Ezra Çetin, ablası Tuba Çetin ile birlikte yarattığı Ezra+Tuba markası ile moda sektöründe önemli bir yer edinen isimlerden biri. Gecesini gündüzünü mesleğine vermiş ve adeta işine aşık bir modacı. Ancak işine aşık bu kadının önceliği bir gün arkadaş ortamında Faik Soyay ile tanışınca tamamen değişiyor. O güne kadar aklından hiç evlilik geçmeyen Ezra Çetin'in bütün planları işte o tanışma gününden sonra farklı bir yola sapıyor. Kısa bir flört döneminden sonra ilişkilerini çok uzatmayan ve sadece yakın arkadaş ve ailelerinin katıldığı bir törenle herkesi şaşırtarak nikah masasına oturuyorlar. 6 Haziran'da evlenen çiftin aşk hikayeleri ve tabii ki de evliliklerini dinlemek için onlarla bir araya geldik ve keyifli bir röportaj yaptık.
Röportaj:Öykü YAZICIOĞLU
Fotoğraflar:Serkan ŞENTÜRK
Bir anda sürpriz yaparak nikah masasına oturdunuz. Tanışmanızdan başlayalım, nasıl gelişti her şey? İlk görüşte aşk mıydı sizinki?
EZRA ÇETİN SOYAY: Bizi ortak bir arkadaşımız tanıştırdı. İlk bir ay boyunca iyi bir arkadaşlık kurduk. Sonra bir anda baş başa yemeğe çıkmaya ve planlar yapmaya başladık. Aynı damak tadına sahiptik, aynı müziği dinliyorduk ve saatlerce oturup, baş başa konuşup gülebiliyorduk. İlişkimizin ikinci ayında artık sevgili olmuştuk. Yani anlayacağın Faik benim için ilk görüşte aşktan öte...
FAİK SOYAY: Ben ilk görüşte aşka inanmam, ama Ezra benim için farklıydı. Bir gün görmeyince özlüyordum, çok etkilenmiştim ondan. Zaten etkilendiğim üçüncü ayın sonunda evlenme teklifi etmemden belli oluyor.
Birbirinizi ilk gördüğünüzde ne hissettiniz?
E.Ç.S: Açıkcası ikimiz de bunu hiç itiraf etmedik. İlk olarak benim ofisimde, yani 8 Ekim'de tanıştık. İlk intiba olarak bende soğuk ve mesafeli bir adam imajı uyanmıştı. O hafta dört defa bir araya geldik ve hafta sonuna kadar kafamdaki tüm imaj değişti. Kalabalık bir arkadaş grubu içerisinde birbirimizle sohbet edip eğleniyorduk, etrafımızdaki insanlar yokmuş gibiydi sanki.
F.S: Ezra da ilk imaj olarak mesafeli bir insan, ama o hafta çok şık görüşüp birbirimizi tanıma şansı elde ettik ve her şey doğal olarak gelişti.
Evlilik kararı çok da kolay alınacak bir karar değil malum. Faik Bey, sizi bu kararı almaya ne itti?
F.S: Açıkçası hiç evlenmeyi düşünmüyordum. Ama doğru kadın ile tanıştım ve kendiliğinden gelişti her şey. Ezra benim için çok özel biri. Yalnız yaşamayı sevdiğim evimi ya da yalnız başıma yapmayı sevdiğim birçok şeyi artık beraber yapıyoruz ve bundan zevk alıyorum. Evlilik kararını almamda da bunlar benim için en önemli etkenlerden biri.
Ezra Hanım bekliyor muydunuz böyle bir teklif yoksa sürpriz mi oldu?
E.Ç.S: İkinici ay itibarı ile daha önce hissetmediğim birçok duygu vardı içimde. Ama karşımda, geçmişte biraz çapkın, fazlası ile özgürlüğüne düşkün bir adam vardı. O nedenle aklıma hiç gelmiyordu evlilik teklifi edeceği. Ben de hiç evlilik düşünmüyordum, kariyerime odaklanmıştım, gerçekten sürpriz oldu. Hatta ilk teklif ettiğinde şaka yapıyor zannettim.
Teklif nasıl gerçekleşti, özel bir an mıydı, romantik miydi?
E.Ç.S: Yılbaşı gecesi saat 24.00'da, ilişkimizin üçüncü ayının bitişine sekiz gün kala, "Benimle evlenir misin" dedi. Önce şaka yapıyor zannettim. O da üstelemedi. Gülüyordum sürekli, Faik de "Gerçekten" deyip duruyordu. Yani pek romantik olamadık ama bence en güzel tekliften de güzeldi. Ertesi sabah "Sana şaka yaptım" dedi, "Peki" dedim. Her ikimiz de durumu içten anlamayıp bozulmuştuk. Bir hafta sonra her şey açıklığa kavuşunca, "Önümüzdeki eylül ayında evlenelim" dedik. Bekar olarak geçireceğimiz son bir yazımız olsun demiştik. Ama mayıs ayında köpeğimizi gezdirirken Faik, "Hadi gidip Haziran'ın 6'sına gün alalım" dedi. Ben yine güldüm, ama yine gerçekmiş.
