1999 yılından beri bekar olan Levent Penso, yıllardır aradığı aşkı Alin Taşçı'da buldu. Alin Hanım'ın bir ilişkiye hazır olmamasına rağmen peşini bırakmayan Levent Bey, sonunda şeytanın bacağını kırarak onu nikah masasına oturtmuş. Sadece iki aylık bir flört döneminden sonra geçen yıl 9 Kasım'da evlenen Penso çifti ile evlerinde buluşup, hikayelerini kendi ağızlarından dinledik. Bu arada bir merakı da gidereyim. çiftin arasında gazetelerde yazılanların aksine 28 değil, 16 yaş varmış.
Röportaj:Öykü YAZICIOĞLU
Fotoğraflar:Serkan ŞENTÜRK
Birlikte ilk röportajınızı veriyorsunuz, onun için tanışma hikayenizden başlayalım...
LEVENT PENSO: Aylin ile iki sene evvel tanışır gibi olduk, ama çok tanışma sayılmazdı. Esas geçen yaz bir iş görüşmesi icabı bir araya geldik. O zaman benim içimde bir şeyler kıpırdadı.
Alin Hanım siz bu kıpırtıyı hissettiniz mi?
ALİN TASÇI PENSO: Ben zaten biliyordum. Çünkü iki yıl önce Levent'in bir yanaşması oldu bana. Hatta Clementine'de bir parti vardı, oraya davet etmişti beni. Ben de kibarca teşekkür etmiştim. Aradan iki-üç yıl geçtikten sonra kuzenimden Home Store'un CEO'luğunu aldığını duydum. Ben de kuzenimi önermek için kendisini aradım. İş görüşmesi için bir araya geldik. Bir görüştük, bir daha bırakmadı zaten beni.
Neler yaptınız Levent Bey?
L.P: Görüşmek için sürekli aradım. Yemeğe çıktık bir kere. Ancak epeyce arkadaşça sürdü ilişkimiz.
A.T.P: Benim arkadaşça, ama senin değildi Levent.
L.P: Duygularım öyle olmasa bile arkadaşça davrandığımı düşünüyorum sana.
A.T.P: Evet tabii, biz çok özel ve keyifli bir şey yaşadık. İkimiz de bu ilişkide yüreklerimizi açık bir şekilde ortaya koyduk. Levent çok güzel yaklaştı bana. Sonuçta hayatta çok şey yaşamış. Evet bana ilgisi vardı ve ben de boş değildim tabii ki, ama bir ilişkiye hazır olmadığım için yanaşmıyordum çok. Ancak o kadar doğru davrandı ki, bana gerçek sevgisini hissettirdi. Böylece her şey kendiliğinden gelişti, sürpriz bir şekilde...
Evlilik teklifi yapmak çok kolay bir şey olmasa gerek. Tanıştıktan ne kadar zaman sonra teklif ettiniz, reddedilme korkunuz var mıydı?
L.P: Çok bir şey düşünmedim açıkçası. Kafamız çok uyuşuyordu zaten. Öncesinden de arkadaşlığımız olduğu için güzel bir şekilde ilerledik.
Teklif nasıl geldi Alin Hanım siz anlatır mısınız?
A.T.P: Bu evde koltukta oturuyorduk ve Levent diz çöküp, "Benimle evlenir misin" dedi. Ben de cevap olarak "Hazır değilim" dedim. Gerçi şimdi düşünüyorum da, acaba birazcık da naz mı yapıyordum bilemedim. Aslında tanımadan evlenmek çok zor, yani bizim yaşadığımız gerçekten çok özeldi. Eli elime değmeden evlendik Levent'le. O nedenle de çok sevdim onu. Adam gibi adam davranışı gösterdi. Biraz tanımak istiyordum. Zaten o diz çöküp teklif edişi üçüncü kezdi. O zaman kıyamadım, yüzüğü aldım ama takmadım.
Siz peki Levent Bey bu "Hayır" cevaplarında ne hissettiniz?
A.T.P: Aslında "Evet" diyeceğimi biliyordu ama...
L.P: Hissediyordum diyelim.
Yüzüğü ne zaman parmağınıza taktınız peki?
A.T.P: 15 gün sonra taktım. O zaman "Evet" demekti zaten benim için.
Levent Bey sizi ailenizden de istedi mi?
