Mısır'ın ikinci büyük şehri olan İskenderiye, MÖ 332 yılında Büyük İskender tarafından kurulmuş ve adını kurucusundan almış. Eski çağlarda dünyanın yedi harikasından biri olan feneri ve zamanının en büyüğü kütüphanesiyle tanınan İskenderiye, bugün Mısır'ın turizm açısından en önemli şehirlerden biri. Önünde Akdeniz, arkasında çöl bulunan İskenderiye'de görülecek çok yer yok aslında ama görecekleriniz sizi tatmin edecek kadar değerli... Örneğin Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri olan İskenderiye Deniz Feneri'nin olduğu yer. Fener yok ama yerinde günümüzde Memluk Sultanı Kayıt Bey'in kalesi bulunuyor. İskenderiye'de mutlaka görmeniz gereken yerlerden biri İskenderiye Kütüphanesi. MÖ 3. yüzyılın başlarında Ptolemaios Hanedanı tarafından kurulmuş olan antik kütüphanenin yerine bugün modern kütüphane yer alıyor. Kütüphane, İskenderiye Müzesi olarak bilinen araştırma enstitüsünün bir bölümü olarak inşa edilmiş. Eski kaynaklar, burada 150 bin cilt el yazması eser olduğunu söylüyor. Günümüzde ise kütüphanede 8 milyon kitap bulunuyor. İskenderiye'de Ebu'l Abbas Camii de mutlaka görülmeli. 13. yüzyılda Ahmed Ebu El Abbas El Mursi'nin türbesi üzerine 1775'de dört kubbesi ve yüksek minaresiyle imar edilen ibadethane, şehrin en büyük camisi. Şehrin antik bölgesi diyebileceğimiz yerde Greko-Roma Müzesi bulunuyor ve tarihi eserler, heykeller ve sikkelerle Grek ve Roma kültür kalıntılarını barındırıyor. Osmanlı izlerini görmek isterseniz 20 kilometre gidip Montazah Sarayı'nı görmeniz gerekiyor. Sarayın bahçesi aşıkların buluştuğu, yerli halkın pazar günü ailece piknikler yaptığı ve turistlerin de vazgeçilmez dinlence mekanı durumunda. Sarayın selamlık kısmı ise bugün beş yıldızlı otel hizmeti veriyor. Midan Tahrir Meydanı'na geldiğinizde günümüze dönüyorsunuz. Meydanın etrafında özgün mimariye sahip camiler ve binalar yer alıyor. Midan Tahrir'den Al-Hurriyat Caddesi'ne geçtiğinizde, mağazalar, kafe ve restoranlar sizi karşılıyor. Burada ünlü markaların mağazalarının yanı sıra yerel markalara da rastlıyorsunuz.