RÖPORTAJ GÜLÇİN İŞLER FIRAT gulcin.firat@sabah.com.tr
Dünyaca ünlü caz sanatçısı, piyanist, besteci Kerem Görsev'in eşi Deniz Görsev, uluslararası süper yat sektöründe şeflik yapıyor ve aynı zamanda Atlantico Yatching şirketinin de sahibi. Deniz Hanım, geçtiğimiz ay Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanusu birbirine bağlayan Panama Kanalı'nı geçerek, dünyanın bir ucuna, Galapagos Adaları'na gitti. 5 hafta süren bu ayrıcalıklı, sıra dışı seyahatini Şamdan Plus'a anlattı.
Ekvador'a bağlı uzak ve izole konumda yer alan Galapagos Adaları'na gitmenizi, öncelikle de gitmeye karar verme kısmını merak ediyorum.
Şehirde yaşadığım dünya, hepimizin yaşadığı dünya ve bana çok fazla bir şey katmıyor. Galapagos ise hayatımda gördüğüm en acayip doğaya sahip ada, bambaşka bir gezegen adeta... Kendinizi dünyanın sonuna gitmiş gibi hissediyorsunuz. Ağaçtan çok kaktüsler var, kara parçası çok değişik. Oradaki doğayı görmek, o doğayla var olma duygusu nasıl bir insan olduğunuzu hatırlatıyor.
Nasıl bir yolculuktu?
Ben bu geziye Karayip Adaları'ndan, Antigua'dan katıldım. Önce New York'a gittim, oradan Antigua Adası'ndan 40 metrelik yata katıldım. Karayipler'den Cartagena'ya gitmek 5 gün sürüyor. Ardından Cartagena- Panama yolculuğu var, o da 4 gün. Panama Kanalı'nı geçtikten sonra Panama-Galapagos Adası'na varmak da yine 5 gün sürüyor. Toplam 5 haftalık bir yat yolculuğu bu. 2 hafta Galapagos'ta kaldım. Bu arada eğer özel teknenizle gidecekseniz Galapagos'a gidebilmek için 1 yıl önceden Ekvador Hükümeti'yle yazışıyorsunuz. Yılda belli sayıda tekneye izin veriyorlar, adanın doğal yapısını
bozmamak için.
Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanusu birbirine bağlayan Panama Kanalı'nı geçmek enteresan bir deneyim olsa gerek...
Hem de çok... Akdeniz'i 7 kere filan gezdim; St. Tropez'den girdim, Yunan Adası'ndan çıktım ama Panama'ya kadar gelip kanalı hiç geçmemiştim. Kanal tabii ki çok enteresan bir su asansörü görevi görüyor. Kanalı geçmek beklemelerle beraber 1 tam gün sürebiliyor. Tabii ki benim için enteresan olan kısmı o deneyimi gerçekleştiriyor oluşumdu. Altımızda kilometrelerce derinliğinde deniz var, tanımadığımız her türden milyonlarca canlı var. Ve dünyadan uzaklaşmak, tek başınıza kalmak hissini veriyor.
Tekrar dönelim Galapagos Adaları'na. Neler deneyimlediniz?
Galapagos biliyorsunuz ki ilk insanlığın keşfedildiği yer. Yerleşimi olan adalar San Cristobal ve Santa Cruz. Onları gezdik ve ayak basılmamış, tamamen doğal hayatın olduğu adalara da rehber eşliğinde gittim. Sabah 05.30- 06.00 gibi uyanıyorduk ve bu sayede adadaki bütün hayvanları görebiliyorduk. Çünkü hepsinin uyanık olduğu ve suya girmediği saatler oluyor. Marin iguanalarını gördüm, köpekbalıklarıyla yüzdüm. Denizaslanlarını kıyıda gördüm.
Bayağı maceralı, heyecanlı bir seyahat olmuş. Başınıza ilginç olay geldi mi?
Heyecanlı ve korkutucu tabii ki. Çok temkinli ve dikkatli olmak gerekiyor. Dalış yaptığınız zaman 20 köpekbalığı sizi arasına alarak etrafınızda dönüyor. Denizaslanları yanınızdan geçiyor, sakin hareket etmek gerekiyor. Denizaslanları sokak köpeği gibi dolanıyor karada. Köpekbalıkları hep teknemizin yakınında oluyor bir süre sonra alışıyorsunuz (gülüyor). Adada ilginç çok şey var ama benim için en ilginci köpekbalıklarıyla yüzmek ve denizaslanlarıyla karada vakit geçirmek idi. Isırdığı zaman öldüren denizaslanı bana çok yakınlaştı, bıyıklarını hissettim o derece! Rehber bağırdı "Don't move!" (Kıpırdama) hiç kıpırdamadım ve gitti sonra. Kıpırdarsan korkup hemen ısırıyor ve bu da ölümcül...
Bu seyahat deneyimi size hayatınıza dair ne kattı?
Galapagos hayatta bir kere yaşanabilecek deneyimlerden biri. Antartika da öyle. Oraya gittikten sonra şöyle bir duygu geliyor, "Buradan sonra nereye gidersem gideyim bunun üzerine çıkamayacak." Dünyanın uzak bir yerinde olma hissini seviyorum. Saat, mevsim farkı var. Doğanın içindesiniz. İnternetin çekmediği, ıssızlığın ortasında bir yer. Doğası da çok enteresan, yeşillik yok mesela, her yerde donmuş, soğumuş lavlar var.
Sizin de şeflik yaptığınız yatlarda, teknelerde ne yenir, neler tercih edilir?
Hep bir algı yanlışlığı vardır; teknelerle ilgili, yemeklerin geçiştirildiği söylenir. Benim çalıştığım yatlar 60 metre ve tabii ki o yatlarda yemek beklentisi de Michelin yıldızlı tabak kalitesinde oluyor. Öğlen yemekleri salata gibi yiyeceklerle hafif geçiştirilebilir ama akşam yemekleri lüks bir restoran kalitesinde şık tabaklarda oluyor. Tabaklarımız şık olmalı, hem konuğu, farkıyla, sunumuyla şaşırtmalı, hem de yeni bir içerikle hazırlanmalı. Benim uzmanlığım İtalyan mutfağı. Teknelerde genellikle deniz ürünleri çok tercih edilir, teknede olmanın getirdiği mood ile alakalı olarak. Kimse tencere yemeği ya da Fransız mutfağını tercih etmez. Bulunduğumuz bölgenin koşullarına uygun yemekler, tropik lezzetler ekleniyor. Tabaklarımızda lüks olmazsa olmaz.
Eşiniz Kerem Bey, nasıl karşılıyor sizin bu uzun yol seyahatlerinizi?
Kerem Bey çok özlüyor, bu sefer internet de olmadığı için çok zorlandık, birbirimizi özledik. Normalde derler ya, "ilişkide ayrılık iyi gelir" diye ama 5 hafta çok fazla geldi. Bizim ilişkimiz çok sıradan bir ilişki değil, bizim ayrı kalma ihtiyacımız da yok; çünkü zaten birlikteyken çok mutluyuz. Galapagos seyahati benim için jübile oldu bu anlamda. Artık gitmeme kararı aldım, hatta aldık diyebilirim.