RÖPORTAJ: GÜLÇİN İŞLER FIRAT gulcin.firat@sabah.com.tr
FOTOĞRAFLAR: BETÜL YAZICIOĞLU
Aile mesleği 3 kuşaktan kuyumculuk olan, cemiyet hayatının sevilen ismi Özcan Tahincioğlu'nun yeğenleri Gizem Özkök ve Dila Tahincioğlu, Diela markasını hayata geçirdi. Abla-kardeş mücevhere olan tutkularını, aileden gelen meslek bilgileriyle birleştirerek kendi yollarında yepyeni bir marka ile yürümeye karar verdi. Kardeşlerle bir araya gelerek heyecanlarına ortak olduk ve markalarını tanıdığımız keyifli bir söyleşi yaptık.
Öncelikle sizleri tanıyalım
Gizem Özkök: Üniversitede grafik tasarım okudum. Kendi hayallerimi çizmek ve tasarlamak istediğim için benim için en doğru bölüm olduğunu düşündüm. Profesyonel programları kullanarak tasarımlar yapmak, genel anlamda kreatif çalışmalar içinde yer almak ve hayal ettiklerimin gerçeğe dönüşmesi her zaman bana keyif verdi ve veriyor. Bugün yeni kurduğumuz şirkette de bazen rüyamda bile çizim yapıyorum. Farklı bakış açısıyla yeni figürler, objeler yaratmayı çok seviyorum. Evliyim ve bir oğlum var.
Dila Tahincioğlu: Ben de ablam gibi evliyim, henüz anne değilim ama Diela için yeni bebeğimiz diyoruz zaten. Benim esas merakım güzel olan her şeyin nasıl oluştukları, hangi şartlar altında yaratıldıkları, hangi ilhamlarla ortaya çıktıklarını öğrenmek ve başkalarının hayal gücünü anlamak üzerine oldu. Bunun için sanat tarihi bölümü okudum. Ancak ilk başta okulumla ilgili bir iş yapmadım, aile şirketimizin ihracat departmanında yer aldım; satış ve teslimat süreçleriyle ilgilendim ve tabii ki işin bir de üretim prosesini kontrol ettim. Her üretime baktığımda geçirdiğimi fark ettiğim uzun zaman, bir süre sonra kendimi istediğim alana doğru yönelmem gerektiğine inandırdı. Sonunda da ablamla bir marka yaratma yoluna gittik.
Diela markasını kurmaya nasıl karar verdiniz?
Gizem Ö: Aslında karar aşaması hızlı oldu ama esas marka yaratma hayalimizi hayata geçirmek yıllarımızı aldı diyebiliriz. İnsan aşırı mükemmeliyetçi olunca, "en iyi olmalıyım" ya da ya "en iyi olamazsam" veya "ya özgün olamazsam" gibi endişelere kapılıyor. Aslında bu dünyaya hiç uzak olmayıp, bir o kadar da uzaktık. Ama yıllardır da markamızı kurma hayalimizi hazırlık aşamalarını bitirememekten erteledik. Ta ki ailemizde annemizin de desteğiyle hayatımızdaki bazı dönüm noktalarını yaşamak, yeni bir şey yaratmanın hepimize vereceği güzel enerjiye inana kadar... İlk defa kendimiz için, bizi ifade eden, içerisinde duygularımız, DNA'mız yüklü tasarımlar yapıyoruz.
Dila T: Ailemiz 1940'lardan beri bu sektörde bulunuyor. Üçüncü nesil olarak gerçekten bu sektöre adım atarken çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Takı tasarımına olan ilgimiz, sektör takibimiz, üretim prosesleri hep aile yadigarı. Gizem'in de dediği gibi bize en zor olanı doğru zamanı doğru enerjiyle birleştirip özgün bir DNA ile işin marka yaratma heyecanı serüvenine dahil olmaktı. Daha çok yeniyiz, birkaç ay oldu, ama güzel gittiğimize dair yorumlar alıyoruz. Heyecanlıyız...
Adına nasıl karar verdiniz?
Gizem Ö: "Hayatta her şey yüzde ellidir. İki yoldan biridir. Gece ve gündüz, eski ve yeni, yaz ve kış. Peki, neden hep yüzde elli? İşte tam da bu noktada olasılıkları ortadan kaldırıyoruz. Duo etkisi dediğimiz bu, her şey yüzde yüz ama hepsi Diela" mottosuyla yola çıkarak, hem duo yani iki anlamına gelen hem de 'ela', Latin kökeniyle kadın demek olduğundan, bizi yani iki kız kardeşi yansıttığını düşündük. Böylece markamızın adı doğdu.
Ürünlerin satışı ve sergilenmesi nasıl oluyor?
Dila T: Sergileme tarafı bizim için çok değerli. İnsanlar artık marka değerini, kendi stilleriyle özdeşleştirip alıyorlar. Şimdilik sektörde istediğimiz noktaya gelene kadar ve bir bilinirlik elde edene dek mağaza açmayı planlamıyoruz, belki uzun zamanlı stand'lar olabilir. Ama ürünlerimiz yakında online satışa çıkıyor. Nisan ortası gibi sitemiz açılıyor. Şimdilik mevcut satış noktalarımız; Sırr ve Fenix.
