RÖPORTAJ İREM ORHAN
FOTOĞRAF SERHAT HAYRİ
VİDEO BERAT SONER ÇAPİN
Oğlunu kucağına almak için gün sayan influencer Dila Tarkan Doğruer ile doğum öncesi Bodrum'daki evlerinde tatlı bir yaz buluşması gerçekleştirdik. Hayatının belki de en özel yazını geçiren Dila Hanım ile daha evvel de çok keyifli röportajlar yaptık ama bu defa başka; onunla hamileliğinin bu son günlerindeki heyecanını paylaştık. İçinden geçtiği hamilelik sürecini, "Çok heyecanlıyız, hayatımızda büyük bir değişim bizi bekliyor" şeklinde özetleyen anne adayı, bebeğine öğreteceği en önemli şeyin ise "Her türlü canlıya karşı şefkatli ve sevgi dolu yaklaşmak" olduğunu belirterek, Dila Hanım, bütün sorularımıza samimiyetle yanıt verdi. Hamilelik süresince stil dozu yüksek kıyafet seçimleriyle dikkat çeken ve büyük övgü alan Dila Tarkan Doğruer ile renkli hamile stilini yansıtan keyifli bir fotoğraf çekimi de gerçekleştirdik.
Birlikte daha evvel de röportajlar yaptık ama bu defa başka... Anne olmaya hazırlanıyorsunuz ve bu hayatınızın en özel yazlarından biri olmalı; neler hissediyorsunuz?
Valla çok heyecanlıyım, her şey çok şükür gayet iyi gidiyor. Yaklaşık bir ay kadar kaldı ve biz tabii çok heyecanlıyız. Hayatımızda büyük bir değişim bizi bekliyor.
Anne olmak ile ilgili sizi en heyecanlandıran şey nedir?
Sevdiğim bir insanla beraber bir can yaratmış olmak galiba... İkimizin de sahip olduğu karakterden bir şeyler taşıyacak olması, ikimize de benzeyecek olması heyecan verici. Nasıl biri olacağını, kime benzeyeceğini çok merak ediyorum. Ben çocuk seven biriyim, arkadaşlarımın çocuklarına bile büyük düşkünlüğüm var, kendi çocuğum için büyük ihtimal çıldıracağımı düşünüyorum.
Sizin gibi kreatif tarafı güçlü birinin, anneliği de merak konusu. Ama önce herkes bebeğin ismini merak ediyor, açıklamak ister misiniz?
Bebişin ismine gerçekten henüz karar veremedik. Doğduğu zaman birlikte öğreniriz.
Çocukluğu mutlu bir ailede geçmiş biri olarak, kendi ailenizden öğrendiğiniz ve çocuğunuza öğreteceğiniz en önemli şey ne olacak?
Her türlü canlıya karşı şefkatli ve sevgi dolu yaklaşmak... Anne ve babanın her zaman çocuklara karşı tek bir ağız olması, yani tek bir takım olması. Anneye bir şey sorulup izin çıkmadıysa, babaya sorma cesareti bile olmamalı, anne ve baba her zaman aynı safta olmalı. Benim ailemde bu şekildeydi ve bence bu tutum çocuğa insanların arkasından oyunlar çevirmemeyi, kurnaz olmamayı, yalan söylememeyi öğretiyor. Bir de benim annem ve babam bizim önümüzde tartışmamaya çok özen gösterirdi, birbirlerine olan kızgınlık ve rahatsızlıklarını asla bize yansıtmazlardı, biz de inşallah kendi çocuğumuza karşı böyle bir tutum sergileyebiliriz.
Bu denli sıcak, iletişim konusunda sıkıntı yaşamayan biri olmanız, çocukluğunuzdan beri sahip olduğunuz özelliklerden mi yoksa zamanla mı bu halini aldı?
Öncelikle teşekkür ederim. Bence davranışlarımızın bir kısmı insanın karakterinden kaynaklanıyor ama büyük bir çoğunluğu aileden öğrendiklerinizle oluşuyor. Çok şanslıyım ki, çok iyi kalpli, naif, güleryüzlü, sevgi ve saygı dolu, bütün canlılara eşit davranılan bir ailede büyüdüm. Farklı ülkelerde, farklı kültürlerden insanlarla beraber yaşamak, onlardan yeni şeyler öğrenmek ise tabii ki karakterimin oluşup, oturmasında büyük rol oynadı.
Peki, iyi bir aileye doğmak, çocuk açısından hayata 1-0 önde başlamak demek mi? Bu bir avantaj mı, yoksa dezavantaja döndüğü anlar da oluyor mu?
