Röportaj: Bade ÇAKAR
Fotoğraflar: Kutup DALGAKIRAN
Burcu Togay, Damla ve Yağmur Zırh, 2012 yılında üniversite eğitimleri için bulundukları Londra'da istedikleri moda tasarımlarını bulamadıkları için kendi markalarını yaratmaya karar verdiler. Tasarım, pazarlama ve satış alanlarındaki eğitimlerini birleştirerek, home office olarak başladıkları markaları, şimdi Rosie Huntington Whiteley, Rita Ora, Jennifer Lopez gibi dünyaca ünlü isimlerin tercihleri oldu. Genç yaşlarına rağmen 6 yıllık süreçte oldukça başarılı bir ivme kazanan Burcu Togay, Damla ve Yağmur Zırh için bunlar yeterli değil, onlara göre "biz olduk" diyebilmeleri için daha çok yolları var. Moeva London adlı markaları için büyük bir emekle ve özveriyle çalışan bu üç genç ve başarılı iş kadını ile bir araya gelerek, yeni koleksiyonlarını ve 6 yıllık hem zor hem de keyifli serüvenlerini dinledik.
Moeva London 2012'de kuruldu. Bu yıl 6. yılınız... Nasıl geçti bu süreç?
Damla Zırh: Süreç zor geçti, işe bilerek başlamadık açıkçası. Londra'da üniversite okuduğumuz zaman kurduk şirketimizi. Ben ve Yağmur business okuyorduk, Burcu da tasarım... Son yılımızda da markamızı yaratmaya karar verdik. İlk başladığımızda tabii zor geçti. Ama ilk siparişi Harvey Nichols Dubai'den aldık ve Vogue UK'de çıktık, bunlar güzel bir motivasyon oldu. Ama tabii o üretim süreci, numunelerden sonra satış pazarlaması derken, işin içine girince zorluklarını daha fazla görmüş olduk.
Burcu Togay: Aslında bizim için hem çok keyifli hem de zor bir süreçti çünkü sıfırdan marka yaratmak tabii ki kolay değil. Çok fazla emek istiyor. Ama aynı zamanda biz 3 kişiyiz ve üçümüz arasındaki uyumun da aslında bir sonucu olarak buraya geldik diyebiliriz. Bir de bizim avantajımız, hepimiz farklı alanlara yönelmiş olması... Güzel bir takım, ekip çalışması oluşturduk. İlk başlarda çok zorlansak da şu anda keyifli geçiyor bizim için bu süreç. Güzel bir iş yapıyoruz ve moda sürekli değişiyor ve biz de takip etmeyi çok seviyoruz. Modayı yorumlayarak bir koleksiyon yaratmak ve daha sonra bu koleksiyonu dünyaya satmak aslında bizi de hem kişisel olarak çok tatmin eden bir şey hem de güzel yorumlar duydukça biz de çok mutlu oluyoruz.
Markanızı dünyada tanınır hale getirdiniz. Birçok dünyaca ünlü yıldızların üzerinde, uluslararası moda dergilerinde görüyoruz. Bu sizin bir stratejiniz miydi, yoksa süreçte mi denk geldi?
Damla Z.: Aslında denk gelmiyor. Biz buna başlarken hep bir dünya markası olma çabasıyla başladık. O yüzden de yurtdışı hedefli ilerledik. Çok çalıştık,edebilmeleri için. Çünkü yeni bir marka kurulduğu zaman, markayı duyurmak çok zor oluyor ve Jennifer Lopez, Miranda Kerr gibi isimler de çok rahat ulaşılıp, giydirilebilecek kişiler değil. Şansın da çok büyük etkisi var tabii ki ama biz onlara ulaşmak için çok çaba sarf ettik. Ürünlerin güçlü olması da bizim avantajımıza oldu açıkçası. Kendi tasarladığımız şeyleri ünlülerin giymesi çok büyük motive etti.
