6 Şubat Kahramanmaraş depremleri, başta deprem felaketinden birinci derece etkilenenler olmak üzere ülke olarak psikolojimiz üzerinde çok derin izler bıraktı. Öfke, suçluluk, üzüntü gibi sert duygusal geçişler psikolojik sınırlarımızı zorlayabiliyor. Kimileri bu etkileri kendi çabalarıyla atlatmaya çalışırken kimileri de psikologların kapısını çalıyor.
Deprem travması sonrası iyileşme sürecinde neler yapmalı? Bu travmayı en hafif şekilde nasıl atlatırız? Herkes bu sorulara cevap ararken Psikolog Dr. Gizem Sürenkök konu ile ilgili şunları söyledi: “7.7 ve 7.6 şiddetlerindeki yıkıcı depremler 10 şehrimizde büyük bir felakete yol açtı. Ülke olarak çok zorlu ve stresli bir dönem içerisindeyiz. Deprem şiddetini bire bir yaşamış olanların acısını derinden hissederken hepimiz karmaşık duygu geçişleri yaşadık. Bu durum da psikolojimiz üzerinde derin etkilere sebep oldu diyebilirim. Bu büyük acının geçmesi için elbette zamana ihtiyacımız var. Felaketin büyüklüğü psikolojik etkisinin de derin olmasına sebep oldu. Bu yüzden deprem travmasını atlatmakta zorlananların profesyonel destek almasını tavsiye ediyorum.
Kendi acıyı yaşama şeklimize saygı duymamız çok önemli. Biraz zamana ihtiyacımız varsa o zamanı kendimize verelim. Rutine dönme ihtiyacımız varsa rutine dönmek için elimizden geleni yapalım. Hepimizin ihtiyaçları biricik ve birbirimizden farklı tepkiler veriyor olmamız son derece normal. Sosyal destek bu süreçte çok değerli. Kendimizi izole etmeden, sevdiğimiz, bize iyi gelen insanlarla görüşmemiz; duygularımızı, kaygılarımızı paylaşmamız; birlikte bu sürecin içerisinde olduğunu hissedebilmemiz bize iyi geliyor. Bunun yanı sıra kendimizi güvende hissedebilmek için de içinde yaşadığımız binaların güvenliği konusunda emin olmaya çalışmak, olası bir depremle ilgili hazırlıklı olmak adına deprem çantası hazırlamak, evimizin içerisindeki güvenli alanları tespit etmek gibi yöntemler de çok önemli. Son olarak, tekrar aktif olmanın, yardımcı olmanın ve dayanışma içerisinde olmanın önemini vurgulamak istiyorum. Birlikte hareket ettikçe çözümlere daha kolay varacağız, bu sayede iyileşeceğiz.”