RÖPORTAJ İREM ORHAN
FOTOĞRAF ONUR DEMİRDAĞ
MODA EDİTÖRÜ ECE ŞİŞİK
SAÇ AKIN ÜNAL
MAKYAJ MELTEM AÇMAZZAMBAK
FOTOĞRAF ASİSTANI YASİR ÖZPINAR
MODA EDİTÖRÜ ASİSTANI ECE AYSOY, SENA YEŞİL
MEKAN İÇİN THE RITZ-CARLTON İSTANBUL'A TEŞEKKÜR EDERİZ.
İlerici, değişimi seven ve yenilikçi tasarımcı kimliğiyle, ünü ülke sınırlarını aşan biri Ece Şirin. Öyle ki; tasarımları şimdiye kadar dünyaca ünlü pek çok isim tarafından tercih edilmiş, Bee Goddess ürünleri New York, Londra, Paris ve Dubai gibi dünyanın en gözde şehirlerinde en prestijli 40'tan fazla mağazada mücevher tutkunlarıyla buluşuyor. Sorduğumuz sorular ve aldığımız cevaplar ile tasarım tutkusunun derinlerine indiğimiz ve yeni heyecanlarını paylaştığımız Ece Hanım ile nişanlısı Cemil Dinçmen'in de bize ara ara eşlik ettiği keyifli bir sohbeti paylaştık.
Yarattığınız marka ile yenilikler peşinde koşuyor ve gün geçtikçe büyüyorsunuz. Başarılarınıza neler eklendi bu yolculukta?
Global marka yolculuğumuzda önemli adımlar attık. Los Angeles, New York,Londra, Paris, Capri, Ibiza, Dubai gibi dünyanın en gözde şehirlerinin en prestijli 40'dan fazla mağazasında yer alıyor, lüksün zirvesi Harrods'ta ilk ve tek Türk mücevher markası olarak dokuzuncu yılımızı tamamlıyoruz. Yurtdışında Londra ve Bakü mağazalarımız, Telegraph Luxury'nin bana verdiği 'En Vizyoner ve Yaratıcı Mücevher Tasarımcısı' unvanı, markayı takip eden dünya starı ünlülerimiz ile 10 yıl gibi kısa bir süre içinde Bee Goddess'ı dünya devleri ile rekabet eden ilk ve tek marka haline getirdik. Türk tasarım ve işçilik kalitesini dünyanın en üst kitlesi ile paylaşıyoruz. Şu an ayrıca çok heyecanlandığımız bir projemiz var; Hollywood'da 21. yüzyılın en önemli filmlerin biri içinde yer aldık ve Sony Studios ile işbirliği yaptık. Detay vermeyeyim ama bu çok sihirli bir hikaye...
Orta Doğu ve Asya'da da girişimleriniz var, öyle değil mi?
En son Kazakistan, Dubai ve Hong Kong'da yeni kapılar açtık. Japonya'da Barneys, ISETAN ve Sixieme Ginza gibi çok önemli noktalardaki tek Türk markası olarak her geçen gün yeni başarılara imza atıyoruz. Bu ay Hong Kong'un dünyaca ünlü birçok lüks moda markasını aynı çatı altında buluşturan Lane Crawford'a giriyoruz. Orta Doğu'da ise şu an Katar Galeries Lafayette' te bulunuyoruz.
Peki, pandemi döneminde dahi durmadan markanızı hep ileri taşıyacak adımlar attınız. Bu istikrarlı başarı grafiği hakkında neler söylersiniz?
Bee Goddess gücünü sevenlerinden alan bir marka ve her geçen gün yeni dostlar kazanıyoruz. Tasarımlarımıza olan ilgi ve sevgi de her geçen gün büyüyor. Akmerkez'deki mağazamız yenilendi, Zorlu Alışveriş Merkezi'nde ve Yalıkavak Marina'da da üç yeni mağazamız açılıyor.
Bee Goddess'ın yeni butiklerindeki müşteri deneyimini ve yenilenen mağaza konseptini nasıl tanımlıyorsunuz?
'Aydınlık lüks' söylemimize uygun bir çizgideyiz. Cazibeli, çekici, dişi, güçlü, kendinden emin, huzurlu, modern ve zamansız... Bee Goddess mücevherlerini keşfetmek, kişinin kendi öz cevheri ile buluşma ritüeli. Ben butiklerimizi kişiyi içsel bir keşif yolculuğuna davet ettiğimiz birer mabet gibi görüyorum. Bu mabetlerde ruhunuzun tılsımını keşfedeceğiniz ve alışverişinizi adeta bir ritüele dönüştüren özel mekanlar olsun istedim. Mağazalarımızdaki renk skalamıza 'Bee Goddess mokası'na ek olarak Mars'ın tutkulu ateş kırmızısı ile Venüs'ün huzurlu, yumuşak ve dişi ışıltısından ilham alan süt beyazını da ekledik.
