Eda Zamanpur ''Üretmek hayatımın en önemli parçası''

Türkiye’nin ilk kişisel sanatçı NFT sergisinin sahibi Eda Zamanpur, sanatçı kimliği ve özel hayatının merak edilenleriyle yakın çekim alanımızda.

Eda Zamanpur ''Üretmek hayatımın en önemli parçası''

Röportaj İrem Orhan
Fotoğraf Serkan Eldeleklioğlu
Video Evren Suda
Moda Editörü Ece Şişik
Saç Mert Pekgüzel
Makyaj Gamze Tekin

Tasarımcı, ressam ve iç mimar Eda Zamanpur, Türkiye'nin ilk kişisel sanatçı NFT sergisi olan 'Animal Babes' ile son dönemin en çok konuşulan isimlerinden biri. Yaptığı işi ve hayata bakışını; "Henüz kendimi hiçbir konuda uzman olarak görmüyorum, klişe belki ama gerçek; gelişme ve değişme sürecim hep devam ediyor" diyerek oldukça mütevazı bir biçimde özetliyor. Yaratıcı fikirleriyle sürekli yeni şeyler üretme peşinde, sosyal fayda sağlayan konularda da kafa yormaya bayılıyor. Öyle ki; Animal Babes koleksiyonundan elde ettiği gelirin yüzde 20'sini, TEV'de Üstün Başarı Sanat Bursları ile okuyan kız öğrencilere bağışlıyor. Bundan yaklaşık bir buçuk yıl önce, İş insanı Ayşen Zamanpur'un oğlu Ferhat Zamanpur ile dünya evine giren Eda Zamanpur ile harikalar diyarından bir kesit sunduğu atölyesinde, renklerin içinde keyifli bir sohbetteyiz.

EDA ZAMANPUR İLE GERÇEKLEŞTİRDİĞİMİZ RÖPORTAJIN BACKSTAGE VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Güzel sanatlar fakültesinin iç mimarlık bölümünü dereceyle kazanan birisiniz ve iyi bir mimari eğitiminiz var. Sanattaki çizginiz ve materyal seçiminizde bu eğitimin etkisi var mı?
Aslında daha çok, Güzel Sanatlar Lisesi'nde geçirdiğim dört senenin etkisi vardır. İç mimarlık lisans programı tamamen farklı bir deneyimdi. Perspektif bilgimi bakış açımı mimari materyal, malzeme bilgimi geliştirdi. Fakat ben birçok resim malzemesi ve teknik ile çalışma fırsatını lisedeyken buldum, daha sonra kendi merakım ve öğrenme hevesimle denemelere devam ettim. Türkiye'de Güzel Sanatlar Lisesi eğitiminin önemine çok inanıyorum, lise dönemi çok etkili insan hayatında. Sanat, tasarım, müzik, tiyatro eğitimi imkanının pek çok kişinin önünü açtığına inanıyorum, bakış açısını değiştirdiğin düşünüyorum. İllaki eğitimini almak şart değil tabii ama keşke daha fazla öğrencinin lise döneminde bu sanat eğitimlerini alma fırsatı olsa, kesinlikle hayata karşı daha farklı bir bakış açısı kazandırdığı ortada. Hatta son projemde TEV aracılığı ile bu öğrencilere ulaşıp, destek sağlamaya çalışıyor olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Henüz kendimi hiçbir konuda uzman görmüyorum, klişe belki ama gerçek; gelişme ve değişme süreci hep devam ediyor.

Yaptığınız işlere bakınca hayli farklı bir tarzınız olduğu aşikar. Bu işe ilk başladığınız yıllar ve şimdi arasında bir değerlendirme yapacak olsanız, sanata bakış açınızda nasıl farklılar var?
Ben bu gelişimi ve değişimi paylaşarak, belgeleyerek ilerliyorum. Farklılıklar var, olmaya da devam edecektir. Daha önceleri, yapamayacağımı ve hatta yetersiz kalacağımı düşündüğüm zamanlar çok oldu fakat artık daha farklı bakıyorum duruma. Üretme isteği, fikirler ve pratik için harcanan saatler bir araya gelince güzel bir iş ortaya çıkarmaya çok yaklaşırsın. Sanatçıyı, sanatçı olmaya yaklaştıran yeteneği kadar, belki daha fazla oranla pratiği ve isteğidir. Yeteri kadar çok çalışıp pratik yapar ve istekli olursa, insanın sanatçı olamaması için hiç bir neden yoktur, diye düşünüyorum artık.

