"Büyük hırslarım yok ama yılmam"
"Büyük hırslarım yok ama yılmam"
Röportaj: Nazan ORTAÇ
Fotoğraflar: Cengiz DİKBAŞ
Fenerbahçe Spor Kulübü'nün efsane başkanlarından Ali Şen'in gelini, Metin Şen'in eşi olarak tanıdığımız Aslı Şen, fikirden ürüne giden başarılı bir yolculuğun mimarı olarak karşımızda. Kendi saçları için bakım ürünü aramasıyla başlayan yolculuğunu, şimdilerde üniversitelerde girişimcilik dersi olarak öğrencilere anlatıyor. Aslında her şey dokuz sene önce, ikinci çocuğunun doğumdan sonra, oğulları Berke ve Batu, eşi Metin ve kendi ismi Aslı'nın ilk harflerinden oluşan bir logo çizdirmesiyle başlıyor. O logoyu sol bileğine dövme olarak yaptıran Şen, yıllar sonra markasının logosu olarak bu sembolü kullanıyor. Markanın ismi 'Ashley Joy' da yıllar önce, eşinin kendisine esprili bir şekilde böyle seslenmesinden doğuyor. Aslı Şen'e göre bunlar 'planlı tesadüfler'... Bilkent Üniversitesi'nde işletme okuması, akabinde Londra'da pazarlama yüksek lisansı yapması da hoş bir tesadüf tabii... Yıllar önce yaptığı bu tesadüfi seçimler, onu bugün bir kozmetik markasının sahibi konumuna getirdi. Ve markası giderek artan bir ivmeyle büyüyor. Kendine hedef koymaktan ziyade, işini 'doğru' yapma isteği var. Ve bu istek, onu, 'planlı tesadüfler'in de yardımıyla ileride bir dünya markası haline getirebilir...
"Büyük hırslarım yok ama yılmam"
Hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?
Aslı Şen: En yoğun dönemimdeyim gibi hissediyorum. Zamana karşı yarışıyorum ama o kadar da enerji doluyum. Yaptığım işler çok keyif verdiği için koşturmalı ama keyifli bir dönem.
Yeni bir evreye geçtiniz sanki...
Şen: Aslında hiçbir zaman sakin sakin evde oturduğum, hiçbir şey yapmadığım dönemlerim olmadı. Sürekli üreten bir kızım aslında. Ama bu dönem üç-dört işi aynı anda yaptığım için biraz daha yoğunum sadece. Hepsi aynı ana geldi ama keyifli bir yükseliş. Dolayısıyla keyfini çıkartıyorum bu dönemin.
"Büyük hırslarım yok ama yılmam"
Yarattığınız markanın başarısı üzerine marka konferanslarına davet edilmeye başladınız; bu süreci biraz anlatır mısınız?
Şen: Ashley Joy'un sekiz aylık serüveni, aslında bir başarı öyküsüydü. Bu başarı öyküsünü, arkamızda çok büyük ekiplerle elde etmedik. Burada fark yaratan; ürünün iyi olması. Ürün iyi olduktan sonra yapılan stratejik ve pazarlamaya yönelik hareketler bize başarıyı kaçınılmaz kıldı. Çok şükür ki, kara geçtik. Birçok satış noktasında var olduk. Dolayısıyla da ortaya bir başarı öyküsü çıktı. Bunu duyan üniversiteler ve sözüne güvendiğim akademisyenler "Sen neden böyle bir konferans vermiyorsun" dedi. Anlattığında, insana ilham veren, motive eden, mutlu eden ama aynı zamanda da düşündüren bir hikaye çıktı ortaya. Şimdi bu hikayeyi, üniversitelere giderek, öğrencilerle paylaşıyorum.
Hikayeyi bize de anlatır mısınız?
Şen: Aslında fikir, "Ne gerek vardı?" sorusundan çıktı. Neden ben bunu yaptım? Çünkü hayatı sorgulayan, en iyisini arayan bir kişiliğim var. Doğal olanın, doğal ürün tüketmenin bilincine vardım. Baktım ki istediğim ürünü bulamıyorum, o zaman bir ihtiyaç doğdu. İhtiyaçtan doğan bir zevkimi paylaştım. Zaten kozmetiğe, güzelliğe meraklıyım, kendisine bakmayı seven bir kızım. Buradaki bilgimi, ne istediğimi, ne istemediğimi bildiğim için ve doğalı aradığım için bunların hepsini harmanladım ve dolayısıyla bugün Ashley Joy markasının yöneticisi konumundayım. 'Hayır'ı kabul etmedim, hayal kurmaktan vazgeçmedim.