The Telegraph Luxury tarafından 'Yılın En Vizyoner ve Yaratıcı Mücevher Tasarımcısı' seçildiniz. Financial Times'ın How to Spend It ekinde 'Aydınlık Lüks' felsefeniz ve peri masallarını hayata geçiren tasarımlarınızla trend yarattığınız vurgulandı. Ardı ardına gelen bu başarıların sürdürülebilirliğini sağlamak çok zor olsa gerek. Bu konuda endişe duyduğunuz oluyor mu?
Mücevher yerine öz cevher, statü sembolü yerine ruhun sembolü diyerek yola çıktım ve aynı şekilde devam ediyorum. Amacım ilham veren kadim sembolleri birer mücevher olarak yorumlayarak hayata ışık katmak. Kişiyi güçlendiren, potansiyelini gerçekleştirme yolunda onu mucizeler enerjisine bağlayan bir markayı bulunduğumuz pandemi dönemine rağmen büyütüyorum. Her geçen gün dünyanın dört bir yanında binlerce özel kadına ulaşıyorum ve onlara hak ettikleri güzelliği vermeyi istiyorum. Hem tasarım süreci ve hem de tılsımların taşıdığı manevi bilgeliği çalışmak ve paylaşmak çok keyifli. En büyük endişem ise en iyisini yapamama düşüncesi… Bu endişelerimden uzaklaşabilmemin en iyi yolu ise; Bee Goddess'ın bana verdiği ışıltıyla, benimle aynı yolda ilerleyen Bee Goddess ekibiyle ve de müşterilerime her daim daha iyisini yapma niyetiyle çıktığım heyecan dolu yolculuk. Bu heyecan ve daha iyisini yapma arzusu beni daima canlı tutuyor, besliyor ve geliştiriyor.
Bir tasarımcı olarak sizin tasarlamayı en sevdiğiniz mücevher hangisi?
Öz cevherin ışıltısı özel zamanlardan günlük kullanıma genişledi. Bugünün kadını mücevheri çok rahat taşıyor. Günün trendi; 'daha fazla'. Güçlü ve enteresan kombinlerle kadınlar kendi yaratıcılıklarını daha özgürce ifade ediyorlar. Bu özgürlük ve yaratıcılık ışığının mini enstalasyonlar ile kişinin kulaklarında, ellerinde, göğsünde ve ayaklarında ışıldamasından büyük keyif alıyorum. Bu yaz için hazırladığımız koleksiyonlar, piercing'ler ve body chain'ler bu enstalasyonlara neşe ve yaratıcılık kattı. Ayrıca, kulağı delik olmayan kadınlar için hazırladığım sürpriz en sıkıcı küpeleri bile tamamlayıp tarzınıza heyecan katacak earcufflar var. Bebeklerimizi de unutmadık ve bebek uğur tılsımları da koleksiyonlarımızın en cici ve yeni parçalarından…
Tasarım yolculuğunuzda nişanlınız Cemil Dinçmen de hep sizinle. Birbirinizden ilham aldığınız oluyor mu?
Cemil tabii ki benim ilham perim. Onun tarzının dünyada eşi benzeri yok ve o da sürekli yeni bir şeyler ekliyor değiştiriyor. Ondan çok etkilendim. Özellikle son koleksiyonum bu nedenle çok cüretkar.
Peki, Cemil Bey, bu denli üretken biriyle hayatı paylaşmak nasıl?
Cemil Dinçmen: Ben de kendi yarattıklarım ile ilgilendiğim için çok iyi anlaşıyoruz. Ece çok çalışkan ve üretken, onunla hep gurur duyuyorum. Tabii daha çok birbirimize zaman harcamayı arzu ediyorum ama şu an işi büyütmeye odaklı, o yüzden onun yanında ona destek oluyorum.
Aşk, yaş aldıkça yaşaması daha güzel olan bir duygu' der kimileri. Sizlerde durum ne?
E.Ş. Sevgi; hidrojen ve oksijenin bir araya geldiğinde su olması gibi bir şey. Benim için aşk, ruhsal tutkal gibi bizi bir arada tutan manevi çekim gücü. Aşk bizi bencilliğimizden kurtaran, kendimizi bir ve tamamlanmış, tatmin ve güven içinde hissettiren bir hediye.
C.D. Biz Ece ile ruh eşiyiz. Her geçen gün derinleşen bir dostluk ve aşk yaşıyoruz, yaşın ve zamanın ötesinde. Bir de kesinlikle iç huzuru ve güven.
Peki, yakında evlilik var mı? Nasıl bakıyorsunuz konuya?
E.Ş. Bir türlü imza atmaya vakit bulamadık ama biz evliyiz. Zaten pandemi yüzünden evlenmek için doğru zaman değil.
RÖPORTAJIN VE FOTOĞRAFIN TAMAMI ŞAMDAN PLUS YENİ SAYISINDA