Daniel Stork

"Belki bir gün başkonsolos olarak geri dönerim..."

Daniel Stork
Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu Kültür ve Basın Atasesi Daniel Stork, Istanbul'da yasayan unutulmaz diplomatlar arasına adını yazdırarak Paris'e tayin oldu. Yılbaşını da Türkiye'de geçirip Paris'teki görevine başlayan Stork, Istanbul macerasını Şamdan Plus'a anlattı.

Yaklaşık 4.5 yıl boyunca Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu Kültür ve Basın Atasesi olarak görev yapan Daniel Stork, Paris'e tayin oldu. Yılbaşını da Türkiye'de geçirdikten sonra Paris'te görevine baslayan Stork, İstanbul'da unutulmaz anılar, birçok dost, hatta bir de sevgili bıraktı. İstanbul'da görev yaptığı sürece, özellikle cemiyet hayatıyla çok yakın dostluklar kurdu, Doğan Apartmanı'ndaki evinde verdigi partiler dilden dile dolaştı. İstanbul'u bir İstanbullu'dan daha iyi yaşayan Stork, sürekli sosyal hayatın içinde oldu. Kısacası o İstanbul'u çok sevdi, İstanbullular da onu... Stork, İstanbul ile yetinmedi, Türkiye'yi de dolastı; Ege'den Karadeniz'e Anadolu'dan Güneydogu'ya kadar gitmedigi yer kalmadı. Sonunda İstanbul macerası sona erdi ve yılbasının hemen ertesinde Paris'teki Hollanda Büyükelçiligi'nde yeni görevine basladı. Daniel Stork ile İstanbul'da yasadıklarını, bu yasadıklarının hayatına etkisini, verdigi partileri, yemek, içmek ve eglenmek için gittigi mekanları ve gelecek planlarını konustuk. 

İstanbul hakkında ne düşünüyordunuz, gelince nelerle karşılaştınız?
İstanbul muhtesem bir sehir dünyanın birçok yerinden insanlar buraya bu şehrin enerjisi ve güzelligi için geliyor. İstanbul'dayken kendimi evimde hissediyorum. Özellikle Galata benim kendi mahallem gibi. Galata bana Havana, Napoli ve Narrow gibi yasadıgım sehirleri anımsatıyor. Camlardan sarkan kadınların sesleri, martılar, limana yanasan gemiler, hurdacılar ve Sultanahmet'in ezan okuyan müezzinleri çok ilham verici. İstanbul'a gelmeden önce bu sehri bu kadar sevecegim aklıma gelmezdi.

Türkiye'nin birçok yerini gezip görme şanşınız olmuş, ülkemizi nasıl buldunuz?
Türkiye misafirperver insanlardan olusan ve birçok çeliskiyi içerisinde bulunduran bir ülke. Etrafı üç farklı denizden olusan, turkuvaz rengin her tonunu görebileceginiz, Yunan mimarisinin izlerini de tasıyan, zeytin agaçlarıyla dolu bambaska bir ülke. Essiz daglarıyla Akdeniz, birçok dostumun yasadıgı Antakya ve bana okumak için gittigim Galler'i hatırlatan Karadeniz'i çok seviyorum. Özellikle Hollanda kültürünü tasıdıgımız Sinop sehrini çok seviyorum.

Türkiye'nin en çok aklınızda kalan sehri neresi? Bu sehrin en çok neyini begendiniz?
Bence en çok akılda kalan sehir kesinlikle İstanbul. İstanbul'un kendine özgü sesleri, Sultanahmet'in kokusu, Ayasofya'dan aksamları görünen Bogaz manzarası, Galata, Bogaz'da gezerken göreceginiz yunuslar ve burada yasayan insanların samimiyetleri İstanbul'u essiz kılıyor.