Şimdiye kadar ortaya çıkardığınız işlerde anlaşılamama kaygınız oldu mu ?
Kaygım hep vardı. Güzel Sanatlar Lisesi eğitimi, çevremde benden daha iyi çizim yaptığını düşündüğüm yaşıtlarım, büyüklerim, senelerce eleştirilerinden korktuğun öğretmenlerim... Sanatçı olmak istiyorum dedikten sonra, "olamazsın" diyen ve sebeplerini sıralayan o kadar insan oluyor ki, insan eğitimini almış olsa, (illa ki şart değil) hatta isteği olsa bile cesaret edemiyor. Gerçi sanat deyince işlerin anlaşılamaması daha da tercih ediliyor gibi. Diğer yandan "sanatçıyım" diye de bir çıkışım hiç olmadı olamaz, "Ben daha çok tasarımcıyım" derim hep. Uzun bir süre hatta senelerce, çizimlerim ne anlam içerir, sanatsal değeri var mıdır, ne anlatır, büyüklerim ne der, insanlar nasıl eleştirir diye belki de korkmaktan hiçbir şey ortaya koyamadım. Fakat son dört senedir içimden geldiği gibi sadece yaratmaya ve üretmeye odaklandım. Var oluyorum, çalışıyorum, gelişiyorum, öğreniyorum, yaptıklarımı ve gelişimimi belgelediğim bir mecra olarak sosyal medyayı kullanıyorum. Bir yolda ilerliyorum, kaygılarım var ama korkarak bir yere varılmıyor.

Size göre bir sanat eserini arzu nesnesi yapan şey nedir?
Bu konudan pek emin değilim aslında; sanat bir arzu nesnesi midir? Eğer öyleyse buna pek çok şey neden olabilir, bunlardan bazıları; kişilerin ruhuna dokunması, güncel olması, devrim niteliği taşıması, gelecek değerine inanılması, estetik ve güzel olması, kim tarafından yapılmış ya da sahip olunmuş olması ve farklı olması gibi.

Son olarak; 'Animal Babes' adlı serginizi 8 Mart'ta sanatseverle buluşturdunuz. Bu sergi ve kapsamından bahsetmek ister misiniz biraz?
İlk eskizi 2016 yılında iş ya da özel hayatımla beni zorlayan, kıran ve üzen konulara tepki olarak karakalem ile Antalya'da aile evimdeki odamda karalamıştım. Üniversiteden mezun olduğum ilk senelerdi, ilişkilerimde ve iş hayatımda zorlandığımı hatırlıyorum. Kadınları olmadığı biri gibi görünmenin gerekli olduğuna teşvik eden Cinderella'nın hikayesinde, kızın şatoya giderken olmağı biri gibi görünmesi, kuleye kapatılan başka bir kadın hikayesi... Prensin öpücüğüyle hayat bulan başka bir kadının hikayesi... Öpünce prens olan kurbağa prensin isteklerle dolu sinir bozucu hikayesi gibi bize anlatılan, kadın erkek hepimizin içine kodlanan ve kadınların sürekli bir acı içerisinde olduğu bu hikayeleri düşünüp, şaşırıp, sinirlenip, bu kadınları pasifize eden anlatım şekillerine kızgınlıkla eskizimi biraz da gülerek kağıda aktarmıştım. Öpünce prenses olmayan çıplak asi bakışlı baş kaldıran özgür kurbağa kadını, bu hislerle çizmiştim. Daha sonra ise nerede bir kağıt hatta peçete bulursam karalamaya devam ettim. 2019'a kadar benimle geldi kurbağa kadın. Sonunda bu hikayeyi mitolojiden, doğadan ve hayvanlardan ilham alarak çok etkilendiğim güçlü kadın bedeni figürleri ile birleştirip karakalem, suluboya ve ahşap plakalar üzerine yağlı boya eskizlerle çalışmaya devam ettim. 'Animal Babes' karakterini bir otel projesi için büyük ebatlarda akrilik ile de çalıştım. Bu karakterleri NFT koleksiyonu yapmaya karar verdiğimizde dijital çizim tecrübeme bu koleksiyonla başlamış oldum. Koleksiyonda 10 çıplak ana karakterin yanı sıra, 40 adet tarihten Audrey Hepburn, Frida Kahlo, Kleopatra gibi güçlü kadın karakterleri, filmlerden izlerken kendimizi yerine koyup o güçlü ana karakter gibi hissettiğimize inandığım Avatar, Trinty gibi karakterler, farklı meslek gruplarına ait yönetmen, dalgıç, buz pateni sporcusu, hostes, yoga eğitmeni gibi karakterler ve birçok farklı karakter göreceksiniz. Eğlenceli, çekici, renkli, anlamlı bir içerik hazırlamaya çalıştık. Hazal Özkan Galeri bize ev sahipliği yaptı, sonrasında ise sergiye burada çok renkli ve katılımın yüksek olduğu bir açılış gecesi yaptık.

