"Çocuklarla vakit geçirmeyi seviyorum"
"Çocuklarla vakit geçirmeyi seviyorum"
Röportaj: GÜLÇİN İŞLER FIRAT
Fotoğraflar: CENGİZ DİKBAŞ
Aslı Hotiç Türker, siyah, beline uzanan saçları, doğallığı ve kendine özgü havasıyla cemiyet hayatının dikkat çeken isimlerinden biri. Göz önünde olmayı çok sevmeyen, kendi halinde yaşamayı seven Türker, en son iki çocuğuyla birlikte işadamı Kerem Türker ile nikah masasına oturduğunda dikkatleri üzerine toplamıştı. Aslı Hanım, Kerem Bey ile ikinci evliliğini yaparken şu an bir yaşında olan Lara'ya da hamileydi. Türker ile Etiler'de, mutfaktan lezzetli kokuların, salondan mum kokularının yayıldığı, çocukların cıvıl cıvıl koşturduğu bahçeli evlerinde buluştuk. Aslı Hanım ile hem evliliğini hem mutlu yaşantısının sırlarını hem de üç çocuklu hayatın inceliklerini konuştuk.
Sizi biraz eskiye götüreyim, evlilik töreninize... Çok güzel bir konseptti, ortam, gelinliğiniz...
Aslı Hotiç Türker: Teşekkür ederim. Düğünümüzün klasik saray düğünü yerine, rahat, samimi ve eğlenceli bir ortamda olmasını istedik. Ayrıca ikimiz de kumu, denizi çok seviyoruz ve düğünümüzde kumsal konsepti olsun istedik. Herkesin ayakları çıplak olsun ve kumlarda yürüyelim, eğlenelim, dans edelim istediğimiz için de bu konsepti seçtik. Müthiş bir gün batımı eşliğinde de evlendik.
Ne güzel tam bir aşk evliliğiymiş...
Türker: Evet, aşk evliliği... 1.5 ay gibi kısa bir sürede hazırlandık düğüne, sağ olsun, A46 ekibi çok yardımcı oldu. Gerçekten çok özeldi, çok keyifli ve çok da eğlenceliydi.
Düğünde kızınıza hamileydiniz...
Türker: Düğünümde kızıma 3 aylık hamileydim. İyi ki de böyle oldu, o da annesinin karnında ebeveynlerinin düğününe katılmış oldu. Gelinliğimi de hamile olduğum ve rahat olmak istediğim için ona uygun seçtim. Uçuşan bir şeyler hayal ediyordum, Özlem Süer şahane bir gelinlik hazırladı. İlk giyişte tamam dedim.
"Çocuklarla vakit geçirmeyi seviyorum"
Kafanızda evlilik planı var mıydı yoksa hamile kalmanız mı tetikledi evlenme kararınızı?
Türker: Çocuk tetiklemedi, eminim çocuk bir şeyleri hızlandırmıştır ama biz birbirimize çok aşık olduk. Çok seyahat ettik, gezdik. İlişkimiz bir seneyi devirdikten sonra da evlendik. Hamilelik de tabii ki hızlandırmıştır. Ama benim evlenelim gibi bir gayem yoktu. Kerem evlenme teklif edince süreç hızlandı.
Evlilik teklifini nasıl aldınız?
Türker: Kerem bana evlilik teklifini oğlumla beraber yaptı. Yüzüğü oğlum Cem'e vermişti ve o getirdi. Çok büyüleyici bir andı.
Karşı koyamadınız tabii ki...
Türker: Karşı koyamazdım tabii (gülüyor)... O gün çok hastaydım ve yatıyordum. Bir baktım iki yaşındaki oğlum Cem elinde bir şey sallıyor, parlayan... Odadan da içeriye bir ışık giriyor o sırada. Herhalde ablası Mina'nın yüzüğünü aldı eline oynuyor dedim kendi kendime... Sonra "Nedir elindeki Cem'ciğim, bir bakayım" dedim. Bir baktım ki gerçek yüzük! "Sen onu ver bakayım" diye aldım elinden bir anda... Arkasından hemen Kerem girdi odaya, zaten kapıda bekliyormuş ve "Benimle evlenir misin" diye sordu.
Siz şoktasınız hala tabii...
Türker: Hem de ne şok! Heyecandan evet demeyi unutmuşum, bağrıştık, sarıldık filan... Çok güzel ve özel bir andı...
"Çocuklarla vakit geçirmeyi seviyorum"
Eşiniz sizin için ne ifade ediyor?
