"Çocuktan önce çok özgür bir kadınmışım"
"Çocuktan önce çok özgür bir kadınmışım"
Röportaj: Gülçin İŞLER FIRAT gulcin.firat@sabah.com.tr
Fotoğraflar: Canan YETİŞTİ SATKIN
Portakal Sanat Evi'nin 4. kuşak temsilcisi Maya Portakal Bitargil, Türkiye'de yine bir 'ilk'e imza atıyor. Bitargil direktörlüğünde ilk defa 7 gün sürecek 'Sessiz Müzayede' ile 14-21 Ocak tarihleri arasında Portakal Sanat Evi'nde koleksiyoner ve sanat tutkunlarını buluşturacak. Maya Hanım ile hem bu özel sanat etkinliğini masaya yatırdık hem de anne olduktan sonra verdiği bu ilk röportajında taze annenin samimi duygularına, lohusalıkta yaşadığı sıkıntılı sürece değindik. 2016 Mart ayında kızı Defne Olivia'yı kucağına alan Maya Portakal Bitargil, anne olduktan sonra evliliklerinin çok farklı bir boyuta geçtiğini de "şimdi aile olduk" sözleriyle dile getirdi.
"Çocuktan önce çok özgür bir kadınmışım"
Önce yeni müzayedeniz 'Sessiz Müzayede'yi anlatır mısınız?
Maya Portakal Bitargil: 'Sessiz Müzayede' dünyada uygulanan bir müzayede biçimi ama Türkiye'de ilk defa gerçekleşiyor, Portakal Sanat Evi için de bir ilk. İlk kez bu kadar uzun bir müzayede oluyor, 7 gün 7 gece sürecek. Sanatseverler Portakal'da 14 Ocak Cumartesi günü saat 17.00'den 21 Ocak Cumartesi saat 17.00'ye kadar ilgilendikleri eserler için arttırım yapabilecek. 29 eser satışa sunulacak.
Alışılmış müzayedelerden farkı nedir?
M.P. B.: Alışılmış müzayedelerden farkı şu; iki saat sürmüyor; 7 gün 7 gece sürüyor. Portakal'da alıştığınız müzayede güvencesi, özel satışlarda müşterilerimizin alıştığı, bildiği kendini rahat hissettiği konfor bu müzayedede geçerli.
Sessiz Müzayede'de nasıl bir yol izleniyor?
M.P. B.: 'Sessiz Müzayede'de arttırım yapmak (BID vermek) istediğiniz eserin estimasyonu sergi künyesinde belirtilmiş olacak. Sizlerin arttırımını yapıtların yanlarındaki 'arttırım kartları'na yazmak için asistanlarımız hazır bulunacak. Bir hafta boyunca arttırım kartlarını inceleyip veya arttırımınızı güncelleyebileceksiniz. Müzayedenin kapanış günü ve saatinde her bir esere açılış fiyatının üzerinde en yüksek arttırımı yapmış olan kişi o yapıtın yeni sahibi olacak. Elbette bu arttırım kartlarında aksi özellikle istenmediği halde isimler değil, bayrak numaraları yazılacak; bir nevi kod gibi.
"Çocuktan önce çok özgür bir kadınmışım"
Ne tür eserler göreceğiz?
M.P.B.: Türkiye'ye ilk defa gelecek sanatçıların eserleri geliyor. Jaume Plensa'nın unique heykeli, Anselm Kiefer'in uçağı, Anselm Reyle, Gursky'nin dev eserleri, Henri Matisse, Bottero'nun kağıt üzerine işleri, Bernard Buffet'nin Pekin Tapınağı...
Neden böyle bir şey yapmak istediniz?
M.P.B.: Dünyada özel müzayede evleri çok daha 'exclusive' işlerde bu yollara başvuruyorlar. Biz hem kendimizi heyecanlandırmak hem de piyasayı canlandırmak istedik. Yenilik, yeni bir nefes herkese iyidir. Babamın, dedemin ve benim yapılmayanı yapmış olmak, yapılamayacağını düşündüğün şeyi yapmak gibi yazılı olmayan misyonlarımız var. Bu da onlardan bir tanesi... Böylelikle ne yaptık, sanatseverlerin normalde 2 saatte karar vermeleri gereken karar süresini 7 güne uzattık. 7 gün bu heyecan yaşanacak.
İlklere imza atmayı seviyorsunuz anlaşılan... Geçen sene de çanta müzayedesini gerçekleştirmiştiniz ilk defa. Nasıl geçti?
M.P.B.: Çok keyifli geçti, yola devam... Şubat-mart ayında yine bir çanta müzayedesi yapmayı planlıyoruz. Bu kez içinde birkaç mücevher de olacak.
Portakal Sanat Evi'nin öncü ve yenilikçi ismi sizsiniz. Vizyonu neye borçlusunuz?
M.P.B.: Babam Raffi. O her zaman yenilikçi ve öncüdür. Ben çırağıyım diyebilirim ancak.