Birçok sanatçının üretim sürecinde kendine has ritüelleri var. Tchaikovsy'nin günlük ritüeli yürüyüşe çıkmaktı. Woody Allen vazgeçilmez ritüeli ise, soğuk havada biraz üşüdükten sonra sıcak duş altında bir saat kalıp yeni fikirler üretmek... Sizin böyle ritüelleriniz var mı?
Ritüel olmasa da gece geç saatlerde çizmek bana huzur verdiğinden rutin haline gelmiş durumda. Ayrıca yoldayken yanımda illa ki eskiz defterim, iPad'im olur ve illaki çizim yaparım. Evimiz misafirlerle dolu olsa da beni bir köşede çizim yaparken bulabilirsiniz. Misafir ağırlama halindeyken de çizmeyi biraz huy edinmiş olabilirim.

Sanatçı gözüyle bakınca, dünya üzerinde size en ilham veren nokta neresi?
Son NFT çalışmamda da gözlemleyebilirsiniz; ben kadınlar ve kadınların yaşadıkları konusuna odaklanmış, bu konuda olabildiğince konuşmaya çalışan biriyim. Kadın estetiği, güzelliği, güçlü ve büyüleyici farklılıklarının yanı sıra, toplumdaki yeri ve yaşadıkları da hep odaklandığım konular. Yanı sıra çevremde gerçekleşen mutlu olaylar, doğa, hayvanlar kadar, acı olaylar da... Dönemler, doğadaki ve hayvanlardaki desenler, renkler. Hayal gücümün izin verdiği kadar, gördüğüm fantastik rüyaların da etkilerini ilham olarak hissediyorum.

İşinizle ilgili sizi en heyecanlandıran ve sürekli üretmeye iten şeyler neler?
Ben her zaman söylerim; küçük yaşlarımdan beri annemden su istediğim gibi, kuru kalem pastel boya istedim. Her zaman çizen, bebeklerine kıyafet diken, çamurdan, kumdan pastalar, heykeller yapan bir çocuk oldum. Sürekli keşfetme ve geliştirme arzusu beni üretmeye itiyor. Her pratikten sonra bir şeylerin daha iyiye gittiğini görmek ise beni çok heyecanlandırıyor.

Diğer yandan stil seçimlerinizle de hem günlük hayatta hem de katıldığınız etkinliklerde dikkatleri üzerinize çekiyorsunuz. Stilinizi nasıl tanımlarsınız?
Markalara ya da günün trendlerine çok ta kafayı yormuyorum. Renkleri sıkça kullandığım gibi, vintage ürünler, trençkotlar, ceketler ve beyaz gömlekler de en çok kullandığım parçalar arasında. Maskülen rahat görünümler, ceketler içindeyim genelde çünkü öyle rahat hissediyorum. Ama topuklu çizmeler ve sandaletlerle de kendimi bir tık yükseltmeyi severim.

Sezon gardıroplarınızın olmazsa olmaz tasarımları neler?
Dolabımda en çok farklı yerlerden topladığım vintage ceketler, trençkotlar ve şapkalar var. Silk and Cashmere ipek gömlekleri en sevdiğim ve içinde hep en rahat hissettiğim parçalar. Attico, Ysl, Celine, Bottega Veneta en sevdiğim global markalardan diyebilirim, kenidlerini takip etmek keyifli.

Size göre hayatta 'mutlu olmak' ya da 'mutsuzluk' en çok ne ile bağlantılı?
Mutluluk en çok insanın bir fayda sağladığı, bir işe yaradığı, bir işi tamamladığı, birinin mutluluğuna sebep olduğu, hayatına dokunduğu anlarda gelir gibi hissediyorum. Bu hisler beni çok mutlu eder. Bu konuda çalışmalar yapmaya devam ediyorum. TEV ile iş birliğimizin başarıyla devam ediyor olması beni çok mutlu ediyor mesela. Ailemin sağlıkla bir arada olması, Ferhat'la beraber attığımız adımların heyecanı beni mutlu ediyor.

Şu an gerçekleşeceğini bilseydiniz sosyal fayda amaçlı ilk dileğiniz ne olurdu?
Psikolojik ve fiziksel şiddet gören kadınlara yardım etmek, bu durumu sonlandırmak isterdim. Toplumda kadına olan bakış açısını bir dokunuşla değiştirebilsem keşke. Kız çocuklarının eğitimine katkıda bulunacak projeler yapmak isterdim, buna odaklanıyorum da zaten. Sanat eğitimi için isteyenlere ulaşılabilirlik sağlamak da isterdim.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.