“Biz her şeye büyük bir aşkla göğüs gerdik”
“Biz her şeye büyük bir aşkla göğüs gerdik”
Röportaj: Gülçin İŞLER FIRAT
Fotoğraflar: Cengiz DİKBAŞ
Ünlü basketbolcu Kerem Gönlüm ile güzel eşi Elif Gönlüm, Kemerburgaz'daki evlerinin kapılarını ilk kez Şamdan Plus'a açtı. Yeni yıl öncesi çocuklarıyla, kedi ve köpekleriyle mutlu ve huzurlu yuvalarını açarak ışıltılı kıyafetler içinde harika pozlar veren Gönlüm Ailesi, uzun bir aradan sonra özel hayatlarına dair samimi açıklamalarda bulundu. Ayrıca işle iligi yeni projelerini de anlattılar. Bu arada Keremcan ve Kerem Alp adında iki oğlu olan çiftten, üçüncü çocuk fikrine çok sıcak baktıklarını da öğrendik.
“Biz her şeye büyük bir aşkla göğüs gerdik”
2016 sizin için nasıl bir yıldı?
Elif Gönlüm: Aslında her yıl bizim için özel ve aktif geçiyor ve 2016 da onlardan biriydi. Benim için her geçen sene daha olgunlaştığım, daha öğrendiğim bir yıl oluyor. O yüzden 2016'da kendimi bir önceki seneye göre daha dingin ve ruhsal olarak hayata daha hazır gördüm. 2016 evrensel anlamda çok tatlı geçmedi ama kişisel olarak bu olumsuzlukları yenmeyi, bir nebze de olsa dengelemeyi başardım. Buna mecburuz çünkü iki tane çocuğum, bir ailem, sporcu bir eşim var. Hayat herkes için devam ediyor.
Kerem Gönlüm: Elif'in söylediklerine ek olarak; 2016 bizim için farklı bir düzene geçiş yılı da oldu. Basketbolu çok sevmeme rağmen yaş itibariyle bırakmayı planlıyorken ve başka bir kariyer planı düşünürken Sakarya Büyükşehir Belediye Spor'dan teklif aldım. İddialı bir organizasyon ve büyük hedefleri var. İstanbul'a yakın oluşu sebebiyle çok cazip geldi bize.
E. Gönlüm: Kerem geçen sene İzmir'de oynuyordu ve İzmir'e gitmek, kalmak çok zor ve yorucu olabiliyordu. İstanbul'a yakın olduğu için çocukları alıp gidebiliyorum, ani sürprizler yapabiliyorum. Bu anlamda 2016 biraz da kolaylıklar yılı oldu bizim için. Transferin hem istediği yere hem de İstanbul'a yakınlığı bize rahat oldu. Benim için ayrıca eğitim yılıydı ve kendimle kalarak kendimi yetiştirerek geçirdiğim bir yıl oldu.
“Biz her şeye büyük bir aşkla göğüs gerdik”
2017 yılından beklentileriniz neler?
E. Gönlüm: 2017 yılında da bu aldığım eğitimlerin verimini alacağımı düşünüyorum. 2016 ortaları ülkemiz için parlak değildi, hepimiz kaygılı günler yaşadık. Yaz dönemimiz hepimiz için buruk geçti, 2017'de bunların son bulmasını umut ediyorum.
K. Gönlüm: Klasikleşen; dünyada barış vs. gibi laflar edemeyeceğim. 2016'da birçok üzücü ve tatsız olay yaşadık ülkece... Maalesef çok canımız yandı. Ülkemizin bütünlüğünü, birliğini, beraberliğimizi bozmak isteyen birçok oyunlar oynandı. 2017'de inşallah ülkece daha huzurlu, güvenli bir yıl geçiririz, söyleyebileceğim bu sadece...
Yeni yıl planınız nedir, nasıl kutlayacaksınız?
E. Gönlüm: Yeni yıla evimizde gireceğiz, dostlarımızla, çocuklarımızla.
Günümüzde evlilikler uzun sürmezken siz bunu nasıl başarıyorsunuz, sırrınız nedir?
E. Gönlüm: İkimiz de genç bir çiftiz, evet yaşımıza göre uzun bir evliliğimiz var. Evlendiğimde üniversiteye devam ediyordum, 18 yaşından beri beraberiz. Tam bir aşk yaşıydı o dönemde, mantık yoktur, hesap yoktur sadece insanın hissettiği duygular vardır. Tamamen onları yaşadım ve emek verdim eşime. O da bana öyle.