A.T.P: Evet, istedi. Annem ve babamı buraya yemeğe çağırmıştık. Onlar da çok mutlu oldular.
L.P: İstedim, çok heyecan yoktu ama insan o anda çocuklaşıyor. Yemek yendi, tatlı bitti, artık gitmelerine beş dakika var ve neredeyse taksi çağıracağız. Ben "Kerim abi, biliyorsunuz niyetimi" dedim. O da hemen ben söylemeden, "Tamam oğlum, sen kızımı istiyorsun ben de veriyorum" dedi. Çok tatlı ve komik bir insandır kendisi.
Nikah nerede oldu?
A.T.P: Yıldırım nikahı olduğu için evde oldu. Hiç öyle kalabalık düğün istemedik. Zaten kısa sürede birbirimize çok yoğun duygular hissediyorduk ve hemen aynı evi paylaşmak istedik. Çok keyifliydi.
Sizin ilk evliliginiz mi Alin Hanım?
A.T.P: Hayır, 23 yıl önce çok küçükken iki yıllık bir evlilik geçti başımdan. Çocuğum yok.
Levent Bey sizin iki çocuğunuz var; Verda ve Serim. Onlara nasıl söylediniz? Sonuçta ikisi de artık evlilik çağında, ama onlar yerine babaları ikinci kez evleniyor...
L.P: Ben bir hafta önce söyledim. İlk önce şaşırdılar tabii, ama sonrasında "Sen nasıl rahat edeceksen öyle olsun" dediler. Açıkçası ben öyle dışarılarda her gece gezmeyi, her gece farklı biriyle olmayı seven biri değilim. Ben düzgün bir hayatım olsun isterim. Onlar da öyle yaşamak istediğimi biliyordu ve olumlu karşıladılar.
Alin Hanım, Verda ve Serim ile aranız nasıl, başlarda biraz sürtüşme oldu mu?
A.T.P: Hiç olmadı. Çok iyi anlaşıyoruz ikisiyle de. Verda zaten çok çılgın bir kız, ben de öyleyim. Arada anlaşmazlıklarımız olur, ama bu kız kardeşler arasında bile olur. Verda bana çok benziyor. Serim zaten bir tanedir. Serim yaşına göre çok olgun ve asil bir çocuk.
Evliliği ikinci kez deneyen biri olarak ilk evliliğinizde yaptığınız hangi hataları şimdi yapmazsınız?
L.P: Ben ilk evliliğimi yaptığımda çok gençtim. Düşünsene 24 yaşında baba oldum. Hayatta her şeyi yaşamak lazım. Demek ki ben bazı şeyleri eksik yaşamışım, sindirememişim. Bu yaşa geldikten sonra hayata karşı epey tecrübe edindim. İyi, kötü nedir biliyorum. İlk eşimle de ciddi problemlerim olmadı hiç, ama sanırım ben hayatı sindirememiştim.
Aranızda çok yaş farkı olduğu da söyleniyor, doğru mu? Kaç yaş fark var?
A.T.P: 28 yazıyorlar, fakat aramızda 16 yaş fark var. Ben zaten olgun adam seviyorum. Gerçi içi çocuk ama.
Nasıl anlatırsınız birbirinizin karakterlerini?
A.T.P: Levent çok kişilik sahibi biri. İnanılmaz yaratıcı ve çok sadık, yüreği çok güzel. İçinde ise inanılmaz bir çocuk var. Çocuğum yok diye üzülmüyorum, çünkü gerçekten onu çocuğum gibi seviyorum. Uyutuyorum, yediriyorum. "Benim koca bir bebeğim" var diyorum. Sevgiyle büyümüş biri olarak ben de bütün sevgimi çocuğum olmadığı için Levent'e veriyorum.
L.P: Alin çok iyi huylu bir insan. Bana gerçekten şefkatle yaklaşıyor. Kadın olarak da mükemmel bir kadın. Bazen ara sıra alınganlıkları oluyor, o da haklı tabi, kadın çünkü. İnsanlara güzellikler yapmaya da bayılıyor.
Alin Hanım anne olmayı düşünmüyor musunuz?
A.T: Anne olmak istemiyorum. Zaten geçenlerde öyle bir haber çıkmış ama yanlış. Bir dönem, yani yaşım 28'lerdeyken istemiştim, fakat sonra kısmet olmadı. Şu anda da istemiyorum hiç. İlla 'çocuk' desem, Levent beni kırmaz biliyorum ama... Yaşım da ilerledi artık. Tabii ki doğurulabilirim ama bu çocuğa eziyet olur. Annem tabii bir torun istiyor ama çok zorlaması olmuyor.
