da kendi zevkimize uygun şekilde dekore etmeye devam ediyoruz.
Odaları nasıl dekore ettiniz?
Her odayı birbirinden farklı dekore ettik. Antre ve salon geçişleri birbirine uyumlu eklektik, yatak odası klasik ve misafir odaları modern... Rahatlık her zaman bizim dekorasyon anlayışımızda ön planda oldu. Kullanışlı parçalar ve mobilyalarla dekore ettiğiniz mekanlarda kendinizi daha özgür hissediyorsunuz.
Dekorasyon tarzınızı nasıl yorumluyorsunuz?
Eklektik diyebilirim. Dekorasyon bana göre her şeyiyle bir bütündür. Basmakalıp şeylerin dışında evinizi dekore ederken farklı birçok parçayı da bir araya getirmek gerekiyor, o evin ruhunu oluşturmak için... Ailece yakın arkadaşımız antikacı Osman Gürsoy'un bize çok yardımı oldu, yeni aldığımız antika objelere onunla karar verdik. Çalıştığınız kişinin sizi anlayıp yaşadığınız mekanda zevkinize uygun objeleri önermesi çok önemli.
Mobilya, aksesuar, renk ve doku seçimlerine nasıl karar verdiniz?
Her zaman aydınlık ve ferah renkleri tercih etmeye çalıştık. Antreden salona girildiği andan itibaren daha enerjik olması için altın varak mobilyalar kullanmaya dikkat ettik. Salon herkesin olduğu gibi bizlerin de en önemli yaşam alanı... Çok fazla ışık yerine bohem yan aydınlatmalar ve belirli noktalarda antika heykeller ve aksesuarlar kullandık. Salonda kullandığımız masa antika sehpalar ve TV ünitesi olarak kullandığımız mobilyaları cilasız ham olarak kullandık. Dünyada uzun zamandır yeni bir akım var... Antika parçaları 150-200 sene önceki ham haline getirerek kullanmak mobilyanın dokusunu daha çok ortaya çıkarıyor. Masaüstü kullandığımız 1900'ler bronz ve necef taşlı avizeler de bir davet verdiğimizde görseli üst noktaya taşıyor. Duvarlarımızda 18 yüzyıl taş baskı tablolar da dekorasyonumuzun tamamlayıcı unsurları oldular. Ben ve eşim klasik ve modern parçaların bir arada olmasını seviyoruz. Zira biz modernden ziyade daha çok klasikçiyiz. Annemin de antikaya merakından, büyüdüğüm konakta ben de küçüklüğümden beri antikalara çok aşinayım. Zaman içerisinde ilgim daha da arttı.
Bizim için tasarladığınız sofranın temasından bahseder misiniz?
Ben sofralarımı hazırlarken verilecek davetin konseptine göre hayal ederek kafamda oluşturuyor, sonra uygulamaya geçiyorum. Sizin için de farklı yaratıcı bir konsept oluşturturdum. Sonsuzluk teması içinde özlediğimiz denizin mavisini örtümde ve peçetelerimde kullandım. Onlarla uyumlu porselen yemek takımı ve çatal-bıçak takımıyla kombine ettim.
Kendinizi en rahat hissettiğiniz, en keyif aldığınız yer neresi?
Arkadaşlarımı evimde ağırlamayı çok severim. En keyif aldığım yer, tasarımını kendi yaptığım sofram... İşim gusto gerektirdiği için her şey kusursuz olsun istiyorum. Çok titizlendiğim için de uzun saatler boyu keyfini çıkarmak istiyorum.
Şu sıralar 7 Catering çalışmalarınız nasıl gidiyor?
7 Catering Organizasyon olarak çalışmalarımız keyifli gidiyor. İnsanlar evlerinde pandemi dolayısıyla kısıtlı sayıda insanla bir arada olmak isterken, aynı zamanda özel yemek yiyip özenli sofralarda vakit geçirmek istiyorlar. Biz de bu dönemde 7 Catering Organizasyon olarak, senelerdir gittiğimiz yurtdışı fuarlarından özenle seçip aldığımız sunum malzemelerimizle büyük bir farklılık yarattık. Bu dönemde Türk mutfağının yanı sıra Meksika, Hint ve Thai mutfaklarının ön plana çıktığını söylemeliyim. En yeni projemiz pandemide faaliyete geçirdiğimiz Bebek şubemiz... Çeşitli workshop'lar, evlilik teklifleri, doğum günleri gibi özel aktivitelere ev sahipliği yapıyoruz. Her anım işimi nasıl daha çok üst noktaya taşıyabilirim ve kusursuzluğumuzdan ödün vermeden başarılı olurum diye düşünerek geçtiği için zaten kendiliğinden gelişerek o projeler karşıma çıkıyor.