İstanbul'da en çok nereler sizi etkiliyor?
Aksam yemegi için Yakup 2, Karaköy Lokantası, X Restaurant, Meze, Balıkçı Salahattin ve Hatay Sofrası; ögle yemegi için Sahin, Antiochia, Morro, Ever Usta Kebap, İstanbul Mutfak Enstitüsü, KV, İstanbul Modern Restoran; içki içmek için Otto Sofyalı, Lucca, Nuteras, Mikla'nın terası, Kiki; dans ve kulüp için Love Dance Point, Minimüzikhol, Nuteras, Garaj İstanbul, Gradiva Hotel, türkü barlar; konaklama için Swissotel, Tomtom Suites, Ajia...

Keyifle gezdigim müzelerin basında da stanbul Modern, Sabancı Müzesi, Salt ve Pera var. Galeriler arasında da X- st, Rampa, Galeri Non var. Sehirde Vespa'ma binerek sokaklarda gezmeyi, Sile veya Rumeli Feneri'ne gitmeyi çok seviyorum. stanbul'dan ayrılmadan önce bir veda turu yaptınız mı? Türkiye çapında bir veda turu yaptım, hatta Trabzon'da buldugum sokak köpeklerini Antakya'ya kadar yanımda getirdim. Yeni yılı da Kapadokya'da kutladım. Kapadokya'yı çok begendim, Avanos bölgesinde bir ev almayı bile düsünüyorum.

"Türkiye Yunan mimarisinin izlerini de tasıyan, zeytin agaçlarıyla dolu bambaska bir ülke. Essiz daglarıyla Akdeniz, birçok dostumun yasadıgı Antakya ve bana okumak için gittigim Galler'i hatırlatan Karadeniz'i çok seviyorum."


Burada çalıstıgınız sürece birçok ünlü sima ile yakın dostluklar kurdunuz, bu isimler arasında kimler var?
Evet, dediginiz gibi birçok isimle yakın dostluklar kurdum. Bu isimler arasında sayabileceklerim şunlar: Ender Mermerci, Herman van Alkemade, Heves Ekinci, Tansa Mermerci Eksioglu, Osman Kavala, Görgün Taner, Ömür Bozkurt, Azra Akın, Aslı Melisa Pamuk, Nevzat Ataray, Leyla Alaton, Oben Budak, Alex Koskoskeriya, Arzu Kaprol, Arda Batu, Herve Magro, Onno Kervers, Gianluca Alberini, Aysegül Kurtel, İlker Topdemir, Derya Demir, Vasıf Kortun, Fatma Çolakoglu, Deniz Kurtel, Indhira Taspınar, Ferhat Ferhangil, Ayse Kocabeyoglu, Zeynep Kocabeyoglu, Olgun Simsek, Ömer Koç, Güler Sabancı...

Türkiye'de Hollanda için yaptıgınız davetler arasında en çok aklınızda kalan hangisi oldu?
Salt, Pera Müzesi ve İstanbul Modern'de gerçeklesen sergiler ve Sabancı Müzesi'nde gerçeklesen Rembrandt ve Vermeer sergileri benim için unutulmaz. Ayrıca İKSV kapsamında Tünel'de ve Hollanda Baskonsoloslugu'nun bahçesinde düzenlenen caz festivali, İstanbul Bienali, yazın kraliçemizin de katıldıgı Hollanda Dans Tiyatrosu'nun performansı, Kraliyet Ailesi üyelerimizin katıldıgı Concertgebouw Orkestrası'nın performansı unutulmazdı. Ayrıca Bogaz Köprüsü'nde düzenlenen bisiklet yarısları, Hollanda Kraliyet Ailesi'ne ait olan NATO gemisinin Sarayburnu'na demirlemesi, K2'de düzenlenen sergiler ve Antakya Bienali unutamadıgım olaylar arasında... Eglenmeyi çok seven birisisiniz.

Doğan Apartmanı'nda birçok defa parti verdiniz. Bunlardan bahseder misiniz?

