Röportaj: İrem Orhan
Fotoğraf: Gökay Çatak
Video: Evren Suda
Styling: Eylem Yıldız
Saç: Mehmet Türkibiş
Makyaj: Furkan Karakol
Styling asistanı: İrem Gerz, Edel Malki
Mekan için Çırağan Palace Kempinski İstanbul'a teşekkür ederiz.
Yılın belki de en özel, en heyecanlı dönemineyiz. Yepyeni bir yılın arifesinde bizimle aynı heyecanı paylaşan Dila Tarkan-Dağhan Doğruer çifti ile bir araya geldik; keyifli bir çekim gününü paylaşırken, daha önce hiç değinilmemiş konulara da girdiğimiz özel bir röportaj gerçekleştirdik
İşte yılın o zamanı! Yeni yıl heyecanını ayrı seviyoruz; yılın bu dönemlerinde çoğumuz yeni umutlar, yeni hayaller ve heyecanla yılın bu dönemini coşkuyla karşılıyoruz. Hal böyle olunca bizimle aynı heyecanı paylaşan, içimizdeki coşkuya ortak olan, etrafa yaydıkları enerjiyle herkese ilham veren bir çiftle bir araya geldik. Soğuk bir İstanbul gününde buluştuğumuz Dila Tarkan ve eşi Dağhan Doğruer ile önce etkisinden çıkamadığımız bir fotoğraf çekimi gerçekleştirdik. Ardından mutlu evliliklerine dair
en özel konulara değindiğimiz, oğulları Luca ile geçen bir yılı değerlendirdiğimiz ve gelecek yıla dair planlarını öğrendiğimiz daha önce hiç sorulmamış sorularla dolu keyifl i bir sohbeti paylaştık.
Yeni bir yıl, yeni başlangıçlar... Nasıl değerlendiriyorsunuz 2024 yılını? 2025’ten beklentileriniz neler?
Dağhan Doğruer: Geçtiğimiz yıl gayet güzel geçti, şirket olarak başarılı bir yılı geride bıraktık. Ailemle bol vakit geçirme şansı buldum ve bu benim yılımı çok özel kıldı. Yeni yıldan en büyük beklentim huzur ve sağlık.
Dila Tarkan Doğruer: Benim için de oldukça yoğun bir yılı geride bıraktık, bol projeli, koşuşturmalı ve seyahatli bir yıldı. Luca’m okula başladı, kardeşimi evlendirdik, önümüzdeki ay yeni eve taşınıyoruz, tatlı telaşlı bir yıldı diyebilirim. Yeni yıldan
beklentim biraz daha huzurlu, kendime ve aileme daha fazla vakit ayırabildiğim bir yıl olması.
Koskoca bir yılı geride bırakırken şu an karşılıklı olarak birbirinize teşekkür edecek olsanız neler söylersiniz? Bu yıl en çok hangi konuda birbirinize “iyi ki varsın” dediniz?
D.D: İkimiz de çok yoğun tempolarda çalışan insanlarız ve gün içinde çok fazla boş vaktimiz olmamasına rağmen evi çekip çevirip bütün düzeni sağlayıp, Luca’ya mükemmel bir annelik yaptığı için Dila’ya “iyi ki varsın” diyebilirim.
D.T.D: Genel olarak hayatımda var olduğu, beni mutlu ettiği, her isteğimizi gerçekleştirmeye çalıştığı ve Luca’yla çok ilgili ve sevgi dolu bir baba olduğu için ona “iyi ki varsın” diyorum ve onu çok seviyorum.
Şimdilerde hayatınızın odak noktasında neler var?
D.D: Luca ve yeni evimiz.
D.T.D: Luca, Peanut, Astro ve yeni evimize biran önce taşınabilmek.
Dila Hanım, çok aktif olmanızı gerektiren bir iş yapıyorsunuz bir yandan da her daim her işinizde son derece özenlisiniz. Bu, yaptığınız işe olan tutkununuzdan kaynaklanıyor muhtemelen ama işinizi sizin için bu denli özel kılan hususlar neler?