"Büyük hırslarım yok ama yılmam"
Kimler vardı bu süreçte yanınızda?
Şen: Sadece iki kişiyiz, asistanım ve ben. Bundan üç sene önce, "Ben kozmetik firması kurmak istiyorum" diye fikrimi ilk anlattığımda, bazı arkadaşlarım gülmüştü bana. "Tabii yaparsın, neden yapmayasın" dediler. Evet, bir taraftan yapmak çok kolaydı. Ama ben zoru seçtim ve çok zor bir süreçten geçtik. Kimyager değilim, bitki uzmanı değilim, fakat dünyanın birçok yerine seyahat ediyordum. Kozmetiğe meraklıydım ve kullandığım ürünleri sorguluyordum. Sorgulamak ne demek? Prospektüslerini okuyordum. Birçok kişi genelde aldıkları şeylerin arkasında neler yazdığını bilmez. Ben gramajlarına kadar bilirim! Ama bu, benim karakterimden kaynaklanıyor. Ben 18 yaşında da böyleydim, şimdi de böyleyim. Tabii ki şunu asla inkar etmiyorum: Hayatın bana vermiş olduğu bazı şanslar vardı. Ben buna, 'planlı tesadüfler' diyorum. Bu planlı tesadüfler benim hayatıma şans ve kalite kattı. Mesela Amerika'da danışmanlık aldığım bitki uzmanı ya da burada ilham aldığım insanlarla bir şekilde tesadüfen yollarımız çok defa kesişti. Ve benim bilgi açlığım ve öğrenme isteğim onlara da keyif verdi ve bütün bilgiler önüme düştü. Üreticim aynı şekilde- keza çok sevdiğim bir arkadaşım- Hunca Fabrikası'nın sahibiydi. Balkanlar'daki en büyük fabrikalardan biri burası. Biz pek değerlerimizin kıymetini bilmiyoruz. Üretim anlamında, iş kalitesi anlamında çok güzel değerlerimiz var. Keşke bunları dünyaya anlatabilsek diye düşünüyorum. Yola çıkarken hedefim dünya markası olmaktı. Yavaş ve emin adımlarla, doğru şekilde ilerlemek istiyorum.
Markayı kurmadan çok önce zaten Instagram'da 'Ashley Joy' adıyla güzellik sırlarınızı paylaşıyordunuz ve çok takip ediliyordunuz. Şimdiye kadar yaptığınız her şey adım adım sizi bu sürece götürmüş aslında...
Şen: Gerçekten de, bundan 5-6 sene önce Instagram'ı açtığımda, Aslı Şen olarak bilinmeyeyim, sadece arkadaşlarım bilsin diye hesabımı 'Ashley Joy' nick'iyle açmıştım. Orada bir espri vardı, herhangi bir şekilde özentilik değil. Eşimle aramızdaki bir espriyi oraya dökmüştüm, bana yakın arkadaşlarım 'Ashley' derdi zaten şaka yollu. Marka benimle özdeşleşti, ama benim markam diye anılmasın, 'Ashley Joy' kendi başına anılsın istiyorum. Fakat içine sevgi kattık, emek kattık, inanç kattık, her şeyden önce bir duygusallık vardı. Onun için herhangi bir isim olmamalıydı. 'Ashley Joy' uygun bir isimdi. Logoyu da planlamamıştım. Logo da, bundan 9 sene önce ikinci oğlum doğduktan sonra yaptırmış olduğum, çocuklarımın, eşimin ve benim isimlerimizin harflerinin birbirine geçmesiyle oluşan bir dövmemdi. Dövmem logom oldu. Renklerimizi de yumuşak seçelim dedik. Çünkü ben yumuşak, sert hatlı, agresif bir kız değilim. Büyük hırslarım yok ama yılmam. Bir şeyi kafaya koyduğum zaman, optimizmi korumak isterim. Dolayısıyla, 'ürün' aslında daha önceden varmış ama biz hepsini bir sepet içine topladık. Şişeleri de çok pahalı bir dizayn olabilirdi. Ama dedim ki ben doğal olanı istiyorum. Benim bu yolda çıkış noktam neydi; en iyi ürünü herkes kullanabilsin. Çünkü bunu herkes hak ediyor. Üst segmenttekiler zaten istediklerini her yerden alabiliyorlar. Bu benim karakterimle de ilgili bu. Bana soruyorlardı, ne kullanıyorsun? Zannediyorlardı ki dünyanın en pahalı ürünlerini kullanıyorum. Halbuki yolun başından beri hep söylediğim bir şey var; pahalı ürün, iyi ürün demek değildir. Pazarlama okuyan bir kız olarak diyorum ki, ürünlerin pahalı olmasının en büyük sebebi pazarlama, reklam ve ambalaj. Ben bunlara acayip büyük paralar harcamadım. İçeriği de, o pahalı diye iyi zannettikleri ürünlerden 10 kat daha iyi. Öncelikle ürünüme güveniyorum. Verdiğim mesaja inanıyorum, planlı veya plansız bana çizildiği yolda ilerliyorum şu anda.