Yağmur Zırh: Öncelikle yaptığımız şeye inanarak başladık biz. Beğendiğimiz şeyleri yaptık. Bu karşı tarafa da yansıyor. Bizim hedefimiz dünya çapında olduğu için, dünya çapında markalar neler yapmış onları analiz ettik. Nasıl farklı bir şeyler yapabiliriz diye düşünerek, ilerledik. Ve bu ilgi çekti, eksik olan bir şeyi tamamladığı için editör ve stylistler de tercih etti.
Normalde yeni bir markayı yurtdışında bu kadar tanınır hale getirmek gerçekten zor...
Burcu T.: Bence Londra'da okumamızın da avantajı vardı. Formasyon olarak kendimizi belirlediğimiz zaman zarfında Avrupa'da zaman geçirdik. Bu sebeple de yurtdışı pazarı için biraz daha cesur davrandık. Çünkü şu andaki Türk markalarının en çok zorlandığı nokta o. Türkiye pazarından başlıyorlar ve Avrupa'ya açılma konusu gözlerinde büyüyor ve korkutuyor. Biz direkt yurtdışında başladığımız için, biraz daha cesur adımlar atabildik bu anlamda.
Siz üçünüz bu sistemi nasıl çözdünüz?
Damla Z.: Yağmur'la ben zaten kardeşiz. Burcu da en yakın arkadaşımız. Zaten kardeş gibi, üniversite döneminde de birlikte yaşadık. Tabii arkadaşlıkta çok iyi anlaştığın bir insanla iş hayatında da aynı anlaşmayı sağlayacaksın diye bir garanti yok. Bizim en büyük avantajımız hem birbirimizin eksiklerini kapatabildik hem de aynı iş disiplinine, aynı çalışkanlık ve aynı özveriye sahibiz. Bir de 6 yıl önce home office olarak başladık ama bugün 23 kişilik bir ekibiz. Genç bir ekip, aile gibi birlikte büyüyoruz. O yüzden de onların katkısı, desteği çok önemli.
Yağmur Z.: Moeva London üçümüzün yarattığı ortak bir şey... Üçümüz de aynı değer ve aynı saygıyla bu işe sarılıp, o şekilde devam ettik ve bu noktada ortak olarak iyi bir uyum yakaladık. Biri eksik biri fazla olmadı hiçbir zaman. Hepimiz aynı derecede çalıştık, aynı derecede emek verdik en önemlisi ise aynı derecede inandık markamıza. O yüzden belki bunların geri dönüşünü, başarısını yaşıyoruz. Aslında daha kendimizi tam başarılı olarak addetmesekde bir şeyler yapıyoruz ve beğeniliyor olması bizim için gurur verici oluyor ama tam hedeflerimize ulaşmış değiliz bu arada.
Burcu T.: Birbirimizin eksik yönlerini tamamlıyoruz biz. Sadece tasarım, satış-pazarlama veya finans olarak değil, bunun haricinde güçlü ve güçsüz noktalarımıza da baktık. Bunları bütün olarak değerlendirip çok güzel bir iş bölümü yapmaya çalıştık.
Yeni koleksiyondan bahsedelim. Bu yaz için nasıl bir koleksiyon hazırladınız?
Burcu T.: 2018 koleksiyonumuz piyasada şu an. Bu yıl dikkat çeken 90'lar modasını biz de koleksiyonumuza adapte ettik. Farklı kumaşlar kullandık, mesela jean kumaşlar... Değişik kemik aksesuarlar kullandık. Bunun haricinde şu anda 2019 koleksiyon çalışmaları devam ediyor. 2019 koleksiyonumuzu da ağustos ayı gibi görücüye çıkartmayı düşünüyoruz. Bu dönemde de aslında biraz daha geriye, geçmişe dönüş daha bir Amerikan retro stiller, daha zamansız parçalar, daha klasikler üzerine yoğunlaşıyoruz. Tabii bunları yaparken de Moeva'nın ruhunu kaybetmemeye çalışıyoruz. Özellikle bu sene mayoları üst olarak giyme trendi var. Biz de bu trendi yakalayabilmek amacıyla bluz olarak da kullanabilecek özel ürünler geliştirdik. Bunu hem kendi hayatımızda kullanıyoruz hem müşterilerimizden de talep görüyoruz. Birbirleriyle uyumlu, her şeyin bir arada kombinlenebileceği, farklı parçalardan oluşan bir koleksiyon tasarladık.
