RÖPORTAJ İREM ORHAN
FOTOĞRAF MESUT YAZICI
VİDEO BERAT SONER ÇAPİN
MODA EDITÖRÜ NUR EDA İŞBILIR
SAÇ HARUN ATEŞ
MAKYAJ MELIS İLKKILIÇ
MODA EDITÖRÜ ASISTANLARI ZILAN İKINCI, MARJE İPEK UTKU
MEKAN TUHAFİER
Hayata karşı neşesi yüksek, üretken, yaşamayı seven ve yaptıklarıyla etrafındakilere de ilham veren pırıl pırıl genç bir çift Berfu ve Eser Yenenler. Daha da önemlisi öyle gerçekler ki; sempatik tavırlarıyla bulundukları her ortamda fark yaratmayı başarıyorlar. Şimdilerde iki çocuklarıyla kurdukları mutluluk evreninde masal gibi bir hayatın içindeler ama onlar bunun rehavetine kapılıp kenara çekilmiyor, aksine çalışıp, üretmek konusunda ilk günkü heyecanla hareket ediyorlar. "Biz gerçekten 'birbirimizin her şeyiyiz' tanımının canlanmış haliyiz" diyen çift ile Eser Yenenler'in doğum günü de olan 14 Şubat Sevgililer Günü'nün romantik atmosferinde keyifli bir çekim gününde bir araya geldik. Ardından da daha önce hiç sorulmamış sorularla dolu bir röportaj gerçekleştirdik. Onların yüksek doz enerjisi fotoğraflarda, kendilerine niye bu denli içimizin ısındığının en net cevabı ise sorularımıza verdikleri yanıtlarda gizli.
Berfu & Eser Yenenler çiftinin backstage videosunu izlemek için tıklayınız
İki şahane çocuk ile taçlandırdığınız evliliğinizde, dışarıdan bakınca şimdilerde keyfiniz hayli yerinde. Evlilik sizin için nasıl bir yolculuk, nasıl gidiyor her şey?
BERFU YENENLER: Biz Eser ile tanıştığımız o ilk andan itibaren birbirimize aşırı ait hissediyorduk, sonra evlilik yoluna girdik, çocuklarımız oldu ama çocuklar olduktan sonra daha bir duygu yumağı halini aldık. Bu sebeple de şimdilerde bambaşka bir yola girdi evliliğimiz. Biz Eser ile duygu olarak çok sakiniz, çocuklarsa her şeyi aşırı yüksekte yaşadığı için biz de onlarla birlikte bir yumak oluyoruz. Bazen inişli çıkışlı bazen de enerjik ama hep çok canlı duygular barındıran müthiş bir aile ortamını paylaşıyoruz. Çocuklarla birlikte düşününce konfor alanında bulunduğumuz, sıcak ve sevgi dolu bir yolculukta gibiyiz diyebiliriz. Çok kapsamlı bir yolculuk bu. Biz gerçekten 'birbirimizin her şeyiyiz' tanımının canlanmış haliyiz. Şuan her şey beklediğimizin de ötesinde güzel gidiyor, ikimiz de hem birbirimizden yana hem de çocuklarımızdan yana çok şanslıyız.
ESER YENENLER: Çocuklar olduktan sonra galiba hayatımıza biraz tansiyon kattılar. Bazen yüksek tansiyon bazen de düşük ama... Hayatı onlarla uçlarda yaşıyor gibiyiz. Her şey daha ne kadar güzel olabilir ki!
Birlikte hayatı paylaşmanın en keyifli yanı nedir?
B.Y. Benim bir fikrim varsa mesela, Eser ile o fikir her zaman üçe dörde katlanır; o hep yeni bir fikir, yeni bir bakış açıcı katar bana. Bu hayatla da alakalı olabilir, ikili ilişkilerimizle de, çocuklarla da, işle ilgili de... Hep başka açılar kazandırır, yaratıcılığımı ve beni sonsuz besler.
E.Y. Berfu ile birlikte olmanın en keyifli yanı bana göre hayatımızı kolaylaştırıp, hayat akışını hızlandırması. Normalde tek başıma uzun saatlerde alabileceğim bazı kararları onun sayesinde kısa sürede alabiliyorum, bu onun varlığıyla oluyor. Bana dünyadaki en değerli şey olan zamanı kazandıran biri.