Sizin mesleğinizi öğrenebilir miyiz?
A.T.P: Ben aile mesleğini sürdürüyorum. Biz kuyumcuyuz. İstiklal Caddesi'nde bir mağazamız var. Hem tasarım hem üretim yapıyoruz. Keyifli bir iş.
İleride ortak bir şeyler yapmayı düşünüyor musunuz?
L.P: Bazen konuşuyoruz, bakalım belki ileride. Kafamda binbir türlü şey var. Hiç durmam ben.
Levent Bey hiç durmadığınız belli, şimdi sattığınız Home Store'da CEO olarak göreve başladınız değil mi?
L.P: Evet, Home Store'da yeniden CEO olarak göreve başladım. Ama şu an aynı zamanda orada neredeyse stilistlik de yapıyorum. Bir koleksiyon hazırlıyorum. Oturup kendim çiziyorum. Her şeyiyle kendim ilgileniyorum.
Home Store'u yıllar sonra yeniden canlandırabileceğinize inanıyor musunuz? Zor olacak mı sizce, çünkü aradan yıllar geçti ve her şey değişti?
L.P: Tabii ki zaman alacak ama şimdiden canlanmaya başladı bile. Eski markaların hepsini bir daha getirmeye başladım. İtalya'daki bütün relasyonları yeniden kurduk. Bunun yanı sıra burada değişik üretimler yapıyoruz. Kendim çiziyorum, provalarını bile ben yapıyorum. Her şeyi değiştiriyoruz. Farklı ürünler göreceksiniz içinde. Kafe kısmını değil, mağazaya yöneliyoruz. Tabii ki zaman alacak ama ben inanıyorum.
Aradan bunca sene geçtikten sonra o şevk ve cesaret sizde var yani...
L.P: Ben de hiç şevk bitmez. Allah'ın bana verdiği bir güç var. Ben çalışmaktan hiç yorulmam. Şimdi eşarp deseni çiziyorum, yine mimarlıkla uğraşıyorum. Boş kalmam.
İş hayatında biraz şanssız mısınız acaba?
L.P: Aslında şanslıyım ama ters giden şeyler de oldu. City's'de de şanssızlık yaşadım, içki ruhsatı alamadık. 45 gün sadece 150 TL'ye kapattığım oldu iki dükkanı. Kapıda limon satsam daha iyiydi. Astoria yine öyle. Bazı şeyleri göremiyorsun, ben de göremedim. En iyi yer Mayadrom'du, orası da gizli gizli kendini yok etti, biz tek kaldık. Clementine'deki bütün lokasyonlarım ise yanlıştı. Buna şanssızlık mı , doğru dürüst ekip kurmamak mı, yalnızlık mı ne dersen diyebilirsin.
Bir daha o işlere girer misiniz?
L.P: Yaparım, ben hiçbir şeyden yılmam. Şu anda Home Store'a kanalize oldum. O benim çocuğum çünkü. Ben hep yaptıklarımla öne çıkmaya çalıştım orada, kendimi öne sürmedim. Benden sonra ise kabuk değiştirmek istemişler ama olmamış. Stil, kalite değişmiş ve düşmüş. Onlar da bir şeyler denemek istemişler tabii. Ucuz satalım daha çok satalım demişler. Benim eskiden 60 binin üzerinde bir müşteri portföyüm vardı. İnşallah geri dönecekler.
Peki hem Verda hem de Serim kendilerine tam bir meslek oturtamadılar. Bunu neye bağlıyorsunuz?
L.P: O benim kabahatim. Home Store üçüncü çocuğumdu. Onların da abileriydi. İkisi de orada büyüdü ve oraya hazırlandı. O nedenle de biri reklam biri de moda okudu. Fakat Home Store'u satınca, onlar da bocaladı. Yanlış yaptım evet, o zaman kendi huzurumu düşündüm, çünkü ortaklık zor iş. Pire için yorgan yakan cinstenim. Duygusal olmamam lazım, ticari kafa ile ortaklık yapmam lazım. Bu arada hiçbir ortağımla da kavga ederek ayrılmadım, yanlış anlama.