K. Gönlüm: Biz eşimle büyük bir aşkla, sevgiyle evlendik ve beraber büyüdük. Bu sevgimiz, aşkımız bizim sırrımız...
“Biz her şeye büyük bir aşkla göğüs gerdik”
Emek verdim eşime dediniz Elif Hanım, onu biraz açar mısınız?
E. Gönlüm: Şöyle ki en genç yaşlarınızda seviyorsunuz ve peşine gidiyorsunuz, evleniyorsunuz. Bir kariyer düşünmeksizin, gençlik yaşamayı düşünmeksizin... Bir sorumluluğun peşine gidiyorsunuz ve bu bence çok mühim bir karar ve ben bu kararı verdim. Kerem'in de profesyonel hayatı şimdiki gibiydi. Sporcu eşi, nişanlısı, sevgilisi olmak hiçbiri kolay şeyler değil. Eşimin profesyonel hayatındaki her evresini yaşadım; sakatlığından dünya kupası sevincine, maç temposu, deplasmanlar, kamplar, özlemler... Kaç senedir bunun içindeyiz ve beraber göğüslüyoruz. O yüzden bizim aslında evliliğimizin sırrı biraz da burada saklı. Biz zorlukları beraberce birliktelikle atlatabilen bir çiftiz...
Genç yaşta evlenmenin sizce dezavantajları neler? Varsa bunun üstesinden nasıl geliyorsunuz?
E. Gönlüm: Şöyle ki genç yaşta evlenince bilmediğiniz şeyler oluyor. Öğrenmek başka bir şey, deneyimlemiş olmak başka bir şey... Evlilik müessesinde bilmediğim birçok şey vardı, evlilikteki sorumluluklar vs. 30 ya da 35 yaşında evliliğin ne olduğunu bilerek, duyarak evlenmek daha başka ki ben böyle bir şey görmedim. Bu anlamda da biz birbirimizi Kerem ile hiç üzmedik. Sporcu olduğu için ilk evlendiğimizde, çocuklarım da yokken, yalnız kalıyordum, iki sene böyle sürdü. Çocuklar yokken onu yalnız beklemek çok zor geliyordu. Sporcu eşi olduğum için eşime o sıcak sevgi, aşk aile ortamını verebilmek için kariyer, gezme, sosyalleşme gibi şeyleri hiç düşünmüyordum o zamanlar...
K. Gönlüm: Ben hiçbir dezavantajını görmedim, hayatımdaki en doğru kararımdı eşimle evlenmek...
“Biz her şeye büyük bir aşkla göğüs gerdik”
Kerem Bey işiniz çok kolay değil, deplasmanlardasınız, kamplar, ev dışında bir hayat vs. Bunun için sporcu eşlerine fedakarlık düşüyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
K. Gönlüm: Üst düzeyde sporcu olmak, o seviyedeki yoğunluğu da beraberinde getiriyor. Bizler gibi sporcuların da özel hayatı, ailesine kendisine ayırdığı vakit açıkçası çok az oluyor ama biz eşimle 17 senedir bu temponun içindeyiz ve alıştık açıkçası. O anlamda 'sporcu eşi' olmak gerçekten çok fedakarlık istiyor ama eşim yıllardır zaten bu fedakarlığı artırarak hep gösterdi. Biz de boş zamanlarımızda hep beraber olarak iş yoğunluğundan ayrı kaldığımız zamanları hep telafi etmeye çalıştık.
Başarılı bir sporcusunuz. Bunda eşinizin rolü nedir?
K. Gönlüm: 20 senedir süren kariyerim boyunca birçok talihsiz zamanlar, sakatlıklar yaşadım ama bu dönemlerde en büyük destekçim eşimdi ve beraber üstesinden geldik.
Siz fedakarlık yaptığınızı düşünüyor musunuz Elif Hanım?
E. Gönlüm: Ben öyle demek istemiyorum tabii ki ilişkilerde her iki taraf mutlaka fedakarlık yapıyor. Fedakarlık lafını çok sevmem, her şey karşılıklı oluyor diye düşünüyorum. Ama bir anne fedakarlığı, bir anaç fedakarlık evet yapmış olabilirim, bu da içten gelen bir duygu. Çünkü onun bütün her şeyini organize etmek, yemeğinden uykusuna programlarını organize etmek bana mutluluk ve keyif veriyordu. Bu benim için görev değildi, tamamen içimden gelen yaşantıydı. Hala da öyle...
Birbiriniz için ne ifade ediyorsunuz?
K. Gönlüm: Elif benim hayat arkadaşım, yoldaşım, her şeyim...
E. Gönlüm: Eşim benim için sevgi, saygı, aşk ve paylaşımı ifade eder. Çok genç yaşta tanıştığımız için birbirbirimizin her şeyi olduk.