Markanız adına hedefleriniz?
Gizem Ö: Aslında gündemimiz çok yoğun. Öncelikle yeni ilkbahar yaz koleksiyonumuzda 'göz' üzerine gittik. Daha sonra mücevher ve modern sanatı buluşturmak adına bir proje geliştirdik. Bunların tasarlanması, üretilmesi prosedürleri tam hız devam ediyor. Bir sonraki sezon için çalışmalarımıza da başladık. Moda sektöründe trend koleksiyonlar oluşturmak için içerisinde bulunduğumuz sezondan neredeyse iki sezon sonrası için ürünlerimizi tasarlıyoruz.
Dila T: Önümüzdeki sezon Paris Fashion Week sırasında ürünlerimizi büyük bir heyecanla dünya markalarıyla ve perakendecilerle bir araya getirmeyi hedefliyoruz. Bunun için Fransa Moda Haftası'nı da yapan kurucu firmadan ön onayımızı aldık. Ancak resmi onayı web sitemiz hayata geçince verecekler. Aile şirketimizden aldığımız güç ve alt yapıyla bir Türk markası olarak yakın gelecekte ülkemizi uluslararası platformda temsil etmek en büyük hedefimiz.
Gizem Ö: Bu konuda gerçekten çok çalışıyoruz. Belki markamızı gecikmeli çıkardık ama üretim, tasarım, fiyatlandırma, hızlı üretimdeki kalitemizle dünya standartlarındayız, hızlıca da uluslararası bir marka olmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Kardeş olarak iş hayatında çalışmak nasıl oluyor?
Gizem Ö: En güvendiğiniz kişiyle birlikte çalışmak hiçbir zaman gözünüzün arkada kalmaması ve sonsuz bir özveriyi beraberinde getiriyor. İnsanın kardeşi ile birlikte çalışması çok büyük lüks aynı zamanda da en büyük destek. İyi ki birlikteyiz diyorum.
İlham kaynaklarınızı neler oluşturuyor?
Gizem Ö: Gamma, Thales, Glaze ve Eternity isimlerini verdiğimiz dört koleksiyonumuzda da geçmişten gelen ve dünyaya büyük emeği olan isimlere atıfta bulunuyoruz. Kendi stili olan ve trendini yaratan isimleri markayla özdeşleştiriyorum. En büyük ilham kaynağım bulunduğum çevre. Tasarım anlamında kendimi sınırlandırmayı sevmiyorum. Özgür hissedebildiğim her alan bana ilham veriyor.
Dila T: Koleksiyonlarımızın altında güçlü ilhamlarımız var. Tüm dünyada herkesin merak ettiği gökyüzü, yörüngeler, uydular, gezegenler, meteorlar, yıldızlar ve astroloji bizi de etkisi altına alıyor.
Kuyumculuk, takı, tasarım dünyası sizin için ne ifade ediyor?
Gizem Ö: Her sektörün kendine göre farklı dinamikleri var. Mücevher tasarımı benim için vazgeçilmez ve heyecan verici. Farklı stilleri yansıtan ürünleri hayal edip, tasarıma dönüştürdükten sonra doğru kişilerle buluşturmak tüketici ile marka arasındaki bağı sağlamlaştırdığı için çok önemli.
Dila T: Mücevherin çok dikkat edilmesi gereken kalite ölçütü detayları var. Üretim aşamasının aslında en çok dikkat edilmesi gereken süreç olduğunu düşünüyorum. Hayal ettiğiniz bir ürünü kişinin üzerinde görmek ise paha biçilemez bir duygu.
Çok sayıda mücevher markası var. Sizin farkınız, sektöre imza dokunuşunuz ne olacak?
Dila T: Hem gündüz hem gece kullanıma yönelik, günümüzün dinamik ve değişken şehir hayatına eşlik edebilecek tasarımlar yaratıyoruz. Minimal olduğu kadar detaylarda farklılaşan bir çizgimiz var. Ayrıca her müşterimiz de farklı bir kombinle alışverişini tamamladığı için marka kendi müşterisini de özgün olmaya sürüklüyor.
Ailenizin tepkisi nasıl oldu marka kurmaya karar verdiğinizde?
Gizem Ö: Biz üç nesildir altın ve mücevher içinde olduğumuz için en büyük gücü onlardan alıyoruz. Anne ve babamız bize hep destek oldu ve sonuna kadar inandı. Markamızın kurulum aşamasından bugüne kadar onlar her zaman bizim gizli kahramanlarımız... Gerçekten biz markanın yüzü olarak iki kız kardeşiz ama annem (Tülay Encür) bizi hiç bırakmıyor, en büyük danışmanımız o. Tabii ki babamın da bilgisi, desteği paha biçilemez.