D.T.D: Ben oldukça enerjisi yüksek bir insanım ve bence öyle olmasaydım şu an içinde bulunduğum meslek ve özel hayatımı bir arada götürebileceğimi çok düşünmüyorum. Mükemmeliyetçi bir yapım var, bir işi sadece yapmış olmak için değil gerçekten başarılı veya güzel olacaksa yapmak isterim. İnanılmaz kontrolcü biriyim, o yüzden her zaman üstüme gereğinden fazla sorumluluk alıyorum, bazen beni çok yorsa da altından kalkabiliyor olmak, istediklerimi başarabiliyor olmak bana daha da motivasyon katıyor. İnsanlara kendim olarak ilham verebilmek, onların hayatına bir nebze de olsa dokunabilmek beni çok mutlu eden bir şey. Mesleğimi çok seviyorum, modayı renkleri değişikliği çok seven bir yapım var, çok yönlü bir insanım, sosyal medya da çok yönlü bir mecra, bence o noktada birbirimizi çok iyi yakalıyoruz.
Peki, Dağhan Bey, konu iş olunca siz de Dila Hanım gibi misiniz, sizde durumlar nedir?
D.D: Ben lojistik sektöründe çalışıyorum. Açıkçası benim çok tercih ederek başladığım bir iş degildi, aile işimiz olduğu için başladığım ancak sonralarda sevdiğim bir iş haline geldi. Dila ile tarzlarımız biraz farklı, ben ona göre daha sakin düşünen ve sabırlı biriyim, iş hayatımda da bu şekilde ilerliyorum. Düzeni ve rutini seven biriyimdir.
Yeni yıl, yeni hayaller, yeni dilekler dedik ama şunu da sormadan geçmeyelim, hayatta şimdiye kadar kurduğunuz en büyük hayal neydi? Ve o hayale yaklaştınız mı ya da hayaliniz gerçek oldu mu?
D.D: Şu anki en büyük hayalim oğlumun sağlıklı ve iyi bir insan olarak yetişmesi. Bir diğer hayalim de Beşiktaş Kulübü’ne hizmet edip fayda sağlamak.
D.T.D: Benim çocukluğumdan beri en büyük hayalim hayvanlarla dolu bir çiftliğimin olmasıydı, daha bu hayalimi gerçekleştirmedim ama elimden geldiğince sokaktaki veya barınaktaki yardıma muhtaç hayvanlara yardımcı olup, iyileştirip, onlara yuvalar bulmaya çalışıyorum. Bu hayatta benim ruhumu en mutlu eden şeylerden bir tanesi bir canlının hayatına dokunabilmek. Onun dışında küçüklüğünden beri birkaç çocuğumun ve köpeklerimin olduğu kalabalık bir ailem olmasıydı, çok şükür büyük bir kısmını gerçekleştirdim.
Şu sıralar günlük rutinler içinde bir günde genelde üzerine en fazla kafa yorduğunuz düşünce ne oluyor?
D.T.D: Her şeyin organizasyonu. Luca’nın okulu ve aktiviteleri, köpekler, evin düzeni, yapılacak yemekler, çalışanların organizasyonu, çekimlerim, çekimler için yapılacak hazırlıklar, özel hayatım, yeni evle ilgili yapılması gerekenler, ofisteki işlerim derken, her şeye yetişmeye çalışmak ve bütün yapılacakların lojistiğini düşünüp organize etmek beni en yoran iş olabilir. Kontrol delisi ve takıntılı biri olduğumu söylemiştim.
D.D: Benim günümün büyük bir kısmı ofiste geçiyor ve düşüncelerim de genelde işteki problemler ile alakalı oluyor.
Sizi hiç tanımayan birine kendinizi anlatmak isteseniz kuracağınız ilk cümle ne olur?
D.T.D: Welcome to the jungle.
D.D: Tanısan çok seversin.