“Biz her şeye büyük bir aşkla göğüs gerdik”
Evde kimin sözü geçer, son sözü kim söyler?
E. Gönlüm: Son sözü eşim söyler. Ben ailemde de hep bu şekilde gördüm. Benim fikirlerimi önemser, bu noktada ona her zaman teşekkür ediyorum. Alınacak, verilecek, gidilecek vs. gibi durumlarda ben eşime sorarım, son olarak eşim "evet" ya da "hayır" der. Altyapıyı hep ben hazırlarım, sunarım ama son sözü hep o söyler.
K. Gönlüm: Evde eşimin borusu öter ama benim nefesimle (gülüşmeler)...
Elif Hanım eşinizin onaylamadığı bir şey yapılmasını, olmasını istediğiniz bir şey ise ne oluyor?
E. Gönlüm: Diretmem. Çünkü eğer eşim bir şeyi uygun görmüyorsa, orada bir şey vardır diye düşünürüm.
Anlaşamadığınız konularda kim alttan alır? Barış kimin tarafından sağlanır?
E. Gönlüm: Bizde tartışma değil fikir ayrılığı oluyor; hır gür olmaz, ikimiz de sakin mizaçlı insanlarız. Bizim küslüğümüz hiç uzun sürmez, ev ortamında olduğumuz için birbirimize hemen yanaşırız, öperiz, sarılırız ve barışırız. İnadımız yoktur. Ben Kerem'e göre biraz daha uyumlu ve alttan alan taraf olabilirim onun erkek mizacından kaynaklı.
K. Gönlüm: Karşılıklı anlayış çok önemli ama eşim benim gerek iş stresimden gerek bana saygısından ortayı bulup alttan alan taraf oluyor genelde...
Aile hayatınızla ilgili hiç de hoş olmayan şeyler yaşadınız. Bu süreçte yaşadıklarınızı nasıl özetlersiniz?
K. Gönlüm: Beni tek üzen, toplum olarak başkalarının mutsuzluklarıyla mutlu olan hale gelmemiz... O yüzden hayatımızda gereksiz bulduğumuz, enerjimizi düşüren herkesi hayatımızdan çıkarmaya karar verdik.
E. Gönlüm: O günkü gerçek duygularımı şimdi çok doğru anlatamam çünkü ben anı yaşayan bir insanım. Kötü günler elbetteki unutuluyor. Şöyle bakıyorum konuya; bir olayı kötü yorumlarsınız kötü, iyi yorumlarsanız iyi olur. Mesela ben o günlerden kendime iyi şeyler çıkardım. Her yaşanılan durumun aslında arka planında size verilecek çok güzel hediyeler var. Ben o güzellikleri aldım.
“Biz her şeye büyük bir aşkla göğüs gerdik”
Nedir onlar mesela?
E. Gönlüm: İnsanları tanımayı ve onlara hak ettikleri kadar değer vermeyi öğrendim. Artı bir şey daha öğrendim. Kendi değerimi, çünkü iyi niyetli ve güvenilir bir insan olduğunuz zaman bundan çıkar elde etmek isteyen çok insan oluyor. İşte bununla ilgili güzel hediyeler aldım. Kendimi kendi dünyamda farklı kılmayı öğrendim.
Üzücü günler yaşadınız ama evliliğiniz gayet güzel devam ediyor...
E. Gönlüm: Üzüldüm tabii ki ama daha sonrasında üzülecek bir şey olmadığını eşimle beraber paylaştığımızda anladım. Bizi dışarıdan bir etki, şahıs vs. asla ve asla etkileyemez. Bizim için onlar ufak şeyler... Çünkü biz kendi içimizde öyle kuvvetliyiz ki dışarıdan hiçbir şeyin faktörü yok ilişkimizde. Bunu bu kadar net yaşadık. Hırs peşinde olan biri değilim, benim için o konu kapandı. Mutluyum, aile huzurum var ve aile huzurumu bozduracak hiçbir şeye el sürdürmem. Hiçbir şeye... İnsanlar birbirine saldırdıkça orada bir hırs, öfke vardır. Benim böyle bir öfkem yok kimseye... Duruşumla bunu gösterdiğime inanıyorum.
K. Gönlüm: Tabii ki her evlilikte olduğu gibi bizim de zor zamanlarımız oldu ama biz eşimle beraber büyüdük ve büyük bir aşkla, sevgiyle her şeye göğüs gerdik.
Kerem Bey nasıl bir babadır?