Büyük bir düğün yapmadan aile ve yakın dostlarınızın katılımıyla evlendiniz. Neden böyle bir seçim yaptınız? Sonuçta Ezra Hanım ilk kez evleniyordunuz...
E.Ç.S: Hiçbir zaman büyük bir düğün istemedim. İtalya'da küçük bir şato bulmuştuk, 20 kişilik bir arkadaş grubumuzla gidip orada evlenip, üç gün hep beraber eğleniriz dedik. Sonra aileler için vazgeçtik. Bu sefer ufak bir organizasyon planlarken, talihsiz bir olay gerçekleşti ve Faik'in kuzeni vefat etti. Biz de sade bir törenle evlendik. Olabilecek en güzel nikah töreniydi.
F.S: İkimiz de şaşalı törenleri sevmiyoruz, herhalükarda bunun gibi bir tören olacaktı. Böyle olduğu için de ikimiz de çok mutluyuz.
Biraz da gelinliğinizden bahsedelim. İnsanın kendisine gelinlik tasarlaması nasıl bir duygu? Siz mi, kardeşiniz Tuba Hanım mı tasarladı?
E.Ç.S: Gelinliğimi oldukça sade tasarladım, çünkü zaten isteğim her zaman kendi adıma zarif bir gelinlikti. Tabii ki oldukça zor bir karardı. Son günlerde "Acaba" gibi sorular sorduğum oldu kendime. Ama giydiğim anda çok mutlu oldum. Gelinliğimin üzerindeki dantel, iki hafta boyunca elde işlendi.
Sedef Adası'nda bir parti yapacaktınız bu hala geçerli mi?
E.S: Evet, geçerli. Bir aksilik olmazsa beraber olamadığımız arkadaşlarımız ile beraber eğleneceğimiz bir organizasyon planlıyoruz. Ama bu düğün gibi değil, sadece bir eğlence olacak.
Daha çok yeni evlisiniz ama nasıl gidiyor evlilik, neler değişti hayatınızda? Evde anlaşamadığınız konular oluyor mu mesela?
F.S: Gayet iyi gidiyor, çünkü biz klasik bir çift değiliz. Hiçbir şey değişmedi hayatımızda. Anlaşamadığımız tek konu, köpeğimiz Matilda'nın eğitimi. Ezra onu oldukça şımartıyor, disiplinini bozuyor.
E.Ç.S: Hala ilk günkü gibi sevgiliyiz. Evlilikle ne değişti sorusu hep geliyor ve biz de birbirimize soruyoruz. Bir şey değişmedi aslında, hep böyle de kalsın istiyoruz. Ama haklı Matilda'yı beraber evlat edindik. Faik oldukça disiplinli, ama o da benim kadar yufka yürekli. Bir ağlamaklı bakışta kendisi de fazla sevgi gösteriyor.
Çocuk planları var mı?
E.Ç.S: Evet, istiyoruz. Faik kız istiyor, ben ise erkek çocuğu istiyorum.
Birbirinizi nasıl bir çift olarak tarif edersiniz?
F.S: En iyi kayınvalidemin söylediği gibi; biz aynıyız, birbirimizi tamamlıyoruz.
E.Ç.S: Hayatımda en iyi anlaştığım insan, yanında kedi gibiyim. Annem haklı, bir elmanın yarısı gibiyiz. Birbirimizdeki en güzel yanları ortaya çıkarıyoruz.
Ezra Hanım çocuk olursa işi bırakmayı düşünüyor musunuz? Faik Bey siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
E.Ç.S: Ben çalışmadan yaşayamam. Çocuğu büyütmek için kariyerini yarıda bırakmak öncelikle kendine, daha sonra tüm aileye haksızlık. Hatta Faik sürekli beni destekliyor. Benim işlerimi geliştirmek için fikirlerini paylaşıyor ve beni her zaman dinliyor.
F.S: Ezra'nın çalışması ve bundan mutlu olması hoşuma gidiyor. Ben üreten ve çalışan kadının çocuk büyütürken daha verimli olduğuna inanıyorum.
Ezra Hanım bildiğim kadarıyla güzel yemek yapar. Faik Bey bu yemeklerden yeme fırsatınız oluyor mu?
F.S: Çok titiz olduğumdan mutfağı Ezra ile tanışana kadar sadece su içmek için kullanılıyordu. Ezra ilk mutfağa girdiğinde kalbim sıkıştı ama ilk yemekten sonra her gün mutfakta yemek yapılır, evde arkadaşlarımıza davet verir olduk.