Celalettin Kayhan röportajı:
Aile mesleği olan tekstil sayesinde çocukluluğundan beri doğrudan veya dolaylı bir şekilde sektörün içinde Celalettin Kayhan. Anlayacağınız sektörde eski ama sürekli “Daha başka yeni ne yapabiliriz” diye düşünenlerden. Bu yenilik tutkusuyla son olarak recycled (geri dönüştürülmüş) kumaşlar üretmeye karar verip, iş ortağıyla birlikte sahibi oldukları Fabalgo isimli şirketlerinde geri dönüşüme katkı sağlayacak işler yapmaya başlamışlar. Celalettin Kayhan ile bu girişiminin hikayesini konuşmak üzere bir araya geldik.
Global olarak trend haline gelen geri dönüşüm konusuna sadık işler yapıyorsunuz. Sizi sektörün diğer oyuncularından ayıran nedir?
Çağımızın en önemli sorunlarının başında çevre kirliliği gelmektedir. Bu sorun giderilmediği takdirde insanın dünyadaki yaşam şartları bir gün gelecek yok olacaktır. Geri dönüşüm deyip geçmeyin. Geri dönüşüm esasında dünyanın geleceğidir. Geri dönüşüm ile var olan ekolojik dengeyi korumayı başarabiliriz, bizim için değil belki ama bizden sonraki nesil için geri dönüşüm ŞAMDAN PLUS 113 yapmak bizlerin sorumluluğudur. Biz de elimizden geldiğince kendi yapabildiğimiz kadar bu alanda tekstil atıklarını geri dönüştürerek hem çevre adına hem ülke ekonomisi adına katkı sağladığımızı düşünüyorum. Söylemeden geçemeyeceğim başka bir husus da yeni jenerasyonun bu konuda daha duyarlı davranıyor olmasıdır. Daha da ilerleyen zamanlarda ülkemizde geri dönüşüm bilincinin gelişmesine ve dünya üzerinde Türkiye’nin önemli bir etken olmasını hedefliyoruz.
Geri dönüşüm konuları, bir süredir üzerine çok konuşulan ve öne çıkan konulardan. Tekstil alanında özellikle bu konuya odaklanma sebepleriniz neler?
Tekstil aile mesleğim. Çocukluğumdan beri doğrudan veya dolaylı bir şekilde sektörün içindeyim zaten. İş ortağımla birlikte daha başka ne yapabiliriz diye düşünürken, recycled (geri dönüştürülmüş) kumaşlar üretmeye karar verdik. Bu sayede geri dönüşüme kendi bildiğimiz şekilde katkı sağlayabilecektik. Tabii bunda pazarın talepkar, oyuncuların az, talebin yüksek olmasının da etkisi vardı. Aynı zamanda dünya nüfusunun artmasıyla; çevre, hava, su kirliliğinin aynı doğrultuda artması insanları çözüm üretme aşamasına getiriyor. Yaşadığımız dünya hepimizin ve ben ne yapabilirim nasıl fayda sağlayabilirim diye soruyorsunuz kendinize.
Dünyada da uygulanmaya başlayan topraksız pamuk üretimi yatırımınızdan bahsetmek ister misiniz?
Topraksız pamuk üretimi aslında dünyada tam anlamıyla hala uygulanmaya başlanmadı. Bildiğiniz üzere topraksız tarımda çeşitli meyve ve sebzeler üretilip satılıyor. Henüz pamuk üreten bir oluşum yok. Yaklaşık 11 aydır Amerika Missisipi’de oradaki iş ortağımızla bunun ARGE çalışmalarını yaptık ve başarılı da olduk. Yakın gelecekte bu sistemi Türkiye’de uygulayacağız. Nedir bu sistem? Bu sistem topraksız alanda sera içinde pamuğun yetiştirilebilmesidir. Üretimi geleneksel üretimin 2 katı ve hasat senede 4 kere yapılmaktadır. Örnek vermek gerekirse 1 dönüm araziden senede 400/500 kg pamuk elde edilirken, bizim çalışmalarımızda bu sayı 4000 kg civarında. Şöyle bazı rakamlarla ifade edeyim. Türkiye senede 800.000 ton civarında pamuk üretiyor ve tüketimimiz 2,5 milyon ton civarında. Aradaki 1.700.000 ton pamuğu ithal etmek zorunda kalıyoruz. Bizim kuracağımız bu sistemle Türkiye’nin pamukta dışa bağımlılığının tamamen önüne geçmeyi planlıyoruz.
Geri dönüşümün sektörel ve iklimsel faydaları var mı? Konu sadece tasarruf mu?
Geri dönüşümde konu tabii ki sadece tasarruf değil. Düşünsenize milyonlarca ton alüminyum tekstil atığı, plastik atıklar geri dönüştürülerek tekrar insanların kullanımına sunuluyor. Burada elde edilen fayda enerji tasarrufu, su tasarrufu ve çevre kirliliğinin önüne geçiyor olmak. Geri dönüşüm sayesinde küresel ısınmanın önüne geçebilme umudumuz artıyor. Yeni bir ürün üretimi yaparken var olan doğal kaynakları kullanmak yerine geri dönüştürülmüş ürünlerin kullanılması, iklimsel dengenin korunmasını sağlıyor. Sektörel olarak ise dünya üzerinde var olan bu tüketim çılgınlığında geri dönüştürülmüş ürünler sayesinde de talebi sağlayıp, üretime katkı sağlıyoruz.
Topraksız üretimin yaygın olmayışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gelecekte bu konu ile ilgili tarımda neler yapılacak sizce? Topraksız tarımın yapılabilmesi için seçilecek olan konumun belirli şartlara sahip olması gerekiyor ve ülkemizde şu anda insanlar bu şartlarla uğraşmak istemiyor. Gelecekte topraksız tarımın sağladığı avantajlar; sınırlı alanda yüksek verimin alınması, daha düşük enerji maliyetleri, daha az işçilik maliyeti, daha az su tüketimi, daha yüksek karlılık, sel, dolu, yüksek kar yağışı gibi doğal olaylardan etkilenmemesi tam olarak anlaşıldığında ülkemizde topraksız tarıma doğru bir eğilim başlayacaktır. Tahmin edildiği üzere topraksız tarımın hem toprağı hem de suyu kurtarabileceği düşünüldüğü için gelecekte ülkemiz ve dünyamızda tarımın topraksız tarıma doğru akışını seyredebiliriz.