E. Gönlüm: Çocuklar kendilerini Kerem ile beraberken çok rahat hissediyor. Naiflik, güven duygusunu, huzuru hissediyorlar babalarıyla iken... Çok güzel bir iletişim içindeler, hem sayıyorlar, hem de sözünü çok iyi dinliyorlar. Bir de özledikleri için olsa gerek babanın sözünü dinlemek onları da mutlu ediyor. Babanın sözünü dinlediklerinde her şeyin yolunda gittiğini ve huzurlu olduklarını onlar da görüyor.
Kerem Bey'e soralım Elif Hanım nasıl bir annedir?
K. Gönlüm: Elif'in anneliğiyle ilgili tek bir şey söylerim; "Anne"dir.
“Biz her şeye büyük bir aşkla göğüs gerdik”
Çocuklarla bir araya geldiğinizde ritüelleriniz neler, birlikte neler yaparsınız?
E.Gönlüm: Bizim en önemli ritüelimiz evde olmak... Evde olmayı çok seviyoruz çünkü malum eşimin işi dolayısıyla hep dışarıda bir hayatı var; biz babamızı dışarıdan, maçtan, idmandan alır eve geliriz. Film izlemek, bahçede oynamak ve kedilerimizle, köpeklerimizle oynamak... Çok sıradan, sade, çabası olmayan bir aile hayatımız var. Çocuklarımız da çok mutlular. Biz onlara beraber olduğumuzda hem anne hem baba tadını veriyoruz. Çocuklarımıza özgür alanlar yaratırız ama enerjisel olarak gözümüz hep onlardadır, Kerem'in de algıları çocuklarına karşı çok açıktır ve kalabalık bir ortamda başka bir sohbetin içindeyken bile çocuklarının ne konuştuğuna algılarını açar.
K. Gönlüm: Çocuklarla onların da vakitlerini geçirebilecekleri, çocukluklarını yaşayabilecekleri yurtdışı seyahatleri yaparız. Hep beraber sinemaya gidip film izlemek en büyük zevkimiz...
“Biz her şeye büyük bir aşkla göğüs gerdik”
Deplasmanlar, evinizin dışında geçen bir hayat... Çocuklarınıza yetemediğinizi, yeterince yanlarında olamadığınızı düşünüyor musunuz?
K. Gönlüm: Özlemez miyim hem de çok özlüyorum, gerçekten yoğun tempoda çalışıyorum ve bazen ailemden çok takım arkadaşlarımla vakit geçiriyorum sezon süresince... Ama dediğim gibi 20 senedir bu böyle olduğu için o tempoya alıştım. Çocuklarıma yetemediğim hissine hiç kapılmadım ama gelişen dünyada tabii çocuklara ayak uydurmak zor olabiliyor. Ancak bilinçli anne ve baba olarak bir sıkıntı yaşamıyoruz eşimle beraber...
“Biz her şeye büyük bir aşkla göğüs gerdik”
Üçüncü çocuk düşünüyor musunuz?
E. Gönlüm: (Gülüşmeler) Üçüncü çocuğu düşünüyoruz. Bu dönemi bekledim zaten üçüncü çocuk için. Küçük oğlum Alp'in büyümesini, işlerimi istediğim noktaya oturtmayı, eğitimlerimi bitirmeyi vs. 2017'de her an hiç belli olmaz üçüncü çocuğumuz olabilir.
Ne kadar güzel! Kızınız olsun ister misiniz?
E. Gönlüm: İki tane oğlumuz var, tabii ki gönlüm kızdan yana... Neden olmasın ama Allah'ın takdiri... Üçüncü çocuğumuz da erkek olursa başımızın üstünde yeri var.
Elif Hanım son olarak yeni işinizi konuşalım. 'Teaelife' adında çay markası yarattınız. Bu yola çıkış hikayeniz nedir?
E. Gönlüm: Yaşam ve çay, benim için ortak bir nokta ve uzun yıllardır ilgi alanıma giriyor. Gün içinde hangi çayı içeceğimi bilirim ve geceleri mutlaka çay ritüelim vardır. Çay dinginliktir benim için, bitki ve doğadır. Dünyada ya da Türkiye'de herhangi bir yere gittiğimde yörelerin çayları, Uzakdoğu çayları hep ilgilendiğim şeylerdi. Her yerden mutlaka farklı çay çeşitleri alıp eve getirirdim, onları içer, dostlarıma özel karışımlarla hazırlardım. İnsanlar yaptığım çayları içtikçe çok sevdiler. Sonra dedim ki neden içtiğim bu sağlıklı, güzel çayları insanlar da tatmasın, bilmesin? Bu benimle kalmamalı, paylaşılmalı diye düşündüm ve Londra'da bunun eğitimini aldım. Bir yıl bitki eğitimleri, hangi bitki neye gelir, öğrendim ve sonrasında marka mı yarattım.