Röportaj: İrem Orhan
Fotoğraflar: Berat Soner Çapın
Video: Koray Işık
Styling: Eylem Yıldız
Saç: Emre Kayacı
Makyaj: Furkan Karakol
Styling Asistanı: İrem Sönmezer
Şimdilerde belki de hayatınızın hiç olmadığı kadar yoğun bir dönemini yaşıyorsunuz öyle değil mi? Bu yoğunluk size nasıl hissettiriyor, nasıl gidiyor sizin tarafta her şey?
Evet, çok iyi markalardan sürekli sanat ve tasarımla bağlantılı iş teklifleri geliyor. Biz de zaten böyle olması için çalıştık. Ekip arkadaşlarım ve ben iki üç senedir istediğimiz noktaya yavaş yavaş getirdik marka iletişimlerimizi. O nedenle elimden geldiğince hepsine koşturmaya ve “hayır” dememeye çalışıyorum.
Sanatla iç içe bir hayatınız var ama resim yapmanın yeri sizde ayrı. Diğer yandan mimari ve tasarıma olan ilginiz de aşikar. Bu çok yönlülüğünüzü neler besliyor?
Ne yapayım, nasıl besleyeyim diye düşünmüyorum bile zaten, hayatın içerisinde, iş-sosyal hayat akışında kendime bir uğraşı hep buluyorum. Ya fotoğraf çekiyorum, ya arkadaşlarıma sofralar hazırlıyorum, çiçek aranjmanları yapıyorum, styling yapıyorum, çalışmasam da arkadaşlarımın çocukları için duvar resmi yapıyorum, gece evde otururken eski bir aydınlatma alıp boyuyorum, yenileyip dönüştürüyorum. İlla ki bir şekilde besliyorum ve istemsizce hayatımın içinde, sanat, tasarım ve el işi...
Peki ya sosyal medyadaki kariyeriniz... Marka iş birlikleriniz de son derece kreatif işlerle devam ediyor. Bu iş birliklerine nasıl karar veriyorsunuz?
Aslında son iki üç senedir markaları ve aracı PR ajanslarını yapmayacağım şeyler konusunda çok doğru yönlendirmeye özen gösterdik. Düz bir event hosting’ine “evet” demedim hiç mesela ya da içinde benim yaptığım işi besleyecek, bana iyi gelecek bir iş varsa “hayır” demedik. Her iletişimimizde “Eda bu işin içinde çizim tasarım, workshop, bir duvar resmi ya da küçük dokunuş, masa styling’i gibi yani yeteneklerini kullanabileceği bir şey olmazsa kabul etmez” dedik. Ve güzel bir yöne doğru gidiyoruz.
Sosyal medyada bu denli aktifken size influencer da diyebilir miyiz? Bu iş birliklerini sanatçı kişiliğinizden nasıl ayrıştırıyorsunuz, işinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Evet, influencer denebilir tabii, aslında iç mimarım, belki sanat/tasarım/yaşam tarzı influencer’ı falan da diyebiliriz. Ne yapabiliyorsam yeteneklerim doğrultusunda yapmaya çalışıyorum. Diğer yandan çok yönlü kişiliğinizle, yetenekleriniz göz dolduruyor. Bizim bilme[1]diğimiz başka yetenekleriniz de var mı? Benim bile bilmediğim bir sürü yeteneğim olabilir. Denedikçe, hayat karşıma çıkardıkça yenileri çıkıyor. Örneğin, geçen sene bir işe üç boyut eklemek istedim, seramik denedim yapabildiğimi gördüm ya da dalga sörfü denedim, o da baya iyi gitti.
Sanattaki çizgini nasıl tanımlıyorsunuz? Yaptığınız ilk iş ve şimdilerdeki üretimleriniz arasında nasıl farklar görüyorsunuz?
Daha hızlı, özgüvenli ve insanların düşüncelerini daha az umursadığım, yaşamak için durmadan üretmeye devam ettiğim bir noktaya geldim.
Sanatla olan bu denli yakınlığınızı düşününce, onun size olan en büyük katkısı nedir acaba?
Aile ve arkadaş çevreme yeteneklerim doğrultusunda birçok konuda yardımcı olabiliyorum. Onları mutlu edebiliyorum sürprizler yapabiliyorum.
Kariyeriniz ya da özel hayatınızda fark etmez, hayatınıza yön veren ya da dönüm noktası olarak gördüğünüz bir olay var mı?
Ekip arkadaşım, hayat arkadaşım, sevgilim Ferhat ile olan evliliğim...
Kariyerinizde yükselişiniz sürerken güncel işleriniz, yeni hedefleriniz neler?
Birçok gerçekleştirmek istediğim hayalim var, bir havuz tasarımı yapmak/boyamak istiyorum. Çalışırken giymek üzere işlevsel ve şık iki model çalışma tulumu tasarladım, bunu hayata geçiriyoruz ve bunun heyecanı içindeyim. Daha çok resim yapmak mümkün olursa sergimi yapmak istiyorum.
Yeniliklere açık, değişimi seven bir yapınız var gibi, dışarıdan bakınca bizlere yansıyan o. Bu bakış açınızın size kattıkları ya da dezavantajları hakkında neler düşünüyorsunuz?
Evet, aslında bazen daha önce denemediğim şeyleri yapabilirim diyorum yeni bir iş, bir macera arıyorum. Konuyu kavrayana kadar çok kızıyorum kendime, niye bu zorluğu yaşatıyorsun kendine diye ama sonra hep bir şeyler daha öğrenmiş olarak bitiyor hikayenin sonu. Örneğin, Türkiye’nin en önemli fuarlarından birinde, tutku ile motosiklet sevenlerin ve çok büyük önemli markaların katıldığı o motosiklet fuarında herkesin gözü önünde motor boyadım. Araba, motor boyası sevdalıları için çok önemlidir bilirsiniz, akmayacak. pürüzsüz olacak falan, ben de bu işe “evet” demiş bulundum ve ilk gün boya tutmadı airbrush ile boyarken aktı, aşırı bir stres yaşadım ilk gün, ikinci gün cesaretimi toplayıp bir çözüm buldum ve işimi herkesin gözü önünde kusursuzca bitirdim.
Röportajın devamı Şamdan Plus yeni sayısında...