Türker: Aşk, mutluluk, heyecan, keyif, huzur... Çok da pozitif ve örnek bir insandır eşim.
Ama siz de inanılmaz pozitifsiniz. Nasıl oluyor bu?
Türker: Genel olarak ben heyecanlı, tez canlı bir karakterim. Gün içinde tabii ki de benim de modumun düştüğü anlar oluyor. Ama bunu daha önce katıldığım seminerlerden de öğrendiklerimle bastırıp, daha mutlu olduğum anlara odaklanmaya çalışıyorum.
Ne eğitimlerine katıldınız?
Türker: Kişisel gelişim seminerlerine katıldım. Çok otomasyona değil de, farkında yaşamayı, o yüzden sıradan şeylere kızmamayı, daha rahat, relaks olmayı ve çok da her şeyi kafaya takmamayı öğreniyorsun.
Eskiden de böyle miydiniz?
Türker: Tabii ki değildim. Bu kadar pozitif değildim bence normal hayatımda... Ama son 3.5 senedir daha mutlu ve farkındalıklı yaşıyorum.
Şu an yapıyor musunuz meditasyon ya da katılıyor musunuz enerji çalışmalarına?
Türker: Zamanında çok yaptım, seminerlere katıldım. Ama şu an öyle bir dönemde değilim.
Yaş ile birlikte de insan daha bir farkındalıklı oluyor sanki...
Türker: Yaş ile ilgili de olabilir tabii. 37 yaşındayım. Çok klişe gelecek belki ama sabah kalkıp nefes alabiliyorsan, çocukların sağlıklı ve hayat normal akışında devam ediyorsa her şey yolundadır ve eksikler de yoluna girer tabii ki.
Pozitif olmanızın yanında çok da cesursunuz. İki evlilik üç çocuk...
Türker: Öyleyim, yani hayat ne getiriyorsa bize, açtım kollarımı bekliyorum. Çok kontrol edebileceğimiz şeyler değil. İkinci çocuğum Cem de sürpriz oldu, üçüncü çocuğum Lara da... Belki bir sürpriz daha olur. Çok büyük konuşmayacağım. Mesela "Ben dördüncü çocuğu asla doğurmam" diyordum. Şu an dördüncü çocuğu konuşuyorum mesela; olsun mu, olmasın mı diye...
Dördüncü çocuğu da istiyor musunuz?
Türker: İstiyorum da değil, istemiyorum da değil. Akıştayız... Olabilir, olmayabilir. Hayat ne getiriyorsa...
Cesaretinize hayran kaldım şu an...
Türker: Çok seviyorum çocukları, çocuklarla vakit geçirmeyi seviyorum. Bir kere ne olursa olsun çocuklar sizi hep pozitif tutuyor. Kavgaları oluyor tabii ki üç çocuk ama bir yerde de her şeyi unutturuyorlar.
Peki ya hamilelikler nasıl gitti?
Türker: Benim hamileliklerim çok güzel geçiyor. Son dakikaya kadar keyifli geçiriyorum, dışarıda oluyorum, yürüyüşümü yapıyorum, problemim olmuyor. Çok rahat geçiyor.
"Çocuklarla vakit geçirmeyi seviyorum"
Gördüğümüz kadarıyla kiloları da hızla veriyorsunuz...
Türker: Vallahi üç çocuğumun da hamileliğinde 20'ser kilo aldım. Son 7 yılda 60 kilo aldım, 60 kilo verdim diyebiliriz. Koşturmacada veriyorsunuz. Dikkat ediyorum yediklerime, kısmadan olmuyor. Tatlı yemiyor, porsiyonlarımı küçültüyorum, dengeli besleniyorum. Bir gün çok yiyorsam diğer gün az yiyorum.
Üç çocukla nasıl bir hayatınız var?
Türker: Çok keyifli, mutlu, neşeli, yüksek sesli ve her zaman aksiyonun olduğu güzel bir hayatımız var. Rutinlerimiz, her zaman yapmaktan keyif aldığımız oyunlarımız var. Mesela Cem her banyo sonrası ilk gelir bize koşar, okuldan sonra mutlaka parka gideriz. Ailece hep beraber yaptıklarımız var. Gelirler yatağa atlarlar, boğuşuruz hep beraber... Oyunlarla çok keyifli geçiyor. Kavgalar da olmuyor değil tabii.
Kerem Bey de maşallah çok ilgili çocuklarınızla...