Mutlu giden bir evliliğiniz var uzun süredir ve oğlunuz ile de bu mutluluğu taçlandırdınız, sizi bir araya getiren ve bir arada tutan en önemli şey nedir diye sorsak nasıl cevaplar verirsiniz?
D.D: Bizi bir arada tutan öncelikli sebep birbirimize duyduğumuz sevgi, ikincisi de aramızdaki denge. Olaylara ve durumlara bakış açılarımız çok farklı olsa da, birbirimizi dengelediğimizi düşünüyorum ve birbirimizden çok şey öğreniyoruz.
D.T.D: Hayatta benzer zevklere ancak çok farklı karakterlere sahip iki insanız. Bence hayattan ana beklentilerimiz benziyor, birbirimizi olduğumuz gibi kabul edebiliyoruz, çok dürüst ve açık bir ilişkimiz var. Bizi bir arada tutan en önemli şey bu olabilir.
Peki, nasıl bir yol arkadaşısınız evlilikte?
D.D: Şahsen ben iyi bir yol arkadaşı olduğumu düşünüyorum, genel olarak karşımdakini mutlu etmek adına çok verici biriyimdir, bu da bana kendimi iyi hissettiriyor.
D.T.D: Ben biraz daha zor bir yol arkadaşı olabilirim. Günlük hayatımda çok iniş çıkışları olan, çabuk etkilenen biriyim ancak sevdiğim insan için sonuna kadar savaşan da bir yapım var. Genel olarak tartışmayı ve küs kalmayı hiç sevmeyen biriyim, o yüzden hızlı yükselsem de hemen sakinleşip orta yolu bulmak için adım atan genelde ben olurum.
Birbirinizi tamamlayan özellikleriniz neler? Farklılıklardan beslenen bir ilişkiniz mi var yoksa eşinizle benzer özelliklere mi sahipsiniz?
D.T.D: Epey farklı karakterlerimiz var, bu ilişkinin en başlarında Dağhan’la ilişkimle alakalı bir astrologla görüşmüştüm. Bana karmik bir ilişki yaşadığımızı, kesinlikle tesadüf olmadığını, ikimizin de ayrı uçlarda karakterlere sahip olduğunu ve bu ilişkide birbirimize bir sürü şey öğreterek geliştireceğimizi söylemişti ve gerçekten gün geçtikçe ne kadar doğru söyledigini daha da iyi fark ediyorum. Dağhan ne kadar sakin biriyse ben o kadar paniğim, o çok daha rahat bir insan, ben ise çok kontrolcüyümdür.
D.D: Benzer taraflarımız olduğu kadar farklı yönlerimiz de var. Bu durum bizi zaman zaman zorlasa da sonunda bir şekilde dengeyi buluyoruz. Dila çok daha panik ve heyecanlıdır, ben daha sakin ve soğukkanlıyım. Bu konuda güzel bir denge yaratıyoruz bence.
Peki oğlunuz Luca ile nasıl gidiyor hayat? Onun anne ve babası olmanın size öğrettikleri neler?
D.D: Mükemmel gidiyor! Hayata olan bakış açımı ve beklentilerimi ciddi anlamda değiştirdi. Bana en çok öğrettiği şeyler; fedakarlık, sabır ve empati yapmak olabilir. Ona daha iyi örnek olabilmek için kendimde gördüğüm hataları düzeltmeye çalışıyorum.
D.T.D: Çok şükür her şey çok güzel gidiyor. Öncelikle çok büyük bir mutluluk. Bana birini her şeyden çok daha fazla sevmeyi ve maalesef aynı zamanda onun için hiç bitmeyen bir endişe duymayı öğretti. Hayatta her şeyi ve herkesi kontrol etmeye çalışan biri olarak aslında hiçbir şeyin benim kontrolümde olmadığını ve sabırlı olmam gerektiğini öğretti diyebilirim.
Kendi anne ve babanızdan öğrenip oğlunuza da mutlaka vermek istediğiniz en önemli hayat dersi ne olabilir?
D.D: Aile için yapılan fedakarlıklar.