"Çocuktan önce çok özgür bir kadınmışım"
Babanız nasıl karşılıyor bu yenilikleri?
M.P.B.: Babam tanıdığım en ilerici insanlardan biri. Her gün yenilik ister diyebilirim. Ama kalıcı yenilik! Esas mesele bu...
İş hayatınıza döndünüz diyebilir miyiz yoksa hiç ara vermediniz mi?
M.P.B.: Elbette ara verdim. Ara verebilme şansım oldu. Doğumdan 6 aydan sonra işe daha sık gidip gelmeye başladım. Şimdi kızım Defne Olivia 10 aylık. Evim, işim birbirine yürüme mesafesinde, buna önem verdim ve ikisini birden yürütmeye çalışıyorum. İşteyken işte, kızımlayken sadece kızımla olmaya çok özen gösteriyorum.
Anne olmak nasıl bir his, taze anne olarak sizden dinleyelim.
M.P.B.: Çok yeni bir anneyim. Müthiş bir sorumluluk çok büyük bir sevgi... Çılgın bir his (gülüşmeler). Her şeyi en yüksek noktasında hissediyorsunuz; endişe, korku, korumacılık, mükemmeliyetçilik, şefkat, vicdan... Hepsi depreşiyor bir anda. Allah tüm isteyenlere yaşatsın.
Kucağınıza aldığınız o ilk an, ne hissettiniz?
M.P.B.: Şimdi hatırlayamıyorum ama aşırı bir sevgiydi... Öyle dışarıdan filmlerde gördüğümüz gibi "Kucağıma aldım, ağlamayan bir bebek ohh ne güzel!" gibi bir şey değil. Büyük bir fedakarlık. Şanslıyız güvendiğim bir yardımcımız var, annem, babam, eşim hep yardımcı. Bütün bunlara rağmen çok ciddi bir özveri gerekiyor. Çünkü onunla beraberken en doğruyu, en mükemmeli yapmak istiyorsun. En iyi örnek olmak istiyorsun ona. Her şeyin önüne geçiyor, öncelik sıranı altüst ediyor.
"Çocuktan önce çok özgür bir kadınmışım"
Anne olduktan sonra hayatınızda ne değişti?
M.P.B.: Ben çok erken yaşta anne olmadım, 32 yaşında anne oldum. Dolayısıyla rutin ve hiç düşünmediğim bir hayatım var şu anda. Meğer çocuktan önce çok özgür bir kadınmışım (gülüşmeler). Şimdi yeni hayat başladı, evlilik yeni başladı. Esasında hayatın gerçekleriyle yeni yeni karşılaşıyoruz. Tekrar diyorum ki çok şanslıyım yardım alabiliyorum, annem hep yanımda. Bütün bunlara rağmen önceliğin her şeyin değişiyor. Hep aklın çocuğunda... Çılgınlık...
Lohusalık dönemi nasıl geçti?
M.P.B.: Hiç kolay geçmedi, zor geçti. Esasında yere ve zamana kolay adapte olabilen bir insanım, hep öyle olduğumu düşünürüm ama doğumdan sonraki yeni hayata çok çabuk adapte olamadım doğrusu. Lohusalığın zor kısımları pek irdelenmiyor ben bu dönemimde çok ağladım. Zor olan şey şu; sadece sana bağlı bir canlıyı yaşatmaya çalışıyorsun ve orada kilitleniyorsun, hayatın paralize oluyor. Dünyanın en büyük mutluluğu anne olmak, hayatta var olduğunu bilmediğim acayip bir sevgi hissediyorum. Milyonlarca kere şükür, hamdolsun ama adaptasyonda çok zorlandım.
En çok ne zorladı sizi bu geçiş döneminde?
M.P.B.: Sorumluluk hissim çok gelişmiş bir hal almış ve tamamen size bağlı yavrunuzun sorumluluğu ile baş başa kalmak oldukça ciddi bir mesele. En mükemmeli hedefleyip zorlandığımı söylemeliyim. Hassas bir dönem geçirdim; daha önce karşılaşmadığım ve bence mahrem kalması gereken sorular beni zaman zaman bunalttı. Bunların en başında emzirmek geliyor; sıkça herkesin bunu kendisinde sorma hakkı bulması beni şaşırttı...
"Çocuktan önce çok özgür bir kadınmışım"
Bunları açık yüreklilikle dile getirmeniz de çok güzel çünkü genelde anlatmayı tercih etmiyor, her şeyi mükemmel göstermeyi seviyoruz...
M.P. B.: Kesinlikle bunun daha çok konuşulması gerektiğini hatta insanların her şeyin çok mükemmel olmadığını daha yüksek sesle konuşmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Her şey dışarıdan mükemmel gözüküyor. Sosyal medya hesaplarımızda mükemmel gözüken hayatlar gibi. Sosyal medyada her şeyin kusursuz duruşu, paylaşımı insanları çok negatif etkiliyor bence. Bu dünyada da çok büyük bir problem... Gerçek her zaman daha kuvvetlidir.