Bence avantaj ama bunu 1-0 önde başlamak olarak görmüyorum çünkü hepimizin bu dünyadaki sınavı ve bizim için seçilen hayatlar farklı, hepimizin öğrenecekleri birbirinden farklı. Farklı şeyleri deneyimlemeye geliyoruz dünyaya, doğduğumuz ülke, aile, şartlar da bu deneyimlere uygun şekilde oluyor. Yoksul veya mutsuz ailelerden çıkıp inanılmaz başarılı olan, önemli yerlere gelen bir sürü insan var ama çok olanaklı ve iyi ailelerde doğup, hayatında bir birey olmayı bile başaramayan insanlar da var. O yüzden hep diyorum ki; hepimizin yaşaması gereken tecrübeler farklı, hepimiz insanız, doğrularımız ve yanlışlarımız var. Önemli olan elinizden geldiğince kendinizi geliştirip, en iyi versiyonumuzu ortaya çıkarmak. Herkesin bu dünyadaki görevi birbirinden farklı o yüzden karşılaştırmanın çok doğru olduğunu düşünmüyorum.
Anne olduktan sonraki Dila ve önceki Dila arasında farklar olacak mı, ne dersiniz?
Hiç bilmiyorum onu zamanla göreceğiz. Çocuğu olan arkadaşlarımla konuştuğumda herkes anne olunduğunda kadının içinden nasıl bir karakter çıkacağının belli olmadığını söylüyor. Normalde çok rahat olan biri aşırı pimpirikli ve panik olup, normalde çok evhamlı ve endişeli biri anne olarak çok rahat olabiliyormuş. O yüzden bakalım benim içimden nasıl biri çıkacak. Ben genel olarak dışardan çok rahat gözüken ama içerde her şeyi kontrolünde tutan, aşırı stresli ve panik biriyim, inşallah çocuğuma karşı biraz daha rahat davranmayı ve kontrolcü olmamayı öğrenirim.
Hayatta hiç "Ne yapıyorum şimdi ben, neden buradayım ki" dediğiniz anlar oldu mu? Yoksa koşullar ne olursa olsun, hızla her duruma adapte olabilenlerden misiniz?
Açıkçası pek olmadı.. Ben her zaman kendi isteklerinin arkasından giden bir insan oldum, o yüzden pişman olduğum pek fazla şey olmadı çünkü yanlış da benim yanlışım, doğrum da benim doğrumdu. Genel olarak her ortama ve duruma kolay alışabilen bir yapım var. Hayatta başımıza gelen her şeyin bir sebebi olduğuna ve ondan öğreneceklerimiz olduğuna inanırım. O yüzden hayatın karşıma çıkardığı koşulları daha kolaylıkla kabullenip yaşayabiliyorum.
Gerçekleştiğinde sizi hayal kırıklığına uğratan bir hedefiniz, hayaliniz oldu mu hiç?
Ah muhakkak olmuştur ama şuan aklıma spesifik bir şey gelmedi desem? Genelde olayları hızlı atlatan ve çok takılmayan bir yapım var. En kötü birkaç gün üzülüp sonra üzülmekten sıkılıp hayatıma devam etmişimdir.
Hayatta sizin için de her şey hep çok yolunda gitmemiştir herhalde, arada takıldığınız anlar da olmuştur öyle değil mi? Böyle anlarda neye sarılıp, nereden güç alırsınız?
Tabii ki. Hepimiz insanız, hepimizin üzüldüğü, dibe vurduğu bir daha hayatın normale dönmeyeceğini düşündüğü bir sürü an var. Benim tek şanslı olduğum yanım biraz sıkılgan olmam galiba. Bu yanım bu gibi konularda işime yarıyor çünkü üzülmekten de sıkılıyorum ve mecburen kendimi dışarı atmam gerekiyor. Genel olarak çok konuşkan bir insanım, dertleşmeyi çok severim, o yüzden moralim bozuk olduğunda arkadaşlarımla veya ailemle konuşmak bana iyi geliyor. Beni motive ediyorlar. Onun dışında müzik dinlemek en sevdiğim şeylerden biri, modumu bir anda tamamen değiştirebiliyor. Çok mutsuzsam sevdiğim ve beni mutlu edeceğini bildiğim şarkılar açıp, evde kendi kendime dans etmeyi çok severim. Bazen de tam tersi, yalnız kalmak istiyorsam, köpeklerimle beraber olmayı onlardan sevgi almayı, yürüyüşe gitmeyi severim. Ortam değişimi de bazen çok iyi geliyor, çok bunaldığım zamanlarda ufakta olsa bir seyahate çıkmak, yer değiştirmek tekrardan nefes almamı sağlıyor. Son olarak bu gibi dönemlerde meditasyon yapmak, farklı kişisel gelişim teknikleri veya enerji terapileri ve danışmanlarıyla çalışmak bana hep çok iyi gelen diğer bir metot oldu.
