2013’te yayımlanan ve uzun süre çok satanlar listesinde kalan Mihr adlı psikolojik romanıyla tanınan Eylem Tok’un 2016’da yazdığı ilk çocuk kitabı ‘The Giant and the Three Dwarves’ ise İngiltere’de yayımlanarak İngiltere, ABD ve Kanada’da aynı anda satışa sunuldu. Aynı adlı seriden uyarladığı çocuk ve gençlik romanı ‘Dev ile Üç Cüce’ 2019’da Türkiye’de okurla buluştu. Eşzamanlı olarak festivaller için çektiği soyut sanat filmi Sintiyatpera (Cintheapera) ulusal ve uluslararası birçok festivalde finale kaldı. Şair, yazar ve yönetmen Tok’un bir köpeğin hikayesini anlattığı yeni romanı ‘Spots’ ve şiir kitabı Bitter Sugar, İngiltere’de dağıtımı yapılmadan önce Londra Kitap Fuarı’nda tanıtıldı. Roman yazarlığı dışında öykü, şiir ve çocuk masalları kitapları da yazan Yazar Eylem Tok ile yaratım süreci üzerine odaklandığımız keyifli bir sohbet yaptık.
Eylem Hanım, nasıl gidiyor şimdilerde hayat, her şey yolunda mı sizin için?
Teşekkür ederim. Evet, benim açımdan her şey yolunda diyebilirim. Bu dönem üretim dönemi, doğa bize her geçen gün üretmekten vazgeçmememizi gösteren bir yığın mesaj gönderiyor. Ben de evrenden gelen mesajları alıyor ve zamanımı çalışarak ve üreterek değerlendiriyorum.
Bir yazar olarak, içinde bulunduğunuz dünyada kendine yer edinmek hem çok kolay hem de bir o kadar zorken, siz bu dünyada sektöre adımınızı attığınız andan itibaren başarılı işler yaptınız. Sürekli üretmek ve yola devam etmek konusunda sizi neler motive ediyor?
Başarılı görülmek beni her zaman daha ileriye hazırladı, daha ileriye gidebilmek için aslında koşmak yerine yürümeyi tercih ettim ve böylece durma ihtiyacı hissetmedim. Sabırlı ve sebatkar davrandığım sürece de başarımın karşılığını aldım. Beni hayallerim besliyor, sabrım motive ediyor, çalışmak güçlendiriyor.
Her şeyin hızlı bir dönüşüm sürecinden geçtiği günümüz dünyasında siz yazı yazarken nasıl bir yol izliyorsunuz? Yani yaratıcılığınızı neler besliyor, nelerden ilham alıyorsunuz?
Bu konuda bir ağaç gibiyim, mevsimsel olaylar gibi etrafımda, olup bitenler. Ne yapmam gerektiğini bildiğim için hiçbir şeyden etkilenmiyorum. Ben genellikle kendimden ilham alıyorum: şunu yaptın, bunu yaptın, daha iyisini yapabilirsin...
Düşünmek için kendime zaman ayırmam yeterli. Su, çocuk ve hayvanlar ve doğa bana her zaman iyi gelmiştir. Suya bakmak benim için çok rahatlatıcı. Bazen bir bardak suya mürekkep damlatır ve izlerim, izlerken aklıma iyi bir fikir gelirse not eder, sonra değerlendiririm. Çocukların gerçekçi dünyası bana cesaret verir, hayvanların koşulsuz sevgisi amacımı sorgulatır. Doğanın rengi, değişimi, dönüşmesi, mevsim geçişleri beni hep umutlandırır. Zaten bunlara yakalandığınızı anladığınızda sebebini de anlayabiliyorsunuz.
Teknolojik ilerleme, dijitalleşme vs. gibi gelişmeler hız kesmeden devam ederken, insanların okuma alışkanlıkları bundan nasıl etkileniyor dersiniz?
