Röportaj: Bade ÇAKAR
Fotoğraflar: Tuğçe YAMAN
Asya kültürünü başarıyla yansıtan Shangri-La Bosphorus İstanbul'un bir yıldır İstanbul'da yaşayan Avustralyalı Genel Müdürü Philippe Kronberg, tam bir İstanbul hayranı... "İstanbul, yaşadığım şehirler içinde en çok sevdiğim yer oldu" diyen Kronberg, vakit buldukça hem İstanbul'u hem de Türkiye'nin farklı şehirlerini gezmeye önem veriyor. Shangri-La markasıyla bir araya geldiğinden dolayı çok mutlu olduğunu dile getiren Philippe Kronberg ile Shangri-La Bosphorus'un dikkat çeken özelliklerini ve İstanbul'daki yaşamını konuştuk.
Yaklaşık 1 yıldır İstanbul'dasınız. Nasıl bir deneyim oldu sizin için?
Benim için çok özel bir deneyim oldu. Öncelikle Uzakdoğu'da uzun yıllar yaşadıktan sonra Avrupa'ya geri döndüm. Türkiye'nin karışık olduğu bir dönemde buraya geldim. Şehirde pek çok olayın gerçekleştiği, terör saldırılarının yaşandığı ve darbe girişiminin olduğu zaman buradaydım. Türkiye için pek çok zorluğun olduğu bir zaman dilimiydi. 2016 yılında turizm sektöründe pek çok zorlukla yüz yüze geldik. Buna rağmen 2017 çok iyi başladı. Turizm anlamında yaraların sarıldığı bir başlangıç yaptık.
Shangri-La ailesiyle bir araya gelişiniz nasıl oldu? Marka ile nasıl bir araya geldiniz?
Avustralya'da yaşadığım dönemde Shangri-La ailesi ile tanıştım. İlk bir araya gelişimiz Avustralya'da bulunan Shangri-La'nın genel müdürü ile tanışmamızla meydana geldi. Shangri-La kültürüne aşık oldum. Ve Shangri-La'da genel müdürlük pozisyonu için arayışım başladı ve bu harika markada çalışmaya başladım.
Uzun yıllar konaklama sektöründe olan biri olarak, size göre Shangri-La markasının sektördeki farkı ve yeri nedir?
Shangri-La markası, kültür odaklı bir marka. Marka kültüründe insana yatırım en önemli sırada yer alıyor. Atılan her adımda öncelik her zaman misafirlerimiz ve çalışanlarımız oluyor. Çalışanlarımıza yapılan yatırımlar, Shangri-La ekibinin misafirlerine en üst düzey hizmeti vermesini sağlıyor. Bu da markanın misafirler tarafından tercih edilmesini ve sektörde lider bir konumda yer alması olarak sonuçlanıyor.
İstanbul, dünya otel zincirlerinin tercih ettiği bir şehir. Shangri-La Bosphorus, İstanbul da farklı konsepti ile dikkat çeken bir yer oldu...
Yine burada Asya kültürü odaklı marka konumlandırması ön plana çıkıyor. Şehirde tek Asya oteli olarak yer alıyoruz. Ayrıca İstanbul'un merkezinde Beşiktaş'ta tarihi bir bina olarak otelimiz eşsiz bir yapıya sahip. Binanın mimari yapısı ve tarihi hikayesi, Asya dokusuyla harmanlanarak tasarlandı. Binamız tarihi eser olduğu için, orijinal dokusunda herhangi bir değişiklik yapılmadı. Asya ve Türk motiflerinin izlerini tüm yapıda görebiliyoruz.
Kariyerinize yiyecek ve içecek alanında başlamışsınız. Otellerin de en önemli alanlarından biridi yeme-içme...
Shangri-La'nın bu konudaki özellikleri nelerdir? Evet, kariyerime 17 yaşımda garsonluk yaparak başladım. Yiyecek ve içecek departmanı, bence otelde en heyecan verici bölümlerden biri. Çok güzel bir otelimiz var. Misafirlerimize başka bir yerde bulamayacakları özel lezzetler sunuyoruz. Verdiğimiz kaliteli servis ve hizmetin yanında yaratıcı ekibimizle birlikte misafirlerimize unutamayacakları bir yiyecek ve içecek deneyimi yaşatıyoruz. Şehrin en iyi Çin restoranı, Shang Palace ile Çin mutfağı konusunda uzman şeflerimiz benzersiz yemekler hazırlıyorlar.