Her ikiniz de kariyerlerinizde yıldızınızın daha da parladığı bir dönemden geçiyorsunuz. Bu yükselişte birbirinize olan katkınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
B.Y. Ben aslında çok fazla şey yapmak isteyen, kafasından çok fazla şey geçiren ve sürekli üretmeye yatkın bir tipim. Sürekli yazayım, çizeyim, yeni şeyler keşfedeyim tadında bir insanım ama bu durumu ne şekilde yönlendireceğimi, kendimi nasıl konumlandıracağımı yani bu işin matematiğini nasıl çözeceğimi bilen birinden öğrenmem, yani yanımda Eser gibi bir destekçim olması benim için en büyük şans. Her yaptığımın bu kadar ilgi çekiyor olması bence onun gibi bir yol gösterenim olmasından kaynaklanıyor. Yoksa herkeste birçok fikir var ama çoğu savrulup gidiyordur. Ben Eser'den aldığım destek ile güçlüyüm ve ikimiz çok iyi bir ekibiz. Onun yönlendirmeleri sayesinde başarı elde edebiliyorum. Bu kadar hızlı yükselişimin temel sebebi bu bence, ondan aldığım güç.
E.Y. Hayatımda ve kariyerimde aslında daha stabil gittiğim bir dönemdeyim ama açıkçasını söylemek gerekirse Berfu ile birlikte kariyer hayatım da yepyeni bir yola girdi. Dünyada ve ülkemizde bu işi yapan insanlar hep "Dijitale gireceksin, dünya dijitalleşti" falan deyip kendilerini bir şekilde oraya adapte etmeye çalışıyorlar. Ama Berfu'nun varlığıyla bu benim açımdan organik bir giriş oldu. Kendiliğinden dijital bir dünyanın içinde buldum kendimi. Oraya girmek ve kendime orada bir yer bulmak benim kolay kolay yapacağım bir şey değildi. Çünkü bu bence biraz da kötü duruyor, geleneksel meşhurlarda. İşte bu benim için Berfu ile organik bir şekilde oldu ve çok avantajlı bir hal aldı. Diğer yandan ben Berfu açısından değerlendirince bence onun açısından da şöyle güzel bir yanı oldu: Girdiği yollarda taşlar varsa önünde her zaman yolu temizleyen bir destekçisi var. Kendisinin belki de tek başına debelenerek kat edebileceği yolları, daha hızlı geçmesine yardımcı oldum sanırım. Engelleri önden görmesini sağladım. Tecrübe de bu işe yarıyor zaten. Ama tabii bir şey varsa vardır, yoksa yoktur. İkimizde de sahip olduğumuz yetenekler olmasa, birbirimizin önünü açarak yaptıklarımız bir şey ifade etmez.
Eser Bey, kariyerinizde istikrarlı bir yükseliş elde ettiniz, ekranlarda, komedi dışında farklı planlarınız var mı? İlerleyen dönemlerde sizi sürpriz projeler içinde görür müyüz?
E.Y. Olabilir tabii ki. Özellikle televizyonda komedi çok zor bir alan. Diğer yandan ben komedinin her türünde yani şöyle söyleyeyim neredeyse her türlü formatta talkshow'dan jüri üyeliğine geniş bir yelpazede hem oyunculuk hem de kalfalık yaptım. Televizyonda komedi anlamında yapabileceğim her şeyi yaptım, bu yüzden çok şanslı hissediyorum kendimi. Ben televizyon izleyerek büyüdüm ve o büyürken izlediğim işlerin içinde kendim de yer almak bir hayaldi benim için, bu hayallerim gerçek oldu. Şimdi ise dijital dünya içerisinde de yeni fikirler bulma, yeni şeyler izleme ve yeni işler geliştirme dönemindeyiz. Ben de oralara uygun hayaller kuruyorum. Bunun için de şimdilerde kamera arkasında kalarak, üretmek isteyenlere alan açma, yani yapımcı olma tarafım daha ağır basıyor gibi hissediyorum.
Konu aşk olunca, hayat sürprizlerle dolu. Siz ilk görüşte aşk dedikleri şeye inanır mısınız? Bu konuda şansını zorlamayı sevenlerden misiniz?
