RÖPORTAJ ÖZGE ZEKİ
Londra'da Vivienne Westwood, McQueen, Rouland Mouret, Shelly Fox gibi moda dünyasına yön veren isimlerle uzun yıllar çalışan Aslı Jackson, University of The Arts'da Güzel Sanatlar eğitiminden sonra Moda Tasarım Teknolojileri alanında yüksek lisans eğitimini tamamlamış. Şu sıralar üzerinde çalıştığı alanları yaratıcı zeka, sürdürülebilirlik, upcycle, modanın psikolojisi olarak özetliyor.
Bu pandemi dönemini ise "Moda okulu da, hayat okulu da özel derslerle pandemi sürecine uyarlanarak sürüyor" sözleriyle anlatıyor. "Bu minvalde platformumuz ilk Bilgi Üniversitesi'dir, sürdürülebilirlik ve kusursuzluk temasıyla katıldığımız ilk etkinlik ise İstanbul Bineali'dir. İngiltere'den eğitmen arkadaşlarım Ben Gletcher ve Karen Pine ile yenilikçi eğitimlerin ev sahipliğini yaptık" diyor.
Pandemi boyunca Instagram hesabınızdan sürdürülebilirlik ve upcycle konularına dikkat çeken yayınlar yaptınız. Sizce pandemi modaya nasıl yansıdı?
Her şey gibi modanın da yönü değişiyor. 2020 pandemisinde sürdürülebilirlik daha da görünür oldu. Benim için ise milenyumla birlikte McQueen ve Westwood ile çalışma deneyimimde netleşmişti. Fikirler ve özgünlük el emeği giysilere hayat verirken ben atölyede kalan atıkları bile değerlendiriyordum. Oysa Çin'de ve Hindistan'da tekstil işçilerin tasarımların taklitlerini çok ucuza yaparak giysilerin ve doğanın kimyasını değiştirdiler. Bu hız ve hırsın önünü kesmek için de hayat bizi çeşitli nedenlerle karşılaştırdı. Oysa amacımız özgürleşmek ve kendi özgün, eşsiz, otantik çiçeğimizi açtırmak. Dolayısıyla pandemi bize birçok kavramı yeniden hatırlattı. En önemlisi de kendimize iyi bakmakla ilgili. Hem içten hem dıştan! Bedenimize iyi bakarken ruhumuzu özgürleştiren kıyafetlerle bütünleşmek. Eşsizliğini önce kendine göstermek istiyorsan, işte ben buradayım.
Her Majesty X Moda Bize Merhamet Etsin başlıklı koleksiyonunuzun felsefesinden bahseder misiniz?
High fashion ile merhamet arasında bağ kurmak istedim. Merhamet, insanın sahip olduğu en muazzam olgudur. Majesteleri ise kraliyeti ve monarşiyi temsil eder, o merhamet etmez. Peki ya Margaret Thatcher sendromu; işsizlik, yoksulluk… Mülteciler merhamet için dilenirler. Ahhh ben onlara sınırı aşanlar diyorum. Sokak, kültürü yansıtır. 'Sokak insanları' koleksiyonun önemli parçası. Onları yorgan, pike veya çarşafa sarılmış giysileriyle görürsünüz. İnsanın da sanatçının da eşit haklara sahip olduğu bir dünya hayal ederek 'Refugee-the doll' ile olağanüstü tezatlığı vurgulamak istedim. Doll porselen kadın, güzelliği ve kusursuzluğu temsil ederken, evsizlerin pikeleri ise upcycled giysilere dönüşüyor. Fotoğraf Emrah Esen'e, makyaj Yasin Şefik'e ait.
Size neler iham veriyor?
Aslında kozmozun her karesi bana ilham veriyor. Kainat başlı başına bir yaratım zaten ve bu gerçekliğin her anına tanıklık ettiğim için kendimi çok şanslı ve minnettar hissediyorum. Tasarım yaparken dünya ile bağ kurmak mümkün. O yüzden hoşuma giden her şey diyebiliriz. Kara mizah, kült filmler, tarih ve kültür çeşitliliği ve elbette dans ile müzik, beni daima heyecanlandırır.
Projelerinizden bahseder misiniz?
Uzun süredir sürdürülebilir moda belgeselim üzerinde çalışıyorum. Mobil Karavan atölyemle Türkiye'nin tekstil kentlerine gidip oralardaki kültürü ve yerel kumaşları koleksiyonlarıma yansıtmak için çalışıyorum. Moda eğitimleri içeriklerimi sürekli güncelliyorum. Müzik çok heyecanlı olduğum bir alan. Londra'da City Lit Konservatuarı'nda müzik ve dans üzerine eğitimler de almıştım. Hatta 2015'de Kenan Doğulu'nun yapımcılığını üstlendiği 'Bla, Bla, Bla' albümüm çıkmıştı; Spotify'dan dinlenebilir. Şimdilerde söz ve besteleri bana ait olan şarkılar üzerine çalışıyorum. Genco Arı'ya bir kimono koleksiyonu hazırlıyorum.
AMELİYATI BAŞARILI GEÇTİ
