RÖPORTAJ GÜLÇİN İŞLER FIRAT gulcin.firat@sabah.com.tr
Dergiciliğin en havalı dönemlerinde moda dergilerinde güzel işlere imza atan Eda Şentürk Akçakaya, mesleği bıraktıktan sonra, 2018 yılında vintage ve modern çizgiyi birleştiren takı markası Bloom'u hayata geçirdi. O günden bu zamana emin adımlarla ilerleyen Akçakaya, önce online olarak başladığı satışlarında sonrasında çeşitli corner'larda satış yaparak ve ardından Bebek'te showroom açarak devam etti. Şu sıralar takıları Londra'da da satılmaya başlayan genç tasarımcı karantina döneminde yeni koleksiyonu hazırladı. Biz de kendisiyle hem marka yolculuğunu hem de mücevher takma tüyoları da aldığımız keyifli bir röportaj yaptık.
Eda, öncelikle markayı kurmaya karar verme yolculuğunu dinleyelim isterim.
Markayı kurma fikrim takıya olan tutkumu artık bir markaya dönüştürme isteğinden ortaya çıktı. Özellikle vintage ruhu taşıyan büyük, gösterişli küpe ve kolyeleri uzun yıllardır biriktiriyordum ve bu çevrem tarafından da biliniyordu. Çoğunlukla yurtdışından, vintage store'lardan aldığım bu tarz takıların Türkiye'de eksikliğini fark ettim. Önce çizim aşaması, materyallerin seçimi, usta çalışmaları derken bir koleksiyon hazırladım. Online olarak görücüye çıktı ve sonrası geldi.
O zamandan bu zamana markanın geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsun?
Bloom 2018 Ocak ayında kuruldu ve tam iki senede oldukça güzel bir yere geldi. Bu büyüme hızı beni daha da motive etti. Online satış ile başladım; sonra hemen Beymen'lerde satılmaya başladı, sonrasında Bebek'te Showroom açtım. Şimdi Londra satışı ve birçok farklı noktaya ulaşması oldukça keyif verici.
Markanın adı Bloom Jewelry. Adının bir hikayesi var mı?
Markayı kurmaya karar verdiğimde kızım Yasmin bir buçuk yaşındaydı. Yeni anne olmanın güzel hisleri içindeydim. Bloom kelime anlamı olarak çiçek açmak, yeşermek, doğumu anlattığı için kızım Yasmin'le beraber o hisleri yaşadığımdan marka ismini anlatacak en iyi ismin Bloom olacağına emindim.
Bir de bildiğim kadarıyla önce küpe olarak yola çıktın. Şimdi koleksiyonunda neler var?
Evet büyük küpelerle yola çıktım şimdi aynı çizgide kolyeler ve bileklikler eklendi markaya... Ama ağırlık ve asıl markanın imzası küpeler.
Tasarımlarını oluştururken nelerden ilham alıyorsun?
En fazla doğadan diyebilirim. Yerden topladığım bir yaprak, yeni bir küpemin parçası olabiliyor. Ya da kumun içinde saklı bir midye kabuğu... Artık her şeye o gözle bakıyorum. Çok fazla doğal taş araştırıyorum. Annemin eski bir broşunun çiçeği en güzel küpeme dönüşebiliyor. Yaptığım seyahatler artık hep bu gözle oluyor. Vintage bir ceket düğmesi de form değiştirerek en özel Bloom küpeleri olarak hayat buluyor.
Yeni sezonda neler var?
Yeni sezon şu aralar görücüye çıkıyor. Yine altın kaplama ağırlıklı incilerle bezeli küpeler, bolca halka formlu bu kez renkli taşlarla detaylandırılmış küpeler, art deco tadında choker'lar, bizim artık imzamız diyebileceğim barok inci kolyelerin yeni renkleri olacak.
Bloom Jewelry'nin çizgisinde vintage ve modern esintiler var. Sen nasıl tanımlıyorsun markanı?
Evet kesinlikle vintage estetiği her döneme ilham veriyor. Ben de çok fazla etkileniyorum. Dönem filmlerindeki aksesuarlar bile fikir veriyor çoğu zaman. Modanın tüm zamanları içine aldığı artık zaman kavramını yok ettiği bu dönemde ben de zamansız takılar yaratmanın peşindeyim. Bloom'un tek bir aksesuarla tüm görüntünüzün sihrini değiştirecek takılar olmasını arzuluyorum.
Mücevher dünyası senin için ne ifade ediyor?
Özellikle mücevheri konuşacak olursak ben biraz daha anlam taşıyan; örneğin nesilden nesile hatıra olmuş, anlamı olan, yaşayan parçaları seviyorum. Mücevherde yalın çizgilerdense biraz daha usta imzası taşıyan tasarımlardan yanayım.
Modada en sevdiğin dönem nedir ve bu dönemi çizgine nasıl yansıtıyorsun?
Kesinlikle 20'ler diyebilirim. İncinin sadece bir kolyeden çıkıp başka rollerde karşımıza çıktığı yıllar. Geometrik desenlerin takı ve mimaride kendini gösterdiği zamanlar bence çok ilham verici. Ben de tüvit etekler, beyaz gömlekleri ve incileri bir arada kullanarak o döneme dair minik dokunuşlar yapıyorum.
Zevkli ve stil sahibi birisin. En son kendine ne aldın? Stil çizgini nasıl tanımlarsın?
Teşekkür ederim öncelikle... Ben gerçek bir garanticiyim aslında stil konusunda. Çok fazla risk almıyorum, renk karıştırmıyorum, doku karıştırmıyorum. Gardırobumda en çok çizgili tişörtler, ceketler ve çiçekli elbiseler bulunuyor. Ayakkabılarda da aynı modellerin farklı renkleri bunuyor. En son Namelazz'dan bir trençkot aldım. Yine aslında çok benzerleri gardırobumda olan bir modeldi (gülüyor).
NASIL TAKI TAKMALI
BEN KÜPESİZ YA DA KOLYESİZ BİR KIYAFETİN TAM HAKKINI VEREBİLECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM. BU BİR JEAN VEYA TİŞÖRT DE OLSA ABİYE DE OLSA AYNI BENİM İÇİN. GÜNLÜK KOMBİNASYONLARDA ÖZELLİKLE SPOR ÇİZGİLERDE BÜYÜK ALTIN FORMLU KÜPELER BİR ANDA HER ŞEYİ DEĞİŞTİREBİLİYOR. BÜYÜK KALIN HALKA KÜPELER BENCE HER TARZIN YILDIZI. İNCİLER, SON YILLARDA SPOR AYAKKABILI KOMBİNLERİN BİLE BİR PARÇASI... KÜPE VE KOLYELER ASLINDA YÜZÜNÜZDE BİR IŞIK OYUNU YAPIYOR. SAÇINIZIN TONUNU YA DA ELMACIK KEMİĞİNİZİ BİLE ORTAYA ÇIKARMAYA YARDIMCI OLABİLİR. AMA ÖNEMLI OLAN TAKININ YAKIŞIP YAKIŞMAMASI DEĞİL O TAKIYI SEVMENİZ. BU AŞK GİBİ BİR ŞEY. BİRBİRİNİZE ALIŞIYORSUNUZ VE TAKTIKÇA SEVİYORSUNUZ. TAKILAR BU YÜZDEN ENERJİYİ TAŞIR.