
“Bizi önce Kate Moss keşfetti”

“Bizi önce Kate Moss keşfetti”

Röportaj: Nazan ORTAÇ
Fotoğraflar: Garo MİLOŞYAN
Hatice Teyze'nin Bodrum Milas yöresinde kendine has ürettiği organik ürünleri Fransız dünya devi perakende zinciri Galeries Lafayette bünyesinde kendine yer buldu. Bodrum Türkbükü'nde başlayan ve her geçen gün artan ürün gamıyla dikkatleri üzerine çeken haticeteyze.com'un yüzde 100 doğal natürel gülsuyu ve gül sabunu, Lafayette'nin dikkatini çekti. Bu doğal ürünü, çatısı altında müşterilerine ulaştırmaya başlayan marka, ilerleyen dönemlerde yeni ürünler de ekleyerek Hatice Teyze'nin doğal ürünlerini dünyanın çeşitli noktalarındaki mağazalarında meraklılarıyla buluşturacak. Bu sevindirici gelişmeyi konuşmak için 'Hatice Teyze'nin yaratıcısı Işıl Tan ile bir araya geldik...
“Bizi önce Kate Moss keşfetti”

Hatice Teyze'yi kurma fikri nasıl gelişti?
Işıl Tan: Bu aslında bir yolculuk değil, büyüme hali. Doğal yaşam ve sağlıklı beslenme alanına yoğunlaştıkça profesyonel iş hayatımdaki tatillerimi bu konuları araştırmaya yönelik gezilere çevirdim. İtalya, İspanya ve Yunanistan, özellikle Türkiye'yi kapsayan yedi senelik bir araştırma ve eğitim sürecine başladım. Uzmanından ve yerinde görüp öğrenerek geçirdiğim bu süreç sonucunda, kendi coğrafyamızda modern donanım ve teknikleri geleneksel yöntemlerle birleştirerek üretim yapma kararı aldım ve tüm enerjimi ürünlerimi geliştirmeye adadım. Bu süreçte de Bodrum'a yerleştim ve yemyeşil ve steril bir hayat kurdum kendime. Bir hayat tarzı yaratmak ve bunun odağına sağlığı, keyfi ve lezzeti koyma fikri etrafında toplandı. 'Lokman Hekim' deyimini bilir misiniz? Sandığımız gibi aslında öyle biri yoktur, ilk öğrendiğim şeylerden birisiydi bu (gülüyor)... Demek istenen, yediğin lokmanın hekiminin olduğu, 'ne yersen o'sun. İnsan her şeyden medet umuyor malum. Doğal ve organik ürünler neler, aralarındaki fark nedir? Bunlardan hangisi sağlıklı hangisi değildir, neyi nasıl pişirmeli, nasıl tüketmeli? İlk baştaki amacım sadece zeytinyağı üretmekti. Derken sabun, derken reçel, derken tarhana yapmaya, cipsler, sirkeler, derken derken çoğaldıkça çoğaldık. İş birazcık da kendiliğinden bu yöne doğru gelişmeye başladı diyebilirim. Türkiye'nin dört bir köşesinden bir sürü teyze girdi hayatıma. Böylece daha fazla organik ve tamamen doğal ürün elde etmeye başladım.
'Hatice Teyze' anneniz... Markaya annenizin adını vermeniz neden?
Tan: İnsan başına gelen olumsuzluklardan yola çıkınca, kendisini nerede bulacağını pek kestiremiyor. Markamı anneme ithaf ederek, ismini Hatice Teyze koydum. Herkesin annesi özeldir ya... Hem annemle özel bağımın kopmamasını hem de anne lezzetinin sağlıklı ve kişiye özel oluşunun, özeninin, sevmenin temsili olsun istedim.
“Bizi önce Kate Moss keşfetti”

Markayı kurmadan önce uzun bir araştırma yapmışsınız... Neden buna gerek duydunuz?
Tan: "Her şey zamanında güzel!" Benim hayat mottom. Endüstrileşme ve kolay tüketime yönelik fiyatından ziyade içeriği ucuz olan o kadar çok ürün var ki dehşete düşmemek mümkün değil. Bunlar gün ışığına çıktıkça hepimiz kullandığımız ürünleri sorgular olduk. Doğal ürün kullanımı çok popüler ama bunun magazinden ziyade bilinç ve yaşam tarzı haline gelmesi için önümüzde hala uzun bir yol olduğuna inanıyorum. Burada özenle altı çizilmesi gereken konu; bahçesinde herhangi bir ürün yetiştiren herkesin bunu doğal ürün olarak tanımlaması. Ya da semt pazarına gittiğinizde "Abla bunlar organik" denmesi, ya da "Köyden Mehmet amca yolladı, valla hakiki bal, zeytinyağı" gibi (gülüyor)... Biz bu aşamada devreye giriyoruz, mevsimleri takip ediyor, ürünleri zamanında topluyor, ilaç kullanmıyoruz. Ama ilaç kullanılmayan meyvede kurt olur diye sağlıksız ürünlerden reçel yapmıyoruz. Her ürün en iyi nerede yetişiyorsa orayı buluyor, toprak analizimizi yapıyor ve kendimize yöreden bir ekip kuruyoruz, böylece yerel tarıma ve yerel üreticilere de destek veriyoruz.
“Bizi önce Kate Moss keşfetti”