Ana restoranımız IST TOO'da gün boyunca servis veriyoruz. Executive Şefimiz Ercan Yamantürk ve ekibi, mevsimin en taze ürünleriyle hazırladığı enfes tatları misafirlerimize sunuyor. Yiyecek ve içecek alanı deneyimleri unutulmaz anılara dönüştürüyor, biz de ekip olarak bunun için çalışıyoruz. Farklı ve iz bırakan etkiler yaratıyoruz. Restoranlarımızda dönemsel olarak farklı tatlara yer veriyoruz. Pazar günleri IST TOO'daki pazar brunch'ı, özel yemek festivallerimiz, iftar yemeklerimiz misafirlerimizin vazgeçemediği ve kendilerini evde hissettikleri bir adres oluyor.
Ülkemizde yaşanan olaylar malum en çok turizm sektörünü etkiledi. Shangri-La Bosphorus Istanbul nasıl bir süreçten geçti? Gelecek dönemlerde turizm açısından beklentileriniz neler?
Geçen yıl dolulukta yüzde 30 bir düşüş yaşadık. Şehirde hem dolulukta hem de fiyatlarda ciddi bir kriz geçirdik. Buna rağmen Ortadoğulu misafilerin seyahatleri devam ettiği için şanslı olduğumuzu söylemek gerekir. Bu sene şehre daha çok ziyaretçi geliyor. Ama hala beklenen talep yoğunluğunu görmüyoruz. Türk misafirlerin daha çok seyahat ettiğini ve şehir otellerinde konakladığını söyleyebilirim. Her şeye rağmen ülkedeki stabilite devam ettiği sürece yıl sonuna kadar talebin artacağını öngörüyorum.
Yabancı misafirlerinizin İstanbul'a olan ilgisi nasıl? Genelde müşteri kitleniz hangi ülkelerden oluşuyor?
Misafirlerimizin çoğunluğunu, hala Ortadoğulu misafirlerimiz oluşturuyor. Katar, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Dubai'yi, önde gelen marketler arasında sayabiliriz. Türk misafir sayısı her geçen gün artıyor. Ortadoğu'dan gelen misafirlerimiz, seyahatlerini yıl içinde tekrarlamayı tercih ediyorlar. Türk kültür ve yapısına olan hayranlıkları tekrar geri gelmelerini sağlıyor. Ayrıca aldıkları hizmet ve servis kalitesinden son derece memnun oldukları için gelmeye devam edecekler.
İstanbul'da yaşamak sizin için nasıl bir deneyim oluyor? İş dışı zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?
İstanbul, yaşadığım şehirler içinde en çok sevdiğim yer oldu. Avrupa, Asya ve Avustralya'da pek çok şehirde yaşadım. İstanbul, kültür dolu bir şehir. Özellikle otelimizin bulunduğu bölge ve tarihi yarımadaya hayranım. Sultanahmet bölgesi, buradaki mimari yapı taşları, tarihin dokusu inanılmaz. Ayasofya ve Yerebatan Sarnıcı, tarihi birer ikon. Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili de çeşitli kitaplar okuyorum ve bu kültürün, tarihin zenginliğinin içinde dolaşmaktan kendimi alamıyorum.
Gerçekten kültürümüzü çok sevdiğiniz belli oluyor...
Bu tarihi mirasın içinde çok fazla vakit geçiriyorum. Ayrıca Şile ve Ağva bölgelerini ziyaret etme imkanım oldu. Çanakkale, Bolu ve Bodrum'u gördüm. Tek bir yerde kalmak yerine, vakit buldukça ülkenin farklı köşelerini keşfetmeyi seviyorum. Ayrıca futbol maçlarına mutlaka gidiyorum, özellikle Beşiktaş maçlarını hiç kaçırmıyorum.
Bu sektörde kariyer yapmayı düşünen kişilere önerileriniz ne olur?
Turizm ve konaklama sektörünün en önemli konusu servis ve hizmet anlayışı. Ayrıca iletişim kurmayı gerektiriyor. İnsanlarla iletişim halinde olmayı, hizmet etmeyi ve en iyi servisi vermeye açık olmalısınız. Konaklama benim için yalnızca iş değil, aynı zamanda bir yaşam şekli. Çalıştığım yeri evim gibi görüyorum ve misafirlerimizin, evime gelen misafirlerim gibi hissetmesine öncelik veriyorum. Günlük hayatta kendimi işe gider gibi hissetmiyorum. Bu, benim hayatımın bir parçası. Bunu kendine meslek edinmek isteyenlere önerim, bunu kendilerine hayat tarzı olarak benimsemeleri ve çok istekli olmaları.
Gelecek için planlarınız neler?
1 yıldır İstanbul'da yaşıyorum. Önümüzdeki birkaç sene daha burada kalmayı planlıyorum. İstanbul'a gelen ziyaretçi sayısının artarak devam etmesini görmeyi arzu ediyorum. Bu eşsiz şehrin keyfini çıkarmak ve mükemmel otelimiz Shangri-La'nın atacağı başarı adımlarını izlemek istiyorum.