Mayo tasarımlarında dikkat edilmesi gereken noktalar neler?
Burcu T.: Mayonun zaten kıyafetten dezavantajlı noktası, vücudu kamufle edecek özelliği olmaması... Daha çok vücudu sergilemeye yönelik. Biz de kadınlar kendilerini nasıl daha rahat hissederler sorusuna yoğunlaştık. Birazcık daha her vücut tipine uygun olabilecek püf noktaları çözmeye çalıştık. Mesela daha farklı, daha ince göstermesi için korseler kullandık astarlarda. Onun haricinde yüksek bel ve düşük bel olmak üzere iki farklı bikini opsiyonu sunuyoruz. Çıkarılabilir kaplar kullanıyoruz. Böylece kap isteyen bayanlar da, kap istemeyen bayanlar da aynı bikiniyi kullanabiliyorlar.
Bu sektöre girme nedeniniz istediğiniz tasarımları bulamamanızdı. Bir tasarım yaparken hala ilk önce "ben bunu giyer miyim?" diye düşünüyor musunuz yoksa daha genel bir bakış açısıyla mı bakılıyor?
Burcu T.: Aslında her ikisi de. Çünkü biz ben bunu giymem dediğimiz bir ürünü hala çıkartmamaya özen gösteriyoruz. Ama şöyle bir nokta var; biz artık 42 ülkede satış yapıyoruz. O yüzden biraz daha farklı coğrafyalardaki insanları göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Araya farklı parçalar sokuyoruz. Tamamen birebir bizim zevkimiz olarak değil de biraz daha geniş bir skalada tutuyoruz ama tabii ki bizim öncelikli zevkimiz her zaman için ön planda.
Dünyanın birçok yerinde satışınız var ama sizin özellikle yoğunlaştığınız belli bir pazar var mı?
Damla Z.: Aslında şöyle, biz alan olarak gerçekten çok iyi prestijli otellerde, lüks butiklerde, aynı zamanda department store'larda satıyoruz. Bizim şimdiki hedefimiz daha çok mağazalaşmak üzerine. Bazı marketlerde çok fazla ihtiyaç oluyor gerçekten de çok iyi dönüşler alıyoruz. Mesela Ukrayna'da çok iyi satıyoruz. Arap ülkelerinde çok iyi satıyoruz. Amerika'da çok güzel satışlar yapıyoruz. İsrail'de satıyoruz. Bunun gibi ülkelerde iyi yerlerde satıyoruz. Tabii buralarda da sayıyı arttırmak çok önemli ancak özellikle Amerika çok öncelikli bizim için çünkü çok iyi bir pazar. Ama asıl hedefimiz mağazalaşmak. Onu gerçekleştirmek istiyoruz.
Burcu T.: Biz çok fazla ülkede satıyoruz ve aslında satış grafiklerinden memnunuz. Şöyle ki farklı coğrafyalara yayıldığımız zaman, aslında yaz bütün sene devam edebiliyor ve böylelikle biz de bütün sene boyunca satışlarımızı sürdürmüş oluyoruz. O yüzden Amerika bizim için şu an çok önemli ama biz mevcut, halihazırda varolduğumuz pazarları da biraz daha geliştirmeye çalışıyoruz. Çünkü oraya zaten belirli bir yatırım yaptık, faaliyetleri sürdürüyoruz.
En son Roman'la işbirliği yaptınız. Marka-tasarımcı işbirlikleri yurtdışında çok uzun zamandır popüler... Son dönemlerde de bizim ülkemizde fazlasıyla görmeye başladık. Böyle bir işbirliğini tercih etme nedeniniz neydi?
