ŞERİF ERCAN serif.ercan@sabah.com.tr
Fas, deyince çoğumuzun aklına Marakeş veya Kazablanka şehirleri gelir. Bu şehirler ülkenin en turistik şehridir çünkü. Ama Fas'ta çok az kişinin adını duyduğu küçücük bir şehir var ki, en az Marakeş ve Kazanblanka kadar şöhret olmayı hak ediyor. Zaten son yıllarda, özellikle Avrupa'da adını çokça duyurmaya başladı. Chefchaouen, Türkçe okunuşuyla Şafşavan'dan söz ediyorum.
Fas'ın kuzeyinde Rif Dağı'nın eteğinde kurulan 40 bin nüfuslu Şafşavan'ın en büyük özelliği mavi bir şehir olması... Daracık geçitlere açılan merdivenli sokakları, o sokaklar üzerine sıralanan otantik evleri, o evlerin ortasına gizlenmiş küçücük avluları, o avlulara açılan el işçiliğinin en güzel örneği kapıları ve hepsinde mavi rengin hakim olması, Şafşavan'ı çok özel kılıyor.
Peki, adalar veya deniz kenarındaki kasabalarda alışık olduğumuz mavi renginin dağdaki bir şehirde ne işi var? İsterseniz bu sorunun cevabıyla başlayalım. Şehrin geçmişi oldukça eskilere dayanıyor. 1471 yılında, İspanya'dan sürülen Musevilerin kurduğu bir şehir olan Şafşavan, yüzyıllar boyunca dış dünyaya ve farklı kültürlere kapalı bir şekilde varlığını sürdürmüş. Bu da kentin özgün kültürünün oluşmasında etkili olmuş. Ve bir de maviye boyanmasında. Çünkü mavi, Musevilik dini için kutsal bir renk; Tanrı'yı ve cenneti temsil ediyor. Bu yüzden şehir maviye boyanmış ve bu gelenek gümünüze kadar da devam etmiş.
Şehrin tarihi bölgesi, surlarla çevrili olan Medina... Medina'nın tam merkezinde Uta El-Hamam Meydanı bulunuyor ve bütün sokaklar bu meydana çıkıyor. Meydana çıkan onlarca masmavi dar sokaklar turistlerin gezi rotasını oluşturuyor. Geleneksel ve oryantal kültürleri keşfetmek isteyenler için çok cazip bir olan Şafşavan, Fas'ın hiçbir yerinde rastlanmayacak özgün ve yerel el sanatları ürünleriyle de adından söz ettiriyor. Dokuma battaniyeler, yün giysiler, geleneksel tekniklerle üretilen deri kumaşlar ve ayakkabılar, sedir ağacı mobilyalar bu özgün ürünler arasında yer alıyor.