B.Y. Ben hayatta pek çok konuda da zaten şansını zorlamayı sevenlerden olmadım hiç. Aşkla ilgili çocukluğumdan beri kafamda kurduğum bir şey vardı hep, "aşk bir hissiyat işidir" diyordum. Karşınıza öyle biri çıkar ki; bir anda bir tutulma olur, kimyanız tutar diye düşünüyordum. Ve o şey iki insan arasında ilk anda olmuyorsa, bir daha hiç olmaz gibi geliyor bana. Çünkü o tutulma bir anda ya olur ya olmaz, çok anlık bir şey. Biz Eser ile karşılaştığımız o ilk an göz göze geldik, birbirimize de sarıldık ve o an aşık olduk. Benim için her şey o zaman başladı ve aynı şekilde de devam ediyor. Özel bir hissiyat yani onu yakalamak; o çok başka bir şey. Çok isim koymak ve kısıtlamak istemiyorum ama tarif edilir gibi değil bizimki, daha çok aidiyet hissetmek gibi bir şey. Ve bu duygunun devam etmesi için de hiçbir çaba sarf etmiyoruz. Mesela hani "aşkı canlı tutmak için şunları yapın" gibi klişeler var ya, ben ona hiç inanmıyorum. Bir şey için çaba harcıyorsan o zaman aslında o şey olmamalıdır gibi geliyor bana. Olan bir şeye niye çaba harcayasın ki, suni bir şey olur o zaman. Çünkü çaba harcadığın an olduğun kişiden daha farklı davranman gerekiyor, o zaman da bir şeyin kölesiymişsin gibi oluyor. Bizimki sıfır kölelik içeren bir aşk.
E.Y. Çok şanslıyız ki; filmlerde anlatılan ya da romanlarda bahsi geçen o büyülü çarpılma anını biz yaşadık. İlk tanıştığımız an, birbirimize sarıldığımızda bir şey oldu ve o anki hissiyat aynen devam ediyor. O önemli bir şey. Şanslı bir duygu.
Şimdilerde aşkta nasıl bir dönemdesiniz?
B.Y. Ailemiz açısından bakınca zaten şahane bir süreçten geçiyoruz; iki güzel çocuk, ne denir ki, nasıl tarif edilir bu duygular? Ama Eser ile olan ilişkimizi düşünüp cevap verince de bence en üretken dönemimizden geçiyoruz. Biz daha içte yaşıyorduk aşkımızı, o ve ben olarak. Şimdi ise ikimiz arasındaki bu üretkenliği ve duyguları dışa aktardığımız bir dönemdeyiz.
E.Y. Çocuklarımızla taçlandırıp yarattığımız kendi mutlu evrenimizde, her geçen gün değişime açık, yaşarken bizim de şaşırdığımız güzel, sürprizli bir dönemdeyiz. Sürekli kendiliğinden tazelenen, her gün yeni bir şey öğreten, yer yer zorlu (ama burada en kritik nokta mücadelemiz, birbirimizle değil, olan olayların zorluğuyla ilgili) bir mücadelemiz var. Biz birlikteliğimizin ilk bir buçuk yılında aşırı rahat ve durağan takıldığımız için, hayatı pandemi gelmeden önce de pandemide gibi yaşadığımızdan, hayatımızın çoğunu evde geçiriyorduk. Çocuklarımızla ise resmileştirdik bu durumu.
Güven ve sadakat kelimeleri sizin için ne ifade ediyor?
B.Y. Şöyle söylemek istiyorum; biz ilişkimizin başından beri bu konuda bir konuşma ya da tartışma bile yaşamadık. İkimiz o kadar birlik hissindeyiz ki, bu kelimeler üzerinde duracak, onları sorgulayacak tek bir şey bile yaşamadık.
E.Y. İlişkimizde birbirimizle güven ve sadakat üzerine konuşmalar yaptığımızı hiç hatırlamıyorum. Bunlar bizim aramızda kendiliğinden var olan iki tane kelimecik.
Evde hanginiz daha neşeli ve eğlencelisiniz?
B.Y. Evde tabii ki ben daha neşeli ve eğlenceliyim. Eser ise evde sıfır eğlenceli ve aşırı durağan biri. Bense tam tersiyim ve evde çok neşeli ve yüksek biriyim.
Risk almayı sever misiniz? Bugüne kadar yaptığınız en büyük çılgınlık neydi?
B.Y. Cevabım çok net; çocuk sahibi olmak ve hemen arkasından da ikincisini yapmak... Ama tabii bu konunun risk olduğunu anlamıyorsun önceleri. İlk çocukta tatlı bir telaş içinde oluyorsun, sanki bir masalda yaşayacakmış gibi. Ama doğduktan sonra anlıyorsun neler oluyor. Yani buradan anlayabilirsiniz benim risk almayı ne kadar çok sevdiğimi. Hatta şöyle söyleyeyim; risk almadan stabil bir hayat yaşayamam.
E.Y. Hayatta galiba risk alarak sert hamleler yapmayı seven bir ikiliyiz biz, ikimiz de buna çok meyilliyiz. Hayatımıza baktığınızda da zaten bu belli oluyor.
Berfu & Eser Yenenler röportajının ve fotoğraflarının tamamı Şamdan Plus yeni sayısında