D.T.D: Aile içinde küslüğün yasak olması olabilir. Birbirimize ne kadar sinirlensek bağırsak ta bizim evde küsmek yasaktı, kimse yatağına küs gidemezdi. Bence bu çok önemli ve güzel bir kural, zamanla bir karakter özelliğine dönüştüğü için bu bir
tek aile içi değil aile dışındaki bütün ilişkilerindeki duruşunu da değiştiriyor.
Yakın zamanda ikinci çocuk haberi alır mıyız sizden, bu konuya bakışınız nasıl?
D.D: Kısmet.
D.T.D: Ben hep kalabalık bir aile isteyen biri olduğum için kesin ikinci çocuk istiyorum, zamanını hep birlikte göreceğiz.
Peki, şimdi hızlı bir soru; şu an olduğunuz kişiden, içinde bulunduğunuz şartlardan, sahip olduklarınızdan mutlu musunuz, eksikler var mı?
D.D: Şu an hayatımdan, sahip olduklarımdan çok mutluyum, çok şükreden birisiyimdir fakat tabii ki her zaman daha iyisinin de olduğuna inanırım. Daha iyi bir versiyonum var ise her zaman ona ulaşmak için bir şeyler yapmam gerektiğine inanıyorum. Bir insanın her zaman kendini geliştirebileceğini düşünüyorum.
D.T.D: Ailem, genel hayatım, dostlarım, hayat şartlarım, sahip olduğum her şeyden çok mutluyum. Biraz daha az stresli biri olmayı çok isterdim. Kişisel gelişime çok inanan biriyim, kendimi bu konuda geliştirmek için farklı eğitimlere ve seminerlere
katılmaya çalışıyorum.
Hem yaptığınız işten kaynaklı olarak hem de Dila Hanım siz kişisel olarak moda ve trendlerle son derece yakınsınız. Dağhan Bey, sizin bu konuyla yakınlığınız nasıl? Dünya markalarını takip eder misiniz? Ne sıklıkla alışveriş yaparsınız?
D.D: Benim sektörümle pek bir alakası olmasa da modayı takip etmeyi çok severim. Alışveriş yapmayı seven ve iddialı giyinmekten hoşlanan biriyim.
Birlikte alışverişe çıkar mısınız? Ya da birbirinizin stil seçimlerine müdahale eder misiniz mesela?
D.T.D: Tabii ki birlikte alışverişe çıkıyoruz ancak tarzlarımız pek uymuyor. Genelde birimizin beğendiğini öbürü beğenmiyor.
Ben Dağhan’ın seçimlerine çok karışırım, o da bana fikrini söyler ve genelde benim düşüncemle pek uyumlu olmaz. Kararsız da biri olduğum için karşımdaki onaylamayınca iyice kafam karışıyor, daha önce birlikte gittiğimiz bir dekorasyon mağazasında kararsızlık ve sıkışmışlıktan ağlamışlığım bile var. Ben renkli her şeyi çok beğeniyorum, Dağhan mesela renk pek sevmiyor.
D.D: Ben Dila’ya pek müdahale etmem ama o bana çok müdahale ediyor. Beni Amerikalı kaykaycı çocuklar gibi giydirmek için bayağı bir çaba sarf ediyor. Bu yüzden birlikte çok alışverişe çıkmamaya çalışıyoruz.
Dağhan Bey’n szn seçmlernz eleştirdiği olur mu? Ya da tam ters şunu da soralım; şimdiye kadar ondan duyduğunuz en güzel iltifat neydi?
D.T.D: Bolca eleştirir, açıkçası çok kararsız bir durumda değilsem bir şeyi beğeniyorsam çok da dikkate almam. Ama kararsızsam o zaman bütün moralim yerle bir oluyor. Biraz hassas biriyimdir. Dağhan’dan duyduğum en güzel iltifat herhalde anneliğimle ilgilidir, beni en mutlu edenler onlar oluyor.
Peki, Dağhan Bey sizin Dila Hanım’dan şimdiye kadar duyduğunuz en güzel iltifat ne olabilir?