Profesyonel destek aldınız mı?
M.P.B.: Bu dönemi daha iyi geçirmek için profosyonel yardım aldım. Zorlandığını hisseden herkese tavsiye ederim. Psikiyatri doktoru Işın Baran Kulaksızoğlu'na başvurdum bir arkadaş tavsiyesiyle ve bu dönemi nasıl atlatabileceğim üzerine tavsiyeler aldım. Yine uzman doktor Yangı Yazgan hem ailece görüştüğümüz hem de görüşlerine çok değer verdiğim bir doktor, ondan da destek aldım özellikle emzirme döneminde. İyi ki destek aldım çünkü o sonsuz endişe ile baş başa kalmak çok yorucuydu.
Sıkıntılı günleri geride bıraktınız anlaşılan. Şimdi nasıl geçiyor günleriniz kızınızla?
M.P.B.: Şimdi çok daha rahatız, konuşamıyor olsa da kendini ifade edebiliyor. Biraz daha büyüdü hayata reaksiyon vermeye başladı. İletişimimiz kuvvetlendi ve daha iyiyiz.
"Çocuktan önce çok özgür bir kadınmışım"
Hayata bakış açınız değişti mi peki annelikle birlikte?
M.P.B.: Daha çok yeni anneyim, 10 aylık. Annelik çok önemli ve derin bir mesele. Buna cevap vermem için çok erken ama çok büyük bir sorumluluk hissediyorum. Sağlık her zaman her şeyin önünde olmalı. Hayatın hızında bunu bazen unutuyorum ama anne olmak bunu bana her gün hatırlatıyor.
Eşiniz nasıl bir baba?
M.P.B.: İbo kızıyla elbette çok çok ilgili; bu bakımdan çok şanslıyız.
"Çocuktan önce çok özgür bir kadınmışım"
Evlilik nasıl gidiyor?
M.P. B.: Kocamla 2 senedir evliyiz, biz flört ediyormuşuz, evcilik oynuyormuşuz çocuk olana kadar. Eski hayatımızdan çok farklı bir hayat yaşıyoruz. Daha yeni yeni sokaklarda ve etraftayız. Kabuğumuza çekildiğimiz bir dönem yaşadık. Tartışmalar elbette ki oldu, oluyor. İyi ki de oluyor çünkü daha iyiye başka türlü gidilemez. Daha hakiki bir şey... Şimdi gerçek hayat başladı, çok şükür aile olduk.
Bir önceki röportajımızda -siz hamileyken- "En büyük sorumluluğum müzayede" demiştiniz, şimdi öncelikleriniz değişti mi?
M.P. B.: Doğru demişim. İşim ailemden devraldığım çok büyük bir sorumluluk, en büyük mirasım... Çalışmak ve işimi ileriye taşımak benim profesyonel sorumluluğum. Çalışarak, üreterek ve düşünerek varım. Kızım ise hayatımın en değerli varlığı... Biri işim, biri canım ve ailem.
"Çocuktan önce çok özgür bir kadınmışım"
Anne olduktan sonra anne-babanıza bakış açınız değişti mi?
M.P. B.: Onlara hiçbir zaman nankör bir evlat olmadım dolayısıyla da çok değişmedi. Nasıl özveriyle beni büyüttüklerini biliyorum, her zaman bunun farkındayım ve onların kıymetini çok iyi biliyorum. Elbette insan bu yaşta alışık olduğunun daha da üstünde ihtiyaç duyuyor, daha yakın olmak istiyor. Çok şükür her zaman çok yakın bir ilişkim oldu ve her koşulda benim yanımda, arkamda olduklarını hissettiriyorlar.
"Çocuktan önce çok özgür bir kadınmışım"
Babanız Raffi Bey torunuyla neler yapıyor?
M.P. B.: Babamın içi içine sığmıyor. Şımartmaması için özel istekte bulundum, umarım bana sözünü tutacak (gülüyor). Annem de babam da bizim özel hayatımıza olan saygılarını ve mesafelerini ilk dakikadan itibaren korudular.
"Çocuktan önce çok özgür bir kadınmışım"
Ülke olarak zor günlerden geçiyoruz. Sanat ile iç içe büyüyen, gelişen biri olarak sormak istiyorum. Sanat insan için ne ifade ediyor?
M.P. B.: Sanat umuttur. Sanat kendimizi ve birbirimizi tanımamıza olanak sağlar. Yan yana gelme ihtimali çok az olan insanları bir araya getirir. Sanat yeniliktir, sanatta anlaşmazlıklar kabul görür. Sanat gözü de, ruhu da eğitir ve bu eğitimin sonu yoktur. Sanatın insanların hayatlarındaki yerinin yayılmasının sadece pozitif faydası olabilir.