Yağmur Z.: Onlar aslında bizi tercih etti. Biz markalarla işbirliği genelde yapıyoruz ve seviyoruz. Estee Lauder ve Nars gibi kozmetik markalarıyla daha önce işbirliklerimiz olmuştu ama hiçbir markaya tasarım olarak yapmamıştık. Güzel bir değişiklik oldu. Roman'ın müşteri kitlesi bizimkinden farklılık gösterdiği için onların talepleri doğrultusunda kendi çizgimizden çıkmayarak, güzel bir koleksiyon hazırladık. Onların da hoşlarına gitti ve bu şekilde bir sezonluk bir çalışma oldu.
Burcu T.: Roman aslında Türkiye pazarına baktığımız zaman gerek müşteri profili olsun, gerek ürün fiyat ve kalitesiyle olsun öne çıkan markalardan bir tanesi. Bizim için markamızı getirdiğimiz noktada elbette kiminle işbirliği yaptığımız çok önemli. Çünkü biz kendi marka değerimizi de düşürmek istemiyoruz. O anlamda Roman'dan bize bir teklif geldiği zaman, uyumlu olabileceğimizi düşündük. Kendileriyle tanıştığımız zaman da Suzan Hanım'ı (Toplusoy) çok sevdik. Güzel bir birliktelik de ortaya çıktı.
Üçünüz de gerçekten çok genç yaşta bir marka kurarak, güzel bir başarı elde ettiniz. Sizin gibi kendi markasını kurmaya çalışan genç tasarımcılar için ne önerilerde bulunursunuz?
Yağmur Z.: Ciddi, disiplinli ve sabırlı olmaları gerektiğini düşünüyorum şahsen. Çünkü hiçbir şey, bir anda olmuyor. Hemen sonuç alıp, dünya markası olmuyorsunuz. Çok emek vermeliler.
Damla Z.: Genç tasarımcılara önereceğimiz şeylerden biri de, tasarım, dizayn süreci çok önemli bir süreç ama bunun yanında çok çalışıp, sabırlı ve azimli olmak da gerçekten çok önemli. Şans tabii ki önemli bir faktör, ancak sadece şansla bir şey olmaz. Tasarımlar önemli ancak bunun yanı sıra satış noktaları, pazarlama faaliyetleri ve yaptıkları çekim de önemli. Hepsini bir bütün olarak düşünmeliler. Bu nedenle kendilerini geliştirecekleri bir alanda ve insanlarla çalışmaları gerçekten çok önemli.
Burcu T.: İşlerini öncelikle ciddiye almaları gerekiyor. Biz hiçbir zaman işimizi küçümsemedik. Kendi işimiz diye rahat davranmadık, işimizi her zaman önemseyerek ve saygı duyarak, disiplinli bir sistemle çalıştık. Bu sayede de bir yerlere gelebildiğimizi düşünüyoruz. Mayo sektörüne girmek isteyenler için ise şunu söyleyebilirim; bence öncelikle nerede fark yaratabileceklerini çözümlemeleri lazım. Çünkü mayo marketi öyle bir market ki, bir şey trend oluyor ve bütün markalar bunu uygulamaya başlıyor. Ama günün sonunda baktığınızda aslında mayo markamızın çıkma sebebi de buydu. Pazarda gerçekten çok aynı ürünler olmaya başlıyor. Farklı ve özgün olmak kesinlikle bir adım öne çıkartacak bir şey. Ama Damla'nın söylediğine de kesin katılıyorum, tasarımcılara genelde business tarafı öğretilmiyor ve bu anlamda çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Güzel tasarım yapmak aslında işin pazarlaması olmadığı sürece hiçbir anlam ifade etmiyor. O yüzden en başından bütün bir plan yaparak ve doğru işbirlikleriyle, doğru iş arkadaşlıklarıyla daha iyi olur diye düşünüyorum. Şu da yadsınamaz bir gerçek ki, kesinlikle çok çalışmaları lazım.
Ne gerçekleştirmek istiyorsunuz? Hala giydirmek istediğiniz isimler var mı?
Yağmur Z.: Başarılı olmak aslında. Ünlü isimlerin giymesi pazarlama açısından tabii ki önemli bir şey. Ama baktığınız zaman ses getiren bir marka olabilmek asıl önemli olan...