Aşk çılgınlık mı yoksa mantık işi mi? Hangisi sizin aşkı yaşayış biçiminize daha uygun dersiniz?
Aşk içgüdüsel bir duygu, kimyasal bir şey, o yüzden bence tabii ki çılgınlık. Aşkta mantık çok aramamak lazım, kalbini kime kaptıracağın hiçbir zaman belli olmuyor. Ancak en sağlıklı ilişki ne dersek, tabii ki içinde mantığın da bulunduğu bir ilişki. Sadece aşktan ibaret bir ilişki aşırı duygu yüklü olduğu için insanı çok yıpratabilir, o yüzden hem aşkın hem de mantığın bulunduğu bir ilişki bence en ideali.
Söz aşktan açılmışken; aşkla beslenen insanlar vardır, aşıkken daha mutlu, daha pozitif ve daha üretken olurlar. Sizde durum nedir, aşk sizi ne kadar etkiler?
Bence herkes aşktan beslenir. Çünkü aşık olduğumuzda vücudumuz mutluluk hormonu salgılıyor bu da hayatın farklı noktalarına yansıyor. Aşk benim hayatımı çok etkiler, ben aşık olduğum zaman bütün vaktimi o kişiyle geçirip onsuz olduğum anlarda ne zaman geri gelecek diye dakika sayanlardanım. Ama zamanla aslında bunun da ne kadar sağlıksız olduğunu öğrendim, o yüzden kendi içimde ve ilişkimde bazı şeyleri dengelemeye çalışıyorum, kendime ve sevdiğim şeylere de vakit ayırmaya çalışıyorum, bu da uzun vadede daha mutlu bir ilişki yaşamamı sağlıyor. İnsanın aşkı yaşama şekli de tecrübeler ve yaşla şekil değiştiriyor. Bir insanın kendi isteklerini ve alanını unutmaması çok önemli, her daim ruhunu beslemeye devam etmeli.
İlişkilerdeki kriz anlarında siz daha çok problem çözücü taraf mı yoksa alttan alınmayı bekleyen taraf mı oluyorsunuz?
İkili ilişkide bu, karşımdaki kişinin kim olduğuna ve konunun ne olduğuna bağlı olarak değişir. Genelde huzursuzluk ve küslük sevmediğim için olayları bir an önce konuşmak ve çözmek isteyen taraf olurum. Alttan alınmayı bekliyorsam bile bir günden fazla beklemeye pek sabrım olmaz, o yüzden genelde ilk adımı ben atarım.
Diğer yandan özel bir süreçten geçiyorsunuz; spor ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarınız nasıl ilerliyor bu dönemde?
"Asla yemem" dediğiniz bir şey var mı Ya da sürekli canınızın istediği? Açıkçası ben bu aşerme olayını hiç anlamadım, bende hiç öyle bir his olmadı bu dönemde. Asla yemem dediğim bir şey de olmadı. Bir tek çiğ yemekler yemiyorum ve doktorum midye yemememi söylemişti, o yüzden midye tüketmiyorum. Hamilelik sürecinde ilk dört ay spor yapmadım doktorum önermemişti ama sonrasında yavaş yavaş yine başlamıştım, ev taşınması falan derken çok düzenli gidemedim ama son 1.5 aydır çok daha düzenli bir şekilde yapmaya devam ediyorum. Şuan haftada üç gün megaformer yapıyorum ama tabii ki hamile olduğum için bana göre özel ders yapıyoruz. Onun dışında yüzüyorum ve haftada iki hamile yogası yapıyorum. Hamile yogası aslında daha çok doğum için hazırlık gibi. Ben hep çok aktif bir insandım bu dönemde de aynı şekilde devam edebildiğim için çok şanslıyım.
Son olarak hayatta, yapmak isteyip de yapamadığınız ne kaldı, sizinle ilgili yakın vadede neler bekliyor bizi?
Bu çok zor bir soru çünkü çok fazla şey var. Her zaman yeniliklere çok aç bir insan oldum o yüzden yeni ve görmediğim deneyimlemediğim bir sürü yapmak istediğim şey var daha hayatımda. Daha 30 yaşındayım ve yeni deneyimler tatmak için inşallah önümde uzun seneler var.