Türker: Evet. Çocukları sevmeyen biri buna cesaret edemezdi (gülüyor)... Sonuçta evlendiğimizde ben iki çocukluydum... Orada zorlama hiçbir şey yok, tamamen doğal her şey ve Kerem'in çocuklarla arası çok iyi. Orada da her şey akışında ilerliyor. Mesela Cem okuldan eve geldiğinde ilk sorduğu şey "Kerem nerede, işten ne zaman gelecek?" oluyor.
Ne güzel. İlk evliliğinizden olan çocuklarınız Mina ve Cem babalarıyla düzenli görüşüyorlar mı?
Türker: Çok sık görüşüyorlar, babaları ilgili ve onların üzerine çok düşen bir baba. Biz de çocuklarımız söz konusu olduğu her konuda bir araya geliyoruz, hiçbir problemimiz yok.
Kalabalık aileyi seviyorsunuz anlaşılan...
Türker: Şöyle anlatayım. Babamlar altı kardeş. Dolayısıyla bizim aile toplantılarımız halalar, amcalar, kuzenler derken hep kalabalıktı. Ben de kendim için "dört çocuğum olsun, iki kız, iki erkek olsun, hepsinin amcaları, halaları olsun" diye isterdim. Böyle bir şeyi geçirdim aklımdan, evren bana bunu verir mi bilmiyorum ama... Üç tane çocuğum var çok şükür. Birden sonra ikinci çocuğu düşünmezken şu an üç çocuğum var. Kalabalık aileyi seviyorum. Bize hep derlerdi İtalyan aileleri gibisiniz, hep kalabalıksınız ve yüksek sesle konuşup, gülüyorsunuz diye. Gerçekten öyleyiz her bir ağızdan ayrı ses çıkar. Mutlu bir aileyiz.
"Çocuklarla vakit geçirmeyi seviyorum"
Merak ediyorum, çocuklarla aşk nasıl devam ediyor, birbirinize vakit ayırabiliyor musunuz?
Türker: Çok güzel gidiyor ve çok vakit ayırabiliyoruz. Kerem de, ben de seyahat etmeyi çok seviyoruz. O benden daha çok seviyor hatta seyahat etmeyi... Seyahat etmek, ortam değişikliği her türlü ilişkiyi canlı tutar. İnsanın kendisiyle olan ilişkisini de daha canlı tutan bir şey. Biz mutlaka kendimize vakit ayırıyoruz ve müsait olduğumuz her vakitte de seyahat ediyoruz. Seyahat ederek kendimize vakit ayırıyoruz, hafta sonu arkadaşlarımızla görüşüyoruz. Çocuklar uyuduktan sonra evden çıkıyoruz, yemeğe gidiyoruz. Bunları yapıyoruz ve bunlardan besleniyoruz. Biz de genç insanlarız. Ben bunlardan beslenerek mutlu olacağım ki çocuklarım da mutlu olsun. Ve sonrasında da çocuklarımızla kaliteli vakit geçirmek bizim için en önemlisi. Aşkı canlı tutmamızı gerektirecek bir şey olmadı şu ana kadar. Çünkü zaten hep canlı heyecanımız eksilmeden devam ediyor.
Hayat mottonuz nedir?
Türker: Sağlıklı, mutlu, huzurlu olmak... Hayatı geldiği gibi tatlısıyla acısıyla yaşamak...
Geçmişe dönüp baktığınızda kırgınlık, pişmanlık vs. var mı?
Türker: Yok, sıfır! Hiç yok. 'An'da yaşamayı seviyorum. Geçmişten ders almak gibi bir şey, ben ona inanıyorum. Geçmişi sorgulamak, geçmişte boğulmak doğru bir şey değil. Zamanı geldiğinde geçmişinde yaşadığın bir şeyi sorgularsın ama dersini alırsın ve devam edersin. Ben buna inanıyorum. Çocukluğumdan bu yaşıma kadar yaşadığım her şey beni bugünkü Aslı yapan değerlerdir. Bu noktaya gelebilmişim. İyi ki her şeyi yaşamışım ve şu anki Aslı olarak burada böyle oturuyorum. Tabii ki üzüntülerim olmuştur, ama kabul edip devam edeceksiniz. Yaşadığın her şey seni bugünkü kişi yapıyor. Travma yaşamıyorum, yani yaşamamaya çalışıyorum. Hayatın keyfini elimden geldiğince çıkarmaya çalışıyorum.