Eskiden olduğu gibi elinde gazete olan birine denk gelmek zor şimdilerde, demek ki dijitalleşme büyük değişimleri getirmiş. Akıllı telefonu olan herkes sürekli bir şeylere maruz kalıyor, okuyor, izliyor, dinliyor. Doğrusu bu bir tercih meselesi, hemen büyük değişimlerin olacağını beklememek gerekir. E-kitap veya sesli kitapların yayılması basılı kitapları bitirecek gibi görülmemeli. Kitapçıları gezmek, kitapların kokusunu içine çekmek, sayfalarını hissederek çevirmek bir tutku sonuçta. Sadece kitap değil, dergiler, gazeteler de her zaman geleneksel okuyucuları tarafından desteklenecektir. Yalnız bir yayıncı olarak da konuşmam gerekirse tüm bu yeniliklere uymak zorunda olduğumuzu biliyorum ve ekip olarak her zaman daha iyi neler yapabiliriz, diye arayışlarımızı sürdürüyoruz.
Mesleğinizin dününü, bugününü biliyorsunuz ama peki şimdi düşününce nasıl bir gelecek düşünüyor, planlıyorsunuz?
Bildiğiniz üzere birçok farklı alanda çalışıyoruz. Sintiyapera, sadece yayınevi olarak düşünülmemeli. Aynı zamanda film yapımcısıyız, B Art Space sanat galerimiz var, çocuklarla ilgili çok özel projelerimiz var. Üzerinde çalıştığımız projelerden yeni planlar yapmaya zaman bile yok aslında ama her düşüncemizden de yeni bir plan doğuyor.
Bugüne kadar içinde bulunduğunuz işlerde bazen küçük kriz anlarıyla da karşılaştığınız olmuştur. Böyle anlarda can simidi olarak nitelendirebileceğiniz nelere tutunup, nelerden güç aldınız?
Öncelikle hislerime ve sezgilerime çok güvenirim. Birlikte çalıştığım ekibim beni motive eder. Çok değer verdiğim insanlarla çalışırım ve onları gerçekten severim, onların da bana olan sevgilerine inanırım. Eğer çıkmaza girmişsem bana yapmamı söyledikleri şeyi yapmayı denerim çünkü bilirim ki benim için doğru olanı görmüşlerdir.
Son olarak yakın ya da uzak vadeli planlarınızdan bahsetmek ister misiniz biraz da?
Yazar ve yönetmen olarak tanınan ama birçok farklı alanda çalışmalar yapan biriyim. Önümüzdeki ay bir köpeğin hikâyesini bir köpeğin gözünden anlattığım Benekli adlı romanımın Türkiye baskısı yapılacak. Festivallere göndermek için ilk filmimi çektim ve birçok önemli festivalde finale kaldı, gösterime girdi. Soyut sanat filmi olduğundan kafa karışıklığı da yaratmıştı ama başarılı olması ikinci filmimin çekimi için bir referans olmuştu. 5B adlı filmimi de şimdi festivallere yolluyorum. Eski romanlarımdan ikisinin yeni baskısı olacak. Şiir kitabım raflarda yerini almaya hazırlanıyor. B Art Space Sanat Galerimiz ile ilgili Türkiye’de ve yurt dışında yeni sergi hazırlıklarımız devam ediyor. Eylül ayında Estetik International ev sahipliğinde World Of Phenomenia sergi hazırlıklarımıza şimdiden başladık. Yaz dönemi İstanbul, Bursa ve Bodrum ile başlayıp Londra, İspanya’da devam edecek olan şiir kitabımın sanat sergisi olacak. Aynı zamanda Sintiyapera bir yayın evinden daha fazlası. Mekân tasarımları, film ve sanata iş kollarından sadece birkaçı. Sintiyapera Design olarak Bülent Cihantimur’un sahibi olduğu Doctor B Clinic ve Estetik International’ın iç mekan tasarımlarını bitirdik. Şimdi de Bodrum’da B Hotel mekân tasarımları için çalışmamalarımıza başladık.