"Büyük hırslarım yok ama yılmam"
Peki, ürünlerden bahseder misiniz, neler var ve yenileri olacak mı?
Şen: Şu anda sadece saç ürünlerimiz var; dört adet. İki ay içerisinde bir şampuan daha çıkıyor farklı bir saç tipi için. Bir tane de saç maskesi olacak. Bunun akabinde önümüzdeki aylarda vücut ve yüz temizleme ürünlerimiz çıkacak. Aslında çok ürün projemiz var ama dediğim gibi sağlam adımlarla ilerlemeyi tercih ediyoruz. Ar-Ge'leri çok uzun sürüyor. İsteseydim 20 ürünü bir kerede çıkartabilirdim. Çok basitti benim için ama ben yüzde yüz emin olduğum ürünleri çıkartmayı istedim. Yüzde 99 emin olduklarımı bile değil! Çünkü ben bu konuda, Başak burcunun verdiği detay ve titizlikle çalıştığım için gecemi gündüzüme katıyorum. Bir şey yapıyorsak ya doğru yapalım ya da hiç yapmayalım düşüncesindeyim. Bu şekilde ilerlediğin zaman işler birazcık da yavaş gidiyor. Önceliğim markaya güveni oluşturmak. Ashley Joy üretiyorsa, demek ki doğru üründür denmesi lazım. Dört ürünüm bu güveni kazandı. Bundan sonra çıkartacaklarımın da aynı şekilde büyümesi gerekiyor.
Nerelerde satılıyor?
Şen: Brandroom'larda, Harvey Nichols'larda ve lidyana.com ile makyajtrendi. com'da satılıyor. Bize yetmedi bu. Benim amacım daha çok büyümekti. Ve Watsons'larla yeni anlaşma yaptık. 15 gün içerisinde raflarda yerlerini alacak.
"Büyük hırslarım yok ama yılmam"
Gelecek için hedefleriniz neler?
Şen: Hedefim Ashley Joy'u, dünya markası yapmak. Bu yüzden de belirli periyodlarda yeni ürünlerimiz ilave olacak. Yaptığımızın en iyisini yapmak en büyük hedefimiz. Para kazanmak için yapmadım bu işi, en büyük 'trick' buydu aslında. Doğru iş yapmak hep önemli oldu benim için.
Para kazanmak da getirisi oldu...
Şen: Evet, onun getirisi oldu. Ben bunu doğru yapayım, markaya güven olsun diye düşündüm. İnanın, bir kuruş para kazanmasıydım da olurdu. Çok büyük yatırımlarla da girmedik. Yapılan en büyük hatalardan biri de oluyor. Herkes bir iş kuruyor; en lüks yerde dükkanlar tutuluyor, muhteşem bir ofis, lüks bir dekorasyonlar, 5-6 kişilik bir ekip vs... Halbuki ne yapacağını biliyorsan, iki kişiyle de yapılır.
"Büyük hırslarım yok ama yılmam"
Üniversitede işletme ve pazarlama okudunuz; aldığınız eğitimin farkı bu herhalde...
Şen: Şöyle düşünüyorum; bu kafamla marketing master'ını yapmış olsaydım çok daha farklı olurdu. Tamamen alaylı ve hislerime güvenerek hareket ettim. Gözlemci bir tipim. Analitik yeteneğim kuvvetli. Hemen görüyorum, kıyaslayabiliyorum ve bir sonraki adımı tahmin edebilme yeteneğim var. İçgüdülerime güveniyorum, analitik gücüme güveniyorum. Tabii ki etkisi var eğitimin, sana vizyon veriyor.
Aile hayatınıza nasıl yansıdı bu yoğunluk?
Şen: 2000 yılında evlendiğimde çalışıyordum zaten. Hamile kaldığımda ayrıldım. Büyük oğlum iki yaşındayken de 'Bellamom' diye hamile kıyafetleri mağazasını açtım ve beş yıl full-time üretim yaptım. Arada geçen dört sene boyunca da bilfiil iş yapmasam da, hem eşime destek olmak için hem sosyal projelerde çalıştım. Çocuklarım da artık büyüdüğü için iş yoğunluğum sorun olmuyor.