D.D: Çok iyi bir baba olduğumu ve benimle bu konuda gurur duyduğunu söylemişti, beni en mutlu eden iltifat o olmuştur.
Sona doğru yaklaşırken, mutfak ile aranız nasıl? Evde yemekler genelde kim yapar?
D.T.D: İkimizin de kötü. Evde yemekleri yardımcımız yapıyor çünkü benim gerçekten öyle bir sabrım da, kabiliyetim de yok. Dağhan zaten inanılmaz seçici bir insan, o yüzden mutfak konusu bizde pek yok.
Beslenme düzeninizin olmazsa olmazları var mı?
D.D: Benim hayatım gibi beslenmem de çok düzenlidir. Her şeyin bir saati vardır, acıkmasam da saati geldiyse yemek yerim.
D.T.D: Benim de hiçbir düzenim yok. Bazı günler yoğunluktan ilk öğünümü saat 17.00 ya da 18.00 gibi yediğim oluyor. Genel olarak kahvaltıyı pas geçerim. Gün içinde de sağlıklı beslenmeye çalışırım, özellikle sebze yemeyi çok severim.
Spor ve sağlıklı yaşam konularıyla da her ikiniz de son derece ilgilisiniz öyle değil mi? Şimdilerde neler yapıyorsunuz hangi sporlarla ilgilisiniz?
D.D: Spor benim olmazsa olmazım, eğer seyahatte değilsem haftanın her günü mutlaka spor yapıyorum. Yaklaşık 15 yıldır birçok dövüş sporu yaptım. Şu sıralar jiu jiutsu yapıyorum. Ayrıca fitness, megaformer ve tenis oynuyorum. Genelde sabah 07.00 veya akşam 18.00 civarları yapıyorum.
D.T.D: Açıkçası Dağhan hayatıma girdikten sonra spor da benim hayatımda daha kalıcı bir yer aldı. Çocukluğumdan beri bir sürü farklı spor dalını denedim, genel olarak birçoğunda çok yetenekliydim ancak maymun iştahlılıktan hiçbirine tam odaklanmadım. En uzun süre oynadığım voleybol oldu. Son birkaç senedir düzenli bir şekilde megaformer yapıyorum. Vücudumda şu ana kadar en çok etki gösteren spor benim için bu oldu. Onun dışında son dönemde hiit egzersizlerine de başladım. Bir dönem boks yapıyordum. Bu aralar padel’e başlamak istiyorum.
Yeni yıl arifesinde, şunu da sormadan geçmeyelim; yeni yıl dilekleriniz neler?
D.T.D: Sevdiğim herkese bol sağlık, mutluluk, yeni evimizde huzurla yaşamak, bol seyahat, güzel projeler, Luca’mın sağlıkla büyüdüğünü görmek, Astro’nun uslanması, Peanut’ın sağlığının iyi gitmesi, kocamla mutlu, uzun, sevgi dolu bir evlilik.
D.D: Klasik olacak ama sağlık ve huzur diliyorum.
Son olarak, yakın gelecekte gerçekleştirmek istediğiniz projeleriniz, planlarınız var mı?
D.T.D: Birlikte çalışmak istediğim markalar var, inşallah yeni yılda güzel iş birliklerine imzalar atarız. Şu an çalışıyor olduğum ve devam etmek istediğim markalar da var tabii ki. Biraz kendime ve hobilerime odaklandığım bir sene olsun istiyorum. Dans etmeyi çok seviyorum, şarkı söylemeyi de... Şan derslerine tekrar başlamak istiyorum, İtalyanca derslerine devam etmek istiyorum, dansa tekrar başlamak istiyorum gibi isteklerim var. Onun dışında sokak hayvanlarına yardım için daha aktif rol alabileceğim bir pozisyonda olmak isterim, çocuklar için de Make-A-Wish gibi derneklerle iş birlikleri yapmak istiyorum. Aslında biraz daha ruhumu besleyen taraflara yönelmek istiyorum diyebiliriz.