Evet, evimde dostlarım için birçok parti verdim. Bence ev partileri çok özel ve essiz. Sadece benim komsularım bu konuda benimle aynı fikirde olmayabilir! Bu partilerde birbirini tanımayan birçok insan bir araya geliyor. nsanları bir araya getirmeyi çok seviyorum. Özellikle kostüm partilerini çok seviyorum, bu partiler insanları festival havasına sokuyor. Ayrıca bu partilerden önce herkesin bir emek sarf ettigini görebiliyorsunuz. Evimde, denizci partisi, Moulin Rouge partisi, Çingene partisi, arabesk partisi gibi birçok konseptli parti verdim. Bu partilere Paris'te de devam edecegim.

Buradan ayrılırken kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Kendimi tabii ki çok üzgün hissediyorum yine de en yüksek noktadayken buradan ayrılmanın da iyi oldugunu düsünüyorum. stanbul ve Türkiye'nin sıcaklıgından sonra Batı'ya gitmek biraz soguk dus etkisi yaratacak. Ama bu degisikligin benim için iyi olacagınıdüsünüyorum. stanbul ve Türkiye'yi nereye gidersem gideyim hep kalbimde tasıyacagım, üstelik sonunda biraz Türkçe de ögrendim...

İleride yeniden çalışmak için veya turist olarak Türkiye'ye gelmeyi düşünüyor musunuz?

Tabii ki, kesinlikle Türkiye'ye yeniden gelecegim. Burada bir kız arkadasım var, ayrıca birçok dostum var. Türkiye'de kesfedilecek yeni yerler var. Yazın Bozburun'a gelmeyi istiyorum. Ayrıca katılacagım birçok parti yine beni bekliyor. Buraya gelip hem dostlarımı hem de Antakya'daki köpeklerimi görmek istiyorum. Artık kendimi turist olarak görmüyorum, ben de az biraz Türk oldum denebilir. Kim bilir, belki bir gün baskonsolos olarak bile buraya gelebilirim.

Yeni göreviniz için şehir olarak Paris'in çıkmasına sevindiniz mi? Paris yerine bir üçüncü dünya ülkesi çıksaydı ne yapardınız?
Paris'e gittigim için çok mutluyum, oradaki büyük elçiligimiz çok büyük bir büyükelçilik. Bence bu durum kariyerim açısından çok iyi bir hareket ve ciddi bir is. Çocuklugum 10 yıl boyunca Fransız okullarında geçtigi için Paris'e ayrıca bir sempatim var. Nihayet bu tecrübelerimi isim için kullanabilecegim. Paris dünyanın en muhtesem sehirlerinden biri ve Fransız kültürü harika. Bir gün egzotik bir ülkeye gitmeyi de isterim. Mozambik'te görev yaptım ve muhtesem bir sehirdi. Jakarta, Endonezya, Afrika veya Vietnam'a gönderilmeyi isterim. Oralarda essiz maceralar yasayabilirsiniz. Dogası harika ve insanları neseli. Yeni yerleri ve degisiklikleri severim. Bu sayede kendinizi yeniden kesfetme sansınız olur. Rio, Buenos Aires, Saint Petersburg, Roma, Beyrut ve annemin yasadıgı Cape Town gibi sehirleri de muhtesem buluyorum.

İstanbul ve Paris'i kıyaslar mısınız; iki şehrin benzerlikleri ve zıtlıkları neler?
Paris daha köklü, klasik, lezzetli yemeklerin oldugu moda ve aşkın şehri ama orada toplum daha kapalı, İstanbul ise son dönemde Paris'te bulamayacagınız bir enerjiye sahip. İstanbul'da insanlar daha yaratıcı ve gelecege dair ümit tasıyorlar. Ayrıca İstanbul çok güzel bir şehir. Ne zaman İstanbul'a uçsam, Boğaz'ı görünce kalbim çarpıyor.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca hazırlanmış aydınlatma metnimizi okumak ve sitemizde ilgili mevzuata uygun olarak kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak için lütfen tıklayınız.