Aslında herkesin hayalini yaşıyorsunuz. Bu iş için buradaki işinizi bırakıp Bodrum'a yerleştiniz, Bodrum size ne ifade ediyor?
Tan: Bodrum'la ilgili akıllarda oluşan genel imajı düşünüyorum. Kafamda magazin dergileri, otellerin indirim kampanyaları, boy boy plaj görüntüleri uçuşup duruyor. Yazın bütün o keşmekeş sona erdiğinde ise Bodrum'da gerçek yaşam başlıyor. Benim deyimimle "Bodrum yaz sonrası bir detoks dönemine giriyor." Tüm o görüntüler kafamdan siliniyor ve geriye gerçek Bodrum kalıyor. Çünkü Bodrum'da yaz-kış yaşayanlar için plajlar, restoranlar ve kafeler turistik bir meta olmaktan çıkar, kışın da terk etmediğimiz, huzur bulduğumuz, bizim gibi Bodrum'da yaşayan dostlarımızla bir arada bulunduğumuz, dolayısıyla aidiyet hissettiğimiz bir yer haline gelir. Neden Bodrum diye sorulunca, "tatlı hayat" diye bağırasım geliyor. Halikarnas Balıkçısı yazıyor; "Yokuş başına geldiğinde Bodrum'u göreceksin. Sanma ki geldiğin gibi gideceksin. Senden öncekiler de böyleydiler, akıllarını hep Bodrum'da bırakıp gittiler."
Her Bodrum'a gelişimde ben de aklını Bodrum'da bırakıp gidenlerden olurdum. Öyle ki İstanbul'da hayatımı Bebek'te yarattığım küçük dünyam üzerine kuruyordum. İstanbul'dan kaçış yerim İstanbul'un yine kendisiydi aslında. Neden büyükşehirden kaçar insan? Ben bunu tek şeye bağlıyorum; sıkılıyoruz! Trafikten sıkılıyoruz, koşturmadan sıkılıyoruz, işten sıkılıyoruz ama işsizlikten de sıkılıyoruz, kalabalıktan sıkılıyoruz ama kalabalık içerisinde yalnızlaştığımızın farkına vardıkça bu histen de sıkılıyoruz. Beklentilerimiz çok; ancak ne beklediğimizi bilmiyoruz. Tatmin olamıyoruz. Paradan, aşktan, işten hiçbir şeyden tatmin olamıyoruz. İstanbul'u daha fazlasını elde edebileceğimiz bir derya deniz olarak görüyor, kimi zaman ismini bile koymakta zorlandığımız hedeflerimize varmak için yaşamın özünü kaçırıyoruz. Milyonlar arasında yalnızlaştıkça sadakat ve samimiyet duygularımızı yitiriyoruz bu da bir diyalektiğe dönüşüyor. Yitirdikçe daha da yalnızlaşıyoruz. Benim Bodrum'uma gelirsek, İstanbul'dan kaçışımın İstanbul olmadığı yer Bodrum. Sıkılmadığım, beklentilerimi revize ettiğim, her açıdan tatmin olduğum yer. Sadakati ve samimiyeti ise kimi zaman oltasını sıkıca tutan bir balıkçıyla ettiğim sohbette, kimi zaman kayalıklardan ölümsüzce yükselen zeytin ağaçlarından zeytin toplayan köylü bir teyzenin hikayesinde buluyorum. Taş evler dahi yıllarca asimile olmadan özlerini korudukları için birbirlerine sadık geliyor bana, yükselen binalara dönüşmedikleri için belki de... Bodrum'da her şey zıttı ile var olabiliyor, daha da önemlisi Bodrum'da ne istersen o var olabiliyor.
“Bizi önce Kate Moss keşfetti”

Hatice Teyze'de neler satılıyor? Onların üretimleri nerede yapılıyor?
Tan: Hatice Teyze'nin en başta gelen ürünü zeytinyağı. Devamında baharatlardan bakliyata, pekmezlerden çaylara, doğal bakım vücut ürünlerinden sabunlara kadar pek çok farklı ürün var. Üretimlerimiz ise Türkiye'nin dört bir yanından geliyor. Elazığlı teyzeler şahane pekmez yapıyor. Tarhanamız Uşak'tan, nar ekşimiz Antakya'dan, salça ve bulgurumuz Mardin'den geliyor. Daha detaylı bilgiler için www.haticeteyze. com sitesini inceleyebilirsiniz.
Asla neler satmazsınız?
Tan: Lezzetini beğenmediğimiz hiçbir şeyi satmıyoruz. Doğal olmasının yanı sıra lezzetli olması bizim için çok önemli. Mesela bu sene süt reçeli satmadım. Rafa bile çıkarmadım. Geçen seneki çok güzeldi ama bu senekini beğenmedim, o yüzden satmıyorum.
Kimler müşteriniz? Nasıl bir hedef kitleniz var?
Tan: Kendine ve sevdiklerine özen gösteren, sağlığını önemseyen, lezzetli yemek yemeyi seven herkes bizim hedef kitlemiz.
“Bizi önce Kate Moss keşfetti”

Şimdi de ürünleriniz Galeries Lafayette'te satılıyor... Sizi nasıl keşfettiler? Bir sürü doğal markanın arasından sıyrılmak için nelere dikkat etmeli?
Tan: Bu yurtdışıyla ilk bağlantımız değil. Daha önce bizi keşfedenler arasında Kate Moss da var. Her sene kendisi için 250 adet eşek sütlü sabun yapıyoruz. Brad Bitt ve menajeri için aynı şekilde gönderdiğimiz sabunlar oldu. Lafayette'nin beni ilk olarak nasıl keşfettiklerini inanın ben de bilmiyorum.
Hangi ürünleriniz satılacak Lafayette'te?
Tan: Güzellik yağı olarak bilinen gül yağıyla üretilen yüzde 100 doğal natürel gülsuyu ve gül sabunu Lafayette mağazalarında satılıyor.
Yurtdışında başka görüşmeleriniz var mı?
Tan: Tabii ki var ama henüz netleşmiş bir şey olmadığı için şimdiden açıklamak çok doğru olmaz. Netleşince tekrar görüşürüz (gülüyor)...