"Büyük hırslarım yok ama yılmam"
İnsanların artık 16 ay bile evli kalamadıkları bir ortamda, evliliği 16 yıl mutlu bir şekilde sürdürmenin sırları var mı?
Şen: İyi niyet, saygı ve sevgi... Aşk elbette geçiyor. Biz Metin'le evlenmeden önce arkadaştık zaten. Evlilikte arkadaş olabilmek çok önemli. Çünkü kimsenin mükemmel olmadığı bir hayatta -ki bizler de mükemmel değiliz- iyi niyet olduktan sonra bazı şeyleri hoş görmek mümkün. Her insanın bazı dönemleri olabiliyor, o dönemleri anlayışla karşılayabilmek önemli. Ve birbirini sevmek tabii ki...
Arkadaşlığınızın sevgililiğe dönüşmesinin romantik bir hikayesi var mı?
Şen: Yazlıktan çocukluk arkadaşıyız. Gerçi kız kardeşi Suzan, benim çok yakın arkadaşımdı. Yurtdışında okuduğu için çok sık görmüyordum. Ama o benim için Suzan'ın abisiydi, ben onun ailede gördüğü, kardeşinin yakın arkadaşıydım. Çok fazla ortak arkadaşımız vardı. Fakat o yurtdışındaydı, sonra ben yurtdışına gittim. Başka şehirler falan derken, çok birebir en yakın arkadaş dönemimiz olmadı. Ama demek ki aklının bir köşesinde kalmış ki, sonradan geldi (gülüyor)...
"Büyük hırslarım yok ama yılmam"
Eşinizin sahibi olduğu Serafina ve Caviar House'la da ilgileniyor musunuz?
Şen: Orası çok kurumsal ilerliyor. Ben görüşmelerimi ve toplantılarımı genelde orada yapıyorum. Gözlem yeteneğimle en ufak bir detayı kaçırmam. Metin de fikirlerime önem verir. Oradaki servis personelinin tırnağının ucundan çatalın düzgün koyulmasına kadar dikkat ederim.
"Eyvah yenge geldi" diyorlar mı?
Şen: Aynen öyle (gülüyor)... Ama iş o kadar kurumsal ilerliyor ki ben sadece gözlemlerimi paylaşıyorum. Metin ve Nedim (Keçeli), nasıl istiyorlarsa gereğini yapıyorlar zaten. Metin'in hobisi bu. Yıllar önce İspanyol restoranı açmıştı. Orada deşarj oluyor, esas işlerinin yanında.
"Büyük hırslarım yok ama yılmam"
Cemiyet hayatında olmak, çok göz önünde olmayı da gerektiriyor. Kendinizi korumaya aldığınız dönemler oluyor mu?
Şen: Korumaya çalışıyorum tabii... İçsel yolculuğun içine girdim. Herkes bir dönem bu karmaşanın esiri oluyor. Oradan birazcık kopup, insanın içine bakması lazım. Bu konuda içimi beslemeye çalıştım. Kitaplar okudum, nefes terapileri yaptım, yoga yaptım, tek başıma çıktım yürüdüm, bunların hepsi bana bir şeyler öğretti. Birazcık yavaşlamayı, birazcık ayaklarının yere basmasını, baktığın yeri görebilmeyi öğretti, hala da öğreniyorum. Bazen kopuyoruz ama bu tip aktiviteler benim ayaklarımı yere basıyor. Keyif veriyor, o da iç huzuru veriyor. İç huzuru olduktan sonra gerisi geliyor zaten. Enerjilerin gücüne çok inanıyorum, o yüzden yakın çevremdeki dostlarımın da enerjilerinin de iyi olmasına bakıyorum. Bazen kapatıyorum kendimi. Farklı öğretilerin koruma metotları var. Mesela beni, Metin Hara'dan aldığım eğitimler çok etkilemişti. Bu eğitimler bakış açımı değiştirdi, gerçekten hayatımın bir dönüm noktası oldu. Bu süreçte hayatımda doğal elemeler oluyor. Bazı yerlere gitmiyorsun, bazı şeyleri konuşmuyorsun, bazı şeyleri görmüyorsun... Bunlar, doğal sonuçları aslında.
Var mı yakın arkadaşlarınız cemiyetten? Yoksa cemiyette dostluklar daha yüzeysel mi oluyor?
Şen: Ben çok şanslı kızlardan biriyim. Cemiyetten de hakikaten çok yakın arkadaşlarım var. Sizin hiç tanımadığınız yakın arkadaşlarım da var. Ben galiba kendimi şanslı hissediyorum.