"Çocuklarla vakit geçirmeyi seviyorum"
Ne güzel. Aslı Hanım iş olarak neler yapıyorsunuz şu sıralar?
Türker: Üçüncü çocuğum doğduğundan beri çalışmıyorum ama işe geri dönmeyi planlıyorum. Önümüzdeki kışı da atlattıktan sonra inşallah döneceğim. 10 senedir Hotiç'teyim. Ayrılmadan önce ithalat ve ihracatla ilgileniyordum.
Aile şirketinde çalışmanın avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Türker: Bizim aile şirketimizde çalışmak çok zevkli. Amcalar, kuzenler var. Onlarla çalışmak, bir arada olmak çok keyifli... Bugüne kadar hiçbir dezavantajını görmedim. Aile şirketi olduğu için büyüklerimizden daha rahat destek alabildim.
Dede mesleğinde siz de yer alıyorsunuz. Bu size ne hissettiriyor?
Türker: Hotiç, 1938 yılında dedem Salih Hotiç tarafından kuruldu. Sonrasında oğulları, 1980'li yıllarda da sırasıyla Caddebostan, Nişantaşı ve Osmanbey mağazalarını açarak perakende zinciri olma yolunda ilk adımlarını attılar. Dedemin kurduğu ve sonrasında oğullarının ve kızının emekleri sayesinde markayı bu kadar büyüten ailemle çok gurur duyuyorum. Bunun bir parçası olmak da tabii ki beni de hem torun olarak hem evlat olarak hem de yeğen olarak çok mutlu ediyor.
"Çocuklarla vakit geçirmeyi seviyorum"
En son Parıltı Derneği ile işbirliğiniz oldu. Nedir bu proje?
Türker: Kuzenim Eda Mutuşoğlu sayesinde ve önderliğinde, Parıltı Derneği ile müthiş bir proje yapıldı. 'Hayaller Sınırsızdır' projesi ile görme engelli bir grup çocuk Hotiç merkez ofisine davet edildi. Burada müzik ve eğlence dolu bir ortamda resim yaptılar. Bu resimlerden ortaya çıkan desenlerle portföy çantaların üzerine baskı yapıldı ve 30 mağazada satışa sunuldu. Bu satıştan gelen gelir derneğe bağışlanacak.
Bu tarz işbirliklerinde yer almak size ne hissettiriyor?
Türker: Tabii ki yine çok gurur verici... Çok fazla duygu barındırıyor içinde. 'Hayaller Sınırsızdır' projesinin tanıtımında da bu duyguyu projeye katılan, yardım eden herkeste hissedebiliyordunuz.
Ayakkabı sizin için ne ifade ediyor?
Türker: Ayakkabıları çok seviyorum. İşin içine doğduğum için onlar benim vazgeçilmezim. Çok ayakkabım var. Hotiç'in en iyi müşterisiyim diyebilirim. Çok küçük yaşlardan itibaren mağazalarda vakit geçirdim. Yeni ayakkabı kokusu gibisi yok...
"Çocuklarla vakit geçirmeyi seviyorum"
Çocukluktan ayakkabılarla ilgili eğlenceli anınız var mı?
Türker: Çok komik gelecek size ama ben mağazalarda çalışanları devamlı şikayet ediyordum (gülüyor). Depolara girerdim mesela, satıştan sorumlu bir arkadaş mağazanın içinde değil de depoda vakit geçirip, gazete falan okuyorsa babama şikayet ederdim... Tabii çok küçüktüm.
Aslı Hanım çok doğal bir güzelliğiniz var. Nedir bunun sırrı?
Türker: Teşekkür ederim. Tamamıyla genlerime borçluyum. Mesela hiç krem kullanmam, yüzüme hiçbir şey sürmem. Bir tek yazları güneş koruyucu sürüyorum o kadar. Onun dışında ne peeling, ne maske bilmem cildimde... Saçlarımda boya var, tabii o da mecburiyetten... Gündelik hayatımda da çok doğalımdır, fazla makyaj yapmam.
Oldukça formda bir fiziğiniz de var. Bunun sırrı nedir?
Türker: Yediklerime dikkat ediyorum ve dengeli besleniyorum. Son yedi senede üç kere hamile kaldım ve hamilelik, emzirme vs. derken sporda aralar oluyor haliyle. Ama en sevdiğim spor kick boks. Aralar vererek beş senedir yapıyorum. Yürüyüş yapmayı çok seviyorum.